و ر د

KÖK HARFLER:  و ر د

ANLAM: 

وَرَدَ : (Deve vb) bir yere gelmek ya da oraya varmak; suya varmak. İçmek için suya gelmek.

AÇIKLAMA:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Âyet
وَرَدَ fiil-I 2 Vardı 28/23
أَوْرَدَ fiil-IV 1 Getirdi 11/98
وِرْدٌ isim 2 Kaynak 19/86
وَرْدَةٌ isim 1 Gül renginde, gül 55/37
وَرِيدٌ isim 1 Şah damarı 50/16
وَارِدٌ isim 3 Varan 21/98
مَوْرُودٌ isim 1 Varılan 11/98

Toplam 11

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Vird وُرْد Sık sık ve devamlı okunan dua.
Verde (Vürde) وَرْدَة Renkli olmak.
Verîd وَرِيد Siyah kan damarı, toplardamar.
Vürûd وُرُود Geliş. Gelme. Varid olma. Gelip yetişme.
Vârid وَارِد Ulaşan, yetişen, gelen, erişen. Akla gelen. Hazır, nazır. Bahadır. Vârid olmak
Vâride وَارِدَة Ulaşan, yetişen, gelen, erişen. 
Vâridât وَارِدَات Kar, gelir. Varid olan.
Evrâd أَوْرَاد Okunması adet olan dini dualar.
Mevrûd مَوْرُود Gelmiş. Vürud etmiş. Gelen.
Îrâd إِيرَاد Varid kılmak. Getirmek.
Teverrüd تَوَرُّد Varid olma, gelme.Gül gibi kızarma.
Tevârüd تَوَارُد Varid olma, gelme. Yetişme, vasıl olma.
Mütevârid مُتَوَارِد Gelen, tevarüd eden.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

وَرَدَ : Fiil-I. 

21:99 لَوْ كَانَ هَٰؤُلَاءِ آلِهَةً مَا وَرَدُوهَا وَكُلٌّ فِيهَا خَالِدُونَ
Diyanet Meali: Eğer onlar ilâh olsalardı oraya varmazlardı. Hâlbuki hepsi orada ebedî kalacaklardır. *
28:23 وَلَمَّا وَرَدَ مَاءَ مَدْيَنَ وَجَدَ عَلَيْهِ أُمَّةً مِنَ النَّاسِ يَسْقُونَ
Diyanet Meali: Medyen suyuna varınca, suyun başında (hayvanlarını) sulamakta olan bazı insanlar gördü.

أَوْرَدَ : Fiil-IV. 

11:98 يَقْدُمُ قَوْمَهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فَأَوْرَدَهُمُ النَّارَ
Diyanet Meali: (Firavun,) kıyamet gününde kavminin önüne geçecek ve onları ateşe götürecektir.

وِرْدٌ : İsim. 

11:98 وَبِئْسَ الْوِرْدُ الْمَوْرُودُ
Diyanet Meali: Ne kötü varış yeridir orası!
19:86 وَنَسُوقُ الْمُجْرِمِينَ إِلَىٰ جَهَنَّمَ وِرْدًا
Diyanet Meali: Suçluları da suya koşan susuz develer gibi cehenneme sevk edeceğimiz (günü düşün!) *

وَرْدَةٌ : İsim. 

55:37 فَإِذَا انْشَقَّتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ
Diyanet Meali: Gök yarılıp da, yanıp kızaran yağ gibi kırmızı gül hâline geldiği zaman (hâliniz ne olur?) *

وَرِيدٌ : İsim. 

50:16 وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Diyanet Meali: Çünkü biz, ona şah damarından daha yakınız.

وَارِدٌ : İsim. İsm-i Fâil. 

12:19 وَجَاءَتْ سَيَّارَةٌ فَأَرْسَلُوا وَارِدَهُمْ فَأَدْلَىٰ دَلْوَهُ
Diyanet Meali: Bir kervan gelmiş, sucularını suya göndermişlerdi. Sucu kovasını kuyuya sarkıttı..
19:71 وَإِنْ مِنْكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ حَتْمًا مَقْضِيًّا
Diyanet Meali: (Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir. *
21:98 حَصَبُ جَهَنَّمَ أَنْتُمْ لَهَا وَارِدُونَ
Diyanet Meali: (Hiç şüphesiz siz ve Allah’tan başka kulluk ettikleriniz) cehennem odunusunuz. Siz oraya varacaksınız.

مَوْرُودٌ :  İsim. İsm-i Mef’ûl. 

11:98 وَبِئْسَ الْوِرْدُ الْمَوْرُودُ
Diyanet Meali: Ne kötü varış yeridir orası!