ح ل ل

KÖK HARFLER:  ح ل ل

ANLAM: 

حَلَّ : Bir düğümü çözmek ya da açmak. Bir yere konmak ya da inmek, orada konaklamak. Bir zorunluluğu ya da sorumluluğu olmamak; haram olmamak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

حَلَّ (geniş zamanlı يَحُلُّ mastar ismi حَلًّا):

حَلَّ الْعُقْدَةَ : Bir düğümü çözdü ya da açtı.

وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِى : Dilimdeki düğümü çöz (20:27).

حَلَّ şu anlama da gelmektedir: O şeyi çözdü ya da halletti; bir problemi çözdü; bir şeyi analiz etti.

حَلَّ (geniş zamanlı يَحُلُّ ve يَحِلُّ mastar ismi حَلٌّ ve حُلُولًا):

حَلَّ اَمْرُ اللّٰهِ عَلَيْهِ : Allah’ın (c.c.) gazabı üzerineydi ya da üzerine olacaktı.

حَلَّ الْمَكَانَ اَوْ بِالْمَكَانِ : O yere kondu ya da indi ya da orada konakladı.

حَلَّ الْعَذَابُ اَوْ بِهِمُ الْعَذَابُ اَوْ عَلَيْهِمُ الْعَذَابُ : Gazap başlarına geldi ya da üzerlerine indi.

حَلَّ الدَّيْنُ (geniş zaman يَحِلُّ ) : Borç hak oldu.

حَلَّ عَلَيْهِ الدَّيْنُ : Borcu ödeme zorunluluğu onun üzerine hak oldu.

حَلَّلَ الْيَمِينَ (mastar ismi تَحِلَّةٌ ) : Yemin çözülmüştü.

حَلَّ (mastar ismi حِلٌّ ) : Bir zorunluluğu ya da sorumluluğu yoktu ya da o hale geldi; bulunduğu şu durumdan çıktı: اِحْرَامٌ 

حَلَّتِ الْمَرْاَةُ الْعِدَّةَ : Kadın iddet zamanından çıktı.

حَلَّ (geniş zamanlı يَحِلُّ mastar ismi حَلَالٌ veya حِلٌّ ) : O (bir şey) helaldi, caizdi ya da serbestti ya da o hale geldi.

حَلَّ الْهَدْىُ : Kurbanlık hayvanlar, kurbanlık olarak kesilecekleri yere ulaştı.

حَلَّ الْيَمِينَ : Yeminini tuttu.

اَحَلَّ اَوْ اَحْلَلَ (şu sözcüğün geçişli hali: حَلَّ) : Helal kılınmış; indirilmiş.

حِلٌّ veya حَلَالٌ : Caiz, helal, vb.

حِلٌّ evlenmeye herhangi bir engeli olmayan bir kadın anlamına da gelmektedir. 

مُحِلٌّ (ismi fail) : Dövüşmek helal kılınmış kişi ya da katletmenin helal olduğu zaman; himaye veya saygı görmeye dair talepte bulunmayan kişi; kutsal olanı bozan bir kişi; bir şeyi helal sayan kişi.

حَلِيلٌ : Bir evde ahbap, dost olan misafir ya da mukim; bir koca; bir komşu; bir konuk. (Çoğulu: حَلَائِلُ)

مَحِلٌّ : Kurbanlık hayvanın kesileceği yer; bir borcun vadesinin biteceği süre veya zaman.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
حَلَّ fiil-I 14 Çözdü, konakladı, indi, helal oldu 13/31
أَحَلَّ fiil-IV 20 Helal ve mübah kıldı, ikamet ettirdi 66/1 Meçhulü: أُحِلَّ
حِلٌّ isim 5 Mübah, helal, mukim, oturan 90/2
حَلَالٌ isim 6 Mübah, helâl 5/88
مُحِلٌّ isim 1 Helal ve mübah kılan 5/1
حَلَائِلُ isim 1 Zevce, hanım (çoğul) 4/23 Tekil: حَلِيلَةٌ
تَحِلَّةٌ isim 1 Kefaret ödemek. 66/2
مَحِلٌّ isim 3 Mekan, yer, mevzi 22/33

