ر ب ب

KÖK HARFLER: ر ب ب

ANLAM: 

رَبَّ : Bir şeyin efendisi, maliki, sahibi olmak; o şey üzerinde hakimiyeti veya otoritesi olmak. Birisine bakmak, yetiştirmek, büyütmek, rüştüne erene dek ona göz kulak olarak ve onun velisi olarak onu yetiştirmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

رَبَّ (geniş zaman يَرُبُّ mastar ismi رَبٌّ):

رَبَّهُ : O onun efendisi, maliki, sahibi idi ya da o hale geldi; o şeye malik veya sahipti; o şey üzerinde hakimiyeti veya otoritesi vardı.

رَبَّ الْقَوْمَ : O kavme hükmetti ya da yönetti, yani onların efendisi, maliki veya şefiydi ya da o hale geldi.

رَبَّهُ : Ona baktı, yetiştirdi, büyüttü, bakıp büyüttü, (yani رَبَّاهُ) rüştüne erene dek ona göz kulak olarak ve onun velisi olarak onu büyüttü ve aynı zamanda رَبَّيَه 

رَبَّتِ الْمَرْاَةُ صَبِيًّا : Uyusun diye kadın çocuğunun yanına art arda hafifçe vurdu, pışpışladı. 

اَلرَّبُّ kelimesinin temel anlamının اَلتَّرْبِيَةُ şeklinde olduğu söylenmektedir; yani bir şeyi adım adım tamamlanma haline getirmek.

رَبَّ النِّعْمَةَ : Sadakayı arttırdı ya da hakkaniyetli bir biçimde düzenledi.

رَبَّ الْاَمْرَ : İşi uygun bir hale koydu; işi yönetti, idare etti, düzene soktu ve adamakıllı tesis etti.

رَبَّ الشَّىْءَ : O şeyi topladı ve ona sahip oldu.

رَبَّ بِالْمَكَانِ : Evde kaldı.

رَبَّ الدُّهْنَ : Yağı güzel kokulu veya iyi ve mis gibi yaptı ya da onu esans yaptı.

رَبَّ وَ رَبَّبَ الْوَلَدَ اَوْ رَبَّاهُ (mastar ismi تَرْبِيبٌ ) : Rüştüne erene dek çocuğa bakıp büyüttü ve ona göz kulak oldu.

رَبٌّ : Bir şeyin efendisi, maliki, sahibi; ( رَبٌّ ve مَالِكٌ ve صَاحِبٌ eş anlamlıdır) Bir efendi, malik veya lider; hükümdar, amir, nazım; bakan, büyüten, yetiştiren ve başaran. (Pekiştirmeli sıfat olarak kullanılan bir mastar ismidir.)

هُوَ رَبُّ الدَّارِ : O, evin malikidir.

رَبُّ الْمَالِ : O, malın sahibi veya malikidir. (Çoğulu: اَرْبَابٌ)

هِىَ رَبَّةُ الْبَيْتِ : O, evin sahibesidir.

اَلرَّبُّ : Allah c.c. için kullanılan sıfatlardan biri.

رَبِيبٌ : Rüştüne erene dek bakılan, yetiştirilen, bakılıp büyütülen ve göz kulak olunan bir erkek çocuk (üvey oğul); bir adamın karısının oğlu; bir kadının kocasının oğlu; bir işbirlikçi (dişil hali رَبِيبَةٌ ve çoğulu رَبَائِبُ dir). 

رَبِيبَةٌ : O, kadının kocasının başka bir karısından veya bir adamın karısının başka bir kocasından olan kızıdır, çünkü gerçek kızı olmamasına rağmen o erkek veya kadın ona bakar; (üvey kızı) ya da kocasının başka karısından çocuğu olan bir kadın; ya da bir çocuğa bakmak veya büyütmekle mükellef bir kadın manasına gelmektedir.

رِبِّىٌّ : Birçok kişiden oluşan bir grup.

رِبِّيُّونَ çok sayıda topluluk, manasına gelmektedir. Bilgili, dini bütün, sabırlı kimseler, manasına da gelmektedir.
رَبَّانِيُّونَ veya رَبَّانِيِّينَ şu sözcüğün çoğul halidir: رَبَّانِىٌّ ki رَبٌّ kelimesinden türeyen bir bağ isimdir. Kendini dini vazifeye veya takvaya dair amellere adamış kişi; Allah (c.c.) hususunda bilgiye sahip olan kişi; dini meselelerde bilgili kişi; hayırlı veya erdemli bir kimse; Rabbe ibadet eden bir kimse; başkalarını, büyük olandan önce insanları bilgi veya bilime dair küçük hususlarla beslemeye başlayan bir öğretmen; sadece bildiklerini uygulayan değil, aynı zamanda diğerlerini bilgilendiren bilgili bir kimse; bilgiye dair yüksek bir mertebeye sahip kişi; bir efendi veya malik; bir lider; bir ıslahatçı. 

رُبَّ (ve رُبَ) çok sayıda diyalektik değişik biçimleri olan bir sözcüktür, bazıları ت ekiyle, bazıları مَا ekiyle ve bazıları da bu eklerin ikisiyle birden oluşturulmaktadır. Bunlardan en yaygın olanları رُبَّ ve رُبَّمَ ve رُبَّتْ 

رُبَّ şu şekillerde ifade edilebilir: “birkaç” ve “bir miktar” ve مَا ile eklendiğinde “bazen” veya “nadiren” veya “birçok”. مَا eklendiğinde, “birçok defa”, “çoğu kez”, “sıklıkla” veya “sık olarak”. 

رُبَّ رَجُلٍ قَائِمٌ : Birkaç veya birçok kimse dikildi.

رُبَّمَا جَائَنِى فُلَانٌ : Falanca biri bana nadiren veya sıklıkla gelmiştir.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
رَبٌّisim975Rab, ilah114/1Çoğulu: أَرْبَابٌ
رِبِّىٌّisim1Dini ilimlerde derin alim3/146
رَبَّانِىٌّisim3Dini ilimlerde derin alim5/44
رَبَائِبُisim1Bir adamın hanımının başka kocadan olan üvey oğlu (çoğul)4/23Tekili: رَبِيبَةٌ

Toplam980


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

  • رَبٌّ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Rabb رَبّ Sahib, malik, seyyid. Cenab-ı Hak. Rabbî, Rabbenâ
Erbab أَرْبَاب Sahibler. Rabler.
Rabbânî عُدْوَان Allah ile ilgili, Allah’a bağlı, ilahî, Allah’tan gelen.
Rabbâniyyûn رَبَّانِيُّن Kendisini tamamen Cenab-ı Hakk’a vermiş olanlar. 
Ribbiyyûn رِبِّيُّن Büyük kalabalıklar.
Rebîb رَبِيب Üvey oğul.
Terbiye تَرْبِيَة Allah’ın emirlerine itaat ederek ruhen ve cismen yükselmeye ve yükseltmeye çalışmak. 
Mürebbî مُرَبِّى Terbiyeci.
Mürebbiye مُرَبِّيَة Bir çocuğun eğitim ve bakımıyla görevlendirilmiş kadın.
Rebab
رَبَاب

Yayla çalınan bir çalgı. Bir çeşit kemençe

Terbiye, mürebbî, mürebbiye kelimeleri (ر ب ي) kökünden de geliyor olabilir. Bu konuda farklı görüşler var. O yüzden bu kelimeleri hem maddenin, hem de bu altında da incelemiş bulunmaktayız. Fakat aslında daha çok o köke ait gibi gözüküyor.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

