KÖK HARFLER: ف ر ط
ANLAM:
فَرَطَ : Bir şeyden önce gelmek. Ona karşı öncelik veya üstünlüğü olmak. Düşünmeden bir şeyde ileri gitmek. Birisine karşı alelacele veya adaletsizce davranmak. Aşırı davranmak. Taşkınlık etmek. Çok ileri gitmek. İfrata kaçmak. Birisini kızdırmak. Bir şeyden kaçınmak veya vazgeçmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
فَرَطَ (geniş zaman يَفْرُطُ ve يَفْرَطُ mastar isim فُرُوطٌ): Ondan önce geliyordu ya da ona karşı öncelik veya üstünlüğü vardı. Aşırı davrandı, taşkınlık etti.
فَرَطَ مِنْهُ : Düşünmeden bir konuda ileri gitti.
فَرَطَ عَلَيْهِ : Ona karşı kötü bir fiil yapılmasını hızlandırdı, ona karşı alelacele veya adaletsizce davrandı; aşırı davrandı; taşkınlık etti; çok ileri gitti; ifrata kaçtı; ona kötü bir şey yaptı; onu kızdırdı.
فَرَّطَهُ : Onun önünde olması veya ona öncelik verilmesi sağlandı; oradan çıktı ve onu önde gönderdi; onu bıraktı ve ondan önde gitti; oradan ayrıldı ve onu bıraktı.
فَرَطَ عَنْهُ : O şeyden kaçındı ya da vazgeçti.
فَرَّطَهُ : Yapması gerekeni yapamadı, o işin hakkını vermedi, ağırdan aldı, eksik yaptı; geride kaldı (ifrat’ın karşıtı yani tefrit durumu); kusur işledi; o şey hususunda gafildi.
اَفْرَطَ فِى الْاَمْرِ : İşte makul veya meşru veya adil sınırları aştı, aşırı bir biçimde davrandı.
اَفْرَطَ عَلَيْهِ : Ona karşı küstahça veya haddini bilmez bir biçimde davrandı; ona (deveye) katlanamayacağı bir yük yükledi.
اَفْرَطَهُ : Onu hızlandırdı ya da hızlanmasını sağladı.
فَرَّطَهُ : Onu ölçüsüz bir biçimde methetti, (mastar isim تَفْرِيطٌ ).
مُفْرَطٌ : Önde gönderilmiş; hızlandırılmış; ihmal edilmiş, bırakılmış veya unutulmuş.
فُرُطٌ : Diğer atları geçen, önde gelen çevik bir at. Aşırı gidiş, haddi aşma.
اَمْرٌ فُرُطٌ : İhmal edilmiş bir iş; meşru sınırların aşıldığı bir iş; haddin aşıldığı bir iş, aşırı gidilen bir iş; günah işleme; adaletsizlik; azgınlık yapma (çoğul hali اَفْرَاطٌ).
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
فَرَطَ | fiil-I | 1 | Aşırı davrandı, taşkınlık etti | 20/45 |
فَرَّطَ | fiil-II | 5 | Ağırdan aldı, hakkını vermedi, eksik yaptı | 6/38 |
فُرُطٌ | isim | 1 | Aşırı gidiş, haddi aşma, aşırılık | 18/28 |
مُفْرَطٌ | isim | 1 | Ta’cil edilen, aşırı gidilen | 16/62 |
| Toplam | 8 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- فَرَّطَ (a)
- فَرَّطَ (b)
- أَفْرَطَ
- اِنْفَرَطَ
Zıt Manada Kelimeler
- فَرَّطَ (a)
- فَرَّطَ (b)
- أَفْرَطَ
- اِنْفَرَطَ
- تَجَمَّعَ > bak: ج م ع
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Fart | فَرْط | İfrat, çok aşırı olmak. Aşırılık. |
Efrât | أَفْرَاط | Haddi aşanlar. |
Tefrît | تَفْرِيط | Herhangi bir konuda geride kalma, yeterli ölçüde olmama durumu, ifrat karşıtı. |
Mufarrit | مُفَرِّط | Kusur yapan, eksik işleyen. Aşırı giden. |
İfrât | إِفْرَاط | Herhangi bir konuda çok ileri gitme, ölçüyü aşma, aşırı davranma, taşkınlık, tefrit karşıtı. |
Müfrit | مُفْرِط | İfrat eden. Haddini aşan. |
Müfrat | مُفْرَط | Terk olunup unutulmuş. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
فَرَطَ : Fiil-I.
20:45 | قَالَا رَبَّنَا إِنَّنَا نَخَافُ أَنْ يَفْرُطَ عَلَيْنَا أَوْ أَنْ يَطْغَىٰ |
Diyanet Meali: | Mûsâ ve Hârûn, şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz, onun bize karşı aşırı davranmasından yahut azmasından korkuyoruz.” * |
فَرَّطَ : Fiil-II.
6:31 | قَالُوا يَا حَسْرَتَنَا عَلَىٰ مَا فَرَّطْنَا فِيهَا |
Diyanet Meali: | “Hayatta yaptığımız kusurlardan ötürü vay hâlimize!” diyecekler. |
6:38 | مَا فَرَّطْنَا فِي الْكِتَابِ مِنْ شَيْءٍ |
Diyanet Meali: | Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. |
6:61 | تَوَفَّتْهُ رُسُلُنَا وَهُمْ لَا يُفَرِّطُونَ |
Diyanet Meali: | (Nihayet birinize ölüm geldiği vakit, görevli) elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde asla kusur etmezler. |
12:80 | وَمِنْ قَبْلُ مَا فَرَّطْتُمْ فِي يُوسُفَ |
Diyanet Meali: | “Daha önce de Yûsuf hakkında işlediğiniz kusuru (bilmiyor musunuz)?” |
39:56 | أَنْ تَقُولَ نَفْسٌ يَا حَسْرَتَا عَلَىٰ مَا فَرَّطْتُ فِي جَنْبِ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | … kişi, “Allah’ın yanında, işlediğim kusurlardan dolayı vay hâlime!” demesin. |
فُرُطٌ : İsim.
18:28 | وَاتَّبَعَ هَوَاهُ وَكَانَ أَمْرُهُ فُرُطًا |
Diyanet Meali: | (Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız), boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş (kimselere boyun eğme). |
مُفْرَطُونَ : İsim. İsm-i Mef’ûl. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مُفْرَطٌ
16:62 | لَا جَرَمَ أَنَّ لَهُمُ النَّارَ وَأَنَّهُمْ مُفْرَطُونَ |
Diyanet Meali: | Hiç şüphe yok ki onlara cehennem vardır ve onlar oraya en önde sokulacaklardır. |