KÖK HARFLER: ب ق ى
ANLAM:
بَقِىَ : Kalmak, devam etmek, sürmek, dayanmak; kalıcı olmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
بَقِىَ (geniş zamanlı يَبْقَى mastar isim بَقَاءٌ ve بَاقِيَةٌ): Kaldı, devam etti, sürdü, dayandı; kalıcıydı veya kalıcı oldu.
بَقِىَ زَمَانًا طَوِيلًا : Uzun süre yaşadı.
بَقِىَ مِنَ الشَّىْءِ بَقِيَّةٌ : Arta kalan, atık, kalıntı veya kalan bir şeyin artığı.
اَبْقَاهُ Onu kalıcı hale getirdi veya sonsuza dek yaşamaya devam etti.
اَبْقَاهُ اللّٰهُ : Allah (c.c.) onu korusun, veya Allah (c.c.) onu korudu.
اَبْقَى عَلَيْهِ : Ondan özür diledi; ona merhamet etti.
اَبْقَى : Daha devamlı.
اَلْبَاقِى : Allah’ın (c.c.) sıfatlarından biridir ve Ebedi anlamındadır. (Nekre: بَاقٍ)
بَاقِيَةٌ (çoğulu: بَوَاقِى ve بَاقِى erkek) : Ardından ödülü kalan doğru veya iyi işler; itaat etme; süregelen; devamlılık veya kalıcılık.
بَقِيَّةٌ : anlamları: (1) Artık; (2) arta kalan; kalıntı; (3) Miras (4) kalıntı; (5) artık; (6) Mükemmellik; (7) hüküm ve zeka; (8) anlayış ve beğeni; (9) itaat; (10) gözleme niteliğine sahip olma ve böylece kendilerini koruma; (11) Bir toplumun en iyi yanı, (12) geriye kalan iyi durum veya koşul.
اُولُوا بَقِيَّةٍ : Zeka, beğeni, anlayış, sadakat, vb. özellikleri barındıran kişiler.
فُلَانٌ بَقِيَّةُ الْقَوْمِ : Öyle biri halkın en iyisidir.
بَقِيَّةُ اللّٰهِ : Allah’a itaat, Allah korkusu.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek Âyet | Açıklama | |
بَقِىَ | fiil-I | 2 | Bâki oldu, devam etti, fani olmadı | 2/278 | |
أَبْقَى | fiil-IV | 2 | Bâki kıldı, fani kılmadı, devam ettirdi | 74/28 | |
اَبْقَى | isim | 7 | Bâki kılmak, devam ettirmek | 87/17 | |
بَقِيَّةٌ | isim | 3 | Bâki bir eşya, geriye kalan, bakiye | 2/248 | |
بَاقِى | isim | 3 | Bâki, devamlı olan | 16/96 | |
بَاقِيَةٌ | isim | 2 | Bâki, devamlı olan | 69/8 | |
بَاقِيَاتٌ | isim | 2 | Allah rızası için yapılan her nevi salih amel (çoğul) | 19/76 | Tekili: بَاقِيَةٌ |
Toplam: | 21 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- بَقِيَ (a)
- بَقِيَ (b)
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Bekâ’ | بَقٓاء | 1: Kalıcılık, ölmezlik. Ölümsüzlük. 2: Devamlılık. Evvelki hal üzere kalma. Daim ve sabit olma. |
|
Bâki | بَاقِي | Ebedi, daimi. |
|
Bâkiye | بَاقِيَة | Fâni olmayan. Devamlı olan. Artakalan, artık. | Çoğul: Bâkiyât |
Bakiyye | بَقِيَّة | Artık. Geri kalan. Artan. | Çoğul: Bakâyâ |
İbkâ’ | إِبْقَاء | Bâkileştirmek. Devamlı etmek. |
|
İstibkâ’ | اِسْتِبْقَاء | Devamını istemek. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
بَقِىَ : Fiil-I.
2:278 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَذَرُوا مَا بَقِيَ مِنَ الرِّبَا |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve faizden geriye kalanı bırakın. |
55:27 | وَيَبْقَىٰ وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ |
Diyanet Meali: | Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.* |
أَبْقَى : Fiil-IV.
53:51 | وَثَمُودَ فَمَا أَبْقَىٰ |
Diyanet Meali: | Semûd kavmini (helâk etti) ve hiç kimseyi bırakmadı.* |
74:28 | لَا تُبْقِي وَلَا تَذَرُ |
Diyanet Meali: | Geride bir şey koymaz, bırakmaz.* |
أَبْقَى : İsim.