رَبٌّ : İsim. Çoğulu: أَرْبَابٌ

1:2الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.
2:5أُولَٰئِكَ عَلَىٰ هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Diyanet Meali:İşte onlar Rab’lerinden (gelen) bir doğru yol üzeredirler ve kurtuluşa erenler de işte onlardır.*
2:21يَا أَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ
Diyanet Meali:Ey insanlar! Sizi (ve sizden öncekileri) yaratan Rabbinize ibadet edin…
2:26فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:(Allah, bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez.) İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler.
2:30وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الْأَرْضِ خَلِيفَةً
Diyanet Meali:Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti.
2:37فَتَلَقَّىٰ آدَمُ مِنْ رَبِّهِ كَلِمَاتٍ فَتَابَ عَلَيْهِ
Diyanet Meali:Derken, Âdem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım kelimeler aldı, (onlarla amel edip Rabb’ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti.
2:46الَّذِينَ يَظُنُّونَ أَنَّهُمْ مُلَاقُو رَبِّهِمْ وَأَنَّهُمْ إِلَيْهِ رَاجِعُونَ
Diyanet Meali:Onlar, Rablerine kavuşacaklarını ve gerçekten O’na döneceklerini çok iyi bilirler.*
2:49وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءَكُمْ وَفِي ذَٰلِكُمْ بَلَاءٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَظِيمٌ
Diyanet Meali:(Hani, sizi azabın en kötüsüne uğratan), kadınlarınızı sağ bırakıp, (oğullarınızı boğazlayan Firavun ailesinden kurtarmıştık). Bunda, size Rabbinizden (gelen) büyük bir imtihan vardı.
2:61فَادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُخْرِجْ لَنَا مِمَّا تُنْبِتُ الْأَرْضُ مِنْ بَقْلِهَا وَقِثَّائِهَا
Diyanet Meali:“(Ey Mûsâ! Biz bir çeşit yemeğe asla katlanamayız.) O hâlde, bizim için Rabbine yalvar da, o bize yerden biten sebze, kabak, (sarımsak, mercimek, soğan) versin”
2:62فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Diyanet Meali:(Allah’a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler) için Rableri katında mükâfat vardır; onlar korkuya uğramayacaklar, mahzun da olmayacaklardır.”
2:68قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا هِيَ
Diyanet Meali:“Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın.” dediler.
2:69قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا لَوْنُهَا
Diyanet Meali:Onlar, “Bizim için Rabbine dua et de, rengi neymiş? açıklasın” dediler.
2:70قَالُوا ادْعُ لَنَا رَبَّكَ يُبَيِّنْ لَنَا مَا هِيَ إِنَّ الْبَقَرَ تَشَابَهَ عَلَيْنَا
Diyanet Meali:“Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın. Çünkü sığırlar, bizce, birbirlerine benzemektedir.” dediler.
2:76أَتُحَدِّثُونَهُمْ بِمَا فَتَحَ اللَّهُ عَلَيْكُمْ لِيُحَاجُّوكُمْ بِهِ عِنْدَ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:“Rabbinizin huzurunda delil olarak kullanıp sizi sustursunlar diye mi, Allah’ın (Tevrat’ta) size bildirdiklerini onlara söylüyorsunuz?”
2:105مَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلَا الْمُشْرِكِينَ أَنْ يُنَزَّلَ عَلَيْكُمْ مِنْ خَيْرٍ مِنْ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:Ne Kitab ehlinden inkâr edenler ve ne de Allah’a ortak koşanlar, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini isterler.
2:112بَلَىٰ مَنْ أَسْلَمَ وَجْهَهُ لِلَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَلَهُ أَجْرُهُ عِنْدَ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Hayır, öyle değil! Kim “ihsan” derecesine yükselerek özünü Allah’a teslim ederse, onun mükâfatı Rabbinin katındadır.
2:124وَإِذِ ابْتَلَىٰ إِبْرَاهِيمَ رَبُّهُ بِكَلِمَاتٍ فَأَتَمَّهُنَّ
Diyanet Meali:Bir zaman Rabbi İbrahim’i birtakım emirlerle sınamış, İbrahim onların hepsini yerine getirmişti.
2:126وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَٰذَا بَلَدًا آمِنًا
Diyanet Meali:Hani İbrahim, “Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir kıl…” demişti.
2:127رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنْتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin.”
2:128رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِنْ ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُسْلِمَةً لَكَ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl.”
2:129رَبَّنَا وَابْعَثْ فِيهِمْ رَسُولًا مِنْهُمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِكَ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! İçlerinden onlara bir peygamber gönder; onlara âyetlerini okusun.”
2:131إِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُ أَسْلِمْ قَالَ أَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Rabbi ona “Teslim ol” dediğinde, “Âlemlerin Rabbine teslim oldum” demişti.*
2:131إِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُ أَسْلِمْ قَالَ أَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Rabbi ona “Teslim ol” dediğinde, “Âlemlerin Rabbine teslim oldum” demişti.*
2:136وَمَا أُوتِيَ مُوسَىٰ وَعِيسَىٰ وَمَا أُوتِيَ النَّبِيُّونَ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:“(Biz Allah’a, bize indirilene, Kur’an’a, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene), Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene (iman ettik).”
2:139قُلْ أَتُحَاجُّونَنَا فِي اللَّهِ وَهُوَ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ
Diyanet Meali:Onlara de ki: “Allah hakkında mı bizimle tartışıp duruyorsunuz? Hâlbuki O, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir.”
2:139قُلْ أَتُحَاجُّونَنَا فِي اللَّهِ وَهُوَ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ
Diyanet Meali:Onlara de ki: “Allah hakkında mı bizimle tartışıp duruyorsunuz? Hâlbuki O, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir.”
2:144وَإِنَّ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler.
2:147الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ
Diyanet Meali:Hak (ancak) Rabbindendir. Artık, sakın şüpheye düşenlerden olma!*
2:149وَإِنَّهُ لَلْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed! Nereden yola çıkarsan çık, namazda Mescid-i Haram’a doğru dön). Bu, elbette Rabbinden gelen gerçek bir emirdir. Allah, sizin işlediklerinizden asla habersiz değildir.
2:157أُولَٰئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِنْ رَبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ
Diyanet Meali:İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır.
2:178ذَٰلِكَ تَخْفِيفٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَرَحْمَةٌ
Diyanet Meali:Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir.
2:198لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ أَنْ تَبْتَغُوا فَضْلًا مِنْ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:(Hac mevsiminde ticaret yaparak) Rabbinizin lütuf ve keremini istemekte size bir günah yoktur.
2:200فَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا وَمَا لَهُ فِي الْآخِرَةِ مِنْ خَلَاقٍ
Diyanet Meali:İnsanlardan, “Ey Rabbimiz! Bize (vereceğini) bu dünyada ver” diyenler vardır. Bunların ahirette bir nasibi yoktur.
2:201وَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْآخِرَةِ حَسَنَةً
Diyanet Meali:Onlardan, “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver…” diyenler de vardır.
2:248إِنَّ آيَةَ مُلْكِهِ أَنْ يَأْتِيَكُمُ التَّابُوتُ فِيهِ سَكِينَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:“Onun hükümdarlığının alameti, size o sandığın gelmesidir.Onda Rabbinizden bir güven duygusu ve huzur … vardır.”
2:250وَلَمَّا بَرَزُوا لِجَالُوتَ وَجُنُودِهِ قَالُوا رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا
Diyanet Meali:(Tâlût’un askerleri) Câlût ve askerleriyle karşı karşıya gelince şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır…”
2:258أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِي حَاجَّ إِبْرَاهِيمَ فِي رَبِّهِ أَنْ آتَاهُ اللَّهُ الْمُلْكَ
Diyanet Meali:Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımarıp böbürlenerek) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi?
2:258إِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّيَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ
Diyanet Meali:Hani İbrahim, “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” demişti…
2:260وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي الْمَوْتَىٰ
Diyanet Meali:Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti.
2:262ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَا أَنْفَقُوا مَنًّا وَلَا أَذًى لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:(Mallarını Allah yolunda harcayan), sonra da harcadıklarının peşinden (bunları) başa kakmayan ve gönül incitmeyenlerin, Rab’leri katında mükâfatları vardır.
2:274الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ سِرًّا وَعَلَانِيَةً فَلَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Mallarını gece gündüz; gizli ve açık Allah yolunda harcayanlar var ya, onların Rableri katında mükâfatları vardır.
2:275فَمَنْ جَاءَهُ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّهِ فَانْتَهَىٰ فَلَهُ مَا سَلَفَ وَأَمْرُهُ إِلَى اللَّهِ
Diyanet Meali:Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır.
2:277إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Şüphesiz iman edip salih ameller işleyen, namazı dosdoğru kılan ve zekâtı verenlerin mükâfatları Rableri katındadır.
2:282فَلْيَكْتُبْ وَلْيُمْلِلِ الَّذِي عَلَيْهِ الْحَقُّ وَلْيَتَّقِ اللَّهَ رَبَّهُ
Diyanet Meali:(Yazıcı, Allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. Üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve Rabbi olan Allah’tan korkup sakınsın…
2:283فَإِنْ أَمِنَ بَعْضُكُمْ بَعْضًا فَلْيُؤَدِّ الَّذِي اؤْتُمِنَ أَمَانَتَهُ وَلْيَتَّقِ اللَّهَ رَبَّهُ
Diyanet Meali:Eğer birbirinize güvenirseniz kendisine güvenilen kimse emanetini (borcunu) ödesin ve Rabbi Allah’tan sakınsın.
2:285آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِ مِنْ رَبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de (iman ettiler).
2:285وَقَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
Diyanet Meali:Şöyle de dediler: “İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.”
2:286رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا إِنْ نَسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma!”
2:286رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِنَا
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme.”
2:286رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِهِ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme!”
3:7وَالرَّاسِخُونَ فِي الْعِلْمِ يَقُولُونَ آمَنَّا بِهِ كُلٌّ مِنْ عِنْدِ رَبِّنَا
Diyanet Meali:İlimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler.
3:8رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً
Diyanet Meali:(Onlar şöyle yakarırlar): “Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet.”
3:9رَبَّنَا إِنَّكَ جَامِعُ النَّاسِ لِيَوْمٍ لَا رَيْبَ فِيهِ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Şüphesiz sen, hakkında şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın…”
3:15لِلَّذِينَ اتَّقَوْا عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:“Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden ırmaklar akan, (içinde ebedî kalacakları) cennetler … vardır.”
3:16الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا إِنَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Diyanet Meali:(Bunlar), “Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru” diyenlerdir.*
3:35إِذْ قَالَتِ امْرَأَتُ عِمْرَانَ رَبِّ إِنِّي نَذَرْتُ لَكَ مَا فِي بَطْنِي مُحَرَّرًا
Diyanet Meali:Hani, İmran’ın karısı, “Rabbim! Karnımdaki çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım…” demişti.
3:36فَلَمَّا وَضَعَتْهَا قَالَتْ رَبِّ إِنِّي وَضَعْتُهَا أُنْثَىٰ
Diyanet Meali:Onu doğurunca, “Rabbim!” dedi, “Onu kız doğurdum.”
3:37فَتَقَبَّلَهَا رَبُّهَا بِقَبُولٍ حَسَنٍ وَأَنْبَتَهَا نَبَاتًا حَسَنًا
Diyanet Meali:Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi.
3:38هُنَالِكَ دَعَا زَكَرِيَّا رَبَّهُ
Diyanet Meali:Orada Zekeriya Rabbine dua etti.
3:38قَالَ رَبِّ هَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً
Diyanet Meali:“Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet…” dedi.
3:40قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَقَدْ بَلَغَنِيَ الْكِبَرُ وَامْرَأَتِي عَاقِرٌ
Diyanet Meali:Zekeriya, “Ey Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çatmış iken ve karım da kısır iken benim nasıl çocuğum olabilir?” dedi.
3:41قَالَ رَبِّ اجْعَلْ لِي آيَةً
Diyanet Meali:Zekeriya, “Rabbim! (çocuğum olacağına dair) bana bir alâmet ver” dedi.
3:41وَاذْكُرْ رَبَّكَ كَثِيرًا وَسَبِّحْ بِالْعَشِيِّ وَالْإِبْكَارِ
Diyanet Meali:“Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.”
3:43يَا مَرْيَمُ اقْنُتِي لِرَبِّكِ وَاسْجُدِي وَارْكَعِي مَعَ الرَّاكِعِينَ
Diyanet Meali:“Ey Meryem! Rabbine divan dur. Secde et ve (O’nun huzurunda) rükû edenlerle beraber rükû et.” 
3:47قَالَتْ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي وَلَدٌ وَلَمْ يَمْسَسْنِي بَشَرٌ
Diyanet Meali:(Meryem), “Ey Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum olur?” dedi.
3:49وَرَسُولًا إِلَىٰ بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنِّي قَدْ جِئْتُكُمْ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:Allah, onu İsrailoğullarına bir Peygamber olarak gönderecek (ve o da onlara şöyle diyecek): “Şüphesiz ben size Rabbinizden bir mucize getirdim.”
3:50وَجِئْتُكُمْ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ فَاتَّقُوا اللَّهَ وَأَطِيعُونِ
Diyanet Meali:“Ve Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
3:51إِنَّ اللَّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ
Diyanet Meali:“Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na ibadet edin. İşte bu, doğru yoldur.”*
3:51إِنَّ اللَّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ
Diyanet Meali:“Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na ibadet edin. İşte bu, doğru yoldur.”*
3:53رَبَّنَا آمَنَّا بِمَا أَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Senin indirdiğine iman ettik ve Peygamber’e uyduk. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenlerle beraber yaz.”*
3:60الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْمُمْتَرِينَ
Diyanet Meali:Hak Rabbindendir. O hâlde, sakın şüphe edenlerden olma.*
3:64وَلَا يَتَّخِذَ بَعْضُنَا بَعْضًا أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ
Diyanet Meali:“Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâh edinmesin.”
3:73قُلْ إِنَّ الْهُدَىٰ هُدَى اللَّهِ أَنْ يُؤْتَىٰ أَحَدٌ مِثْلَ مَا أُوتِيتُمْ أَوْ يُحَاجُّوكُمْ عِنْدَ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:De ki: “Şüphesiz hidayet, Allah’ın hidayetidir. Birine, size verilenin benzerinin verilmesinden veya Rabbinizin huzurunda aleyhinize deliller getireceklerinden ötürü mü (böyle söylüyorsunuz)?”
3:80وَلَا يَأْمُرَكُمْ أَنْ تَتَّخِذُوا الْمَلَائِكَةَ وَالنَّبِيِّينَ أَرْبَابًا
Diyanet Meali:Onun size, “Melekleri ve peygamberleri ilâhlar edinin.” diye emretmesi de düşünülemez.
3:84وَمَا أُوتِيَ مُوسَىٰ وَعِيسَىٰ وَالنَّبِيُّونَ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:“(Allah’a, …), Mûsâ’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rablerinden verilene (inandık.)”
3:124أَلَنْ يَكْفِيَكُمْ أَنْ يُمِدَّكُمْ رَبُّكُمْ بِثَلَاثَةِ آلَافٍ مِنَ الْمَلَائِكَةِ مُنْزَلِينَ
Diyanet Meali:“Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?” 
3:125يُمْدِدْكُمْ رَبُّكُمْ بِخَمْسَةِ آلَافٍ مِنَ الْمَلَائِكَةِ مُسَوِّمِينَ
Diyanet Meali:(Evet, sabrettiğiniz ve Allah’a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile) Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder.
3:133وَسَارِعُوا إِلَىٰ مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:Rabbinizin bağışına … koşun.
3:136أُولَٰئِكَ جَزَاؤُهُمْ مَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:İşte onların mükâfatı Rab’leri tarafından bağışlanmadır…
3:147رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَإِسْرَافَنَا فِي أَمْرِنَا
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla…”
3:169بَلْ أَحْيَاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَ
Diyanet Meali:Bilakis onlar diridirler, Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar.
3:191رَبَّنَا مَا خَلَقْتَ هَٰذَا بَاطِلًا سُبْحَانَكَ فَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Bunu boş yere yaratmadın, seni eksikliklerden uzak tutarız. Bizi ateş azabından koru.” 
3:192رَبَّنَا إِنَّكَ مَنْ تُدْخِلِ النَّارَ فَقَدْ أَخْزَيْتَهُ وَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ أَنْصَارٍ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan, onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.”*
3:193رَبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلْإِيمَانِ أَنْ آمِنُوا بِرَبِّكُمْ فَآمَنَّا
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin’ diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik…”
3:193رَبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِيًا يُنَادِي لِلْإِيمَانِ أَنْ آمِنُوا بِرَبِّكُمْ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin’ diye imana çağıran bir davetçi işittik, (hemen iman ettik)…”
3:193رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّئَاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ الْأَبْرَارِ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al.”
3:194رَبَّنَا وَآتِنَا مَا وَعَدْتَنَا عَلَىٰ رُسُلِكَ وَلَا تُخْزِنَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Peygamberlerin aracılığı ile bize va’dettiklerini ver bize. Kıyamet günü bizi rezil etme…”
3:195فَاسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ أَنِّي لَا أُضِيعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِنْكُمْ
Diyanet Meali:Rableri, onlara şu karşılığı verdi: “Ben, (erkek olsun, kadın olsun), sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim.”
3:198لَٰكِنِ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Fakat Rablerine karşı gelmekten sakınanlar için, (Allah katından bir konaklama yeri olarak, içinde ebedî kalacakları), içinden ırmaklar akan cennetler vardır.
3:199أُولَٰئِكَ لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ إِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ
Diyanet Meali:Onlar var ya, işte onların, Rableri katında mükâfatları vardır. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.
4:1يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ
Diyanet Meali:Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan … Rabbinize karşı gelmekten sakının.
4:65فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّىٰ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ
Diyanet Meali:Hayır! Rabbine andolsun ki onlar, aralarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp, (sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğ)medikçe iman etmiş olmazlar.
4:75رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar…”
4:77وَقَالُوا رَبَّنَا لِمَ كَتَبْتَ عَلَيْنَا الْقِتَالَ لَوْلَا أَخَّرْتَنَا إِلَىٰ أَجَلٍ قَرِيبٍ
Diyanet Meali:Ve “Rabbimiz! Niçin bize savaş yazdın? Bizi yakın bir zamana kadar erteleseydin ya!” derler.
4:170يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَكُمُ الرَّسُولُ بِالْحَقِّ مِنْ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hakkı (gerçeği) getirdi.
4:174يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَكُمْ بُرْهَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:Ey insanlar! Size Rabbinizden kesin bir delil (Hz. Muhammed) geldi…
5:2وَلَا آمِّينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنْ رَبِّهِمْ وَرِضْوَانًا
Diyanet Meali:(Ey iman edenler! Allah’ın koyduğu din nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, bu kurbanlıklara takılı gerdanlıklara) ve de Rab’lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâ’be’ye gelenlere (sakın saygısızlık etmeyin).
5:24فَاذْهَبْ أَنْتَ وَرَبُّكَ فَقَاتِلَا إِنَّا هَاهُنَا قَاعِدُونَ
Diyanet Meali:“(Ey Mûsa! Onlar orada bulundukça, biz oraya asla girmeyeceğiz.) Sen ve Rabbin gidin, onlarla savaşın. Biz burada oturacağız.”
5:25قَالَ رَبِّ إِنِّي لَا أَمْلِكُ إِلَّا نَفْسِي وَأَخِي
Diyanet Meali:Mûsa, “Ey Rabbim! Ben ancak kendime ve kardeşime söz geçirebilirim. (Artık bizimle, o yoldan çıkmışların arasını ayır)” dedi.
5:28مَا أَنَا بِبَاسِطٍ يَدِيَ إِلَيْكَ لِأَقْتُلَكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“(Andolsun! Sen beni öldürmek için elini bana uzatsan da) ben seni öldürmek için sana elimi uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.”
5:64وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا
Diyanet Meali:Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır.
5:66وَلَوْ أَنَّهُمْ أَقَامُوا التَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِمْ مِنْ رَبِّهِمْ لَأَكَلُوا مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ
Diyanet Meali:Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rableri tarafından kendilerine indirileni (Kur’an’ı) gereğince uygulasalardı, elbette üstlerinden ve ayaklarının altından (bol bol rızık) yiyeceklerdi.
5:67يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ
Diyanet Meali:Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et.
5:68حَتَّىٰ تُقِيمُوا التَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:(De ki: “Ey Kitap ehli!) Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni (Kur’an’ı) uygulamadıkça (hiçbir şey üzere değilsiniz).”
5:68وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا
Diyanet Meali:Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur’an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır.
5:72وَقَالَ الْمَسِيحُ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اعْبُدُوا اللَّهَ رَبِّي وَرَبَّكُمْ
Diyanet Meali:Oysa Mesih şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin…”
5:72وَقَالَ الْمَسِيحُ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ اعْبُدُوا اللَّهَ رَبِّي وَرَبَّكُمْ
Diyanet Meali:Oysa Mesih şöyle demişti: “Ey İsrailoğulları! Yalnız, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin…”
5:83يَقُولُونَ رَبَّنَا آمَنَّا فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدِينَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! İnandık. Artık bizi (hakikate) şahitlik edenler (Muhammed’in ümmeti) ile beraber yaz” derler.
5:84وَنَطْمَعُ أَنْ يُدْخِلَنَا رَبُّنَا مَعَ الْقَوْمِ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Rabbimizin, bizi salihler topluluğuyla beraber (cennete) koymasını umarken, (Allah’a ve bize gelen gerçeğe ne diye inanmayalım)?”
5:112هَلْ يَسْتَطِيعُ رَبُّكَ أَنْ يُنَزِّلَ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ
Diyanet Meali:“Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi?”
5:114قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا أَنْزِلْ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ
Diyanet Meali:Meryem oğlu İsa, “Ey Allahım! Ey Rabbimiz! Bize gökten bir sofra indir…” dedi.
5:117مَا قُلْتُ لَهُمْ إِلَّا مَا أَمَرْتَنِي بِهِ أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ رَبِّي وَرَبَّكُمْ
Diyanet Meali:“Ben onlara, sadece bana emrettiğin şeyi söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin (dedim.)”
5:117مَا قُلْتُ لَهُمْ إِلَّا مَا أَمَرْتَنِي بِهِ أَنِ اعْبُدُوا اللَّهَ رَبِّي وَرَبَّكُمْ
Diyanet Meali:“Ben onlara, sadece bana emrettiğin şeyi söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin (dedim.)”
6:1ثُمَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ
Diyanet Meali:Böyle iken inkâr edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar.
6:4وَمَا تَأْتِيهِمْ مِنْ آيَةٍ مِنْ آيَاتِ رَبِّهِمْ إِلَّا كَانُوا عَنْهَا مُعْرِضِينَ
Diyanet Meali:Onlara Rablerinin âyetlerinden hiçbir âyet gelmez ki ondan yüz çevirmesinler.*
6:15قُلْ إِنِّي أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Diyanet Meali:De ki: “Ben Rabbime isyan edersem gerçekten, büyük bir günün (kıyamet gününün) azabından korkarım.”*
6:23ثُمَّ لَمْ تَكُنْ فِتْنَتُهُمْ إِلَّا أَنْ قَالُوا وَاللَّهِ رَبِّنَا مَا كُنَّا مُشْرِكِينَ
Diyanet Meali:Sonunda onların manevraları, “Rabbimiz Allah’a andolsun ki biz (O’na) ortak koşanlar değildik” demelerinden başka bir şey olmayacaktır.*
6:27يَا لَيْتَنَا نُرَدُّ وَلَا نُكَذِّبَ بِآيَاتِ رَبِّنَا وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“Ah, keşke dünyaya geri döndürülsek de Rabbimizin âyetlerini yalanlamasak ve mü’minlerden olsak.”
6:30وَلَوْ تَرَىٰ إِذْ وُقِفُوا عَلَىٰ رَبِّهِمْ قَالَ أَلَيْسَ هَٰذَا بِالْحَقِّ
Diyanet Meali:Rab’lerinin huzurunda durduruldukları vakit (hâllerini) bir görsen! (Allah) diyecek ki: “Nasıl, şu (dirilmek) gerçek değil miymiş?” 
6:30قَالَ أَلَيْسَ هَٰذَا بِالْحَقِّ قَالُوا بَلَىٰ وَرَبِّنَا قَالَ فَذُوقُوا الْعَذَابَ
Diyanet Meali:(Allah) diyecek ki: “Nasıl, şu (dirilmek) gerçek değil miymiş?” Onlar, “Evet, Rabbimize andolsun ki, gerçekmiş” diyecekler. (Allah), “Öyleyse (inkâr etmekte olduğunuzdan dolayı) tadın azabı!” diyecek.
6:37وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِنْ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Dediler ki: “Ona Rabbinden bir mucize indirilse ya!”
6:38مَا فَرَّطْنَا فِي الْكِتَابِ مِنْ شَيْءٍ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّهِمْ يُحْشَرُونَ
Diyanet Meali:Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp getirilecekler.
6:45فَقُطِعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذِينَ ظَلَمُوا وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Böylece zulmeden o toplumun kökü kesildi. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.*
6:51وَأَنْذِرْ بِهِ الَّذِينَ يَخَافُونَ أَنْ يُحْشَرُوا إِلَىٰ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Rab’lerinin huzurunda toplanmaktan korkanları, onunla (Kur’an ile) uyar.
6:52وَلَا تَطْرُدِ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ
Diyanet Meali:(Rab’lerinin rızasını isteyerek) sabah akşam O’na dua edenleri yanından kovma.
6:54فَقُلْ سَلَامٌ عَلَيْكُمْ كَتَبَ رَبُّكُمْ عَلَىٰ نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ
Diyanet Meali:De ki: “Selâm olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti (merhameti) yazdı.”
6:57قُلْ إِنِّي عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّي وَكَذَّبْتُمْ بِهِ
Diyanet Meali:De ki: “Şüphesiz ben, Rabbimden (gelen) kesin bir belge üzereyim. Siz ise onu yalanladınız.”
6:71قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَىٰ وَأُمِرْنَا لِنُسْلِمَ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:De ki: “Hiç şüphesiz asıl doğru yol Allah’ın yoludur. Bize âlemlerin Rabbine boyun eğmek emrolundu.”
6:76فَلَمَّا جَنَّ عَلَيْهِ اللَّيْلُ رَأَىٰ كَوْكَبًا قَالَ هَٰذَا رَبِّي
Diyanet Meali:Üzerine gece karanlığı basınca, bir yıldız gördü. “İşte Rabbim!” dedi.
6:77فَلَمَّا رَأَى الْقَمَرَ بَازِغًا قَالَ هَٰذَا رَبِّي
Diyanet Meali:Ay’ı doğarken görünce de, “İşte Rabbim!” dedi.
6:77فَلَمَّا أَفَلَ قَالَ لَئِنْ لَمْ يَهْدِنِي رَبِّي لَأَكُونَنَّ مِنَ الْقَوْمِ الضَّالِّينَ
Diyanet Meali:Ay da batınca, “Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse, mutlaka ben de sapıklardan olurum” dedi.
6:78فَلَمَّا رَأَى الشَّمْسَ بَازِغَةً قَالَ هَٰذَا رَبِّي هَٰذَا أَكْبَرُ
Diyanet Meali:Güneşi doğarken görünce de, “İşte benim Rabbim! Bu daha büyük” dedi.
6:80وَلَا أَخَافُ مَا تُشْرِكُونَ بِهِ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ رَبِّي شَيْئًا
Diyanet Meali:“Hem sizin O’na ortak koştuklarınızdan ben korkmam; ancak Rabbimin bir şey dilemiş olması başka.”
6:80وَسِعَ رَبِّي كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا أَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ
Diyanet Meali:“Rabbimin ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?”
6:83نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مَنْ نَشَاءُ إِنَّ رَبَّكَ حَكِيمٌ عَلِيمٌ
Diyanet Meali:Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
6:102ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ فَاعْبُدُوهُ
Diyanet Meali:İşte sizin Rabbiniz Allah. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, her şeyin yaratıcısıdır. Öyle ise O’na kulluk edin.
6:104قَدْ جَاءَكُمْ بَصَائِرُ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ أَبْصَرَ فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ عَمِيَ فَعَلَيْهَا
Diyanet Meali:Rabbinizden size gerçekleri gösteren deliller geldi. Artık kim gözünü açar hakkı idrak ederse kendi yararına, kim de (hakkın karşısında) körlük ederse kendi zararınadır.
6:106اتَّبِعْ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! Sen, Rabbinden sana vahyedilene uy. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur.
6:108كَذَٰلِكَ زَيَّنَّا لِكُلِّ أُمَّةٍ عَمَلَهُمْ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّهِمْ مَرْجِعُهُمْ
Diyanet Meali:Böylece her ümmete yaptıklarını süslü gösterdik. Sonra dönüşleri ancak Rablerinedir.
6:112وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ مَا فَعَلُوهُ فَذَرْهُمْ وَمَا يَفْتَرُونَ
Diyanet Meali:Rabbin dileseydi, bunu yapamazlardı. O hâlde, onları iftiralarıyla baş başa bırak.
6:114وَالَّذِينَ آتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَعْلَمُونَ أَنَّهُ مُنَزَّلٌ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ
Diyanet Meali:Kendilerine kitap verdiklerimiz de onun, Rabbin katından hak olarak indirilmiş olduğunu bilirler.
6:115وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ صِدْقًا وَعَدْلًا لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ
Diyanet Meali:Rabbinin kelimesi (Kur’an) doğruluk ve adalet bakımından tamdır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur.
6:117إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ مَنْ يَضِلُّ عَنْ سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin, yolundan sapanı çok iyi bilir ve yine O, doğru yolu bulanları en iyi bilendir.*
6:119إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِالْمُعْتَدِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin, haddi aşanları çok iyi bilir.
6:126وَهَٰذَا صِرَاطُ رَبِّكَ مُسْتَقِيمًا قَدْ فَصَّلْنَا الْآيَاتِ لِقَوْمٍ يَذَّكَّرُونَ
Diyanet Meali:Bu, Rabbinin dosdoğru yoludur. Şüphesiz düşünüp öğüt alacak bir toplum için âyetleri ayrı ayrı açıkladık.*
6:127لَهُمْ دَارُ السَّلَامِ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَهُوَ وَلِيُّهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Rableri katında selâm yurdu (cennet) onlarındır. Allah, yapmakta oldukları şeylerden dolayı onların dostudur.*
6:128وَقَالَ أَوْلِيَاؤُهُمْ مِنَ الْإِنْسِ رَبَّنَا اسْتَمْتَعَ بَعْضُنَا بِبَعْضٍ
Diyanet Meali:Onların insanlardan olan dostları, “Ey Rabbimiz! Bizler birbirimizden yararlandık (ve bize belirlediğin süremizin sonuna ulaştık)” diyecekler.
6:128قَالَ النَّارُ مَثْوَاكُمْ خَالِدِينَ فِيهَا إِلَّا مَا شَاءَ اللَّهُ إِنَّ رَبَّكَ حَكِيمٌ عَلِيمٌ
Diyanet Meali:Allah da diyecek ki: “Allah’ın diledikleri (affettikleri) hariç, içinde ebedî kalmak üzere duracağınız yer ateştir.” Ey Muhammed! Şüphesiz senin Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