Toplam 51


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Hall حَلّ Çözme. Çözülme. Karışık bir meselenin içinden çıkma. Hall etmek
Helâl حَلَال 1: Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı. 2: Kurallara, geleneklere uygun. 3: Nikâhlı eş.
Halîl حَلِيل 1: Sadık, samimi, dost. 2: Allah’ın dostu. 3: Zevc, koca. Nikahlı karı. Zevce.
Halâle حَلَالَة Kadın eş. Halile, zevce.
Çoğul: Halâil
Hill حِلّ Helal. Yapılması günah olmayan.
Hulle حُلَّة 1: Ağır, pahalı. 2: Belden aşağı ve belden yukarı olan iki parçadan ibaret olan elbise. Cennet elbisesi. 3: Üç defa kocasının boşadığı bir kadının dördüncü defa eski kocasına nikah düşebilmesi için başka birine nikahlanması. Hülle.  Çoğul: Hulel
Hulûl حُلُول 1: Gelme, gelip çatma. 2: Girme, sinme. 3: Geçişme.
Mahall مَحَلّ Yer. Mekan.  Mahallî
Mahalle مَحَلَّة 1: Bir kentin, bir kasabanın, büyükçe bir köyün, yönetim bakımından bölündüğü, yapı bölgeciklerinden ve insan topluluklarından oluşan en küçük parçalardan her biri. 2: Bir mahallede oturan insanlar, mahalle halkı.
Mahlûl مَحْلُول 1: Hallolmuş, çözülmüş, dağılmış. 2: Mirasçısı olmayan bir kimseden hükûmete kalan. 3: Eriyik.
İhlîl إِحْلِيل Erkek tenasül organının deliği, sidik yolu. Sidik deliği. Kadınlarda memeden sütün aktığı yer. Çoğul: Ehâlîl
Tahlîl تَحْلِيل 1: Çözümleme. Müşkil meseleyi halletmek. 2: İnceleme, tahlil etme, teste tabi tutma. 3: Herhangi bir maddenin miktarını ve seviyesini tespit etme, analiz.
Tahılle تَحِلَّة Gerçek yere yemin etmek. Yeminden kurtulmak için verilen kefaret.
Muhallil مُحَلِّل Eriten. Analiz yapan, tahlil eden. Üç talakla boşanan ve iddetini bitiren bir kadınla evlenen erkek.
Muhallel مُحَلَّل Helal kılınmış.
İhlâl إِحْلَال Helal kılmak. Yer değiştirmek. Vermek. Yerleştirmek.

Tahallül تَحَلُّل Hallolmak. Eczası birbirinden ayrılmak.
Mütehallil مُتَحَلِّل Erimiş. Çözülmüş.
İnhilâl اِنْحِلَال 1: Dağılma, bölünme, parçalanma. 2: Açılma. 3: Ayrışma, erime. 4: Bel salıklığı.
Münhall مُنْحَلّ Boş, meşguliyetsiz, işsiz.
İhtilâl اِحْتِلَال 1: Köklü değişim. Devrim.  2:Ayaklanma, devlete isyan. Bozukluk, karışıklık.
İstihlâl اِسْتِحْلَال Helal saymak. Helallaşmayı istemek.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

حَلَّ : Fiil-I. 