20:71 | وَلَتَعْلَمُنَّ أَيُّنَا أَشَدُّ عَذَابًا وَأَبْقَىٰ |
Diyanet Meali: | “Hangimizin azabı daha şiddetli ve daha kalıcıymış, mutlaka göreceksiniz.” |
20:73 | وَاللَّهُ خَيْرٌ وَأَبْقَىٰ |
Diyanet Meali: | Allah’ın vereceği mükâfat daha hayırlı ve daha kalıcıdır. |
20:127 | وَلَعَذَابُ الْآخِرَةِ أَشَدُّ وَأَبْقَىٰ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz ahiret azabı daha şiddetli ve daha kalıcıdır. |
20:131 | وَرِزْقُ رَبِّكَ خَيْرٌ وَأَبْقَىٰ |
Diyanet Meali: | Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha kalıcıdır. |
28:60 | وَمَا عِنْدَ اللَّهِ خَيْرٌ وَأَبْقَىٰ |
Diyanet Meali: | Allah’ın katındaki ise daha hayırlı ve daha kalıcıdır. |
42:36 | وَمَا عِنْدَ اللَّهِ خَيْرٌ وَأَبْقَىٰ لِلَّذِينَ آمَنُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler içindir. |
87:17 | وَالْآخِرَةُ خَيْرٌ وَأَبْقَىٰ |
Diyanet Meali: | Oysa âhiret, daha hayırlı ve süreklidir.* |
بَقِيَّةٌ : İsim.
2:248 | إِنَّ آيَةَ مُلْكِهِ أَنْ يَأْتِيَكُمُ التَّابُوتُ فِيهِ سَكِينَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَبَقِيَّةٌ مِمَّا تَرَكَ آلُ مُوسَىٰ |
Diyanet Meali: | “Onun hükümdarlığının alameti, size o sandığın gelmesidir. Onda Rabbinizden bir güven duygusu ve huzur ile Mûsâ ailesinin geriye bıraktığından kalıntılar vardır.” |
11:86 | بَقِيَّتُ اللَّهِ خَيْرٌ لَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | “Eğer inanan kimselerseniz Allah’ın bıraktığı helâl kazanç sizin için daha hayırlıdır.” |
11:116 | فَلَوْلَا كَانَ مِنَ الْقُرُونِ مِنْ قَبْلِكُمْ أُولُو بَقِيَّةٍ يَنْهَوْنَ عَنِ الْفَسَادِ فِي الْأَرْضِ إِلَّا قَلِيلًا مِمَّنْ أَنْجَيْنَا مِنْهُمْ |
Diyanet Meali: | Sizden önceki nesillerden aklı başında kimseler (insanları) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan alıkoysalardı ya! Ancak içlerinden kendilerini kurtardığımız pek az kimse bunu yapmıştı. |
بَاقِى : İsim. İsm-i Fâil.
16:96 | مَا عِنْدَكُمْ يَنْفَدُ وَمَا عِنْدَ اللَّهِ بَاقٍ |
Diyanet Meali: | Sizin yanınızdaki tükenir, Allah katında olan ise kalıcıdır. |
بَاقِينَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili : بَاقِى
26:120 | ثُمَّ أَغْرَقْنَا بَعْدُ الْبَاقِينَ |
Diyanet Meali: | Sonra da geride kalanları suda boğduk.* |
37:77 | وَجَعَلْنَا ذُرِّيَّتَهُ هُمُ الْبَاقِينَ |
Diyanet Meali: | Onun neslini yeryüzünde kalanlar kıldık.* |
بَاقِيَةٌ : İsim. İsm-i Fâil.
43:28 | وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ |
Diyanet Meali: | İbrahim bunu, belki dönerler diye, ardından gelecekler arasında kalıcı bir söz yaptı.* |
69:8 | فَهَلْ تَرَىٰ لَهُمْ مِنْ بَاقِيَةٍ |
Diyanet Meali: | Şimdi onlardan geri kalan bir şey görüyor musun?* |
بَاقِيَاتٌ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Bayan Çoğul.
18:46 | وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَابًا |
Diyanet Meali: | Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak daha hayırlıdır. |
19:76 | وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ مَرَدًّا |
Diyanet Meali: | Kalıcı salih ameller, Rabbinin katında sevap bakımından da daha hayırlıdır, sonuç itibari ile de. |