6:131ذٰلِكَ أَنْ لَمْ يَكُنْ رَبُّكَ مُهْلِكَ الْقُرَىٰ بِظُلْمٍ وَأَهْلُهَا غَافِلُونَ
Diyanet Meali:Bu (peygamberlerin gönderilmesi), Allah’ın, halkları habersizken ülkeleri haksız yere helâk etmeyeceği içindir.*
6:132وَلِكُلٍّ دَرَجَاتٌ مِمَّا عَمِلُوا وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Herkesin amellerine göre dereceleri vardır. Rabbin onların yaptıklarından habersiz değildir.*
6:133وَرَبُّكَ الْغَنِيُّ ذُو الرَّحْمَةِ
Diyanet Meali:Rabbin her bakımdan sınırsız zengindir, rahmet sahibidir.
6:145فَمَنِ اضْطُرَّ غَيْرَ بَاغٍ وَلَا عَادٍ فَإِنَّ رَبَّكَ غَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:“Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir.
6:147فَإِنْ كَذَّبُوكَ فَقُلْ رَبُّكُمْ ذُو رَحْمَةٍ وَاسِعَةٍ
Diyanet Meali:Eğer seni yalanlarlarsa, de ki: “Rabbiniz geniş rahmet sahibidir.”
6:150وَهُمْ بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ
Diyanet Meali:Onlar Rablerine, başka şeyleri denk tutuyorlar.
6:151قُلْ تَعَالَوْا أَتْلُ مَا حَرَّمَ رَبُّكُمْ عَلَيْكُمْ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) De ki: “Gelin, Rabbinizin size haram kıldığı şeyleri okuyayım…”
6:154وَهُدًى وَرَحْمَةً لَعَلَّهُمْ بِلِقَاءِ رَبِّهِمْ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:(Sonra iyilik yapanlara nimeti tamamlamak, her şeyi açıklamak), hidayet ve rahmete erdirmek için (Mûsâ’ya Kitab’ı, Tevrat’ı verdik ki), Rablerinin huzuruna varacaklarına iman etsinler.
6:157فَقَدْ جَاءَكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ
Diyanet Meali:İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi.
6:158هَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا أَنْ تَأْتِيَهُمُ الْمَلَائِكَةُ أَوْ يَأْتِيَ رَبُّكَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Onlar (iman etmek için) ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini (ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini) mi gözlüyorlar?
6:158أَوْ يَأْتِيَ بَعْضُ آيَاتِ رَبِّكَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed! Onlar iman etmek için ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini) ya da Rabbinin bazı âyetlerinin gelmesini (mi gözlüyorlar)?
6:158يَوْمَ يَأْتِي بَعْضُ آيَاتِ رَبِّكَ لَا يَنْفَعُ نَفْسًا إِيمَانُهَا لَمْ تَكُنْ آمَنَتْ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:Rabbinin âyetlerinden bazısı geldiği gün, daha önce iman etmemiş (veya imanında bir hayır kazanmamış olan) bir kimseye (o günkü) imanı fayda vermez.
6:161قُلْ إِنَّنِي هَدَانِي رَبِّي إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ دِينًا قِيَمًا
Diyanet Meali:De ki: “Şüphesiz Rabbim beni doğru bir yola, dosdoğru bir dine, (Hakk’a yönelen İbrahim’in dinine) iletti.”
6:162قُلْ إِنَّ صَلَاتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.”*
6:164قُلْ أَغَيْرَ اللَّهِ أَبْغِي رَبًّا وَهُوَ رَبُّ كُلِّ شَيْءٍ
Diyanet Meali:De ki: “Her şeyin Rabbi O iken ben başka bir Rab mı arayayım?”
6:164قُلْ أَغَيْرَ اللَّهِ أَبْغِي رَبًّا وَهُوَ رَبُّ كُلِّ شَيْءٍ
Diyanet Meali:De ki: “Her şeyin Rabbi O iken ben başka bir Rab mı arayayım?”
6:164ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ فِيهِ تَخْتَلِفُونَ
Diyanet Meali:“Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O size, ihtilaf etmekte olduğunuz şeyleri haber verecektir.”
6:165إِنَّ رَبَّكَ سَرِيعُ الْعِقَابِ وَإِنَّهُ لَغَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır. Şüphe yok ki O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
7:3اتَّبِعُوا مَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ وَلَا تَتَّبِعُوا مِنْ دُونِهِ أَوْلِيَاءَ
Diyanet Meali:Rabbinizden size indirilene uyun. Onu bırakıp başka dostlara uymayın.
7:20وَقَالَ مَا نَهَاكُمَا رَبُّكُمَا عَنْ هَٰذِهِ الشَّجَرَةِ إِلَّا أَنْ تَكُونَا مَلَكَيْنِ
Diyanet Meali:Ve dedi ki: “Rabbiniz size bu ağacı ancak, melek olmayasınız, (ya da cennette ebedî kalacaklardan olmayasınız) diye yasakladı.”
7:22وَنَادَاهُمَا رَبُّهُمَا أَلَمْ أَنْهَكُمَا عَنْ تِلْكُمَا الشَّجَرَةِ
Diyanet Meali:Rab’leri onlara, “Ben size bu ağacı yasaklamadım mı?” diye seslendi.
7:23قَالَا رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنْفُسَنَا وَإِنْ لَمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ
Diyanet Meali:Dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.”*
7:29قُلْ أَمَرَ رَبِّي بِالْقِسْطِ
Diyanet Meali:De ki: “Rabbim adaleti emretti.”
7:33قُلْ إِنَّمَا حَرَّمَ رَبِّيَ الْفَوَاحِشَ مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَمَا بَطَنَ
Diyanet Meali:De ki: “Rabbim ancak, açık ve gizli çirkin işleri … haram kılmıştır.”
7:38رَبَّنَا هَٰؤُلَاءِ أَضَلُّونَا فَآتِهِمْ عَذَابًا ضِعْفًا مِنَ النَّارِ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Şunlar bizi saptırdılar. Onlara bir kat daha ateş azabı ver.”
7:43لَقَدْ جَاءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ
Diyanet Meali:“Andolsun, Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getirmişler.”
7:44وَنَادَىٰ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ أَصْحَابَ النَّارِ أَنْ قَدْ وَجَدْنَا مَا وَعَدَنَا رَبُّنَا حَقًّا
Diyanet Meali:Cennetlikler cehennemliklere, “Rabbimizin bize va’dettiğini biz gerçek bulduk. (Siz de Rabbinizin va’dettiğini gerçek buldunuz mu)?” diye seslenirler.
7:44قَدْ وَجَدْنَا مَا وَعَدَنَا رَبُّنَا حَقًّا فَهَلْ وَجَدْتُمْ مَا وَعَدَ رَبُّكُمْ حَقًّا
Diyanet Meali:“Rabbimizin bize va’dettiğini biz gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin va’dettiğini gerçek buldunuz mu?”
7:47قَالُوا رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bizi zalim toplumla beraber kılma” derler.
7:53قَدْ جَاءَتْ رُسُلُ رَبِّنَا بِالْحَقِّ
Diyanet Meali:“Gerçekten Rabbimizin peygamberleri hakkı getirmişler.”
7:54إِنَّ رَبَّكُمُ اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ
Diyanet Meali:Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan … Allah’tır.
7:54أَلَا لَهُ الْخَلْقُ وَالْأَمْرُ تَبَارَكَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Dikkat edin, yaratmak da, emretmek de yalnız O’na mahsustur. Âlemlerin Rabbi olan Allah’ın şanı yücedir.
7:55ادْعُوا رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ
Diyanet Meali:Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.*
7:58وَالْبَلَدُ الطَّيِّبُ يَخْرُجُ نَبَاتُهُ بِإِذْنِ رَبِّهِ
Diyanet Meali:(Toprağı) iyi ve elverişli beldenin bitkisi, Rabbinin izniyle bol ve bereketli çıkar.
7:61قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ بِي ضَلَالَةٌ وَلَٰكِنِّي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:(Nûh onlara) şöyle dedi: “Ey kavmim! Bende herhangi bir sapıklık yok. Aksine ben, âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.”*
7:62أُبَلِّغُكُمْ رِسَالَاتِ رَبِّي وَأَنْصَحُ لَكُمْ وَأَعْلَمُ مِنَ اللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:“Ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ediyorum ve size nasihat ediyorum. Sizin bilmediğiniz şeyleri de Allah tarafından gelen vahiy ile biliyorum.”*
7:63أَوَعَجِبْتُمْ أَنْ جَاءَكُمْ ذِكْرٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَلَىٰ رَجُلٍ مِنْكُمْ لِيُنْذِرَكُمْ وَلِتَتَّقُوا
Diyanet Meali:Sizi uyarması ve sizin de Allah’a karşı gelmekten sakınıp (rahmete ulaşmanız) için, içinizden bir adam aracılığı ile Rabbinizden size bir zikir (vahiy ve öğüt) gelmesine şaştınız mı?
7:67قَالَ يَا قَوْمِ لَيْسَ بِي سَفَاهَةٌ وَلَٰكِنِّي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Hûd, şöyle dedi: “Ey kavmim! Bende akıl kıtlığı yok. Aksine ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.”*
7:68أُبَلِّغُكُمْ رِسَالَاتِ رَبِّي وَأَنَا لَكُمْ نَاصِحٌ أَمِينٌ
Diyanet Meali:“Rabbimin vahyettiklerini size tebliğ ediyorum. Ben sizin için güvenilir bir nasihatçıyım.”*
7:69أَوَعَجِبْتُمْ أَنْ جَاءَكُمْ ذِكْرٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَلَىٰ رَجُلٍ مِنْكُمْ لِيُنْذِرَكُمْ
Diyanet Meali:“Sizi uyarması için içinizden bir adam aracılığıyla Rabbinizden size bir zikir (vahy ve öğüt) gelmesine şaştınız mı?
7:71قَالَ قَدْ وَقَعَ عَلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ رِجْسٌ وَغَضَبٌ
Diyanet Meali:Hûd, “Artık size Rabbinizden bir azap ve öfke inmiştir.” dedi.
7:73قَدْ جَاءَتْكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ هَٰذِهِ نَاقَةُ اللَّهِ لَكُمْ آيَةً
Diyanet Meali:“Gerçekten size Rabbinizden (benim peygamber olduğumu gösterecek) açık bir delil geldi. İşte size bir mucize olarak Allah’ın şu devesi…”
7:75أَتَعْلَمُونَ أَنَّ صَالِحًا مُرْسَلٌ مِنْ رَبِّهِ
Diyanet Meali:“Siz, Salih’in, Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğunu (sahiden) biliyor musunuz?”
7:77فَعَقَرُوا النَّاقَةَ وَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Nihayet deveyi kestiler, Rablerinin emrine karşı geldiler.
7:79فَتَوَلَّىٰ عَنْهُمْ وَقَالَ يَا قَوْمِ لَقَدْ أَبْلَغْتُكُمْ رِسَالَةَ رَبِّي وَنَصَحْتُ لَكُمْ
Diyanet Meali:Artık, Salih onlardan yüz çevirdi ve “Andolsun, ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ettim ve size nasihatta bulundum…” dedi.
7:85قَدْ جَاءَتْكُمْ بَيِّنَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ فَأَوْفُوا الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ
Diyanet Meali:“Rabbinizden size açık bir delil gelmiştir. Artık ölçüyü ve tartıyı tam yapın.”
7:89وَمَا يَكُونُ لَنَا أَنْ نَعُودَ فِيهَا إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّنَا
Diyanet Meali:“Rabbimiz Allah’ın dilemesi olmadıkça, sizin dininize dönmemiz bizim için olacak şey değildir.”
7:89وَسِعَ رَبُّنَا كُلَّ شَيْءٍ عِلْمًا
Diyanet Meali:“Rabbimiz her şeyi ilmiyle kuşatmıştır.”
7:89رَبَّنَا افْتَحْ بَيْنَنَا وَبَيْنَ قَوْمِنَا بِالْحَقِّ وَأَنْتَ خَيْرُ الْفَاتِحِينَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bizimle kavmimiz arasında gerçekle hükmet. Çünkü sen hükmedenlerin en hayırlısısın.”
7:93وَقَالَ يَا قَوْمِ لَقَدْ أَبْلَغْتُكُمْ رِسَالَاتِ رَبِّي وَنَصَحْتُ لَكُمْ
Diyanet Meali:Ve dedi ki: “Ey kavmim! Andolsun, ben size Rabbimin vahyettiklerini ulaştırdım. Size nasihat de ettim.”
7:104وَقَالَ مُوسَىٰ يَا فِرْعَوْنُ إِنِّي رَسُولٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Mûsâ dedi ki: “Ey Firavun! Şüphesiz ki ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.”*
7:105قَدْ جِئْتُكُمْ بِبَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ فَأَرْسِلْ مَعِيَ بَنِي إِسْرَائِيلَ
Diyanet Meali:Ben size Rabbinizden açık bir delil (mucize) getirdim. Artık İsrailoğullarını benimle gönder.
7:121قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Âlemlerin Rabbine iman ettik” dediler.*
7:122رَبِّ مُوسَىٰ وَهَارُونَ
Diyanet Meali:“Mûsâ ve Hârûn’un Rabbine.”*
7:125قَالُوا إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَ
Diyanet Meali:Dediler ki: “Biz mutlaka Rabbimize döneceğiz.”*
7:126وَمَا تَنْقِمُ مِنَّا إِلَّا أَنْ آمَنَّا بِآيَاتِ رَبِّنَا لَمَّا جَاءَتْنَا
Diyanet Meali:“Sen sırf, Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde iman ettiğimiz için bize hınç duyuyorsun.”
7:126رَبَّنَا أَفْرِغْ عَلَيْنَا صَبْرًا وَتَوَفَّنَا مُسْلِمِينَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır ve müslüman olarak bizim canımızı al.”
7:129قَالَ عَسَىٰ رَبُّكُمْ أَنْ يُهْلِكَ عَدُوَّكُمْ وَيَسْتَخْلِفَكُمْ فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali:Mûsâ, “Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helâk edecek ve sizi bu yerde (Mısır’da) egemen kılıp, (nasıl davranacağınıza bakacaktır)” dedi.
7:134وَلَمَّا وَقَعَ عَلَيْهِمُ الرِّجْزُ قَالُوا يَا مُوسَى ادْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِنْدَكَ
Diyanet Meali:Üzerlerine azap çökünce, “Ey Mûsâ! Rabbinin sana verdiği söz uyarınca bizim için dua et.” dediler.
7:137وَتَمَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ الْحُسْنَىٰ عَلَىٰ بَنِي إِسْرَائِيلَ بِمَا صَبَرُوا
Diyanet Meali:Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz, onların sabretmeleri karşılığında gerçekleşti.
7:141وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءَكُمْ وَفِي ذَٰلِكُمْ بَلَاءٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَظِيمٌ
Diyanet Meali:(Hani sizi Firavun ailesinden kurtarmıştık. Onlar size en kötü işkenceyi uyguluyorlardı. Oğullarınızı öldürüyor), kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. Bunda size Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan vardı.
7:142وَوَاعَدْنَا مُوسَىٰ ثَلَاثِينَ لَيْلَةً وَأَتْمَمْنَاهَا بِعَشْرٍ فَتَمَّ مِيقَاتُ رَبِّهِ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً
Diyanet Meali:Mûsâ’ya otuz gece süre belirledik, buna on (gece) daha kattık. Böylece Rabbinin belirlediği vakit kırk geceye tamamlandı.
7:143وَلَمَّا جَاءَ مُوسَىٰ لِمِيقَاتِنَا وَكَلَّمَهُ رَبُّهُ قَالَ رَبِّ أَرِنِي أَنْظُرْ إِلَيْكَ
Diyanet Meali:Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi.
7:143قَالَ رَبِّ أَرِنِي أَنْظُرْ إِلَيْكَ
Diyanet Meali:“Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi.
7:143فَلَمَّا تَجَلَّىٰ رَبُّهُ لِلْجَبَلِ جَعَلَهُ دَكًّا وَخَرَّ مُوسَىٰ صَعِقًا
Diyanet Meali:Rabbi, dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü.
7:149لَئِنْ لَمْ يَرْحَمْنَا رَبُّنَا وَيَغْفِرْ لَنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ
Diyanet Meali:“Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa, mutlaka ziyana uğrayanlardan oluruz.”
7:150قَالَ بِئْسَمَا خَلَفْتُمُونِي مِنْ بَعْدِي أَعَجِلْتُمْ أَمْرَ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:“Benden sonra arkamdan ne kötü işler yaptınız! Rabbinizin emrini beklemeyip acele mi ettiniz?” dedi.
7:151قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلِأَخِي وَأَدْخِلْنَا فِي رَحْمَتِكَ
Diyanet Meali:(Mûsâ), “Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla. Bizi kendi rahmetine sok.” dedi.
7:152إِنَّ الَّذِينَ اتَّخَذُوا الْعِجْلَ سَيَنَالُهُمْ غَضَبٌ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Buzağıyı ilâh edinenlere mutlaka (ahirette) Rablerinden bir gazab, (dünya hayatında ise bir zillet) erişecektir.
7:153إِنَّ رَبَّكَ مِنْ بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:Şüphe yok ki, Rabbin ondan (tövbeden) sonra elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
7:154وَفِي نُسْخَتِهَا هُدًى وَرَحْمَةٌ لِلَّذِينَ هُمْ لِرَبِّهِمْ يَرْهَبُونَ
Diyanet Meali:Onların yazısında Rableri için korku duyanlara bir hidayet ve bir rahmet vardı.
7:155قَالَ رَبِّ لَوْ شِئْتَ أَهْلَكْتَهُمْ مِنْ قَبْلُ وَإِيَّايَ
Diyanet Meali:Mûsâ, “Ey Rabbim! Dileseydin onları da, beni de bundan önce helâk ederdin.” dedi.
7:164قَالُوا مَعْذِرَةً إِلَىٰ رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
Diyanet Meali:Onlar da, “Rabbinize bir mazeret beyan etmek için, bir de belki Allah’a karşı gelmekten sakınırlar diye (öğüt veriyoruz)” demişlerdi.
7:167وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكَ لَيَبْعَثَنَّ عَلَيْهِمْ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ مَنْ يَسُومُهُمْ سُوءَ الْعَذَابِ
Diyanet Meali:Hani Rabbin, elbette kıyamet gününe kadar onlara azabın en kötüsünü tattıracak kimseleri göndereceğini bildirmişti.
7:167إِنَّ رَبَّكَ لَسَرِيعُ الْعِقَابِ وَإِنَّهُ لَغَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin, elbette cezayı çabuk verendir. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
7:172وَإِذْ أَخَذَ رَبُّكَ مِنْ بَنِي آدَمَ مِنْ ظُهُورِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ
Diyanet Meali:Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almıştı…
7:172وَأَشْهَدَهُمْ عَلَىٰ أَنْفُسِهِمْ أَلَسْتُ بِرَبِّكُمْ قَالُوا بَلَىٰ
Diyanet Meali:(Hani Rabbin ezelde Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış), onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” demişti.
7:187قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ رَبِّي لَا يُجَلِّيهَا لِوَقْتِهَا إِلَّا هُوَ
Diyanet Meali:De ki: “Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu vaktinde ancak O (Allah) ortaya çıkaracaktır.
7:189فَلَمَّا أَثْقَلَتْ دَعَوَا اللَّهَ رَبَّهُمَا لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحًا لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ
Diyanet Meali:Gebeliği ağırlaşınca her ikisi de Rableri Allah’a, “Eğer bize iyi ve sağlıklı bir çocuk verirsen, elbette şükredenlerden olacağız” diye dua ederler.
7:203قُلْ إِنَّمَا أَتَّبِعُ مَا يُوحَىٰ إِلَيَّ مِنْ رَبِّي
Diyanet Meali:De ki: “Ben ancak Rabbimden bana vahyedilene uymaktayım.”
7:203هَٰذَا بَصَائِرُ مِنْ رَبِّكُمْ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِقَوْمٍ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:“Bu (Kur’an âyetleri), Rabbinizden gelen basiretlerdir (Gönül gözlerini aydınlatan nurlardır). İman edecek bir topluluk için bir hidayet kaynağı ve bir rahmettir.”
7:205وَاذْكُرْ رَبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعًا وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ
Diyanet Meali:Rabbini, içinden yalvararak ve korkarak, yüksek olmayan bir sesle (sabah-akşam) zikret…
7:206إِنَّ الَّذِينَ عِنْدَ رَبِّكَ لَا يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِهِ وَيُسَبِّحُونَهُ وَلَهُ يَسْجُدُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin katındaki (melek)ler O’na ibadet etmekten büyüklenmezler. O’nu tespih ederler ve yalnız O’na secde ederler.*
8:2وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Diyanet Meali:O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.
8:4لَهُمْ دَرَجَاتٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَمَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ
Diyanet Meali:Onlara, Rableri katında yüksek mertebeler, bağışlanma ve cömertçe verilmiş rızık vardır.
8:5كَمَا أَخْرَجَكَ رَبُّكَ مِنْ بَيْتِكَ بِالْحَقِّ وَإِنَّ فَرِيقًا مِنَ الْمُؤْمِنِينَ لَكَارِهُونَ
Diyanet Meali:Nasıl ki, Rabbin seni hak uğruna (savaşmak üzere) evinden çıkarmıştı. Mü’minlerden bir grup ise bu konuda kesinlikle isteksizlerdi.*
8:9إِذْ تَسْتَغِيثُونَ رَبَّكُمْ فَاسْتَجَابَ لَكُمْ أَنِّي مُمِدُّكُمْ بِأَلْفٍ مِنَ الْمَلَائِكَةِ مُرْدِفِينَ
Diyanet Meali:Hani Rabbinizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, “Ben size ard arda bin melekle yardım ediyorum” diye cevap vermişti.*
8:12إِذْ يُوحِي رَبُّكَ إِلَى الْمَلَائِكَةِ أَنِّي مَعَكُمْ فَثَبِّتُوا الَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Hani Rabbin meleklere, “Ben sizinle beraberim. İman edenlere sebat verin…” diye vahyediyordu.
8:54كَذَّبُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ فَأَهْلَكْنَاهُمْ بِذُنُوبِهِمْ وَأَغْرَقْنَا آلَ فِرْعَوْنَ
Diyanet Meali:Onlar Rablerinin âyetlerini yalanlamışlar, biz de onları günahları sebebiyle helâk etmiştik ve Firavun ailesini de suda boğmuştuk.
9:21يُبَشِّرُهُمْ رَبُّهُمْ بِرَحْمَةٍ مِنْهُ وَرِضْوَانٍ وَجَنَّاتٍ لَهُمْ فِيهَا نَعِيمٌ مُقِيمٌ
Diyanet Meali:Rableri onlara, kendi katından bir rahmet, bir hoşnutluk ve kendilerine içinde tükenmez nimetler bulunan cennetler müjdelemektedir.*
9:31اتَّخَذُوا أَحْبَارَهُمْ وَرُهْبَانَهُمْ أَرْبَابًا مِنْ دُونِ اللَّهِ
Diyanet Meali:(Yahudiler) Allah’ı bırakıp, hahamlarını; (hıristiyanlar ise) rahiplerini (ve Meryem oğlu Mesih’i) rab edindiler.
9:129فَإِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِيَ اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Diyanet Meali:Eğer yüz çevirirlerse de ki: “Bana Allah yeter. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben ancak O’na tevekkül ettim. O, yüce Arş’ın sahibidir.”*
10:2وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا أَنَّ لَهُمْ قَدَمَ صِدْقٍ عِنْدَ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:(İçlerinden bir adama insanları uyar) ve iman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele (diye vahyetmemiz…)
10:3إِنَّ رَبَّكُمُ اللَّهُ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ
Diyanet Meali:Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan…
10:3ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ
Diyanet Meali:İşte O, Rabbiniz Allah’tır. O hâlde O’na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz?
10:9إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ يَهْدِيهِمْ رَبُّهُمْ بِإِيمَانِهِمْ
Diyanet Meali:(Fakat) iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle, hidayete erdirir.
10:10وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Dualarının sonu ise, “Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” sözleridir.
10:15إِنِّي أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Diyanet Meali:“Eğer Rabbime isyan edecek olursam, elbette büyük bir günün azabından korkarım.”
10:19وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ فِيمَا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Diyanet Meali:Eğer (azabın ertelenmesiyle ilgili olarak ezelde) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında derhal hüküm verilir (işleri bitirilir)di.
10:20وَيَقُولُونَ لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِنْ رَبِّهِ
Diyanet Meali:“Ona (peygambere) Rabbinden bir mucize indirilse ya!” diyorlar.
10:32فَذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمُ الْحَقُّ فَمَاذَا بَعْدَ الْحَقِّ إِلَّا الضَّلَالُ
Diyanet Meali:İşte O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah’tır. Hak’tan sonra sadece sapıklık vardır.
10:33كَذَٰلِكَ حَقَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ عَلَى الَّذِينَ فَسَقُوا أَنَّهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Rabbinin yoldan çıkanlar hakkındaki, “Onlar artık imana gelmezler” sözü, işte böylece gerçekleşmiştir.*
10:37وَتَفْصِيلَ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ فِيهِ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:(Fakat o, kendinden öncekileri doğrulayıcı) ve Kitab’ı (Allah’ın Levh-i Mahfuz’daki yazısını) açıklayıcı olarak, (indirilmiştir). Bunda hiçbir şüphe yoktur. (O) âlemlerin Rabbi tarafındandır.
10:40وَرَبُّكَ أَعْلَمُ بِالْمُفْسِدِينَ
Diyanet Meali:Rabbin bozguncuları daha iyi bilendir.
10:53وَيَسْتَنْبِئُونَكَ أَحَقٌّ هُوَ قُلْ إِي وَرَبِّي إِنَّهُ لَحَقٌّ
Diyanet Meali:“O (azap) gerçek midir?” diye senden haber soruyorlar. De ki: “Evet, Rabbime andolsun ki o elbette gerçektir.”
10:57يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَاءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ
Diyanet Meali:Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ (ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet olan Kur’an) geldi.
10:61وَمَا يَعْزُبُ عَنْ رَبِّكَ مِنْ مِثْقَالِ ذَرَّةٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ
Diyanet Meali:Ne yerde, ne de gökte, zerre ağırlığınca, (hatta bu zerreden daha küçük veya daha büyük olsun), hiçbir şey Rabbinden uzak (ve gizli) olmaz.
10:85فَقَالُوا عَلَى اللَّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Diyanet Meali:Onlar da şöyle dediler: “Biz yalnız Allah’a tevekkül ettik. Ey Rabbimiz, bizi zalimler topluluğunun baskı ve şiddetine maruz bırakma!”*
10:88وَقَالَ مُوسَىٰ رَبَّنَا إِنَّكَ آتَيْتَ فِرْعَوْنَ وَمَلَأَهُ زِينَةً وَأَمْوَالًا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا
Diyanet Meali:Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun’a ve onun ileri gelenlerine, dünya hayatında nice zinet ve mallar verdin.”
10:88رَبَّنَا لِيُضِلُّوا عَنْ سَبِيلِكَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz, yolundan saptırsınlar diye mi?”
10:88رَبَّنَا اطْمِسْ عَلَىٰ أَمْوَالِهِمْ وَاشْدُدْ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz, sen onların mallarını silip süpür ve kalplerine darlık ver…”
10:93إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz ki, ayrılığa düşmüş oldukları şeyler hakkında Rabbin kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir.
10:94لَقَدْ جَاءَكَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُمْتَرِينَ
Diyanet Meali:Andolsun ki, sana Rabbinden hak gelmiştir. O hâlde, sakın şüphe edenlerden olma!
10:96إِنَّ الَّذِينَ حَقَّتْ عَلَيْهِمْ كَلِمَتُ رَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz, haklarında Rabbinin sözü (hükmü) gerçekleşmiş olanlar, (kendilerine bütün mucizeler gelse bile, elem dolu azabı görünceye kadar) inanmazlar.*
10:99وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ لَآمَنَ مَنْ فِي الْأَرْضِ كُلُّهُمْ جَمِيعًا
Diyanet Meali:Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekûn iman ederlerdi.
10:108قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَاءَكُمُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:De ki: “Ey insanlar, size Rabbinizden gerçek (Kur’an) gelmiştir.”
11:3وَأَنِ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ يُمَتِّعْكُمْ مَتَاعًا حَسَنًا
Diyanet Meali:Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra da O’na tövbe edin ki sizi belirlenmiş bir süreye (ömrünüzün sonuna) kadar güzel bir şekilde yararlandırsın.
11:17أَفَمَنْ كَانَ عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّهِ وَيَتْلُوهُ شَاهِدٌ مِنْهُ وَمِنْ قَبْلِهِ كِتَابُ مُوسَىٰ إِمَامًا وَرَحْمَةً
Diyanet Meali:Rabbi katından açık bir delile dayanan kimse, yalnız dünyalık isteyen kimse gibi midir? Kaldı ki, bu delili Rabbinden bir şahit (Kur’an) ve bir de ondan (Kur’an’dan) önce bir önder ve bir rahmet olarak (indirilmiş olan) Mûsâ’nın kitabı (Tevrat) desteklemektedir.
11:17إِنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz o, Rabbin tarafından (bildirilmiş) gerçektir. Fakat insanların çoğu inanmazlar.
11:18أُولَٰئِكَ يُعْرَضُونَ عَلَىٰ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:İşte bunlar, Rablerine arz edilecekler…
11:18وَيَقُولُ الْأَشْهَادُ هَٰؤُلَاءِ الَّذِينَ كَذَبُوا عَلَىٰ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Ve şâhitler de, “Rablerine karşı yalan söyleyenler işte bunlardır” diyeceklerdir.
11:23إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَأَخْبَتُوا إِلَىٰ رَبِّهِمْ أُولَٰئِكَ أَصْحَابُ الْجَنَّةِ
Diyanet Meali:İman edip, salih ameller işleyen ve Rablerine gönülden bağlananlara gelince, işte onlar cennetliklerdir.
11:28قَالَ يَا قَوْمِ أَرَأَيْتُمْ إِنْ كُنْتُ عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّي وَآتَانِي رَحْمَةً مِنْ عِنْدِهِ
Diyanet Meali:Nûh dedi ki: “Ey Kavmim! Söyleyin bakalım; şâyet ben Rabbimden gelen apaçık bir delil üzerinde isem ve O, kendi katından bana bir rahmet vermişse…”
11:29إِنَّهُمْ مُلَاقُو رَبِّهِمْ وَلَٰكِنِّي أَرَاكُمْ قَوْمًا تَجْهَلُونَ
Diyanet Meali:“Çünkü onlar Rablerine kavuşacaklardır. Fakat ben sizin bilgisizce davranan bir toplum olduğunuzu görüyorum.”
11:34إِنْ كَانَ اللَّهُ يُرِيدُ أَنْ يُغْوِيَكُمْ هُوَ رَبُّكُمْ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Diyanet Meali:(Ben size öğüt vermek istesem de), eğer Allah sizi azdırmak istemişse, (öğüdüm size fayda vermez). O, sizin Rabbinizdir ve O’na döndürüleceksiniz.
11:41وَقَالَ ارْكَبُوا فِيهَا بِسْمِ اللَّهِ مَجْرَاهَا وَمُرْسَاهَا إِنَّ رَبِّي لَغَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:(Nûh), “Binin ona. Onun yüzüp gitmesi de durması da Allah’ın adıyladır. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” dedi.*
11:45وَنَادَىٰ نُوحٌ رَبَّهُ فَقَالَ رَبِّ إِنَّ ابْنِي مِنْ أَهْلِي
Diyanet Meali:Nûh, Rabbine seslenip şöyle dedi: “Rabbim! Şüphesiz oğlum da âilemdendir.”
11:45فَقَالَ رَبِّ إِنَّ ابْنِي مِنْ أَهْلِي وَإِنَّ وَعْدَكَ الْحَقُّ
Diyanet Meali:Şöyle dedi: “Rabbim! Şüphesiz oğlum da âilemdendir. Senin va’din elbette gerçektir.”
11:47قَالَ رَبِّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَسْأَلَكَ مَا لَيْسَ لِي بِهِ عِلْمٌ
Diyanet Meali:Nûh, “Rabbim! Şüphesiz ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım.”
11:52وَيَا قَوْمِ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا
Diyanet Meali:“Ey kavmim! Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin ki, üzerinize bol bol yağmur göndersin…”
11:56إِنِّي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللَّهِ رَبِّي وَرَبِّكُمْ
Diyanet Meali:“İşte ben, hem benim, hem sizin Rabbiniz olan Allah’a dayandım.”
11:56إِنِّي تَوَكَّلْتُ عَلَى اللَّهِ رَبِّي وَرَبِّكُمْ
Diyanet Meali:“İşte ben, hem benim, hem sizin Rabbiniz olan Allah’a dayandım.”
11:56إِنَّ رَبِّي عَلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ
Diyanet Meali:“Şüphesiz Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir.”
11:57وَيَسْتَخْلِفُ رَبِّي قَوْمًا غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّونَهُ شَيْئًا
Diyanet Meali:“Rabbim (dilerse) sizden başka bir kavmi sizin yerinize getirir ve siz O’na bir zarar veremezsiniz.”
11:57إِنَّ رَبِّي عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ حَفِيظٌ
Diyanet Meali:“Şüphesiz Rabbim, her şeyi koruyup gözetendir.”
11:59وَتِلْكَ عَادٌ جَحَدُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَعَصَوْا رُسُلَهُ
Diyanet Meali:İşte Âd kavmi! Rablerinin âyetlerini inkâr ettiler. O’nun peygamberlerine karşı geldiler…
11:60أَلَا إِنَّ عَادًا كَفَرُوا رَبَّهُمْ أَلَا بُعْدًا لِعَادٍ قَوْمِ هُودٍ
Diyanet Meali:Biliniz ki Âd kavmi, Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz ki Hûd’un kavmi Âd, Allah’ın rahmetinden uzaklaştı.
11:61فَاسْتَغْفِرُوهُ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي قَرِيبٌ مُجِيبٌ
Diyanet Meali:Öyle ise O’ndan bağışlanma dileyin; sonra da O’na tövbe edin. Şüphesiz Rabbim yakındır ve dualara cevap verendir.
11:63قَالَ يَا قَوْمِ أَرَأَيْتُمْ إِنْ كُنْتُ عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّي وَآتَانِي مِنْهُ رَحْمَةً
Diyanet Meali:Salih, dedi ki: “Ey kavmim! Söyleyin bakayım, eğer ben Rabbim tarafından apaçık bir delil üzerinde isem ve bana tarafından bir rahmet (peygamberlik) vermişse, (O’na karşı geldiğim takdirde beni Allah’tan kim koruyabilir)?”
11:66إِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْقَوِيُّ الْعَزِيزُ
Diyanet Meali:Rabbin mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
11:68أَلَا إِنَّ ثَمُودَ كَفَرُوا رَبَّهُمْ أَلَا بُعْدًا لِثَمُودَ
Diyanet Meali:Biliniz ki Semûd kavmi Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz ki Semûd kavmi Allah’ın rahmetinden uzaklaştı.
11:76يَا إِبْرَاهِيمُ أَعْرِضْ عَنْ هَٰذَا إِنَّهُ قَدْ جَاءَ أَمْرُ رَبِّكَ
Diyanet Meali:“Ey İbrahim bundan vazgeç! Çünkü Rabbinin emri kesin olarak gelmiştir.”
11:81قَالُوا يَا لُوطُ إِنَّا رُسُلُ رَبِّكَ لَنْ يَصِلُوا إِلَيْكَ
Diyanet Meali:Konukları şöyle dedi: “Ey Lût! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla ulaşamayacaklar.”
11:83مُسَوَّمَةً عِنْدَ رَبِّكَ
Diyanet Meali:Rabbinin katında işaretlenmiş (pişirilmiş balçıktan taşlar yağdırdık).
11:88قَالَ يَا قَوْمِ أَرَأَيْتُمْ إِنْ كُنْتُ عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّي وَرَزَقَنِي مِنْهُ رِزْقًا حَسَنًا
Diyanet Meali:Şu’ayb, şöyle dedi: “Ey kavmim! Söyleyin bakayım, ya ben Rabbimden gelen açık bir delil üzere isem ve katından bana güzel bir rızık vermişse!.”
11:90وَاسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي رَحِيمٌ وَدُودٌ
Diyanet Meali:“Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin. Şüphesiz Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir.”*