2:228وَلَا يَحِلُّ لَهُنَّ أَنْ يَكْتُمْنَ مَا خَلَقَ اللَّهُ فِي أَرْحَامِهِنَّ
Diyanet Meali:Allah’ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helâl olmaz.
2:229وَلَا يَحِلُّ لَكُمْ أَنْ تَأْخُذُوا مِمَّا آتَيْتُمُوهُنَّ شَيْئًا
Diyanet Meali:Kadınlara verdiklerinizden (boşanma esnasında) bir şeyi geri almanız, sizin için helâl olmaz.
2:230فَإِنْ طَلَّقَهَا فَلَا تَحِلُّ لَهُ مِنْ بَعْدُ حَتَّىٰ تَنْكِحَ زَوْجًا غَيْرَهُ
Diyanet Meali:Eğer erkek karısını (üçüncü defa) boşarsa, kadın, onun dışında bir başka kocayla nikâhlanmadıkça ona helâl olmaz.
4:19يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ أَنْ تَرِثُوا النِّسَاءَ كَرْهًا
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Kadınlara zorla mirasçı olmanız size helâl değildir.
5:2وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُوا
Diyanet Meali:İhramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanın.
11:39فَسَوْفَ تَعْلَمُونَ مَنْ يَأْتِيهِ عَذَابٌ يُخْزِيهِ وَيَحِلُّ عَلَيْهِ عَذَابٌ مُقِيمٌ
Diyanet Meali:Artık, geldiği kimseyi rezil eden azabın kime geleceğini, kimin üzerine sürekli bir azabın ineceğini ileride anlayacaksınız. *
13:31تُصِيبُهُمْ بِمَا صَنَعُوا قَارِعَةٌ أَوْ تَحُلُّ قَرِيبًا مِنْ دَارِهِمْ
Diyanet Meali:(İnkâr edenlere) yaptıkları işler sebebiyle (devamlı olarak), ya büyük bir felaket gelecek veya o felaket yurtlarının yakınına inecektir.
20:27وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَانِي
Diyanet Meali:“Dilimdeki tutukluğu çöz.” *
20:81كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَلَا تَطْغَوْا فِيهِ فَيَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبِي
Diyanet Meali:“Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin temiz ve helâl olanlarından yiyin. Bu konuda aşırı da gitmeyin, yoksa üzerinize gazabım iner.”
20:81وَمَنْ يَحْلِلْ عَلَيْهِ غَضَبِي فَقَدْ هَوَىٰ
Diyanet Meali:“Gazabım da kimin üzerine inerse, o muhakkak helâk olmuş demektir.”
20:86أَمْ أَرَدْتُمْ أَنْ يَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبٌ مِنْ رَبِّكُمْ فَأَخْلَفْتُمْ مَوْعِدِي
Diyanet Meali:“Yoksa üzerinize Rabbinizden bir gazap inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze uymadınız (ve buzağıya taptınız)?”
33:52لَا يَحِلُّ لَكَ النِّسَاءُ مِنْ بَعْدُ وَلَا أَنْ تَبَدَّلَ بِهِنَّ مِنْ أَزْوَاجٍ
Diyanet Meali:Bundan sonra, (güzellikleri hoşuna gitse bile) başka kadınlarla evlenmek, eşlerini boşayıp başka eşler almak sana helâl değildir.
39:40مَنْ يَأْتِيهِ عَذَابٌ يُخْزِيهِ وَيَحِلُّ عَلَيْهِ عَذَابٌ مُقِيمٌ
Diyanet Meali:“Kişiyi rezil edici azabın kime geleceğini ve sürekli azabın kimin başına ineceğini (yakında bileceksiniz)!”
60:10لَا هُنَّ حِلٌّ لَهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنَّ
Diyanet Meali:Çünkü müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara helâl olmazlar.