11:90وَاسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُوا إِلَيْهِ إِنَّ رَبِّي رَحِيمٌ وَدُودٌ
Diyanet Meali:“Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin. Şüphesiz Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir.”*
11:92إِنَّ رَبِّي بِمَا تَعْمَلُونَ مُحِيطٌ
Diyanet Meali:“Şüphesiz Rabbim sizin yaptıklarınızı kuşatmıştır.”
11:101فَمَا أَغْنَتْ عَنْهُمْ آلِهَتُهُمُ الَّتِي يَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ شَيْءٍ لَمَّا جَاءَ أَمْرُ رَبِّكَ
Diyanet Meali:Rabbinin azap emri gelince, Allah’ı bırakıp da taptıkları ilâhları kendilerine hiçbir fayda sağlamadı.
11:102وَكَذَٰلِكَ أَخْذُ رَبِّكَ إِذَا أَخَذَ الْقُرَىٰ وَهِيَ ظَالِمَةٌ
Diyanet Meali:Zulme sapmış memleketlerin halkını yakaladığında, Rabbinin yakalaması işte böyledir!
11:107خَالِدِينَ فِيهَا مَا دَامَتِ السَّمَاوَاتُ وَالْأَرْضُ إِلَّا مَا شَاءَ رَبُّكَ
Diyanet Meali:Onlar, gökler ve yerler durdukça orada ebedî olarak kalacaklardır. Ancak Rabbinin dilemesi başka.
11:107إِنَّ رَبَّكَ فَعَّالٌ لِمَا يُرِيدُ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin istediğini yapandır.
11:108إِلَّا مَا شَاءَ رَبُّكَ عَطَاءً غَيْرَ مَجْذُوذٍ
Diyanet Meali:Ancak Rabbinin dilemesi başka. Bu, onlara ardı kesilmez bir lütuf olarak verilmiştir.
11:110وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ
Diyanet Meali:Eğer daha önce Rabbinin bir sözü geçmemiş olsaydı, elbette aralarında hüküm verilirdi.
11:111وَإِنَّ كُلًّا لَمَّا لَيُوَفِّيَنَّهُمْ رَبُّكَ أَعْمَالَهُمْ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin onların her birine, yaptıklarının karşılığını tastamam verecektir.
11:117وَمَا كَانَ رَبُّكَ لِيُهْلِكَ الْقُرَىٰ بِظُلْمٍ وَأَهْلُهَا مُصْلِحُونَ
Diyanet Meali:Rabbin, halkları salih ve ıslah edici kimseler iken memleketleri zulmederek helâk etmez.*
11:118وَلَوْ شَاءَ رَبُّكَ لَجَعَلَ النَّاسَ أُمَّةً وَاحِدَةً وَلَا يَزَالُونَ مُخْتَلِفِينَ
Diyanet Meali:Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat onlar ihtilafa devam edeceklerdir.*
11:119إِلَّا مَنْ رَحِمَ رَبُّكَ وَلِذَٰلِكَ خَلَقَهُمْ
Diyanet Meali:Rabbinin merhamet ettikleri müstesna. Zaten onları bunun için yarattı.
11:119وَتَمَّتْ كَلِمَةُ رَبِّكَ لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ
Diyanet Meali:Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.
11:123فَاعْبُدْهُ وَتَوَكَّلْ عَلَيْهِ وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Öyle ise O’na kulluk et ve O’na tevekkül et. Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.
12:6وَكَذَٰلِكَ يَجْتَبِيكَ رَبُّكَ وَيُعَلِّمُكَ مِنْ تَأْوِيلِ الْأَحَادِيثِ
Diyanet Meali:“İşte Rabbin seni böylece seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecektir.”
12:6إِنَّ رَبَّكَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Diyanet Meali:“Şüphesiz Rabbin hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
12:23قَالَ مَعَاذَ اللَّهِ إِنَّهُ رَبِّي أَحْسَنَ مَثْوَايَ
Diyanet Meali:O ise, “Allah’a sığınırım, çünkü o (kocan) benim efendimdir, bana iyi baktı…” dedi.
12:24وَلَقَدْ هَمَّتْ بِهِ وَهَمَّ بِهَا لَوْلَا أَنْ رَأَىٰ بُرْهَانَ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Andolsun, kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı, Yûsuf da ona istek duyacaktı.
12:33قَالَ رَبِّ السِّجْنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَنِي إِلَيْهِ
Diyanet Meali:Yûsuf, “Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni dâvet ettiği şeyden daha sevimlidir…” dedi.
12:34فَاسْتَجَابَ لَهُ رَبُّهُ فَصَرَفَ عَنْهُ كَيْدَهُنَّ
Diyanet Meali:Rabbi, onun duasını kabul etti ve kadınların tuzaklarını ondan uzaklaştırdı.
12:37ذَٰلِكُمَا مِمَّا عَلَّمَنِي رَبِّي إِنِّي تَرَكْتُ مِلَّةَ قَوْمٍ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ
Diyanet Meali:“Bu, bana Rabbimin öğrettiklerindendir. Ben, Allah’a inanmayan ve ahireti inkâr eden bir milletin dinini bıraktım.”
12:39أَأَرْبَابٌ مُتَفَرِّقُونَ خَيْرٌ أَمِ اللَّهُ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ
Diyanet Meali:“Ayrı ayrı ilâhlar mı daha iyidir, yoksa mutlak hâkimiyet sahibi olan tek Allah mı?”
12:41يَا صَاحِبَيِ السِّجْنِ أَمَّا أَحَدُكُمَا فَيَسْقِي رَبَّهُ خَمْرًا
Diyanet Meali:“Ey zindan arkadaşlarım! (Rüyanızın yorumuna gelince,) biriniz efendisine şarap sunacak…”
12:42وَقَالَ لِلَّذِي ظَنَّ أَنَّهُ نَاجٍ مِنْهُمَا اذْكُرْنِي عِنْدَ رَبِّكَ
Diyanet Meali:Yûsuf, onlardan kurtulacağını düşündüğü kişiye, “Efendinin yanında beni an”, dedi.
12:42فَأَنْسَاهُ الشَّيْطَانُ ذِكْرَ رَبِّهِ فَلَبِثَ فِي السِّجْنِ بِضْعَ سِنِينَ
Diyanet Meali:Fakat şeytan onu efendisine hatırlatmayı unutturdu da bu yüzden o, birkaç yıl daha zindanda kaldı.
12:50فَلَمَّا جَاءَهُ الرَّسُولُ قَالَ ارْجِعْ إِلَىٰ رَبِّكَ فَاسْأَلْهُ مَا بَالُ النِّسْوَةِ اللَّاتِي قَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ
Diyanet Meali:Elçi, Yûsuf’a gelince (Yûsuf) dedi ki: “Efendine dön de, ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor.”
12:50مَا بَالُ النِّسْوَةِ اللَّاتِي قَطَّعْنَ أَيْدِيَهُنَّ إِنَّ رَبِّي بِكَيْدِهِنَّ عَلِيمٌ
Diyanet Meali:“Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir.”
12:53إِنَّ النَّفْسَ لَأَمَّارَةٌ بِالسُّوءِ إِلَّا مَا رَحِمَ رَبِّي
Diyanet Meali:“(Ben nefsimi temize çıkarmam), çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder.”
12:53إِنَّ رَبِّي غَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:“Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
12:98قَالَ سَوْفَ أَسْتَغْفِرُ لَكُمْ رَبِّي إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Diyanet Meali:Yakub, “Rabbimden sizin bağışlanmanızı dileyeceğim. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” dedi.*
12:100هَٰذَا تَأْوِيلُ رُؤْيَايَ مِنْ قَبْلُ قَدْ جَعَلَهَا رَبِّي حَقًّا
Diyanet Meali:“İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi.”
12:100إِنَّ رَبِّي لَطِيفٌ لِمَا يَشَاءُ إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Diyanet Meali:“Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
12:101رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِنْ تَأْوِيلِ الْأَحَادِيثِ
Diyanet Meali:“Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin.”
13:1وَالَّذِي أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ الْحَقُّ
Diyanet Meali:Sana Rabbinden indirilen gerçektir.
13:2يُدَبِّرُ الْأَمْرَ يُفَصِّلُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ بِلِقَاءِ رَبِّكُمْ تُوقِنُونَ
Diyanet Meali:O, her işi (hakkıyla) düzenler, yürütür, âyetleri ayrı ayrı açıklar ki Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanasınız.
13:5أُولَٰئِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ وَأُولَٰئِكَ الْأَغْلَالُ فِي أَعْنَاقِهِمْ
Diyanet Meali:İşte bunlar Rablerini inkâr edenlerdir. İşte onlar boyunlarına demir halkalar vurulanlardır.
13:6وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو مَغْفِرَةٍ لِلنَّاسِ عَلَىٰ ظُلْمِهِمْ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin, insanların zulümlerine rağmen bağışlama sahibidir.
13:6وَإِنَّ رَبَّكَ لَشَدِيدُ الْعِقَابِ
Diyanet Meali:Bununla beraber Rabbinin azabı pek şiddetlidir.
13:7وَيَقُولُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِنْ رَبِّهِ
Diyanet Meali:İnkâr edenler, “Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!” diyorlar.
13:16قُلْ مَنْ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ قُلِ اللَّهُ
Diyanet Meali:De ki: “Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” “Allah’tır” de.
13:18لِلَّذِينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمُ الْحُسْنَىٰ
Diyanet Meali:Rablerinin emrine uyanlar için mükâfatın en güzeli vardır.
13:19أَفَمَنْ يَعْلَمُ أَنَّمَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ الْحَقُّ كَمَنْ هُوَ أَعْمَىٰ
Diyanet Meali:Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, (onu bilemeyen) kör gibi olur mu?
13:21وَالَّذِينَ يَصِلُونَ مَا أَمَرَ اللَّهُ بِهِ أَنْ يُوصَلَ وَيَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ
Diyanet Meali:Onlar, Allah’ın riâyet edilmesini emrettiği haklara riâyet eden, Rablerine saygı besleyen (ve kötü hesaptan korkan)lardır.
13:22وَالَّذِينَ صَبَرُوا ابْتِغَاءَ وَجْهِ رَبِّهِمْ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ
Diyanet Meali:Onlar, Rablerinin rızasına ermek için sabreden, namazı dosdoğru kılan…
13:27وَيَقُولُ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِنْ رَبِّهِ
Diyanet Meali:İnkâr edenler diyorlar ki: “Ona (Muhammed’e) Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!”
13:30قُلْ هُوَ رَبِّي لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ مَتَابِ
Diyanet Meali:De ki: “O, benim Rabbimdir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Ben yalnız O’na tevekkül ettim, dönüşüm de yalnız O’nadır.”
14:1لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ بِإِذْنِ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:(Bu Kur’an), Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarman için (sana indirdiğimiz bir kitaptır).
14:6وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءَكُمْ وَفِي ذَٰلِكُمْ بَلَاءٌ مِنْ رَبِّكُمْ عَظِيمٌ
Diyanet Meali:“(Onlar sizi işkencenin en ağırına uğratıyorlar, oğullarınızı boğazlayıp) kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. İşte bunda size Rabbinizden büyük bir imtihan vardır.” 
14:7وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَأَزِيدَنَّكُمْ
Diyanet Meali:Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım.”
14:13فَأَوْحَىٰ إِلَيْهِمْ رَبُّهُمْ لَنُهْلِكَنَّ الظَّالِمِينَ
Diyanet Meali:Rableri de onlara şöyle vahyetti: “Biz zalimleri mutlaka yok edeceğiz.”
14:18مَثَلُ الَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ أَعْمَالُهُمْ كَرَمَادٍ اشْتَدَّتْ بِهِ الرِّيحُ فِي يَوْمٍ عَاصِفٍ
Diyanet Meali:Rablerini inkâr edenlerin durumu şudur: Onların işleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu küle benzer.
14:23خَالِدِينَ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِمْ تَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلَامٌ
Diyanet Meali:(İnanan ve salih ameller işleyenler), Rablerinin izniyle, ebedî kalacakları (ve içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokulacaklardır). Oradaki esenlik dilekleri “selâm”dır.
14:25تُؤْتِي أُكُلَهَا كُلَّ حِينٍ بِإِذْنِ رَبِّهَا
Diyanet Meali:Bu ağaç, Rabbinin izniyle her zaman meyvesini verir.
14:35وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ اجْعَلْ هَٰذَا الْبَلَدَ آمِنًا
Diyanet Meali:Hani İbrahim demişti ki: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl…”
14:36رَبِّ إِنَّهُنَّ أَضْلَلْنَ كَثِيرًا مِنَ النَّاسِ فَمَنْ تَبِعَنِي فَإِنَّهُ مِنِّي
Diyanet Meali:“Rabbim! Çünkü o putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık kim bana uyarsa, o bendendir…”
14:37رَبَّنَا إِنِّي أَسْكَنْتُ مِنْ ذُرِّيَّتِي بِوَادٍ غَيْرِ ذِي زَرْعٍ عِنْدَ بَيْتِكَ الْمُحَرَّمِ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim.”
14:37رَبَّنَا لِيُقِيمُوا الصَّلَاةَ فَاجْعَلْ أَفْئِدَةً مِنَ النَّاسِ تَهْوِي إِلَيْهِمْ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir.”
14:38رَبَّنَا إِنَّكَ تَعْلَمُ مَا نُخْفِي وَمَا نُعْلِنُ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Şüphesiz sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin.”
14:39إِنَّ رَبِّي لَسَمِيعُ الدُّعَاءِ
Diyanet Meali:“Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.”
14:40رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلَاةِ وَمِنْ ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاءِ
Diyanet Meali:“Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.”*
14:40رَبِّ اجْعَلْنِي مُقِيمَ الصَّلَاةِ وَمِنْ ذُرِّيَّتِي رَبَّنَا وَتَقَبَّلْ دُعَاءِ
Diyanet Meali:“Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.”*
14:41رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla.”*
14:44رَبَّنَا أَخِّرْنَا إِلَىٰ أَجَلٍ قَرِيبٍ نُجِبْ دَعْوَتَكَ وَنَتَّبِعِ الرُّسُلَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele de senin çağrına uyalım ve peygamberlerin izinden gidelim.”
15:25وَإِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَحْشُرُهُمْ إِنَّهُ حَكِيمٌ عَلِيمٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin onları diriltip bir araya getirecektir. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.*
15:28وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ
Diyanet Meali:Hani Rabbin meleklere, “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım.” demişti.
15:36قَالَ رَبِّ فَأَنْظِرْنِي إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Diyanet Meali:İblis: “Rabbim! Öyle ise onların tekrar diriltilecekleri güne kadar bana mühlet ver” dedi.*
15:39قَالَ رَبِّ بِمَا أَغْوَيْتَنِي لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali:İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim…” dedi.
15:56قَالَ وَمَنْ يَقْنَطُ مِنْ رَحْمَةِ رَبِّهِ إِلَّا الضَّالُّونَ
Diyanet Meali:Dedi ki: “Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?”*
15:86إِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْخَلَّاقُ الْعَلِيمُ
Diyanet Meali:Şüphesiz, Rabbin hakkıyla yaratanın (ve her şeyi) bilenin ta kendisidir.*
15:92فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ
Diyanet Meali:Rabbine andolsun, onların hepsine (yapmakta olduklarını) mutlaka soracağız.*
15:98فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَكُنْ مِنَ السَّاجِدِينَ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) ve secde edenlerden ol.*
15:99وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّىٰ يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ
Diyanet Meali:Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.*
16:7وَتَحْمِلُ أَثْقَالَكُمْ إِلَىٰ بَلَدٍ لَمْ تَكُونُوا بَالِغِيهِ إِلَّا بِشِقِّ الْأَنْفُسِ إِنَّ رَبَّكُمْ لَرَءُوفٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:Onlar ağırlıklarınızı, sizin ancak zorlukla varabileceğiniz beldelere taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok esirgeyicidir, çok merhametlidir.*
16:24وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ مَاذَا أَنْزَلَ رَبُّكُمْ قَالُوا أَسَاطِيرُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:Onlara “Rabbiniz ne indirdi?” denildiği zaman, “Öncekilerin masalları” dediler.*
16:30وَقِيلَ لِلَّذِينَ اتَّقَوْا مَاذَا أَنْزَلَ رَبُّكُمْ قَالُوا خَيْرًا
Diyanet Meali:Allah’a karşı gelmekten sakınan kimselere, “Rabbiniz ne indirdi?” denildiğinde, “Hayr indirdi” derler.
16:33هَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا أَنْ تَأْتِيَهُمُ الْمَلَائِكَةُ أَوْ يَأْتِيَ أَمْرُ رَبِّكَ
Diyanet Meali:(O kâfirler) kendilerine ancak meleklerin veya senin Rabbinin helâk emrinin gelmesini bekliyorlar.
16:42الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Diyanet Meali:Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir.*
16:47أَوْ يَأْخُذَهُمْ عَلَىٰ تَخَوُّفٍ فَإِنَّ رَبَّكُمْ لَرَءُوفٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:Yahut da, onları korku üzere iken yakalamayacağından güven içinde midirler? Şüphesiz Rabbiniz çok esirgeyicidir, çok merhametlidir.*
16:50يَخَافُونَ رَبَّهُمْ مِنْ فَوْقِهِمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
Diyanet Meali:Üzerlerinde hâkim ve üstün olan Rablerinden korkarlar ve emrolundukları şeyleri yaparlar.*
16:54ثُمَّ إِذَا كَشَفَ الضُّرَّ عَنْكُمْ إِذَا فَرِيقٌ مِنْكُمْ بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ
Diyanet Meali:Sonra sizden o sıkıntıyı giderince, bir de bakarsınız, içinizden bir kısmı Rablerine ortak koşar.*
16:68وَأَوْحَىٰ رَبُّكَ إِلَى النَّحْلِ أَنِ اتَّخِذِي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا
Diyanet Meali:Rabbin, bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, (ağaçlardan ve insanların yaptıkları çardaklardan, kovanlardan) kendine evler edin.”
16:69ثُمَّ كُلِي مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ فَاسْلُكِي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلًا
Diyanet Meali:Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı (yaylım) yollarına gir.
16:86رَبَّنَا هَٰؤُلَاءِ شُرَكَاؤُنَا الَّذِينَ كُنَّا نَدْعُو مِنْ دُونِكَ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! Bunlar, seni bırakıp kendilerine tapmış olduğumuz ortaklarımızdır.”
16:99إِنَّهُ لَيْسَ لَهُ سُلْطَانٌ عَلَى الَّذِينَ آمَنُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Diyanet Meali:Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur.*
16:102قُلْ نَزَّلَهُ رُوحُ الْقُدُسِ مِنْ رَبِّكَ بِالْحَقِّ لِيُثَبِّتَ الَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:Ey Muhammed! De ki: “Ruhu’l-Kudüs (Cebrail), inananların inançlarını sağlamlaştırmak, (müslümanlara doğru yolu göstermek ve onlara bir müjde olmak) üzere Kur’an’ı Rabbinden hak olarak indirdi.”
16:110ثُمَّ إِنَّ رَبَّكَ لِلَّذِينَ هَاجَرُوا مِنْ بَعْدِ مَا فُتِنُوا
Diyanet Meali:Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, (sonra Allah yolunda cihad edip sabreden) kimselerin yanındadır.
16:110ثُمَّ جَاهَدُوا وَصَبَرُوا إِنَّ رَبَّكَ مِنْ بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:(Sonra şüphesiz ki Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden), sonra Allah yolunda cihad edip sabreden (kimselerin yanındadır). Şüphesiz Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
16:119ثُمَّ إِنَّ رَبَّكَ لِلَّذِينَ عَمِلُوا السُّوءَ بِجَهَالَةٍ ثُمَّ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ وَاَصْلَحُٓوا
Diyanet Meali:Sonra, şüphesiz ki Rabbin; cahillik sebebiyle kötülük yapan, sonra bunun ardından tövbe eden ve durumunu düzeltenlerden yanadır.
16:119إِنَّ رَبَّكَ مِنْ بَعْدِهَا لَغَفُورٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin bundan sonra da elbette çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
16:124وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَحْكُمُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin, ayrılığa düşmekte oldukları şeyler konusunda kıyamet günü aralarında hüküm verecektir.
16:125ادْعُ إِلَىٰ سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır…
16:125إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.
17:8عَسَىٰ رَبُّكُمْ أَنْ يَرْحَمَكُمْ وَإِنْ عُدْتُمْ عُدْنَا
Diyanet Meali:Umulur ki Rabbiniz size merhamet eder. Eğer yine eski duruma dönerseniz, biz de (cezaya) döneriz.
17:12وَجَعَلْنَا آيَةَ النَّهَارِ مُبْصِرَةً لِتَبْتَغُوا فَضْلًا مِنْ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:Rabbinizden lütuf isteyesiniz, (yılların sayısını ve hesabını bilesiniz diye gece alametini giderip) gündüz alametini aydınlatıcı kıldık.
17:17وَكَفَىٰ بِرَبِّكَ بِذُنُوبِ عِبَادِهِ خَبِيرًا بَصِيرًا
Diyanet Meali:Kullarının günahlarını hakkıyla bilici ve görücü olarak Rabbin yeter.
17:20كُلًّا نُمِدُّ هَٰؤُلَاءِ وَهَٰؤُلَاءِ مِنْ عَطَاءِ رَبِّكَ
Diyanet Meali:Rabbinin lütfundan her birine; onlara da, bunlara da veririz.
17:20وَمَا كَانَ عَطَاءُ رَبِّكَ مَحْظُورًا
Diyanet Meali:Rabbinin lütfu (hiç kimseye) yasaklanmış değildir.
17:23وَقَضَىٰ رَبُّكَ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا
Diyanet Meali:Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.
17:24وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا
Diyanet Meali:Ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.”
17:25رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا فِي نُفُوسِكُمْ
Diyanet Meali:Rabbiniz, içinizde olanı en iyi bilendir.
17:27وَكَانَ الشَّيْطَانُ لِرَبِّهِ كَفُورًا
Diyanet Meali:Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.
17:28وَإِمَّا تُعْرِضَنَّ عَنْهُمُ ابْتِغَاءَ رَحْمَةٍ مِنْ رَبِّكَ تَرْجُوهَا فَقُلْ لَهُمْ قَوْلًا مَيْسُورًا
Diyanet Meali:Eğer Rabbinden umduğun bir rahmeti istemek için onlardan yüz çevirecek olursan, o zaman onlara yumuşak bir söz söyle.*
17:30إِنَّ رَبَّكَ يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin, dilediğine rızkı bol bol verir ve (dilediğine) kısar.
17:38كُلُّ ذَٰلِكَ كَانَ سَيِّئُهُ عِنْدَ رَبِّكَ مَكْرُوهًا
Diyanet Meali:Bütün bu sayılanların kötü olanları, Rabbinin katında sevimsiz şeylerdir.*
17:39ذَٰلِكَ مِمَّا أَوْحَىٰ إِلَيْكَ رَبُّكَ مِنَ الْحِكْمَةِ
Diyanet Meali:Bunlar, Rabbinin sana vahyettiği bazı hikmetlerdir.
17:40أَفَأَصْفَاكُمْ رَبُّكُمْ بِالْبَنِينَ وَاتَّخَذَ مِنَ الْمَلَائِكَةِ إِنَاثًا
Diyanet Meali:Rabbiniz erkek çocukları size seçip-ayırdı da kendisine meleklerden kız çocukları mı edindi?
17:46وَإِذَا ذَكَرْتَ رَبَّكَ فِي الْقُرْآنِ وَحْدَهُ وَلَّوْا عَلَىٰ أَدْبَارِهِمْ نُفُورًا
Diyanet Meali:Kur’an’da (ibadete lâyık ilâh olarak) sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp kaçarlar.
17:54رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِكُمْ إِنْ يَشَأْ يَرْحَمْكُمْ أَوْ إِنْ يَشَأْ يُعَذِّبْكُمْ
Diyanet Meali:Rabbiniz sizi daha iyi bilir. (Durumunuza göre) dilerse size merhamet eder, dilerse azap eder.
17:55وَرَبُّكَ أَعْلَمُ بِمَنْ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ
Diyanet Meali:Hem Rabbin göklerde ve yerde kim varsa daha iyi bilir.
17:57أُولَٰئِكَ الَّذِينَ يَدْعُونَ يَبْتَغُونَ إِلَىٰ رَبِّهِمُ الْوَسِيلَةَ
Diyanet Meali:Onların yalvardıkları bu varlıklar, (“hangimiz daha yakın olacağız” diye) Rablerine vesile ararlar.
17:57إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ كَانَ مَحْذُورًا
Diyanet Meali:Çünkü Rabbinin azabı gerçekten korkunçtur.
17:60وَإِذْ قُلْنَا لَكَ إِنَّ رَبَّكَ أَحَاطَ بِالنَّاسِ
Diyanet Meali:Hani sana, “Muhakkak Rabbin, insanları çepeçevre kuşatmıştır” demiştik.
17:65إِنَّ عِبَادِي لَيْسَ لَكَ عَلَيْهِمْ سُلْطَانٌ وَكَفَىٰ بِرَبِّكَ وَكِيلًا
Diyanet Meali:“Şüphesiz, (gerçek) kullarım üzerinde senin hiçbir hâkimiyetin olmayacaktır. Vekil olarak Rabbin yeter!”*
17:66رَبُّكُمُ الَّذِي يُزْجِي لَكُمُ الْفُلْكَ فِي الْبَحْرِ لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ
Diyanet Meali:Rabbiniz, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütendir.
17:79وَمِنَ اللَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نَافِلَةً لَكَ عَسَىٰ أَنْ يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقَامًا مَحْمُودًا
Diyanet Meali:Gecenin bir kısmında da uyanarak sana mahsus fazla bir ibadet olmak üzere teheccüd namazı kıl ki, Rabbin seni Makam-ı Mahmud’a ulaştırsın.*
17:80وَقُلْ رَبِّ أَدْخِلْنِي مُدْخَلَ صِدْقٍ وَأَخْرِجْنِي مُخْرَجَ صِدْقٍ
Diyanet Meali:De ki: “Rabbim! (Gireceğim yere) doğruluk ve esenlik içinde girmemi sağla. (Çıkacağım yerden de) beni doğruluk ve esenlik içinde çıkar.”
17:84قُلْ كُلٌّ يَعْمَلُ عَلَىٰ شَاكِلَتِهِ فَرَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَنْ هُوَ أَهْدَىٰ سَبِيلًا
Diyanet Meali:De ki: “Herkes kendi yapısına uygun işler görür. Rabbiniz, en doğru yolda olanı daha iyi bilir.”*
17:85قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُمْ مِنَ الْعِلْمِ إِلَّا قَلِيلًا
Diyanet Meali:De ki: “Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir.”
17:87إِلَّا رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ إِنَّ فَضْلَهُ كَانَ عَلَيْكَ كَبِيرًا
Diyanet Meali:Ancak Rabbin’den bir rahmet olarak böyle yapmadık. Çünkü O’nun sana olan lütfu büyüktür.*
17:93قُلْ سُبْحَانَ رَبِّي هَلْ كُنْتُ إِلَّا بَشَرًا رَسُولًا
Diyanet Meali:De ki: “Rabbimi tenzih ederim. Ben ancak resûl olarak gönderilen bir beşerim.”
17:100قُلْ لَوْ أَنْتُمْ تَمْلِكُونَ خَزَائِنَ رَحْمَةِ رَبِّي إِذًا لَأَمْسَكْتُمْ خَشْيَةَ الْإِنْفَاقِ
Diyanet Meali:De ki: “Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman da tükenir korkusuyla cimrilik ederdiniz.”
17:102مَا أَنْزَلَ هَٰؤُلَاءِ إِلَّا رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ بَصَائِرَ
Diyanet Meali:“Bunları ancak, göklerin ve yerin Rabbi apaçık deliller olarak indirmiştir…” 
17:108وَيَقُولُونَ سُبْحَانَ رَبِّنَا
Diyanet Meali:“Rabbimizin şanı yücedir. (Rabbimizin va’di mutlaka gerçekleşecektir)” derler.
17:108إِنْ كَانَ وَعْدُ رَبِّنَا لَمَفْعُولًا
Diyanet Meali:“Rabbimizin va’di mutlaka gerçekleşecektir.” 
18:10رَبَّنَا آتِنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً وَهَيِّئْ لَنَا مِنْ أَمْرِنَا رَشَدًا
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bize katından bir rahmet ver ve içinde bulunduğumuz şu durumda bize kurtuluş ve doğruluğa ulaşmayı kolaylaştır.”
18:13إِنَّهُمْ فِتْيَةٌ آمَنُوا بِرَبِّهِمْ وَزِدْنَاهُمْ هُدًى
Diyanet Meali:Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.
18:14رَبُّنَا رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَنْ نَدْعُوَ مِنْ دُونِهِ إِلَٰهًا
Diyanet Meali:“Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. O’ndan başkasına asla ilâh demeyiz.”
18:14فَقَالُوا رَبُّنَا رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ
Diyanet Meali:“Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir…” dediklerinde (onların kalplerine kuvvet vermiştik).
18:16فَأْوُوا إِلَى الْكَهْفِ يَنْشُرْ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ رَحْمَتِهِ
Diyanet Meali:“O hâlde mağaraya çekilin ki, Rabbiniz size rahmetini yaysın…”
18:19قَالُوا رَبُّكُمْ أَعْلَمُ بِمَا لَبِثْتُمْ
Diyanet Meali:(Diğerleri de) şöyle dediler: “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir.”
18:21فَقَالُوا ابْنُوا عَلَيْهِمْ بُنْيَانًا رَبُّهُمْ أَعْلَمُ بِهِمْ
Diyanet Meali:(Bazıları), “Onların üstüne bir bina yapın, Rableri onların hâlini daha iyi bilir” dediler.
18:22قُلْ رَبِّي أَعْلَمُ بِعِدَّتِهِمْ مَا يَعْلَمُهُمْ إِلَّا قَلِيلٌ
Diyanet Meali:De ki: “Onların sayısını Rabbim daha iyi bilir. Zaten onları pek az kimse bilir.”
18:24وَاذْكُرْ رَبَّكَ إِذَا نَسِيتَ
Diyanet Meali:Unuttuğun zaman Rabbini an…
18:24وَقُلْ عَسَىٰ أَنْ يَهْدِيَنِ رَبِّي لِأَقْرَبَ مِنْ هَٰذَا رَشَدًا
Diyanet Meali:Ve “Umarım Rabbim beni, bundan daha doğru olana ulaştırır” de.
18:27وَاتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَ
Diyanet Meali:Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku.
18:28وَاصْبِرْ نَفْسَكَ مَعَ الَّذِينَ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ بِالْغَدَاةِ وَالْعَشِيِّ
Diyanet Meali:Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte ol (buna candan sebat et).
18:29وَقُلِ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ شَاءَ فَلْيُؤْمِنْ وَمَنْ شَاءَ فَلْيَكْفُرْ
Diyanet Meali:De ki: “Hak, Rabbinizdendir. Artık dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.”
18:36وَلَئِنْ رُدِدْتُ إِلَىٰ رَبِّي لَأَجِدَنَّ خَيْرًا مِنْهَا مُنْقَلَبًا
Diyanet Meali:“(Kıyametin kopacağını da sanmıyorum.) Rabbime döndürülsem bile andolsun bundan daha iyi bir sonuç bulurum.”
18:38لَٰكِنَّا هُوَ اللَّهُ رَبِّي
Diyanet Meali:“Fakat O Allah benim Rabbimdir. (Ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam).”
18:38وَلَا أُشْرِكُ بِرَبِّي أَحَدًا
Diyanet Meali:“Ben Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam.”
18:40فَعَسَىٰ رَبِّي أَنْ يُؤْتِيَنِ خَيْرًا مِنْ جَنَّتِكَ
Diyanet Meali:“(Eğer benim malımı ve çocuklarımı kendininkilerden daha az görüyorsan), belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir.”
18:42وَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُشْرِكْ بِرَبِّي أَحَدًا
Diyanet Meali:Ve şöyle diyordu: “Keşke Rabbime hiçbir kimseyi ortak koşmasaydım..”
18:46وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ أَمَلًا
Diyanet Meali:Baki kalacak salih ameller ise, Rabbinin katında, sevap olarak da ümit olarak da daha hayırlıdır.
18:48وَعُرِضُوا عَلَىٰ رَبِّكَ صَفًّا لَقَدْ جِئْتُمُونَا كَمَا خَلَقْنَاكُمْ أَوَّلَ مَرَّةٍ
Diyanet Meali:Hepsi saf saf Rabbinin huzuruna çıkarılırlar. Onlara, “Andolsun, sizi ilk önce yarattığımız gibi bize geldiniz.” denir.
18:49وَوَجَدُوا مَا عَمِلُوا حَاضِرًا وَلَا يَظْلِمُ رَبُّكَ أَحَدًا
Diyanet Meali:Onlar bütün yaptıklarını karşılarında bulurlar. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez.
18:50فَسَجَدُوا إِلَّا إِبْلِيسَ كَانَ مِنَ الْجِنِّ فَفَسَقَ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِ
Diyanet Meali:(Hani biz meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de) İblis’ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı.
18:55وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَنْ يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَىٰ وَيَسْتَغْفِرُوا رَبَّهُمْ إِلَّا أَنْ تَأْتِيَهُمْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:İnsanlara hidayet geldikten sonra onların inanmalarına ve Rab’lerinden mağfiret dilemelerine, ancak, öncekilerin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesi, (ya da kendilerine azabın göz göre göre gelmesi yönündeki beklentileri) engel olmuştur.
18:57وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ ذُكِّرَ بِآيَاتِ رَبِّهِ فَأَعْرَضَ عَنْهَا
Diyanet Meali:Kim, kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren (ve elleriyle yaptığını unutan)dan daha zalimdir?
18:58وَرَبُّكَ الْغَفُورُ ذُو الرَّحْمَةِ
Diyanet Meali:Rabbin, çok bağışlayıcıdır, merhamet sahibidir.
18:81فَأَرَدْنَا أَنْ يُبْدِلَهُمَا رَبُّهُمَا خَيْرًا مِنْهُ زَكَاةً وَأَقْرَبَ رُحْمًا
Diyanet Meali:“Böylece, Rablerinin onlara, bu çocuğun yerine daha hayırlı ve daha merhametli bir çocuk vermesini diledik.”*
18:82فَأَرَادَ رَبُّكَ أَنْ يَبْلُغَا أَشُدَّهُمَا وَيَسْتَخْرِجَا كَنْزَهُمَا
Diyanet Meali:“Rabbin, onların olgunluk çağına ulaşmalarını ve (Rabbinden bir rahmet olarak) definelerini çıkarmalarını istedi.”
18:82رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ
Diyanet Meali:“Rabbinden bir rahmet olarak…”
18:87قَالَ أَمَّا مَنْ ظَلَمَ فَسَوْفَ نُعَذِّبُهُ ثُمَّ يُرَدُّ إِلَىٰ رَبِّهِ فَيُعَذِّبُهُ عَذَابًا نُكْرًا
Diyanet Meali:Zülkarneyn, “Her kim zulmederse, biz onu cezalandıracağız. Sonra o Rabbine döndürülür. O da kendisini görülmedik bir azaba uğratır” dedi.*
18:95قَالَ مَا مَكَّنِّي فِيهِ رَبِّي خَيْرٌ فَأَعِينُونِي بِقُوَّةٍ
Diyanet Meali:Zülkarneyn, “Rabbimin bana verdiği (imkân ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden) daha hayırlıdır. Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, (sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım)” dedi.
18:98قَالَ هَٰذَا رَحْمَةٌ مِنْ رَبِّي
Diyanet Meali:Zülkarneyn, “Bu, Rabbimin bir rahmetidir…” dedi.
18:98فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ رَبِّي جَعَلَهُ دَكَّاءَ
Diyanet Meali:“Rabbimin vaadi (kıyametin kopma vakti) gelince onu yerle bir eder.”
18:98وَكَانَ وَعْدُ رَبِّي حَقًّا
Diyanet Meali:“Rabbimin vaadi gerçektir.”
18:105أُولَٰئِكَ الَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ وَلِقَائِهِ فَحَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ
Diyanet Meali:Onlar, Rab’lerinin âyetlerini ve O’na kavuşacaklarını inkâr eden, böylece amelleri boşa çıkan … kimselerdir.
18:109قُلْ لَوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِكَلِمَاتِ رَبِّي
Diyanet Meali:De ki: “Rabbimin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa…”
18:109لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّي
Diyanet Meali:“Rabbimin sözleri tükenmeden önce denizler tükenirdi.”
18:110فَمَنْ كَانَ يَرْجُو لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا
Diyanet Meali:“Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın…”
18:110وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَدًا
Diyanet Meali:“Ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”
19:2ذِكْرُ رَحْمَتِ رَبِّكَ عَبْدَهُ زَكَرِيَّا
Diyanet Meali:Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır.*
19:3إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ نِدَاءً خَفِيًّا
Diyanet Meali:Hani o, Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı.*
19:4قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا
Diyanet Meali:O, şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı…”
19:4وَلَمْ أَكُنْ بِدُعَائِكَ رَبِّ شَقِيًّا
Diyanet Meali:“Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.”
19:6يَرِثُنِي وَيَرِثُ مِنْ آلِ يَعْقُوبَ وَاجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا
Diyanet Meali:(Bana kendi tarafından); bana ve Yakub hanedanına varis olacak (bir çocuk bağışla) ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!”*
19:8قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِي غُلَامٌ وَكَانَتِ امْرَأَتِي عَاقِرًا
Diyanet Meali:Zekeriyya, “Rabbim!” “Hanımım kısır (ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış) iken, benim nasıl çocuğum olur?” dedi.
19:9قَالَ كَذَٰلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali:(Vahiy meleği) dedi ki: Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: “Bu, bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, (hiçbir şey değil iken) seni de yarattım.”
19:10قَالَ رَبِّ اجْعَلْ لِي آيَةً
Diyanet Meali:Zekeriyya, “Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına) bir işaret ver”, dedi.
19:19قَالَ إِنَّمَا أَنَا رَسُولُ رَبِّكِ لِأَهَبَ لَكِ غُلَامًا زَكِيًّا
Diyanet Meali:Cebrail, “Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim” dedi.*
19:21قَالَ كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ هُوَ عَلَيَّ هَيِّنٌ وَلِنَجْعَلَهُ آيَةً لِلنَّاسِ
Diyanet Meali:Cebrail, “Evet, öyle. Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, (katımızdan bir rahmet) kılmak için böyle takdir ettik.” dedi.
19:24فَنَادَاهَا مِنْ تَحْتِهَا أَلَّا تَحْزَنِي قَدْ جَعَلَ رَبُّكِ تَحْتَكِ سَرِيًّا
Diyanet Meali:Bunun üzerine (Cebrail) ağacın altından ona şöyle seslendi: “Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı.”*
19:36وَإِنَّ اللَّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz, Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse (yalnız) O’na kulluk edin. Bu, dosdoğru bir yoldur.*
19:36وَإِنَّ اللَّهَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz, Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse (yalnız) O’na kulluk edin. Bu, dosdoğru bir yoldur.*
19:47قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَ سَأَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبِّي إِنَّهُ كَانَ بِي حَفِيًّا
Diyanet Meali:İbrahim, şöyle dedi: “Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O, beni nimetleriyle kuşatmıştır.”*
19:48وَأَعْتَزِلُكُمْ وَمَا تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ وَأَدْعُو رَبِّي
Diyanet Meali:“Sizi ve Allah’tan başka taptıklarınızı terk ediyor ve Rabb’ime ibadet ediyorum.”
19:48عَسَىٰ أَلَّا أَكُونَ بِدُعَاءِ رَبِّي شَقِيًّا
Diyanet Meali:“Rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum.”
19:55وَكَانَ يَأْمُرُ أَهْلَهُ بِالصَّلَاةِ وَالزَّكَاةِ وَكَانَ عِنْدَ رَبِّهِ مَرْضِيًّا
Diyanet Meali:Ailesine namaz ve zekâtı emrederdi. Rabb’inin katında da hoşnutluğa ulaşmıştı.*
19:64وَمَا نَتَنَزَّلُ إِلَّا بِأَمْرِ رَبِّكَ
Diyanet Meali:(Cebrail, şöyle dedi:) “Biz ancak Rabbinin emriyle ineriz.”
19:64وَمَا كَانَ رَبُّكَ نَسِيًّا
Diyanet Meali:“Rabbin unutkan değildir.”
19:65رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا فَاعْبُدْهُ وَاصْطَبِرْ لِعِبَادَتِهِ
Diyanet Meali:(Allah) göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbidir. Şu hâlde, O’na ibadet et ve O’na ibadet etmede sabırlı ol.
19:68فَوَرَبِّكَ لَنَحْشُرَنَّهُمْ وَالشَّيَاطِينَ
Diyanet Meali:Rabbine andolsun, onları şeytanlarla beraber mutlaka haşredeceğiz.
19:71وَإِنْ مِنْكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ حَتْمًا مَقْضِيًّا
Diyanet Meali:(Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir.*
19:76وَالْبَاقِيَاتُ الصَّالِحَاتُ خَيْرٌ عِنْدَ رَبِّكَ ثَوَابًا وَخَيْرٌ مَرَدًّا
Diyanet Meali:Kalıcı salih ameller, Rabbinin katında sevap bakımından da daha hayırlıdır, sonuç itibari ile de.
20:12إِنِّي أَنَا رَبُّكَ فَاخْلَعْ نَعْلَيْكَ إِنَّكَ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى
Diyanet Meali:“Şüphe yok ki, ben senin Rabbinim. Hemen ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadi Tuvâ’dasın.”*
20:25قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي
Diyanet Meali:Mûsâ, dedi ki: “Rabbim! Gönlüme ferahlık ver.”*
20:45قَالَا رَبَّنَا إِنَّنَا نَخَافُ أَنْ يَفْرُطَ عَلَيْنَا أَوْ أَنْ يَطْغَىٰ
Diyanet Meali:Mûsâ ve Hârûn, şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz, onun bize karşı aşırı davranmasından yahut azmasından korkuyoruz.”*
20:47فَأْتِيَاهُ فَقُولَا إِنَّا رَسُولَا رَبِّكَ فَأَرْسِلْ مَعَنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ
Diyanet Meali:“Ona gidin ve şöyle deyin: ‘Şüphesiz biz Rabbinin elçileriyiz. İsrailoğullarını (serbest bırak ve) bizimle gönder…’ ”
20:47قَدْ جِئْنَاكَ بِآيَةٍ مِنْ رَبِّكَ وَالسَّلَامُ عَلَىٰ مَنِ اتَّبَعَ الْهُدَىٰ
Diyanet Meali:“ ‘Sana Rabbinin katından bir mucize getirdik. Selâm, doğru yola uyanlara olsun.’ ”
20:49قَالَ فَمَنْ رَبُّكُمَا يَا مُوسَىٰ
Diyanet Meali:Firavun, “Sizin Rabbiniz kim, ey Mûsâ?” dedi.*
20:50قَالَ رَبُّنَا الَّذِي أَعْطَىٰ كُلَّ شَيْءٍ خَلْقَهُ ثُمَّ هَدَىٰ
Diyanet Meali:Mûsâ, “Rabbimiz, her şeye hilkatini (yaratılış özelliklerini) veren, sonra onlara yol gösterendir” dedi.*
20:52قَالَ عِلْمُهَا عِنْدَ رَبِّي فِي كِتَابٍ
Diyanet Meali:Mûsâ, şöyle dedi: “Onlar hakkındaki bilgi Rabbimin katında bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı)dır…”
20:52لَا يَضِلُّ رَبِّي وَلَا يَنْسَى
Diyanet Meali:“Rabbim, yanılmaz ve unutmaz.”
20:70فَأُلْقِيَ السَّحَرَةُ سُجَّدًا قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ هَارُونَ وَمُوسَىٰ
Diyanet Meali:(Mûsâ’nın değneği, sihirbazların ipleriyle değneklerini yutunca) sihirbazlar hemen secdeye kapandılar ve, “Hârûn ve Mûsâ’nın Rabbine inandık” dediler.*
20:73إِنَّا آمَنَّا بِرَبِّنَا لِيَغْفِرَ لَنَا خَطَايَانَا وَمَا أَكْرَهْتَنَا عَلَيْهِ مِنَ السِّحْرِ
Diyanet Meali:“Şüphesiz ki biz; günahlarımızı ve bize zorla yaptırdığın sihri affetmesi için, Rabbimize inandık.”
20:74إِنَّهُ مَنْ يَأْتِ رَبَّهُ مُجْرِمًا فَإِنَّ لَهُ جَهَنَّمَ
Diyanet Meali:Şüphesiz, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa, kesinlikle ona cehennem vardır.
20:84قَالَ هُمْ أُولَاءِ عَلَىٰ أَثَرِي وَعَجِلْتُ إِلَيْكَ رَبِّ لِتَرْضَىٰ
Diyanet Meali:Mûsâ, şöyle dedi: “Onlar, işte onlar hemen arkamdalar. Rabbim! Sen hoşnut olasın diye, acele ederek sana geldim.”*
20:86قَالَ يَا قَوْمِ أَلَمْ يَعِدْكُمْ رَبُّكُمْ وَعْدًا حَسَنًا
Diyanet Meali:“Ey kavmim! Rabbiniz, size güzel bir vaadde bulunmadı mı?” dedi.
20:86أَمْ أَرَدْتُمْ أَنْ يَحِلَّ عَلَيْكُمْ غَضَبٌ مِنْ رَبِّكُمْ فَأَخْلَفْتُمْ مَوْعِدِي
Diyanet Meali:“(Ayrılışımdan sonra çok zaman mı geçti), yoksa üzerinize Rabbinizden bir gazap inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz söze uymadınız (ve buzağıya taptınız)?” 
20:90وَإِنَّ رَبَّكُمُ الرَّحْمَٰنُ فَاتَّبِعُونِي وَأَطِيعُوا أَمْرِي
Diyanet Meali:“Doğrusu sizin Rabbiniz ancak Rahmân’dır. Öyleyse bana uyun ve emrime itaat edin.”
20:105وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْجِبَالِ فَقُلْ يَنْسِفُهَا رَبِّي نَسْفًا
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Sana dağların (kıyamet günündeki) hâlini soruyorlar. De ki: “Rabbim onları toz edip savuracak.”*
20:114وَقُلْ رَبِّ زِدْنِي عِلْمًا
Diyanet Meali:“Rabbim! İlmimi arttır” de.
20:121وَعَصَىٰ آدَمُ رَبَّهُ فَغَوَىٰ
Diyanet Meali:Âdem, Rabbine isyan etti ve yolunu şaşırdı.
20:122ثُمَّ اجْتَبَاهُ رَبُّهُ فَتَابَ عَلَيْهِ وَهَدَىٰ
Diyanet Meali:Sonra Rabbi onu seçti, tövbesini kabul etti ve ona doğru yolu gösterdi.*
20:125قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرْتَنِي أَعْمَىٰ وَقَدْ كُنْتُ بَصِيرًا
Diyanet Meali:O da şöyle der: “Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum hâlde, niçin beni kör olarak haşrettin?”*
20:127وَكَذَٰلِكَ نَجْزِي مَنْ أَسْرَفَ وَلَمْ يُؤْمِنْ بِآيَاتِ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Haddi aşan ve Rabbi’nin âyetlerine inanmayanları işte böyle cezalandırırız.
20:129وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ لَكَانَ لِزَامًا وَأَجَلٌ مُسَمًّى
Diyanet Meali:Rabbin tarafından daha önce söylenmiş bir hüküm ve belirlenmiş bir süre olmasaydı, onlar da hemen cezalandırılırlardı.*
20:130وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ غُرُوبِهَا
Diyanet Meali:(O hâlde, onların söylediklerine sabret) ve güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tespih et.
20:131وَرِزْقُ رَبِّكَ خَيْرٌ وَأَبْقَىٰ
Diyanet Meali:Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha kalıcıdır.
20:133وَقَالُوا لَوْلَا يَأْتِينَا بِآيَةٍ مِنْ رَبِّهِ
Diyanet Meali:İnanmayanlar, “Doğru söylediğine dair bize Rabbinden açık bir delil (bir mucize) getirse ya!” dediler.
20:134رَبَّنَا لَوْلَا أَرْسَلْتَ إِلَيْنَا رَسُولًا فَنَتَّبِعَ آيَاتِكَ مِنْ قَبْلِ أَنْ نَذِلَّ وَنَخْزَىٰ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Keşke bize bir peygamber gönderseydin de alçalıp rezil olmadan önce âyetlerine uysaydık.” 
21:2مَا يَأْتِيهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنْ رَبِّهِمْ مُحْدَثٍ إِلَّا اسْتَمَعُوهُ وَهُمْ يَلْعَبُونَ
Diyanet Meali:Rab’lerinden kendilerine yeni bir öğüt (bir uyarı) gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak, kalpleri de gaflette olarak dinlemesinler.*
21:4قَالَ رَبِّي يَعْلَمُ الْقَوْلَ فِي السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Diyanet Meali:Peygamber, onlara dedi ki: “Rabbim yerdeki ve gökteki her sözü bilir. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”*
21:22فَسُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ
Diyanet Meali:Demek ki, Arş’ın Rabbi Allah, onların nitelemelerinden uzaktır, yücedir.
21:42بَلْ هُمْ عَنْ ذِكْرِ رَبِّهِمْ مُعْرِضُونَ
Diyanet Meali:Öyle iken onlar Rablerinin zikrinden yüz çevirmekteler.
21:46وَلَئِنْ مَسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِنْ عَذَابِ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ يَا وَيْلَنَا اِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ
Diyanet Meali:Andolsun, onlara Rabbinin azabından hafif bir esinti dokunsa, muhakkak “Eyvah bize! Gerçekten biz zalim kimselerdik” diyeceklerdir.*
21:49الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ وَهُمْ مِنَ السَّاعَةِ مُشْفِقُونَ
Diyanet Meali:Onlar, görmedikleri hâlde Rablerinden içten içe korkarlar. Onlar kıyamet gününden de korkarlar.*
21:56قَالَ بَلْ رَبُّكُمْ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الَّذِي فَطَرَهُنَّ
Diyanet Meali:İbrahim, dedi ki: “Hayır! Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir. O, bunları yaratandır.”
21:56قَالَ بَلْ رَبُّكُمْ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ الَّذِي فَطَرَهُنَّ
Diyanet Meali:İbrahim, dedi ki: “Hayır! Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir. O, bunları yaratandır.”
21:83وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنْتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
Diyanet Meali:Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine, “Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin” diye niyaz etmişti.*
21:89وَزَكَرِيَّا إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ رَبِّ لَا تَذَرْنِي فَرْدًا وَأَنْتَ خَيْرُ الْوَارِثِينَ
Diyanet Meali:Zekeriya’yı da hatırla. Hani o, Rabbine, “Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın” diye dua etmişti.*
21:89وَزَكَرِيَّا إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ رَبِّ لَا تَذَرْنِي فَرْدًا وَأَنْتَ خَيْرُ الْوَارِثِينَ
Diyanet Meali:Zekeriya’yı da hatırla. Hani o, Rabbine, “Rabbim! Beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın” diye dua etmişti.*
21:92إِنَّ هَٰذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ
Diyanet Meali:Şüphesiz bu (İslâm), tek ümmet (din) olarak sizin ümmetiniz (dininiz)dir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk edin.*
21:112قَالَ رَبِّ احْكُمْ بِالْحَقِّ وَرَبُّنَا الرَّحْمَٰنُ الْمُسْتَعَانُ عَلَىٰ مَا تَصِفُونَ
Diyanet Meali:(Peygamber), “Ey Rabbim! Hak ile hüküm ver. Bizim Rabbimiz, sizin nitelemelerinize karşı yardımı istenecek olan Rahmân’dır” dedi.*
21:112قَالَ رَبِّ احْكُمْ بِالْحَقِّ وَرَبُّنَا الرَّحْمَٰنُ الْمُسْتَعَانُ عَلَىٰ مَا تَصِفُونَ
Diyanet Meali:(Peygamber), “Ey Rabbim! Hak ile hüküm ver. Bizim Rabbimiz, sizin nitelemelerinize karşı yardımı istenecek olan Rahmân’dır” dedi.*
22:1يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ إِنَّ زَلْزَلَةَ السَّاعَةِ شَيْءٌ عَظِيمٌ
Diyanet Meali:Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Çünkü kıyamet sarsıntısı çok büyük bir şeydir.*
22:19هَٰذَانِ خَصْمَانِ اخْتَصَمُوا فِي رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:İşte iki hasım taraf ki, Rableri hakkında tartışmaya girmişlerdir.
22:30ذَٰلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ حُرُمَاتِ اللَّهِ فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ عِنْدَ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Bu böyle. Kim Allah’ın hükümlerine saygı gösterirse, bu, Rabbi katında kendisi için bir hayırdır.
22:40الَّذِينَ أُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ بِغَيْرِ حَقٍّ إِلَّا أَنْ يَقُولُوا رَبُّنَا اللَّهُ
Diyanet Meali:Onlar, haksız yere, sırf, “Rabbimiz Allah’tır” demelerinden dolayı yurtlarından çıkarılmış kimselerdir.
22:47وَإِنَّ يَوْمًا عِنْدَ رَبِّكَ كَأَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir.
22:54وَلِيَعْلَمَ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ
Diyanet Meali:Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar onun, Rabbinden gelen hak olduğunu bilsinler … diye Allah böyle yapar.
22:67وَادْعُ إِلَىٰ رَبِّكَ إِنَّكَ لَعَلَىٰ هُدًى مُسْتَقِيمٍ
Diyanet Meali:Sen Rabbine davet et. Çünkü sen hiç şüphesiz hakka götüren dosdoğru bir yol üzerindesin.
22:77يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ
Diyanet Meali:Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin…
23:26قَالَ رَبِّ انْصُرْنِي بِمَا كَذَّبُونِ
Diyanet Meali:(Nûh), “Rabbim! Beni yalanlamalarına karşı bana yardım et!” dedi.*
23:29وَقُلْ رَبِّ أَنْزِلْنِي مُنْزَلًا مُبَارَكًا وَأَنْتَ خَيْرُ الْمُنْزِلِينَ
Diyanet Meali:Yine de ki: “Ey Rabbim! Beni bereketli bir yere kondur. Sen, konuk edenlerin en hayırlısısın.”*
23:39قَالَ رَبِّ انْصُرْنِي بِمَا كَذَّبُونِ
Diyanet Meali:O peygamber, “Ey Rabbim! Yalanlamalarına karşı bana yardım et!” dedi.*
23:52وَإِنَّ هَٰذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاتَّقُونِ
Diyanet Meali:Şüphesiz bu (İslâm), tek bir din olarak sizin dininizdir. Ben de Rabbinizim. Öyle ise bana karşı gelmekten sakının.*
23:57إِنَّ الَّذِينَ هُمْ مِنْ خَشْيَةِ رَبِّهِمْ مُشْفِقُونَ
Diyanet Meali:Rablerinin azametinden korkup titreyenler…*
23:58وَالَّذِينَ هُمْ بِآيَاتِ رَبِّهِمْ يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Rablerinin âyetlerine inananlar…*
23:59وَالَّذِينَ هُمْ بِرَبِّهِمْ لَا يُشْرِكُونَ
Diyanet Meali:Rablerine ortak koşmayanlar…*
23:60وَالَّذِينَ يُؤْتُونَ مَا آتَوْا وَقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ أَنَّهُمْ إِلَىٰ رَبِّهِمْ رَاجِعُونَ
Diyanet Meali:Rabblerine dönecekleri için verdiklerini kalpleri ürpererek verenler…*
23:72أَمْ تَسْأَلُهُمْ خَرْجًا فَخَرَاجُ رَبِّكَ خَيْرٌ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! Yoksa sen onlardan bir vergi mi istiyorsun (da inanmıyorlar)? Rabbinin vergisi daha hayırlıdır. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.*
23:76وَلَقَدْ أَخَذْنَاهُمْ بِالْعَذَابِ فَمَا اسْتَكَانُوا لِرَبِّهِمْ وَمَا يَتَضَرَّعُونَ
Diyanet Meali:Andolsun, biz onları azap ile kıskıvrak yakaladık da yine Rablerine boyun eğmediler ve O’na yalvarıp yakarmadılar.*
23:86قُلْ مَنْ رَبُّ السَّمَاوَاتِ السَّبْعِ
Diyanet Meali:De ki: “Yedi kat göklerin Rabbi, (büyük Arş’ın Rabbi) kimdir?”
23:86وَرَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Diyanet Meali:(De ki: “Yedi kat göklerin Rabbi), büyük Arş’ın Rabbi (kimdir)?”
23:93قُلْ رَبِّ إِمَّا تُرِيَنِّي مَا يُوعَدُونَ
Diyanet Meali:(93-94) De ki: “Ey Rabbim! Onlara yöneltilen tehditleri bana mutlaka göstereceksen, beni o zalim milletin içinde bulundurma.”*
23:94رَبِّ فَلَا تَجْعَلْنِي فِي الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Diyanet Meali:(93-94) De ki: “Ey Rabbim! Onlara yöneltilen tehditleri bana mutlaka göstereceksen, beni o zalim milletin içinde bulundurma.”*
23:97وَقُلْ رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ
Diyanet Meali:De ki: “Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım.”*
23:98وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَنْ يَحْضُرُونِ
Diyanet Meali:“Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım.”*
23:99حَتَّىٰ إِذَا جَاءَ أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ رَبِّ ارْجِعُونِ
Diyanet Meali:Nihayet onlardan birine ölüm gelince, “Rabbim! Beni dünyaya geri gönderiniz…” der.*
23:106قَالُوا رَبَّنَا غَلَبَتْ عَلَيْنَا شِقْوَتُنَا وَكُنَّا قَوْمًا ضَالِّينَ
Diyanet Meali:Onlar da şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Biz azgınlığımıza yenik düştük ve sapık bir toplum olduk.”*
23:107رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْهَا فَإِنْ عُدْنَا فَإِنَّا ظَالِمُونَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar. Eğer (tekrar günaha) dönersek şüphesiz kendimize zulmetmiş oluruz.”*
23:109رَبَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَأَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Biz inandık, bizi bağışla, bize merhamet et, sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.” 
23:116فَتَعَالَى اللَّهُ الْمَلِكُ الْحَقُّ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْكَرِيمِ
Diyanet Meali:Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. O’ndan başka hiç ilâh yoktur. O, şerefli ve yüce Arş’ın Rabbidir.*
23:117وَمَنْ يَدْعُ مَعَ اللَّهِ إِلَٰهًا آخَرَ لَا بُرْهَانَ لَهُ بِهِ فَإِنَّمَا حِسَابُهُ عِنْدَ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Kim, hakkında hiçbir delili olmadığı hâlde Allah ile birlikte başka bir ilâha taparsa, onun hesabı ancak Rabbi katındadır.
23:118وَقُلْ رَبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَأَنْتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
Diyanet Meali:De ki: “Rabbim! Bağışla, merhamet et. Çünkü sen merhamet edenlerin en hayırlısısın!”*
25:16لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَاءُونَ خَالِدِينَ كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ وَعْدًا مَسْئُولًا
Diyanet Meali:Ebedî olarak kalacakları orada onlar için diledikleri her şey vardır. Bu, Rabbinin uhdesine aldığı, (yerine getirilmesi) istenen bir va’didir.*
25:20وَجَعَلْنَا بَعْضَكُمْ لِبَعْضٍ فِتْنَةً أَتَصْبِرُونَ وَكَانَ رَبُّكَ بَصِيرًا
Diyanet Meali:(Ey insanlar!) Sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. (Bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin, hakkıyla görendir.
25:21لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْنَا الْمَلَائِكَةُ أَوْ نَرَىٰ رَبَّنَا
Diyanet Meali:“Bize melekler indirilseydi, yahut Rabbimizi görseydik ya!”
25:30وَقَالَ الرَّسُولُ يَا رَبِّ إِنَّ قَوْمِي اتَّخَذُوا هَٰذَا الْقُرْآنَ مَهْجُورًا
Diyanet Meali:Peygamber, “Ey Rabbim! Kavmim şu Kur’an’ı terk edilmiş bir şey hâline getirdi” dedi.*
25:31وَكَفَىٰ بِرَبِّكَ هَادِيًا وَنَصِيرًا
Diyanet Meali:Yol gösterici ve yardım edici olarak Rabbin yeter.
25:45أَلَمْ تَرَ إِلَىٰ رَبِّكَ كَيْفَ مَدَّ الظِّلَّ وَلَوْ شَاءَ لَجَعَلَهُ سَاكِنًا
Diyanet Meali:Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmez misin? İsteseydi onu sabit kılardı.
25:54فَجَعَلَهُ نَسَبًا وَصِهْرًا وَكَانَ رَبُّكَ قَدِيرًا
Diyanet Meali:(O, sudan bir insan yaratıp) ondan soy sop ve hısımlık meydana getirendir. Rabbin, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
25:55وَكَانَ الْكَافِرُ عَلَىٰ رَبِّهِ ظَهِيرًا
Diyanet Meali:Kâfir, Rabbine karşı (şeytana) arka çıkandır.
25:57قُلْ مَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِلَّا مَنْ شَاءَ أَنْ يَتَّخِذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا
Diyanet Meali:De ki: “Ben buna karşılık sizden dileyen kimsenin, Rabbine giden yolu tutmasından başka herhangi bir ücret istemiyorum.”*
25:64وَالَّذِينَ يَبِيتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا
Diyanet Meali:Onlar, Rabblerine secde ederek ve kıyamda durarak geceleyenlerdir.*
25:65وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَ
Diyanet Meali:Onlar, şöyle diyenlerdir: “Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır…”
25:73وَالَّذِينَ إِذَا ذُكِّرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا
Diyanet Meali:Onlar, kendilerine Rabblerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler.*
25:74وَالَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ أَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ أَعْيُنٍ
Diyanet Meali:Onlar, “Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl…” diyenlerdir.
25:77قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!”
26:9وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin, elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.*
26:10وَإِذْ نَادَىٰ رَبُّكَ مُوسَىٰ أَنِ ائْتِ الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ
Diyanet Meali:Hani Rabbin, Mûsâ’ya; “Zalimler topluluğuna git!” diye seslenmişti.*
26:12قَالَ رَبِّ إِنِّي أَخَافُ أَنْ يُكَذِّبُونِ
Diyanet Meali:Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Muhakkak ki ben, beni yalanlamalarından korkuyorum.”*
26:16فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَا إِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Firavun’a gidin ve deyin: “Şüphesiz biz âlemlerin Rabbinin elçisiyiz.”*
26:21فَفَرَرْتُ مِنْكُمْ لَمَّا خِفْتُكُمْ فَوَهَبَ لِي رَبِّي حُكْمًا
Diyanet Meali:“Sizden korktuğum için de hemen aranızdan kaçtım. Derken, Rabbim bana hüküm ve hikmet bahşetti (de beni peygamberlerden kıldı).”
26:23قَالَ فِرْعَوْنُ وَمَا رَبُّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Firavun, “Âlemlerin Rabbi de nedir?” dedi.*
26:24قَالَ رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ
Diyanet Meali:Mûsâ, “O, göklerin ve yerin ve her ikisi arasında bulunan her şeyin Rabbidir. Eğer gerçekten inanırsanız bu böyledir.”*
26:26قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:Mûsâ, “O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir” dedi.*
26:26قَالَ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:Mûsâ, “O, sizin de Rabbiniz, geçmiş atalarınızın da Rabbidir” dedi.*
26:28قَالَ رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِنْ كُنْتُمْ تَعْقِلُونَ
Diyanet Meali:Mûsâ, “O, doğunun da batının da ve ikisi arasındaki her şeyin de Rabbidir. Eğer düşünüyorsanız bu, böyledir” dedi.*
26:47قَالُوا آمَنَّا بِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Âlemlerin Rabbine inandık” dediler.*
26:48رَبِّ مُوسَىٰ وَهَارُونَ
Diyanet Meali:“Mûsâ’nın ve Hârûn’un Rabbi’ne.”*
26:50قَالُوا لَا ضَيْرَ إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَ
Diyanet Meali:Sihirbazlar şöyle dediler: “Zararı yok, mutlaka Rabbimize döneceğiz.”*
26:51إِنَّا نَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَنْ كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:“(Burada) ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimizin, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz.”*
26:62قَالَ كَلَّا إِنَّ مَعِيَ رَبِّي سَيَهْدِينِ
Diyanet Meali:Mûsâ, “Hayır! Rabbim şüphesiz benimledir, bana yol gösterecektir” dedi.*
26:68وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Diyanet Meali:Şüphesiz ki senin Rabbin elbette mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.*
26:77فَإِنَّهُمْ عَدُوٌّ لِي إِلَّا رَبَّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah, dostumdur.”*
26:83رَبِّ هَبْ لِي حُكْمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.”*
26:98إِذْ نُسَوِّيكُمْ بِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Çünkü sizi, âlemlerin Rabbi ile bir tutuyorduk.”*
26:104وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır.*
26:109وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”*
26:113إِنْ حِسَابُهُمْ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّي لَوْ تَشْعُرُونَ
Diyanet Meali:“Onların hesaplarını görmek ancak Rabbime aittir. Bir anlayabilseniz!”*
26:117قَالَ رَبِّ إِنَّ قَوْمِي كَذَّبُونِ
Diyanet Meali:Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kavmim beni yalanladı.”*
26:122وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin mutlak güç sahibi olandır, çok merhametli olandır.*
26:127وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”*
26:140وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.*
26:145وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”*
26:159وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.*
26:164وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”*
26:166وَتَذَرُونَ مَا خَلَقَ لَكُمْ رَبُّكُمْ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ بَلْ أَنْتُمْ قَوْمٌ عَادُونَ
Diyanet Meali:“Rabbinizin, sizin için yarattığı eşlerinizi bırakıyor da (insanlar arasından erkeklere mi yanaşıyorsunuz)? Siz gerçekten haddi aşan bir topluluksunuz.”*
26:169رَبِّ نَجِّنِي وَأَهْلِي مِمَّا يَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbim! Beni ve ailemi onların yaptıkları çirkin işten kurtar.”*
26:175وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.*
26:180وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَىٰ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Buna karşılık sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.”*
26:188قَالَ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَا تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Şu’ayb, “Rabbim, yaptıklarınızı en iyi bilendir” dedi.*
26:191وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin, mutlak güç sahibi ve çok merhametli olandır.*
26:192وَإِنَّهُ لَتَنْزِيلُ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz bu Kur’an, âlemlerin Rabbi’nin indirmesidir.*
27:8أَنْ بُورِكَ مَنْ فِي النَّارِ وَمَنْ حَوْلَهَا وَسُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:(Mûsâ ateşe varınca ona şöyle seslenildi:) “Ateşin başındaki de çevresindekiler de kutlu olsun! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden uzaktır.”
27:19وَقَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ
Diyanet Meali:(Süleyman, onun bu sözüne tebessüm ile gülerek) dedi ki: “Ey Rabbim! Beni; bana ve ana-babama verdiğin nimetlere şükretmeye … sevk et…”
27:26اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Diyanet Meali:Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. Büyük Arş’ın Rabbidir.*
27:40قَالَ هَٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّي لِيَبْلُوَنِي أَأَشْكُرُ أَمْ أَكْفُرُ
Diyanet Meali:“Bu, şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için, Rabbimin bana bir lütfudur.”
27:40وَمَنْ شَكَرَ فَإِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِهِ وَمَنْ كَفَرَ فَإِنَّ رَبِّي غَنِيٌّ كَرِيمٌ
Diyanet Meali:“Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse (bilsin ki) Rabbim her bakımdan sınırsız zengindir, cömerttir.”
27:44قَالَتْ رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي
Diyanet Meali:Belkıs, “Ey Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmetmiştim…” dedi.
27:44إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي وَأَسْلَمْتُ مَعَ سُلَيْمَانَ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Şüphesiz ben nefsime zulmetmiştim. Şimdi ise Süleyman ile birlikte âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum.”
27:73وَإِنَّ رَبَّكَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَشْكُرُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin insanlara karşı lütuf sahibidir. Ancak onların çoğu şükretmezler.*
27:74وَإِنَّ رَبَّكَ لَيَعْلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمْ وَمَا يُعْلِنُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin, onların kalplerinin gizlediği şeyleri de, açığa çıkardıklarını da mutlaka bilir.*
27:78إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ بِحُكْمِهِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin, onların arasında hükmünü verecektir. O, mutlak güç sahibidir, hakkıyla bilendir.*
27:91إِنَّمَا أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ رَبَّ هَٰذِهِ الْبَلْدَةِ الَّذِي حَرَّمَهَا
Diyanet Meali:“Bana ancak, bu beldenin (Mekke’nin); onu mukaddes kılan … Rabbine kulluk yapmam emredildi.”
27:93سَيُرِيكُمْ آيَاتِهِ فَتَعْرِفُونَهَا وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:“O, âyetlerini size gösterecek ve siz de onları tanıyacaksınız. Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir.”
28:16قَالَ رَبِّ إِنِّي ظَلَمْتُ نَفْسِي فَاغْفِرْ لِي فَغَفَرَ لَهُ
Diyanet Meali:Mûsâ, “Rabbim! Şüphesiz ben nefsime zulmettim. Beni affet” dedi. Allah da onu affetti.
28:17قَالَ رَبِّ بِمَا أَنْعَمْتَ عَلَيَّ فَلَنْ أَكُونَ ظَهِيرًا لِلْمُجْرِمِينَ
Diyanet Meali:“Rabbim! Bana verdiğin nimetle asla suçlulara arka çıkmayacağım” dedi.*
28:21فَخَرَجَ مِنْهَا خَائِفًا يَتَرَقَّبُ قَالَ رَبِّ نَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Diyanet Meali:Mûsâ, korku içinde etrafı gözetleyerek şehirden çıktı ve “Ey Rabbim! Beni bu zalim kavimden kurtar” dedi.*
28:22وَلَمَّا تَوَجَّهَ تِلْقَاءَ مَدْيَنَ قَالَ عَسَىٰ رَبِّي أَنْ يَهْدِيَنِي سَوَاءَ السَّبِيلِ
Diyanet Meali:(Şehirden çıkıp) Medyen’e doğru yöneldiğinde, “Umarım Rabbim beni doğru yola iletir” dedi.*
28:24فَقَالَ رَبِّ إِنِّي لِمَا أَنْزَلْتَ إِلَيَّ مِنْ خَيْرٍ فَقِيرٌ
Diyanet Meali:“Rabbim! Bana göndereceğin her hayra muhtacım” dedi.
28:30يَا مُوسَىٰ إِنِّي أَنَا اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.”
28:32فَذَانِكَ بُرْهَانَانِ مِنْ رَبِّكَ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَمَلَئِهِ
Diyanet Meali:“İşte bunlar, Firavun ve ileri gelen adamlarına (göstermen için) Rabbin tarafından (sana verilen) iki delildir.”
28:33قَالَ رَبِّ إِنِّي قَتَلْتُ مِنْهُمْ نَفْسًا فَأَخَافُ أَنْ يَقْتُلُونِ
Diyanet Meali:Mûsâ, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Şüphesiz ben onlardan birisini öldürdüm. Onların da beni öldürmelerinden korkuyorum.”*
28:37وَقَالَ مُوسَىٰ رَبِّي أَعْلَمُ بِمَنْ جَاءَ بِالْهُدَىٰ مِنْ عِنْدِهِ
Diyanet Meali:Mûsâ, “Katından kimin hidayet getirdiğini … Rabbim daha iyi bilir.” dedi.
28:46وَمَا كُنْتَ بِجَانِبِ الطُّورِ إِذْ نَادَيْنَا وَلَٰكِنْ رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ
Diyanet Meali:Yine biz (Mûsâ’ya) seslendiğimiz zaman Tûr’un yan tarafında da değildin. Fakat Rabbinden bir rahmet olarak, (… o haberleri sana bildiriyoruz).
28:47رَبَّنَا لَوْلَا أَرْسَلْتَ إِلَيْنَا رَسُولًا فَنَتَّبِعَ آيَاتِكَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bize bir Peygamber gönderseydin de âyetlerine uysaydık (ve mü’minlerden olsaydık” diyecek olmasalardı, seni peygamber olarak göndermezdik).
28:53وَإِذَا يُتْلَىٰ عَلَيْهِمْ قَالُوا آمَنَّا بِهِ إِنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّنَا
Diyanet Meali:Kur’an kendilerine okunduğu zaman, “Ona inandık, şüphesiz o Rabbimizden gelen gerçektir.” derler.
28:59وَمَا كَانَ رَبُّكَ مُهْلِكَ الْقُرَىٰ حَتَّىٰ يَبْعَثَ فِي أُمِّهَا رَسُولًا
Diyanet Meali:Rabbin, ülkelerin merkezî yerlerine bir peygamber göndermedikçe oraları helâk edici değildir.
28:63رَبَّنَا هَٰؤُلَاءِ الَّذِينَ أَغْوَيْنَا أَغْوَيْنَاهُمْ كَمَا غَوَيْنَا
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! İşte şunlar bizim azdırdıklarımızdır. Kendimiz azdığımız gibi onları da azdırdık.”
28:68وَرَبُّكَ يَخْلُقُ مَا يَشَاءُ وَيَخْتَارُ مَا كَانَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ
Diyanet Meali:Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçim hakkı yoktur.
28:69وَرَبُّكَ يَعْلَمُ مَا تُكِنُّ صُدُورُهُمْ وَمَا يُعْلِنُونَ
Diyanet Meali:Rabbin, onların sinelerinin gizlediğini de açığa vurduklarını da bilir.*
28:85قُلْ رَبِّي أَعْلَمُ مَنْ جَاءَ بِالْهُدَىٰ وَمَنْ هُوَ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ
Diyanet Meali:De ki: “Rabbim hidayetle geleni ve apaçık bir sapıklık içinde olanı daha iyi bilir.”
28:86وَمَا كُنْتَ تَرْجُو أَنْ يُلْقَىٰ إِلَيْكَ الْكِتَابُ إِلَّا رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ
Diyanet Meali:Sen, bu kitabın sana verileceğini ummuyordun. Ancak o, Rabbinden bir rahmet olarak sana verildi.
28:87وَادْعُ إِلَىٰ رَبِّكَ وَلَا تَكُونَنَّ مِنَ الْمُشْرِكِينَ
Diyanet Meali:Rabbine çağır ve sakın Allah’a ortak koşanlardan olma!
29:10وَلَئِنْ جَاءَ نَصْرٌ مِنْ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ إِنَّا كُنَّا مَعَكُمْ
Diyanet Meali:Andolsun, Rabbinden bir yardım gelecek olsa mutlaka, “Biz de sizinle beraberdik” derler.
29:26فَآمَنَ لَهُ لُوطٌ وَقَالَ إِنِّي مُهَاجِرٌ إِلَىٰ رَبِّي إِنَّهُ هُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Diyanet Meali:Bunun üzerine Lût, ona (İbrahim’e) iman etti. İbrahim, “Ben, Rabbime (gitmemi emrettiği yere) hicret edeceğim. Şüphesiz O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir” dedi.*
29:30قَالَ رَبِّ انْصُرْنِي عَلَى الْقَوْمِ الْمُفْسِدِينَ
Diyanet Meali:(Lût) “Ey Rabbim! Şu bozguncu kavme karşı bana yardım et” dedi.*
29:50وَقَالُوا لَوْلَا أُنْزِلَ عَلَيْهِ آيَاتٌ مِنْ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Dediler ki: “Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!”
29:59الَّذِينَ صَبَرُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Diyanet Meali:Onlar, sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimselerdir.*
30:8وَإِنَّ كَثِيرًا مِنَ النَّاسِ بِلِقَاءِ رَبِّهِمْ لَكَافِرُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz insanların birçoğu Rablerine kavuşacaklarını inkâr ediyorlar.
30:33وَإِذَا مَسَّ النَّاسَ ضُرٌّ دَعَوْا رَبَّهُمْ مُنِيبِينَ إِلَيْهِ
Diyanet Meali:İnsanlara bir zarar dokunduğu zaman, Rablerine yönelerek O’na dua ederler.
30:33ثُمَّ إِذَا أَذَاقَهُمْ مِنْهُ رَحْمَةً إِذَا فَرِيقٌ مِنْهُمْ بِرَبِّهِمْ يُشْرِكُونَ
Diyanet Meali:Sonra Allah, onlara kendinden bir rahmet tattırınca da, bir bakarsın ki içlerinden bir grup, Rablerine ortak koşuyorlar.
31:5أُولَٰئِكَ عَلَىٰ هُدًى مِنْ رَبِّهِمْ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Diyanet Meali:İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.*
31:33يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْمًا لَا يَجْزِي وَالِدٌ عَنْ وَلَدِهِ
Diyanet Meali:Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna hiçbir yarar sağlayamayacağı, (hiçbir çocuğun da babasına hiçbir yarar sağlayamayacağı) günden korkun!
32:2تَنْزِيلُ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ فِيهِ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan bu Kitab’ın indirilişi, âlemlerin Rabbi tarafındandır.*
32:3بَلْ هُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ لِتُنْذِرَ قَوْمًا مَا أَتَاهُمْ مِنْ نَذِيرٍ مِنْ قَبْلِكَ
Diyanet Meali:Hayır o, kendilerine senden önce hiçbir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi uyarman için, (doğru yolu bulsunlar diye) Rabbin tarafından indirilmiş gerçektir.
32:10بَلْ هُمْ بِلِقَاءِ رَبِّهِمْ كَافِرُونَ
Diyanet Meali:Hayır, onlar Rablerine kavuşmayı inkâr etmektedirler.
32:11قُلْ يَتَوَفَّاكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذِي وُكِّلَ بِكُمْ ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ
Diyanet Meali:De ki: “Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”*
32:12وَلَوْ تَرَىٰ إِذِ الْمُجْرِمُونَ نَاكِسُو رُءُوسِهِمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Suçlular, Rablerinin huzurunda boyunlarını büküp, (… dedikleri vakit, onları) bir görsen!
32:12رَبَّنَا أَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا إِنَّا مُوقِنُونَ
Diyanet Meali:“Rabbimiz! (Gerçeği) gördük ve işittik. Artık şimdi bizi (dünyaya) döndür ki, salih amel işleyelim. Biz artık kesin olarak inanmaktayız.”
32:15خَرُّوا سُجَّدًا وَسَبَّحُوا بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَهُمْ لَا يَسْتَكْبِرُونَ
Diyanet Meali:(Bizim âyetlerimize ancak, kendilerine bu âyetlerle öğüt verildiği zaman) secdeye kapanan, kibirlenmeksizin Rablerine hamd ederek tespih edenler (inanırlar).
32:16يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًا وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنْفِقُونَ
Diyanet Meali:Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için (yataklarından kalkarlar). Kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden de Allah için harcarlar.
32:22وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ ذُكِّرَ بِآيَاتِ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Kim, Rabbinin âyetleri kendisine hatırlatıldıktan (sonra onlardan yüz çevirenden) daha zalimdir?
32:25إِنَّ رَبَّكَ هُوَ يَفْصِلُ بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin kıyamet günü, üzerinde ayrılığa düşmekte oldukları şeyler konusunda onlar arasında hüküm verecektir.*
33:2وَاتَّبِعْ مَا يُوحَىٰ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ إِنَّ اللَّهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرًا
Diyanet Meali:Rabbinden sana vahyolunana uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.*
33:67وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلَا
Diyanet Meali:Yine şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! Biz önderlerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yoldan saptırdılar.”*
33:68رَبَّنَا آتِهِمْ ضِعْفَيْنِ مِنَ الْعَذَابِ وَالْعَنْهُمْ لَعْنًا كَبِيرًا
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver ve onları büyük bir lânete uğrat.”*
34:3قُلْ بَلَىٰ وَرَبِّي لَتَأْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِ
Diyanet Meali:De ki: “Hayır, öyle değil, gaybı bilen Rabbime andolsun ki, Kıyamet size mutlaka gelecektir.”
34:6وَيَرَى الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ الَّذِي أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ هُوَ الْحَقَّ
Diyanet Meali:Kendilerine ilim verilenler, Rabbinden sana indirilen Kur’an’ın gerçek olduğunu (ve onun, mutlak güç sahibi ve övgüye lâyık Allah’ın yoluna ilettiğini) görürler.
34:12وَمِنَ الْجِنِّ مَنْ يَعْمَلُ بَيْنَ يَدَيْهِ بِإِذْنِ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Cinlerden de Rabbinin izniyle onun önünde çalışanlar vardı.
34:15كُلُوا مِنْ رِزْقِ رَبِّكُمْ وَاشْكُرُوا لَهُ بَلْدَةٌ طَيِّبَةٌ وَرَبٌّ غَفُورٌ
Diyanet Meali:“Rabbinizin rızkından yiyin ve O’na şükredin. Beldeniz güzel bir belde, Rabbiniz de çok bağışlayıcı bir Rabdir.”
34:15كُلُوا مِنْ رِزْقِ رَبِّكُمْ وَاشْكُرُوا لَهُ بَلْدَةٌ طَيِّبَةٌ وَرَبٌّ غَفُورٌ
Diyanet Meali:“Rabbinizin rızkından yiyin ve O’na şükredin. Beldeniz güzel bir belde, Rabbiniz de çok bağışlayıcı bir Rabdir.”
34:19فَقَالُوا رَبَّنَا بَاعِدْ بَيْنَ أَسْفَارِنَا وَظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ
Diyanet Meali:Onlar ise, “Ey Rabbimiz! Yolculuğumuzun konakları arasını uzaklaştır” dediler ve kendilerine zulmettiler.
34:21وَرَبُّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ حَفِيظٌ
Diyanet Meali:Senin Rabbin her şey üzerinde hakiki bir koruyucudur.
34:23حَتَّىٰ إِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ قَالُوا الْحَقَّ
Diyanet Meali:(Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Onlar da “Gerçeği” diye cevap verirler.
34:26قُلْ يَجْمَعُ بَيْنَنَا رَبُّنَا ثُمَّ يَفْتَحُ بَيْنَنَا بِالْحَقِّ وَهُوَ الْفَتَّاحُ الْعَلِيمُ
Diyanet Meali:De ki: “Rabbimiz hepimizi kıyamet günü bir araya toplayacak, sonra da aramızda hak ile hüküm verecektir. O, gerçeği apaçık ortaya koyan, hakkıyla bilendir.”*
34:31وَلَوْ تَرَىٰ إِذِ الظَّالِمُونَ مَوْقُوفُونَ عِنْدَ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Zalimler, Rablerinin huzurunda durduruldukları zaman hâllerini bir görsen!
34:36قُلْ إِنَّ رَبِّي يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ وَيَقْدِرُ
Diyanet Meali:Ey Muhammed, de ki: “Şüphesiz, Rabbim rızkı dilediğine bol verir ve (dilediğine) kısar.”
34:39قُلْ إِنَّ رَبِّي يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَيَقْدِرُ لَهُ
Diyanet Meali:De ki: “Şüphesiz, Rabbim rızkı kullarından dilediğine bol bol verir ve (dilediğine) kısar.”
34:48قُلْ إِنَّ رَبِّي يَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَّامُ الْغُيُوبِ
Diyanet Meali:De ki: “Şüphesiz Rabbim gerçeği ortaya koyar. O, gaybleri hakkıyla bilendir.”*
34:50وَإِنِ اهْتَدَيْتُ فَبِمَا يُوحِي إِلَيَّ رَبِّي
Diyanet Meali:“Eğer hidayete ermişsem, bu da Rabbimin bana vahyettiği sayesindedir.”
35:13ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُ
Diyanet Meali:İşte bu, Allah’tır, Rabbinizdir.
35:18إِنَّمَا تُنْذِرُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ
Diyanet Meali:Sen ancak, görmedikleri hâlde Rablerinden için için korkanları ve namaz kılanları uyarırsın.
35:34إِنَّ رَبَّنَا لَغَفُورٌ شَكُورٌ
Diyanet Meali:“Şüphesiz Rabbimiz çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.”
35:37رَبَّنَا أَخْرِجْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا غَيْرَ الَّذِي كُنَّا نَعْمَلُ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki dünyada iken işlemekte olduğumuzdan başka ameller, salih ameller işleyelim.”
35:39وَلَا يَزِيدُ الْكَافِرِينَ كُفْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ إِلَّا مَقْتًا
Diyanet Meali:İnkârcıların inkârı, Rableri katında ancak uğrayacakları gazabı artırır.
36:16قَالُوا رَبُّنَا يَعْلَمُ إِنَّا إِلَيْكُمْ لَمُرْسَلُونَ
Diyanet Meali:(Elçiler ise) şöyle dediler: “Bizim gerçekten size gönderilmiş elçiler olduğumuzu Rabbimiz biliyor.”*
36:25إِنِّي آمَنْتُ بِرَبِّكُمْ فَاسْمَعُونِ
Diyanet Meali:“Şüphesiz ben sizin Rabbinize inandım. Gelin, beni dinleyin!”*
36:27بِمَا غَفَرَ لِي رَبِّي وَجَعَلَنِي مِنَ الْمُكْرَمِينَ
Diyanet Meali:“(Keşke kavmim), Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını (bilseydi)!”* 
36:46وَمَا تَأْتِيهِمْ مِنْ آيَةٍ مِنْ آيَاتِ رَبِّهِمْ إِلَّا كَانُوا عَنْهَا مُعْرِضِينَ
Diyanet Meali:Onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelmez ki ondan yüz çeviriyor olmasınlar.*
36:51وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَإِذَا هُمْ مِنَ الْأَجْدَاثِ إِلَىٰ رَبِّهِمْ يَنْسِلُونَ
Diyanet Meali:Sûra üfürülür. Bir de bakarsın, kabirlerden çıkmış, Rablerine doğru akın akın gitmektedirler.*
36:58سَلَامٌ قَوْلًا مِنْ رَبٍّ رَحِيمٍ
Diyanet Meali:Çok merhametli olan Rab’den bir söz olarak (kendilerine) “Selâm” (vardır).*
37:5رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا
Diyanet Meali:O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir.
37:5وَرَبُّ الْمَشَارِقِ
Diyanet Meali:Doğuların da (Batıların da) Rabbidir.
37:31فَحَقَّ عَلَيْنَا قَوْلُ رَبِّنَا إِنَّا لَذَائِقُونَ
Diyanet Meali:“Artık Rabbimizin sözü (azap) bizim hakkımızda gerçekleşti. Biz onu mutlaka tadacağız.”*
37:57وَلَوْلَا نِعْمَةُ رَبِّي لَكُنْتُ مِنَ الْمُحْضَرِينَ
Diyanet Meali:“Rabbimin nimeti olmasaydı, mutlaka ben de cehenneme konulanlardan olmuştum.”*
37:84إِذْ جَاءَ رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
Diyanet Meali:Hani o, Rabbine temiz bir kalple gelmişti.*
37:87فَمَا ظَنُّكُمْ بِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“O hâlde, âlemlerin Rabbi hakkında görüşünüz nedir?”*
37:99وَقَالَ إِنِّي ذَاهِبٌ إِلَىٰ رَبِّي سَيَهْدِينِ
Diyanet Meali:İbrahim, şöyle dedi: “Ben Rabbime (O’nun emrettiği yere) gideceğim. O, bana yol gösterecektir.”*
37:100رَبِّ هَبْ لِي مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”*
37:126اللَّهَ رَبَّكُمْ وَرَبَّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:“Sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah’ı (bırakarak “Ba’l’e mi tapıyorsunuz)?”*
37:126اللَّهَ رَبَّكُمْ وَرَبَّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:“Sizin ve geçmiş atalarınızın Rabbi olan Allah’ı (bırakarak “Ba’l’e mi tapıyorsunuz)?”*
37:149فَاسْتَفْتِهِمْ أَلِرَبِّكَ الْبَنَاتُ وَلَهُمُ الْبَنُونَ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! Onlara sor: Kız çocukları Rabbinin de, erkek çocukları onların mı?*
37:180سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ
Diyanet Meali:Senin Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir.*
37:180سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَ
Diyanet Meali:Senin Rabbin; kudret ve şeref sahibi olan Rab, onların nitelendirdiği şeylerden uzaktır, yücedir.*
37:182وَالْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.*
38:9أَمْ عِنْدَهُمْ خَزَائِنُ رَحْمَةِ رَبِّكَ الْعَزِيزِ الْوَهَّابِ
Diyanet Meali:Yoksa mutlak güç sahibi ve çok bağışlayan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır?*
38:16وَقَالُوا رَبَّنَا عَجِّلْ لَنَا قِطَّنَا قَبْلَ يَوْمِ الْحِسَابِ
Diyanet Meali:Müşrikler (alay ederek) şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Hesap gününden önce payımızı hemen ver!”*
38:24وَظَنَّ دَاوُودُ أَنَّمَا فَتَنَّاهُ فَاسْتَغْفَرَ رَبَّهُ وَخَرَّ رَاكِعًا وَأَنَابَ
Diyanet Meali:Dâvûd, bizim kendisini imtihan ettiğimizi anladı. Derken Rabbinden bağışlama diledi, eğilerek secdeye kapandı ve Allah’a yöneldi.
38:32فَقَالَ إِنِّي أَحْبَبْتُ حُبَّ الْخَيْرِ عَنْ ذِكْرِ رَبِّي
Diyanet Meali:Süleyman, “Gerçekten ben malı, Rabbimi anmamı sağladığından dolayı çok severim” dedi.
38:35قَالَ رَبِّ اغْفِرْ لِي وَهَبْ لِي مُلْكًا لَا يَنْبَغِي لِأَحَدٍ مِنْ بَعْدِي
Diyanet Meali:Süleyman, “Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye lâyık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet!
38:41وَاذْكُرْ عَبْدَنَا أَيُّوبَ إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الشَّيْطَانُ بِنُصْبٍ وَعَذَابٍ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Kulumuz Eyyûb’u da an. Hani o, Rabbine, “Şeytan bana bir yorgunluk ve azap dokundurdu” diye seslenmişti.*
38:61قَالُوا رَبَّنَا مَنْ قَدَّمَ لَنَا هَٰذَا فَزِدْهُ عَذَابًا ضِعْفًا فِي النَّارِ
Diyanet Meali:Şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bunu bizim önümüze kim sürdüyse, cehennemde onun azabını bir kat daha artır.”*
38:66رَبُّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الْعَزِيزُ الْغَفَّارُ
Diyanet Meali:“O, göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin Rabbidir. Mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”*
38:71إِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِنْ طِينٍ
Diyanet Meali:Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: “Muhakkak ben çamurdan bir insan yaratacağım.”*
38:79قَالَ رَبِّ فَأَنْظِرْنِي إِلَىٰ يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Diyanet Meali:İblis, “Ey Rabbim! Öyle ise bana insanların diriltilecekleri güne kadar mühlet ver” dedi.*
39:6ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّىٰ تُصْرَفُونَ
Diyanet Meali:İşte Rabbiniz olan Allah budur. Mülk (mutlak hâkimiyet) yalnız O’nundur. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde, nasıl oluyor da haktan döndürülüyorsunuz?
39:7ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
Diyanet Meali:Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O da size yaptıklarınızı haber verir.
39:8وَإِذَا مَسَّ الْإِنْسَانَ ضُرٌّ دَعَا رَبَّهُ مُنِيبًا إِلَيْهِ
Diyanet Meali:İnsana bir zarar dokunduğu zaman Rabbine yönelerek O’na yalvarır.
39:9يَحْذَرُ الْآخِرَةَ وَيَرْجُو رَحْمَةَ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Ahiretten korkarak ve Rabbinin rahmetini umarak…
39:10قُلْ يَا عِبَادِ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا رَبَّكُمْ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Bizim adımıza de ki: “Ey iman eden kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının.”
39:13قُلْ إِنِّي أَخَافُ إِنْ عَصَيْتُ رَبِّي عَذَابَ يَوْمٍ عَظِيمٍ
Diyanet Meali:De ki: “Eğer ben Rabbime isyan edersem, şüphesiz büyük bir günün azabından korkarım.”*
39:20لَٰكِنِ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ لَهُمْ غُرَفٌ مِنْ فَوْقِهَا غُرَفٌ
Diyanet Meali:Fakat Rabbine karşı gelmekten sakınanlar için (cennette) üst üste yapılmış (ve altlarından ırmaklar akan) köşkler vardır.
39:22أَفَمَنْ شَرَحَ اللَّهُ صَدْرَهُ لِلْإِسْلَامِ فَهُوَ عَلَىٰ نُورٍ مِنْ رَبِّهِ
Diyanet Meali:Allah’ın, göğsünü İslâm’a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, (kalbi imana kapalı kimse gibi midir)?
39:23تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ
Diyanet Meali:Rablerinden korkanların derileri (vücutları) ondan dolayı gerginleşir.
39:31ثُمَّ إِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ عِنْدَ رَبِّكُمْ تَخْتَصِمُونَ
Diyanet Meali:Sonra şüphesiz siz kıyamet günü Rabbinizin huzurunda muhakeme edileceksiniz.*
39:34لَهُمْ مَا يَشَاءُونَ عِنْدَ رَبِّهِمْ ذَٰلِكَ جَزَاءُ الْمُحْسِنِينَ
Diyanet Meali:Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu, iyilik yapanların mükâfatıdır.*
39:54وَأَنِيبُوا إِلَىٰ رَبِّكُمْ وَأَسْلِمُوا لَهُ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَكُمُ الْعَذَابُ
Diyanet Meali:Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun.
39:55وَاتَّبِعُوا أَحْسَنَ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكُمْ مِنْ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun…
39:69وَأَشْرَقَتِ الْأَرْضُ بِنُورِ رَبِّهَا وَوُضِعَ الْكِتَابُ
Diyanet Meali:Yeryüzü, Rabbinin nuruyla aydınlanır. Kitap (amel defterleri) ortaya konur.
39:71أَلَمْ يَأْتِكُمْ رُسُلٌ مِنْكُمْ يَتْلُونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:“Size içinizden, Rabbinizin âyetlerini size okuyan (ve bu gününüze kavuşacağınıza dair sizi uyaran) peygamberler gelmedi mi?”
39:73وَسِيقَ الَّذِينَ اتَّقَوْا رَبَّهُمْ إِلَى الْجَنَّةِ زُمَرًا
Diyanet Meali:Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler.
39:75وَتَرَى الْمَلَائِكَةَ حَافِّينَ مِنْ حَوْلِ الْعَرْشِ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Melekleri de, Rablerini hamd ile tesbih edip yücelterek Arş’ın etrafını kuşatmış hâlde görürsün.
39:75وَقُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْحَقِّ وَقِيلَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Artık kulların arasında adaletle hüküm verilmiş ve “Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur” denilmiştir.
40:6وَكَذَٰلِكَ حَقَّتْ كَلِمَتُ رَبِّكَ عَلَى الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّهُمْ أَصْحَابُ النَّارِ
Diyanet Meali:Böylece Rabbinin, inkâr edenler hakkındaki, “Onlar cehennemliklerdir” sözü gerçekleşmiş oldu.*
40:7الَّذِينَ يَحْمِلُونَ الْعَرْشَ وَمَنْ حَوْلَهُ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Arş’ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ederek tespih ederler…
40:7رَبَّنَا وَسِعْتَ كُلَّ شَيْءٍ رَحْمَةً وَعِلْمًا فَاغْفِرْ لِلَّذِينَ تَابُوا
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O hâlde tövbe eden (ve senin yoluna uyan)ları bağışla…”
40:8رَبَّنَا وَأَدْخِلْهُمْ جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدْتَهُمْ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Onları da, (onların babalarından, eşlerinden ve soylarından iyi olanları da), kendilerine vaad ettiğin Adn cennetlerine koy.”
40:11قَالُوا رَبَّنَا أَمَتَّنَا اثْنَتَيْنِ وَأَحْيَيْتَنَا اثْنَتَيْنِ فَاعْتَرَفْنَا بِذُنُوبِنَا
Diyanet Meali:Onlar da şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün, iki defa da dirilttin. Günahlarımızı kabulleniyoruz.”
40:26وَقَالَ فِرْعَوْنُ ذَرُونِي أَقْتُلْ مُوسَىٰ وَلْيَدْعُ رَبَّهُ
Diyanet Meali:Firavun dedi ki: “Bırakın beni, Mûsâ’yı öldüreyim. (Faydası olacaksa) Rabbini yardıma çağırsın!”
40:27وَقَالَ مُوسَىٰ إِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ مِنْ كُلِّ مُتَكَبِّرٍ
Diyanet Meali:Mûsâ da, “Ben, (hesap gününe inanmayan) her kibirliden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığınırım” dedi.
40:27وَقَالَ مُوسَىٰ إِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ مِنْ كُلِّ مُتَكَبِّرٍ لَا يُؤْمِنُ بِيَوْمِ الْحِسَابِ
Diyanet Meali:Mûsâ da, “Ben, hesap gününe inanmayan her kibirliden, benim de Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığınırım” dedi.*
40:28أَتَقْتُلُونَ رَجُلًا أَنْ يَقُولَ رَبِّيَ اللَّهُ
Diyanet Meali:“Rabbim Allah’tır, dediği için bir adamı öldürecek misiniz?”
40:28أَتَقْتُلُونَ رَجُلًا أَنْ يَقُولَ رَبِّيَ اللَّهُ وَقَدْ جَاءَكُمْ بِالْبَيِّنَاتِ مِنْ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:“Rabbim Allah’tır, dediği için bir adamı öldürecek misiniz? Hâlbuki o, size Rabbinizden apaçık mucizeler getirdi.”
40:49وَقَالَ الَّذِينَ فِي النَّارِ لِخَزَنَةِ جَهَنَّمَ ادْعُوا رَبَّكُمْ يُخَفِّفْ عَنَّا يَوْمًا مِنَ الْعَذَابِ
Diyanet Meali:Ateşte olanlar cehennem bekçilerine, “Rabbinize yalvarın da (hiç değilse) bir gün bizden azabı hafifletsin” derler.*
40:55وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِبْكَارِ
Diyanet Meali:Günahının bağışlanmasını iste. Akşam-sabah Rabbini hamd ederek tespih et.
40:60وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ
Diyanet Meali:Rabbiniz şöyle dedi: “Bana dua edin, duânıza cevap vereyim.”
40:62ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ
Diyanet Meali:İşte her şeyin yaratıcısı olan Rabbiniz Allah! O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur.
40:64ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ فَتَبَارَكَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:İşte Rabbiniz Allah! Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir!
40:64ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ فَتَبَارَكَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:İşte Rabbiniz Allah! Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir!
40:65هُوَ الْحَيُّ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَادْعُوهُ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:O, diridir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde sadece Allah’a itaat ederek (samimi olarak) O’na ibadet edin. Hamd, âlemlerin Rabbine mahsustur.*
40:66قُلْ إِنِّي نُهِيتُ أَنْ أَعْبُدَ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ لَمَّا جَاءَنِيَ الْبَيِّنَاتُ مِنْ رَبِّي
Diyanet Meali:De ki: “Rabbimden bana apaçık deliller gelince, Allah’ı bırakıp da taptıklarınıza tapmam bana yasaklandı…”
40:66وَأُمِرْتُ أَنْ أُسْلِمَ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Ve bana, âlemlerin Rabbine teslim olmam emredildi.”
41:9وَتَجْعَلُونَ لَهُ أَنْدَادًا ذَٰلِكَ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:De ki: “Siz mi yeri iki günde (iki evrede) yaratanı inkâr ediyor ve O’na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir.”
41:14قَالُوا لَوْ شَاءَ رَبُّنَا لَأَنْزَلَ مَلَائِكَةً
Diyanet Meali:Onlar da, “Eğer Rabbimiz dileseydi (Peygamber olarak) melekler indirirdi…” demişlerdi.
41:23وَذَٰلِكُمْ ظَنُّكُمُ الَّذِي ظَنَنْتُمْ بِرَبِّكُمْ أَرْدَاكُمْ
Diyanet Meali:“İşte bu sizin, Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınızdır. O, sizi mahvetti de (ziyâna uğrayanlardan oldunuz).”
41:29وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا رَبَّنَا أَرِنَا اللَّذَيْنِ أَضَلَّانَا مِنَ الْجِنِّ وَالْإِنْسِ نَجْعَلْهُمَا تَحْتَ أَقْدَامِنَا
Diyanet Meali:(Ateşe giren) inkârcılar şöyle derler: “Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım (ki en aşağılıklardan olsunlar).”
41:30إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ الْمَلَائِكَةُ أَلَّا تَخَافُوا وَلَا تَحْزَنُوا
Diyanet Meali:Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki: “Korkmayın, üzülmeyin, (size dünyada iken va’dedilmekte olan cennetle sevinin)!”
41:38فَإِنِ اسْتَكْبَرُوا فَالَّذِينَ عِنْدَ رَبِّكَ يُسَبِّحُونَ لَهُ بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ
Diyanet Meali:Eğer onlar büyüklük taslarlarsa, bilsinler ki Rabbinin yanında bulunanlar (melekler), gece gündüz (hiç usanmadan) O’nu tespih ederler.
41:43إِنَّ رَبَّكَ لَذُو مَغْفِرَةٍ وَذُو عِقَابٍ أَلِيمٍ
Diyanet Meali:Hiç şüphesiz senin Rabbin hem bağışlama sahibidir, hem de elem dolu bir azap sahibidir.
41:45وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ
Diyanet Meali:Eğer (azabın ertelenmesi ile ilgili olarak ezelde) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında derhal hüküm verilirdi.
41:46مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَيْهَا وَمَا رَبُّكَ بِظَلَّامٍ لِلْعَبِيدِ
Diyanet Meali:Kim iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin, kullara (zerre kadar) zulmedici değildir.*
41:50وَلَئِنْ رُجِعْتُ إِلَىٰ رَبِّي إِنَّ لِي عِنْدَهُ لَلْحُسْنَىٰ
Diyanet Meali:“Andolsun, Rabbime döndürülürsem, şüphesiz O’nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır.”
41:53أَوَلَمْ يَكْفِ بِرَبِّكَ أَنَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
Diyanet Meali:Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi?
41:54أَلَا إِنَّهُمْ فِي مِرْيَةٍ مِنْ لِقَاءِ رَبِّهِمْ أَلَا إِنَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ مُحِيطٌ
Diyanet Meali:İyi bilin ki, onlar Rablerine kavuşma konusunda şüphe içindedirler. İyi bilin ki, O, her şeyi kuşatandır.*
42:5وَالْمَلَائِكَةُ يُسَبِّحُونَ بِحَمْدِ رَبِّهِمْ وَيَسْتَغْفِرُونَ لِمَنْ فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali:Melekler ise, Rablerini hamd ile tespih ederler ve yeryüzündekiler için bağışlanma dilerler.
42:10ذَٰلِكُمُ اللَّهُ رَبِّي عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَإِلَيْهِ أُنِيبُ
Diyanet Meali:İşte bu, Rabbim Allah’tır. Yalnız O’na tevekkül ettim ve ancak O’na yöneliyorum.
42:14وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ
Diyanet Meali:Eğer (azabın) belli bir süreye kadar (ertelenmesi ile ilgili olarak) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi.
42:15اللَّهُ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ لَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ
Diyanet Meali:“Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sizedir.”
42:15اللَّهُ رَبُّنَا وَرَبُّكُمْ لَنَا أَعْمَالُنَا وَلَكُمْ أَعْمَالُكُمْ
Diyanet Meali:“Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sizedir.”
42:16حُجَّتُهُمْ دَاحِضَةٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَعَلَيْهِمْ غَضَبٌ وَلَهُمْ عَذَابٌ شَدِيدٌ
Diyanet Meali:(Allah’ın çağrısına uyulduktan sonra O’nun hakkında tartışmaya girenlerin) delilleri Rableri katında batıldır. Onlara bir gazap vardır. Onlar için çetin bir azap vardır.
42:22لَهُمْ مَا يَشَاءُونَ عِنْدَ رَبِّهِمْ ذَٰلِكَ هُوَ الْفَضْلُ الْكَبِيرُ
Diyanet Meali:Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu büyük lütuftur.
42:36وَمَا عِنْدَ اللَّهِ خَيْرٌ وَأَبْقَىٰ لِلَّذِينَ آمَنُوا وَعَلَىٰ رَبِّهِمْ يَتَوَكَّلُونَ
Diyanet Meali:Allah’ın yanında bulunanlar ise daha hayırlı ve kalıcıdır. Bu mükâfat, inananlar ve Rablerine tevekkül edenler … içindir.
42:38وَالَّذِينَ اسْتَجَابُوا لِرَبِّهِمْ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَأَمْرُهُمْ شُورَىٰ بَيْنَهُمْ
Diyanet Meali:Rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar; işleri, aralarında şûrâ (danışma) ile olanlar (… içindir).
42:47اسْتَجِيبُوا لِرَبِّكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ يَوْمٌ لَا مَرَدَّ لَهُ مِنَ اللَّهِ
Diyanet Meali:Allah’tan, geri çevrilmesi imkânsız olan bir gün gelmeden önce, Rabbinizin çağrısına uyun.
43:13لِتَسْتَوُوا عَلَىٰ ظُهُورِهِ ثُمَّ تَذْكُرُوا نِعْمَةَ رَبِّكُمْ إِذَا اسْتَوَيْتُمْ عَلَيْهِ
Diyanet Meali:(O, bütün çiftleri yaratan), üzerlerine kurulasınız, sonra da, kurulduğunuzda, Rabbinizin nimetini hatırlayasınız … diye (sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır).
43:14وَإِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ
Diyanet Meali:“Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz.”
43:32أَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَتَ رَبِّكَ
Diyanet Meali:Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar?
43:32وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ
Diyanet Meali:Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri (dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır.
43:35وَإِنْ كُلُّ ذَٰلِكَ لَمَّا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةُ عِنْدَ رَبِّكَ لِلْمُتَّقِينَ
Diyanet Meali:Bütün bunlar, sadece dünya hayatının geçimliğidir. Rabbinin katında ahiret ise, O’na karşı gelmekten sakınanlarındır.
43:46فَقَالَ إِنِّي رَسُولُ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:“Şüphesiz ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim” demişti.
43:49وَقَالُوا يَا أَيُّهَ السَّاحِرُ ادْعُ لَنَا رَبَّكَ بِمَا عَهِدَ عِنْدَكَ
Diyanet Meali:(Onlar azabı görünce) “Ey büyücü! Sana verdiği söze dayanarak, bizim için Rabbine dua et…” dediler.
43:64إِنَّ اللَّهَ هُوَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na kulluk edin, işte bu doğru bir yoldur.*
43:64إِنَّ اللَّهَ هُوَ رَبِّي وَرَبُّكُمْ فَاعْبُدُوهُ هَٰذَا صِرَاطٌ مُسْتَقِيمٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse O’na kulluk edin, işte bu doğru bir yoldur.*
43:77وَنَادَوْا يَا مَالِكُ لِيَقْضِ عَلَيْنَا رَبُّكَ قَالَ إِنَّكُمْ مَاكِثُونَ
Diyanet Meali:(Görevli meleğe şöyle seslenirler:) “Ey Mâlik! Rabbin bizim işimizi bitirsin.” O da, “Siz hep böyle kalacaksınız” der.*
43:82سُبْحَانَ رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ
Diyanet Meali:Göklerin ve yerin Rabbi, (Arş’ın da Rabbi olan Allah, onların nitelendirmelerinden) uzaktır.
43:82رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ
Diyanet Meali:(Göklerin ve yerin Rabbi), Arş’ın da Rabbi olan Allah, onların nitelendirmelerinden (uzaktır).
43:88وَقِيلِهِ يَا رَبِّ إِنَّ هَٰؤُلَاءِ قَوْمٌ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:Onun (Muhammed’in), “Ya Rabbi!” demesine andolsun ki, şüphesiz bunlar iman etmeyen bir kavimdir.*