أَحَلَّ : Fiil-IV. Meçhulü: أُحِلَّ

2:187أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَىٰ نِسَائِكُمْ
Diyanet Meali:Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. 
2:275وَأَحَلَّ اللَّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا
Diyanet Meali:Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır.
3:50وَلِأُحِلَّ لَكُمْ بَعْضَ الَّذِي حُرِّمَ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:“Ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için (gönderildim)”
4:24وَأُحِلَّ لَكُمْ مَا وَرَاءَ ذَٰلِكُمْ أَنْ تَبْتَغُوا بِأَمْوَالِكُمْ مُحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَافِحِينَ
Diyanet Meali:Bunların dışında kalanlar ise, iffetli yaşamak ve zina etmemek şartıyla mallarınızla (mehirlerini verip) istemeniz size helâl kılındı.
4:160فَبِظُلْمٍ مِنَ الَّذِينَ هَادُوا حَرَّمْنَا عَلَيْهِمْ طَيِّبَاتٍ أُحِلَّتْ لَهُمْ
Diyanet Meali:Yahudilerin yaptıkları zulüm … sebebiyle önceden kendilerine helâl kılınmış temiz ve hoş şeyleri onlara haram kıldık.
5:1أُحِلَّتْ لَكُمْ بَهِيمَةُ الْأَنْعَامِ
Diyanet Meali:(Okunacak olanlardan başka) hayvanlar, size helâl kılındı.
5:2يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُحِلُّوا شَعَائِرَ اللَّهِ وَلَا الشَّهْرَ الْحَرَامَ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’ın (koyduğu din) nişanelerine, haram aya … sakın saygısızlık etmeyin.
5:4يَسْأَلُونَكَ مَاذَا أُحِلَّ لَهُمْ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar.
5:4قُلْ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ وَمَا عَلَّمْتُمْ مِنَ الْجَوَارِحِ
Diyanet Meali:De ki: “Size temiz ve hoş olan şeyler, bir de öğrettiğiniz (avcı) hayvanların tuttuğu (avlar) helâl kılındı.”
5:5الْيَوْمَ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ وَطَعَامُ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حِلٌّ لَكُمْ
Diyanet Meali:Bu gün size temiz ve hoş şeyler helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helâldir.
5:87يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تُحَرِّمُوا طَيِّبَاتِ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin.
5:96أُحِلَّ لَكُمْ صَيْدُ الْبَحْرِ وَطَعَامُهُ مَتَاعًا لَكُمْ وَلِلسَّيَّارَةِ
Diyanet Meali:Sizin için de yolcular için de bir geçimlik olmak üzere deniz avı yapmak ve deniz ürünlerini yemek sizlere helâl kılındı.
7:157وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَائِثَ
Diyanet Meali:Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar.
9:37يُضَلُّ بِهِ الَّذِينَ كَفَرُوا يُحِلُّونَهُ عَامًا وَيُحَرِّمُونَهُ عَامًا
Diyanet Meali:Bununla inkâr edenler saptırılır. (Haram ayı) bir yıl helâl, bir yıl haram sayıyorlar.
9:37لِيُوَاطِئُوا عِدَّةَ مَا حَرَّمَ اللَّهُ فَيُحِلُّوا مَا حَرَّمَ اللَّهُ
Diyanet Meali:Allah’ın haram kıldığı ayların sayısına uygun getirip böylece Allah’ın haram kıldığını helâl kılmak için…
14:28أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ بَدَّلُوا نِعْمَتَ اللَّهِ كُفْرًا وَأَحَلُّوا قَوْمَهُمْ دَارَ الْبَوَارِ
Diyanet Meali:Allah’ın nimetini küfre değişenleri ve kavimlerini helâk yurduna sürükleyenleri görmedin mi?
22:30وَأُحِلَّتْ لَكُمُ الْأَنْعَامُ إِلَّا مَا يُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:Haramlığı size okunanların (bildirilenlerin) dışında bütün hayvanlar size helâl kılındı.
33:50يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَحْلَلْنَا لَكَ أَزْوَاجَكَ اللَّاتِي آتَيْتَ أُجُورَهُنَّ
Diyanet Meali:Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini … helâl kıldık.
35:35الَّذِي أَحَلَّنَا دَارَ الْمُقَامَةِ مِنْ فَضْلِهِ لَا يَمَسُّنَا فِيهَا نَصَبٌ
Diyanet Meali:“O, lütfuyla bizi kalınacak yurda yerleştirendir. Bize orada bir yorgunluk dokunmaz.”
66:1يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ لِمَ تُحَرِّمُ مَا أَحَلَّ اللَّهُ لَكَ
Diyanet Meali:Ey peygamber! Allah’ın sana helâl kıldığı şeyi niçin sen kendine haram ediyorsun?

حِلٌّ : İsim.

3:93كُلُّ الطَّعَامِ كَانَ حِلًّا لِبَنِي إِسْرَائِيلَ إِلَّا مَا حَرَّمَ إِسْرَائِيلُ عَلَىٰ نَفْسِهِ
Diyanet Meali:(Tevrat indirilmeden önce), İsrail’in (Yakub’un) kendisine haram kıldığı dışında, yiyeceklerin hepsi İsrailoğullarına helâl idi.
5:5وَطَعَامُ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حِلٌّ لَكُمْ
Diyanet Meali:Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helâldir.
5:5وَطَعَامُكُمْ حِلٌّ لَهُمْ
Diyanet Meali:Sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir. 
60:10لَا هُنَّ حِلٌّ لَهُمْ وَلَا هُمْ يَحِلُّونَ لَهُنَّ
Diyanet Meali:Çünkü müslüman hanımlar kâfirlere helâl değillerdir. Kâfirler de müslüman hanımlara helâl olmazlar.
90:2وَأَنْتَ حِلٌّ بِهَٰذَا الْبَلَدِ
Diyanet Meali:Sen bu beldedeyken (bu beldeye, Mekke’ye)…*

حَلَالٌ : İsim.