44:6رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Diyanet Meali:Rabbinden bir rahmet olarak (biz peygamberler göndermekteyiz). O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.*
44:7رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا إِنْ كُنْتُمْ مُوقِنِينَ
Diyanet Meali:Eğer kesin olarak inanıyorsanız, (Rabbinden); göklerin, yerin ve bu ikisi arasındakilerin Rabbinden (bir rahmet olarak biz peygamberler göndermekteyiz).
44:8لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Yaşatır, öldürür. O, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir.*
44:8لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Yaşatır, öldürür. O, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir.*
44:12رَبَّنَا اكْشِفْ عَنَّا الْعَذَابَ إِنَّا مُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:İnsanlar, “Rabbimiz! Bu azabı bizden kaldır, çünkü biz artık inanıyoruz” derler.*
44:20وَإِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ أَنْ تَرْجُمُونِ
Diyanet Meali:“Şüphesiz ki ben, beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığındım.”*
44:20وَإِنِّي عُذْتُ بِرَبِّي وَرَبِّكُمْ أَنْ تَرْجُمُونِ
Diyanet Meali:“Şüphesiz ki ben, beni taşlamanızdan, benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığındım.”*
44:22فَدَعَا رَبَّهُ أَنَّ هَٰؤُلَاءِ قَوْمٌ مُجْرِمُونَ
Diyanet Meali:Sonra Mûsâ, Rabbine, “Bunlar günahkâr bir toplumdur” diye seslendi.*
44:57فَضْلًا مِنْ رَبِّكَ ذَٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Diyanet Meali:Bunlar, Rabbinden bir lütuf olarak verilmiştir. İşte bu büyük başarıdır.*
45:11وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِ رَبِّهِمْ لَهُمْ عَذَابٌ مِنْ رِجْزٍ أَلِيمٌ
Diyanet Meali:Rablerinin âyetlerini inkâr edenlere ise elem dolu çok kötü bir azap vardır.
45:15مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهِ وَمَنْ أَسَاءَ فَعَلَيْهَا ثُمَّ إِلَىٰ رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ
Diyanet Meali:Kim salih bir amel işlerse, kendi lehine işlemiş olur. Kim de kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.*
45:17إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin, hakkında ayrılığa düştükleri şeyler konusunda kıyamet günü, aralarında hüküm verecektir.
45:30فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُدْخِلُهُمْ رَبُّهُمْ فِي رَحْمَتِهِ
Diyanet Meali:İnanıp salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları rahmetine sokacaktır.
45:36فَلِلَّهِ الْحَمْدُ رَبِّ السَّمَاوَاتِ
Diyanet Meali:Hamd, göklerin Rabbi (ve yerin Rabbi, âlemlerin Rabbi) olan Allah’a mahsustur.
45:36وَرَبِّ الْأَرْضِ
Diyanet Meali:(Hamd, göklerin Rabbi) ve yerin Rabbi, (âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur).
45:36رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:(Hamd, göklerin Rabbi ve yerin Rabbi), âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.
46:13إِنَّ الَّذِينَ قَالُوا رَبُّنَا اللَّهُ ثُمَّ اسْتَقَامُوا فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali:“Şüphesiz Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da dosdoğru olanlara hiçbir korku yoktur, (onlar üzülmeyecekler de).
46:15قَالَ رَبِّ أَوْزِعْنِي أَنْ أَشْكُرَ نِعْمَتَكَ الَّتِي أَنْعَمْتَ عَلَيَّ وَعَلَىٰ وَالِدَيَّ
Diyanet Meali:Şöyle der: “Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, (senin razı olacağın salih amel işlememi) bana ilham et.”
46:25تُدَمِّرُ كُلَّ شَيْءٍ بِأَمْرِ رَبِّهَا فَأَصْبَحُوا لَا يُرَىٰ إِلَّا مَسَاكِنُهُمْ
Diyanet Meali:“O, Rabbimin emriyle her şeyi yerle bir eder.” Derken evlerinden başka hiçbir şeyleri görünmez hâle geldiler.
46:34أَلَيْسَ هَٰذَا بِالْحَقِّ قَالُوا بَلَىٰ وَرَبِّنَا قَالَ فَذُوقُوا الْعَذَابَ
Diyanet Meali:(İnkâr edenlere ateşe sunuldukları gün), “Bu gerçek değil miymiş?” denir. Onlar, “Evet, Rabbimize andolsun ki gerçekmiş” derler. Allah, “Öyle ise (inkâr etmekte olduğunuzdan dolayı) azabı tadın!” der.
47:2وَآمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلَىٰ مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:(İnanıp salih ameller işleyenlerin) ve Muhammed’e indirilene -ki o Rablerinden gelen haktır- inananların ise (Allah günahlarını örtmüş ve hâllerini düzeltmiştir).
47:3وَأَنَّ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّبَعُوا الْحَقَّ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:(Bu, inkâr edenlerin batıla uymaları) ve inananların Rablerinden gelen gerçeğe uymaları(ndan dolayıdır).
47:14أَفَمَنْ كَانَ عَلَىٰ بَيِّنَةٍ مِنْ رَبِّهِ كَمَنْ زُيِّنَ لَهُ سُوءُ عَمَلِهِ
Diyanet Meali:Rabbinin katından açık bir belgesi olan kimse, kötü işleri kendisine güzel gösterilen (ve nefislerinin arzularına uyan) kimseler gibi midir?
47:15وَلَهُمْ فِيهَا مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ وَمَغْفِرَةٌ مِنْ رَبِّهِمْ
Diyanet Meali:Orada onlar için meyvelerin her çeşidi vardır. Rablerinden de bağışlama vardır.
50:27قَالَ قَرِينُهُ رَبَّنَا مَا أَطْغَيْتُهُ وَلَٰكِنْ كَانَ فِي ضَلَالٍ بَعِيدٍ
Diyanet Meali:Arkadaşı (olan şeytan) der ki: “Ey Rabbimiz! Onu ben azdırmadım, fakat kendisi derin bir sapıklık içinde idi.”*
50:39فَاصْبِرْ عَلَىٰ مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ
Diyanet Meali:O hâlde onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbini hamd ederek tespih et.*
51:16آخِذِينَ مَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَٰلِكَ مُحْسِنِينَ
Diyanet Meali:(Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar), Rablerinin kendilerine verdiği şeyleri alarak (cennetlerde ve pınar başlarında bulunurlar). Şüphesiz onlar bundan önce iyilik yapan kimselerdi.
51:23فَوَرَبِّ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ إِنَّهُ لَحَقٌّ مِثْلَ مَا أَنَّكُمْ تَنْطِقُونَ
Diyanet Meali:Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki o (size va’dolunanlar), sizin konuşmanız gibi gerçektir.*
51:30قَالُوا كَذَٰلِكِ قَالَ رَبُّكِ إِنَّهُ هُوَ الْحَكِيمُ الْعَلِيمُ
Diyanet Meali:Onlar dediler ki: “Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.”*
51:34مُسَوَّمَةً عِنْدَ رَبِّكَ لِلْمُسْرِفِينَ
Diyanet Meali:“Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş (taşlar…)”
51:44فَعَتَوْا عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ فَأَخَذَتْهُمُ الصَّاعِقَةُ وَهُمْ يَنْظُرُونَ
Diyanet Meali:Derken Rablerinin emrinden uzaklaşıp azmışlardı. Bu yüzden bakınıp dururken kendilerini yıldırım çarpıvermişti.*
52:7إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَاقِعٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.*
52:18فَاكِهِينَ بِمَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ
Diyanet Meali:Rablerinin, kendilerine verdiği şeylerle zevk ve mutluluk duyarak (cennetlerde ve nimetler içinde bulunurlar).
52:18وَوَقَاهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ
Diyanet Meali:Rableri onları cehennem azabından korumuştur.
52:29فَذَكِّرْ فَمَا أَنْتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) O hâlde, sen öğüt ver. Rabbinin nimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir deli.*
52:37أَمْ عِنْدَهُمْ خَزَائِنُ رَبِّكَ أَمْ هُمُ الْمُصَيْطِرُونَ
Diyanet Meali:Yoksa, Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Ya da her şeye hâkim olan kendileri midir?*
52:48وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا
Diyanet Meali:Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen gözlerimizin önündesin.
52:48وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ
Diyanet Meali:Kalktığında Rabbini hamd ile tespih et.
53:18لَقَدْ رَأَىٰ مِنْ آيَاتِ رَبِّهِ الْكُبْرَىٰ
Diyanet Meali:Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü.*
53:23وَلَقَدْ جَاءَهُمْ مِنْ رَبِّهِمُ الْهُدَىٰ
Diyanet Meali:Andolsun ki, kendilerine, Rableri katından yol gösterici gelmiştir.
53:30إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِمَنِ اهْتَدَىٰ
Diyanet Meali:İşte onların ilimden ulaşabildikleri nokta! Şüphesiz senin Rabbin, yolundan sapanı daha iyi bilir. O, hidayete ereni de daha iyi bilir.
53:32إِنَّ رَبَّكَ وَاسِعُ الْمَغْفِرَةِ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin, bağışlaması çok geniş olandır.
53:42وَأَنَّ إِلَىٰ رَبِّكَ الْمُنْتَهَىٰ
Diyanet Meali:Şüphesiz en son varış Rabbinedir.*
53:49وَأَنَّهُ هُوَ رَبُّ الشِّعْرَىٰ
Diyanet Meali:Şüphesiz O, Şi’râ’nın Rabbidir.*
53:55فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكَ تَتَمَارَىٰ
Diyanet Meali:O hâlde Rabbi’nin nimetlerinin hangisinden şüphe ediyorsun (ey insan!).*
54:10فَدَعَا رَبَّهُ أَنِّي مَغْلُوبٌ فَانْتَصِرْ
Diyanet Meali:O da Rabbine, “Ey Rabbim! Ben yenilgiye uğradım, yardım et” diye dua etti.*
55:13فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:16فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:17رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ
Diyanet Meali:O, iki doğunun (ve iki batının) Rabbidir.
55:17وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ
Diyanet Meali:O, (iki doğunun) ve iki batının Rabbidir.
55:18فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:21فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:23فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:25فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:27وَيَبْقَىٰ وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
Diyanet Meali:Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.*
55:28فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:30فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:32فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:34فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:36فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:38فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:40فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:42فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:45فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:46وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ
Diyanet Meali:Rabbinin huzurunda (hesap vermek üzere) duracağından korkan kimseye iki cennet vardır.*
55:47فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:49فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:51فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:53فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:55فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:57فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:59فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:61فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:63فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:65فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:67فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:69فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:71فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:73فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:75فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:77فَبِأَيِّ آلَاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?*
55:78تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
Diyanet Meali:Azamet ve ikram sahibi Rabbinin adı yücedir.*
56:74فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
Diyanet Meali:O hâlde, O yüce Rabbinin adını tesbih et (yücelt).*
56:80تَنْزِيلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Âlemlerin Rabb’inden indirilmedir.*
56:96فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
Diyanet Meali:Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.*
57:8وَمَا لَكُمْ لَا تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ لِتُؤْمِنُوا بِرَبِّكُمْ
Diyanet Meali:Peygamber, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah’a iman etmiyorsunuz?
57:19وَالشُّهَدَاءُ عِنْدَ رَبِّهِمْ لَهُمْ أَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ
Diyanet Meali:(Allah’a ve peygamberlerine iman edenler, evet işte onlar), Rableri yanında (sözü özü doğru olanlar) ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nûrları vardır.
57:21سَابِقُوا إِلَىٰ مَغْفِرَةٍ مِنْ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:Rabbinizden bir bağışlanmaya (ve eni, gökle yerin genişliği kadar olan, Allah’a ve Resûlüne inananlar için hazırlanan cennete) yarışırcasına koşun.
59:10رَبَّنَا اغْفِرْ لَنَا وَلِإِخْوَانِنَا الَّذِينَ سَبَقُونَا بِالْإِيمَانِ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla.”
59:10وَلَا تَجْعَلْ فِي قُلُوبِنَا غِلًّا لِلَّذِينَ آمَنُوا رَبَّنَا إِنَّكَ رَءُوفٌ رَحِيمٌ
Diyanet Meali:“Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.”
59:16فَلَمَّا كَفَرَ قَالَ إِنِّي بَرِيءٌ مِنْكَ إِنِّي أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:(Münafıkların durumu ise tıpkı şeytanın durumu gibidir. Çünkü şeytan insana, “İnkâr et” der); insan inkâr edince de, “Şüphesiz ben senden uzağım. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım” der.
60:1يُخْرِجُونَ الرَّسُولَ وَإِيَّاكُمْ أَنْ تُؤْمِنُوا بِاللَّهِ رَبِّكُمْ
Diyanet Meali:Rabbiniz olan Allah’a inandınız diye Resûlü ve sizi yurdunuzdan çıkarıyorlar.
60:4رَبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.”
60:5رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلَّذِينَ كَفَرُوا
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için deneme konusu kılma…”
60:5وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا إِنَّكَ أَنْتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Diyanet Meali:“Bizi bağışla. Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin.”
63:10رَبِّ لَوْلَا أَخَّرْتَنِي إِلَىٰ أَجَلٍ قَرِيبٍ فَأَصَّدَّقَ وَأَكُنْ مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:“Ey Rabbim! Beni yakın bir zamana kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam!”
64:7قُلْ بَلَىٰ وَرَبِّي لَتُبْعَثُنَّ ثُمَّ لَتُنَبَّؤُنَّ بِمَا عَمِلْتُمْ
Diyanet Meali:De ki: “Hiç de öyle değil, Rabbime and olsun, mutlaka diriltileceksiniz, sonra da yaptıklarınız size elbette haber verilecektir.”
65:1فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَأَحْصُوا الْعِدَّةَ وَاتَّقُوا اللَّهَ رَبَّكُمْ
Diyanet Meali:(Ey peygamber! Kadınları boşamak istediğinizde), onları iddetlerini dikkate alarak (temizlik hâlinde) boşayın ve iddeti sayın. Rabbiniz olan Allah’a karşı gelmekten sakının.
65:8وَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ عَتَتْ عَنْ أَمْرِ رَبِّهَا وَرُسُلِهِ فَحَاسَبْنَاهَا حِسَابًا شَدِيدًا
Diyanet Meali:Nice kentlerin halkı Rablerinin ve O’nun elçilerinin emrinden uzaklaşıp azdılar. Bu yüzden kendilerini çetin bir hesaba çektik…
66:5عَسَىٰ رَبُّهُ إِنْ طَلَّقَكُنَّ أَنْ يُبْدِلَهُ أَزْوَاجًا خَيْرًا مِنْكُنَّ
Diyanet Meali:Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha hayırlı, (müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire) eşler verebilir.
66:8عَسَىٰ رَبُّكُمْ أَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ
Diyanet Meali:Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter…
66:8رَبَّنَا أَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا إِنَّكَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter.” 
66:11رَبِّ ابْنِ لِي عِنْدَكَ بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّنِي مِنْ فِرْعَوْنَ وَعَمَلِهِ
Diyanet Meali:“Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun yaptığı işlerden koru!”
66:12وَصَدَّقَتْ بِكَلِمَاتِ رَبِّهَا وَكُتُبِهِ وَكَانَتْ مِنَ الْقَانِتِينَ
Diyanet Meali:(Allah, bir de …) Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan (İmran kızı Meryem’i de inananlara örnek gösterdi). O itaat edenlerdendi.
67:6وَلِلَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Diyanet Meali:Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü varılacak yerdir orası!*
67:12إِنَّ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ كَبِيرٌ
Diyanet Meali:Görmedikleri hâlde Rablerinden korkanlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.*
68:2مَا أَنْتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍ
Diyanet Meali:Sen Rabbinin nimeti sayesinde, bir deli değilsin.*
68:7إِنَّ رَبَّكَ هُوَ أَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبِيلِهِ وَهُوَ أَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi daha iyi bilir. O, hidayete erenleri de daha iyi bilir.*
68:19فَطَافَ عَلَيْهَا طَائِفٌ مِنْ رَبِّكَ وَهُمْ نَائِمُونَ
Diyanet Meali:Nihayet onlar uykuda iken Rabbinden bir afet (ateş) bahçeyi sardı.*
68:29قَالُوا سُبْحَانَ رَبِّنَا إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ
Diyanet Meali:Onlar, “Rabbimizi tesbih ederiz (yüceltiriz). Şüphesiz biz zalim kimseler imişiz” dediler.*
68:32عَسَىٰ رَبُّنَا أَنْ يُبْدِلَنَا خَيْرًا مِنْهَا
Diyanet Meali:“Umulur ki, Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir…”
68:32إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا رَاغِبُونَ
Diyanet Meali:“Çünkü biz artık Rabbimizi arzulayanlarız.”
68:34إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında Naîm cennetleri vardır.*
68:48فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُنْ كَصَاحِبِ الْحُوتِ إِذْ نَادَىٰ وَهُوَ مَكْظُومٌ
Diyanet Meali:Sen, Rabbinin hükmüne sabret. Balık sahibi (Yûnus) gibi olma. Hani o, (balığın karnında) kederli bir hâlde Rabbine yakarmıştı.*
68:49لَوْلَا أَنْ تَدَارَكَهُ نِعْمَةٌ مِنْ رَبِّهِ لَنُبِذَ بِالْعَرَاءِ وَهُوَ مَذْمُومٌ
Diyanet Meali:Şayet Rabbinden ona bir nimet yetişmemiş olsaydı, o mutlaka kınanmış bir hâlde ıssız bir yere atılacaktı.*
68:50فَاجْتَبَاهُ رَبُّهُ فَجَعَلَهُ مِنَ الصَّالِحِينَ
Diyanet Meali:(Fakat böyle olmadı.) Rabbi onu (peygamber olarak) seçti ve salih kimselerden kıldı.*
69:10فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَابِيَةً
Diyanet Meali:Öyle ki Rablerinin elçilerine karşı geldiler. Bunun üzerine Allah da onları gittikçe artan bir azap ile yakaladı.*
69:17وَالْمَلَكُ عَلَىٰ أَرْجَائِهَا وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَانِيَةٌ
Diyanet Meali:Melekler onun kıyılarındadır. O gün Rabbinin Arş’ını, bunların da üstünde sekiz taşıyıcı taşır.*
69:43تَنْزِيلٌ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:O, âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir.*
69:52فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
Diyanet Meali:O hâlde sen, yüce Rabbinin adıyla tespih et.*
70:27وَالَّذِينَ هُمْ مِنْ عَذَابِ رَبِّهِمْ مُشْفِقُونَ
Diyanet Meali:Onlar, Rablerinin azabından korkan kimselerdir.*
70:28إِنَّ عَذَابَ رَبِّهِمْ غَيْرُ مَأْمُونٍ
Diyanet Meali:Çünkü, Rablerinin azabından emin olunamaz.*
70:40فَلَا أُقْسِمُ بِرَبِّ الْمَشَارِقِ وَالْمَغَارِبِ إِنَّا لَقَادِرُونَ
Diyanet Meali:Doğuların ve Batıların Rabbine yemin ederim ki, şüphesiz (onların yerine daha iyilerini getirmeye) bizim gücümüz yeter.*
71:5قَالَ رَبِّ إِنِّي دَعَوْتُ قَوْمِي لَيْلًا وَنَهَارًا
Diyanet Meali:Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Gerçekten ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim.”*
71:10فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ إِنَّهُ كَانَ غَفَّارًا
Diyanet Meali:“Dedim ki: ‘Rabbinizden bağışlama dileyin; çünkü O, çok bağışlayıcıdır.’ ”*
71:21قَالَ نُوحٌ رَبِّ إِنَّهُمْ عَصَوْنِي وَاتَّبَعُوا مَنْ لَمْ يَزِدْهُ مَالُهُ وَوَلَدُهُ إِلَّا خَسَارًا
Diyanet Meali:Nûh, dedi ki: “Rabbim! Gerçekten onlar bana karşı geldiler, malı ve çocuğu ancak kendi hüsranını artıran kimselere uydular.”*
71:26وَقَالَ نُوحٌ رَبِّ لَا تَذَرْ عَلَى الْأَرْضِ مِنَ الْكَافِرِينَ دَيَّارًا
Diyanet Meali:Nûh, şöyle dedi: “Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!”*
71:28رَبِّ اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِمَنْ دَخَلَ بَيْتِيَ مُؤْمِنًا
Diyanet Meali:“Rabbim! Beni, ana babamı, iman etmiş olarak evime girenleri … bağışla.”
72:2يَهْدِي إِلَى الرُّشْدِ فَآمَنَّا بِهِ وَلَنْ نُشْرِكَ بِرَبِّنَا أَحَدًا
Diyanet Meali:“(Şüphesiz biz) doğruya ileten (hayranlık verici bir Kur’an dinledik de) ona inandık. Artık, Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.”*
72:3وَأَنَّهُ تَعَالَىٰ جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَدًا
Diyanet Meali:“Doğrusu Rabbimizin şanı çok yücedir; ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.”*
72:10أَشَرٌّ أُرِيدَ بِمَنْ فِي الْأَرْضِ أَمْ أَرَادَ بِهِمْ رَبُّهُمْ رَشَدًا
Diyanet Meali:“(Hakikaten biz bilmiyoruz), yeryüzündekilere kötülük mü istendi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?”
72:13فَمَنْ يُؤْمِنْ بِرَبِّهِ فَلَا يَخَافُ بَخْسًا وَلَا رَهَقًا
Diyanet Meali:“Gerçekten biz hidayet rehberini (Kur’an’ı) işitince ona inandık. Kim Rabbine inanırsa, artık ne hakkının eksik verilmesinden, ne de haksızlığa uğramaktan korkar.”
72:17وَمَنْ يُعْرِضْ عَنْ ذِكْرِ رَبِّهِ يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًا
Diyanet Meali:Kim Rabbinin zikrinden (Kur’an’dan) yüz çevirirse, Rabbi onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.”
72:20قُلْ إِنَّمَا أَدْعُو رَبِّي وَلَا أُشْرِكُ بِهِ أَحَدًا
Diyanet Meali:De ki: “Şüphesiz ben ancak Rabbime ibadet ederim ve O’na hiç kimseyi ortak koşmam.”*
72:25قُلْ إِنْ أَدْرِي أَقَرِيبٌ مَا تُوعَدُونَ أَمْ يَجْعَلُ لَهُ رَبِّي أَمَدًا
Diyanet Meali:De ki: “Sizin uyarıldığınız şey yakın mıdır, yoksa Rabbim ona uzun bir süre mi koyacaktır, bilemem.”*
72:28لِيَعْلَمَ أَنْ قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ
Diyanet Meali:(Fakat O, Resûlün önünde ve arkasında gözetleyici melekler yürütür ki resûllerin), Rablerinin vahiylerini tebliğ ettiklerini bilsin. Allah, onların her hâlini kuşatmış (ve her şeyi inceden inceye sayıp dökmüştür).
73:8وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ وَتَبَتَّلْ إِلَيْهِ تَبْتِيلًا
Diyanet Meali:Rabbinin adını an ve bütün benliğinle O’na yönel.*
73:9رَبُّ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ فَاتَّخِذْهُ وَكِيلًا
Diyanet Meali:O, doğunun da batının da Rabbidir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Öyle ise O’nu vekil edin.*
73:19إِنَّ هَٰذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا
Diyanet Meali:Şüphesiz bunlar bir öğüttür. Kim dilerse Rabbine ulaştıran bir yol tutar.*
73:20إِنَّ رَبَّكَ يَعْلَمُ أَنَّكَ تَقُومُ أَدْنَىٰ مِنْ ثُلُثَيِ اللَّيْلِ وَنِصْفَهُ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını (ve üçte birini) ibadetle geçirdiğini biliyor.
74:3وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ
Diyanet Meali:Rabbini yücelt.*
74:7وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْ
Diyanet Meali:Rabbinin rızasına ermek için sabret.*
74:31وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ
Diyanet Meali:Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir.
75:12إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمُسْتَقَرُّ
Diyanet Meali:O gün varıp durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.*
75:23إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٌ
Diyanet Meali:Rablerine bakarlar.*
75:30إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ الْمَسَاقُ
Diyanet Meali:İşte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.*
76:10إِنَّا نَخَافُ مِنْ رَبِّنَا يَوْمًا عَبُوسًا قَمْطَرِيرًا
Diyanet Meali:“Çünkü biz, asık suratlı, çetin bir günden (o günün azabından dolayı) Rabbimizden korkarız.”*
76:21وَحُلُّوا أَسَاوِرَ مِنْ فِضَّةٍ وَسَقَاهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا
Diyanet Meali:Gümüş bileziklerle süsleneceklerdir. Rableri onlara tertemiz bir içecek içirecektir.
76:24فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ آثِمًا أَوْ كَفُورًا
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbinin hükmüne sabret. Onlardan hiçbir günahkâra ve hiçbir nanköre itaat etme.*
76:25وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
Diyanet Meali:Sabah akşam Rabbinin adını an.*
76:29إِنَّ هَٰذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ سَبِيلًا
Diyanet Meali:İşte bu bir öğüttür. Dileyen, Rabbine ulaştıran bir yol tutar.*
78:36جَزَاءً مِنْ رَبِّكَ عَطَاءً حِسَابًا
Diyanet Meali:Bunlar Rabbinin yeterli bir bağışı, mükâfatıdır.*
78:37رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الرَّحْمَٰنِ
Diyanet Meali:O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. O, Rahmândır.
78:39ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ مَآبًا
Diyanet Meali:İşte bu, hak olan gündür. Artık dileyen kimse Rabbine ulaştıran bir yol tutar.*
79:16إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى
Diyanet Meali:Hani, Rabbi ona mukaddes Tuvâ vadisinde şöyle seslenmişti…*
79:19وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ
Diyanet Meali:Seni Rabbine ileteyim de O’na karşı derinden saygı duyup korkasın!”*
79:24فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَىٰ
Diyanet Meali:“Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi.*
79:40وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَىٰ
Diyanet Meali:Kim de, Rabbinin huzurunda duracağından korkar ve nefsini arzularından alıkoyarsa…*
79:44إِلَىٰ رَبِّكَ مُنْتَهَاهَا
Diyanet Meali:Onun nihai bilgisi yalnız Rabbine âittir.*
81:29وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Âlemlerin Rabbi olan Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.*
82:6يَا أَيُّهَا الْإِنْسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ
Diyanet Meali:Ey insan! Cömert Rabbine karşı seni ne aldattı?*
83:6يَوْمَ يَقُومُ النَّاسُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:İnsanların, âlemlerin Rabbinin huzurunda duracakları gün…*
83:15كَلَّا إِنَّهُمْ عَنْ رَبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ لَمَحْجُوبُونَ
Diyanet Meali:Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır.*
84:2وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ
Diyanet Meali:(Gök yarıldığı) ve Rabbine boyun eğdiği zaman -ki ona yaraşan budur-*
84:5وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ
Diyanet Meali:Rabbini dinlediği zaman -ki ona yaraşan da budur- (insan yaptıklarını karşısında bulur!)*
84:6يَا أَيُّهَا الْإِنْسَانُ إِنَّكَ كَادِحٌ إِلَىٰ رَبِّكَ كَدْحًا فَمُلَاقِيهِ
Diyanet Meali:Ey insan! Şüphesiz, sen Rabbine (kavuşuncaya kadar) didinip duracak ve sonunda didinmenin karşılığına kavuşacaksın.*
84:15بَلَىٰ إِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِهِ بَصِيرًا
Diyanet Meali:Hayır! Sandığı gibi değil! Şüphesiz Rabbi onu görüyordu.*
85:12إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz, Rabbinin yakalaması çok çetindir.*
87:1سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى
Diyanet Meali:Yüce Rabbinin adını tespih et.*
87:15وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّهِ فَصَلَّىٰ
Diyanet Meali:(Arınan ve) Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse (mutlaka kurtuluşa erer).
89:6أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e ne yaptığını görmedin mi?*
89:13فَصَبَّ عَلَيْهِمْ رَبُّكَ سَوْطَ عَذَابٍ
Diyanet Meali:Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı.*
89:14إِنَّ رَبَّكَ لَبِالْمِرْصَادِ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.*
89:15فَأَمَّا الْإِنْسَانُ إِذَا مَا ابْتَلَاهُ رَبُّهُ فَأَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَكْرَمَنِ
Diyanet Meali:İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, “Rabbim bana ikram etti” der.*
89:15فَأَمَّا الْإِنْسَانُ إِذَا مَا ابْتَلَاهُ رَبُّهُ فَأَكْرَمَهُ وَنَعَّمَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَكْرَمَنِ
Diyanet Meali:İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, “Rabbim bana ikram etti” der.*
89:16وَأَمَّا إِذَا مَا ابْتَلَاهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُ فَيَقُولُ رَبِّي أَهَانَنِ
Diyanet Meali:Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, “Rabbim beni aşağıladı” der.*
89:22وَجَاءَ رَبُّكَ وَالْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا
Diyanet Meali:Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği zaman…*
89:28ارْجِعِي إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةً مَرْضِيَّةً
Diyanet Meali:“Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!”*
91:14فَكَذَّبُوهُ فَعَقَرُوهَا فَدَمْدَمَ عَلَيْهِمْ رَبُّهُمْ بِذَنْبِهِمْ فَسَوَّاهَا
Diyanet Meali:Fakat onlar, onu yalanladılar ve deveyi boğazladılar. Bunun üzerine Rableri, suçlarından dolayı onları helâk etti ve kendilerini yerle bir etti.*
92:20إِلَّا ابْتِغَاءَ وَجْهِ رَبِّهِ الْأَعْلَىٰ
Diyanet Meali:(Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar).*
93:3مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَىٰ
Diyanet Meali:Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.*
93:5وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَىٰ
Diyanet Meali:Şüphesiz, Rabbin sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.*
93:11وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ
Diyanet Meali:Rabbinin nimetine gelince; işte onu anlat.*
94:8وَإِلَىٰ رَبِّكَ فَارْغَبْ
Diyanet Meali:Ancak Rabbine yönel ve yalvar.*
96:1اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
Diyanet Meali:Yaratan Rabbinin adıyla oku!*
96:3اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ
Diyanet Meali:Oku! Senin Rabbin en cömert olandır.*
96:8إِنَّ إِلَىٰ رَبِّكَ الرُّجْعَىٰ
Diyanet Meali:Şüphesiz dönüş ancak Rabbinedir.*
97:4تَنَزَّلُ الْمَلَائِكَةُ وَالرُّوحُ فِيهَا بِإِذْنِ رَبِّهِمْ مِنْ كُلِّ أَمْرٍ
Diyanet Meali:Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner.*
98:8جَزَاؤُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ جَنَّاتُ عَدْنٍ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ
Diyanet Meali:Rableri katında onların mükâfatı, içlerinden ırmaklar akan, (içlerinde ebedî kalacakları) Adn cennetleridir.
98:8رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ ذَٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ رَبَّهُ
Diyanet Meali:Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur.
99:5بِأَنَّ رَبَّكَ أَوْحَىٰ لَهَا
Diyanet Meali:Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir.*
100:6إِنَّ الْإِنْسَانَ لِرَبِّهِ لَكَنُودٌ
Diyanet Meali:İnsan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.*
100:11إِنَّ رَبَّهُمْ بِهِمْ يَوْمَئِذٍ لَخَبِيرٌ
Diyanet Meali:İşte o gün onların Rabbi kendilerinin her hâlinden mutlaka haberdardır.*
105:1أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِأَصْحَابِ الْفِيلِ
Diyanet Meali:Rabbinin, fil sahiplerine ne yaptığını görmedin mi?*
106:3فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هَٰذَا الْبَيْتِ
Diyanet Meali:Bu evin (Kâbe’nin) Rabbine kulluk etsin.*
108:2فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ
Diyanet Meali:O hâlde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes.*
110:3فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُ إِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا
Diyanet Meali:Rabbine hamd ederek tespihte bulun ve O’ndan bağışlama dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.*
113:1قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ
Diyanet Meali:De ki: “Sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”*
114:1قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ
Diyanet Meali:De ki: “İnsanların Rabbine sığınırım.”*