2:168يَا أَيُّهَا النَّاسُ كُلُوا مِمَّا فِي الْأَرْضِ حَلَالًا طَيِّبًا
Diyanet Meali:Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin!
5:88وَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ حَلَالًا طَيِّبًا
Diyanet Meali:Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin.
8:69فَكُلُوا مِمَّا غَنِمْتُمْ حَلَالًا طَيِّبًا وَاتَّقُوا اللَّهَ
Diyanet Meali:Artık elde ettiğiniz ganimetten helâl ve temiz olarak yiyin. Allah’a karşı gelmekten sakının.
10:59قُلْ أَرَأَيْتُمْ مَا أَنْزَلَ اللَّهُ لَكُمْ مِنْ رِزْقٍ فَجَعَلْتُمْ مِنْهُ حَرَامًا وَحَلَالًا قُلْ آللَّهُ أَذِنَ لَكُمْ
Diyanet Meali:De ki: “Allah’ın size indirdiği; sizin de, bir kısmını helâl, bir kısmını haram kıldığınız rızıklar hakkında ne dersiniz?” De ki: “Bunun için Allah mı size izin verdi, (yoksa Allah’a iftira mı ediyorsunuz)?”
16:114فَكُلُوا مِمَّا رَزَقَكُمُ اللَّهُ حَلَالًا طَيِّبًا وَاشْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ
Diyanet Meali:Artık Allah’ın size helâl ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin. Allah’ın nimetine şükredin.
16:116وَلَا تَقُولُوا لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَٰذَا حَلَالٌ وَهَٰذَا حَرَامٌ
Diyanet Meali:Dilleriniz yalana alışageldiğinden dolayı, Allah’a karşı yalan uydurmak için, “Şu helâldir”, “Şu haramdır” demeyin.

مُحِلِّي : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali (Nun düşmüş). Tekili: مُحِلٌّ

5:1أُحِلَّتْ لَكُمْ بَهِيمَةُ الْأَنْعَامِ إِلَّا مَا يُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ غَيْرَ مُحِلِّي الصَّيْدِ وَأَنْتُمْ حُرُمٌ
Diyanet Meali:İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla , okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar, size helâl kılındı.

حَلَائِلُ : İsim.

4:23وَحَلَائِلُ أَبْنَائِكُمُ الَّذِينَ مِنْ أَصْلَابِكُمْ
Diyanet Meali:Size şunlarla evlenmek haram kılındı: … öz oğullarınızın karıları…

تَحِلَّةٌ : İsim. Mastar. Tef’îl Bâbı (II. Bâb). 

66:2قَدْ فَرَضَ اللَّهُ لَكُمْ تَحِلَّةَ أَيْمَانِكُمْ وَاللَّهُ مَوْلَاكُمْ
Diyanet Meali:Allah (gerektiğinde) yeminlerinizi bozmayı (ve kefaret ödemeyi) size meşru kılmıştır. Allah, sizin yardımcınızdır.

مَحِلٌّ : İsim.

2:196وَلَا تَحْلِقُوا رُءُوسَكُمْ حَتَّىٰ يَبْلُغَ الْهَدْيُ مَحِلَّهُ
Diyanet Meali:Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin.
22:33لَكُمْ فِيهَا مَنَافِعُ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى ثُمَّ مَحِلُّهَا إِلَى الْبَيْتِ الْعَتِيقِ
Diyanet Meali:Sizin için onlarda belli bir zamana kadar birtakım yararlar vardır. Sonra da kurbanlık olarak varacakları yer Beyt-i Atik (Kâbe)’dir. *
48:25هُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ وَالْهَدْيَ مَعْكُوفًا أَنْ يَبْلُغَ مَحِلَّهُ
Diyanet Meali:Onlar, inkâr edenler ve sizi Mescid-i Haram’ı ziyaretten ve (ibadet amacıyla) bekletilen kurbanlıkları yerlerine ulaşmaktan alıkoyanlardır.