رِبِّيُّونَ : İsim. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: رِبِّىٌّ

4:23وَرَبَائِبُكُمُ اللَّاتِي فِي حُجُورِكُمْ مِنْ نِسَائِكُمُ اللَّاتِي دَخَلْتُمْ بِهِنَّ
Diyanet Meali:(Size şunlarla evlenmek haram kılındı: …) Kendileriyle zifafa girdiğiniz karılarınızdan olup evlerinizde bulunan üvey kızlarınız…

رَبَّانِيُّونَ : İsim. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: رَبَّانِىٌّ

3:79وَلَٰكِنْ كُونُوا رَبَّانِيِّينَ بِمَا كُنْتُمْ تُعَلِّمُونَ الْكِتَابَ
Diyanet Meali:Fakat (şöyle öğüt verir:) “Öğretmekte ve derinlemesine incelemekte olduğunuz Kitap uyarınca rabbânîler (Allah’ın istediği örnek ve dindar kullar) olun.”
5:44يَحْكُمُ بِهَا النَّبِيُّونَ الَّذِينَ أَسْلَمُوا لِلَّذِينَ هَادُوا وَالرَّبَّانِيُّونَ وَالْأَحْبَارُ
Diyanet Meali:(Şüphesiz Tevrat’ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. Allah’a) teslim olmuş nebiler, onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb’e adamış kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi.
5:63لَوْلَا يَنْهَاهُمُ الرَّبَّانِيُّونَ وَالْأَحْبَارُ عَنْ قَوْلِهِمُ الْإِثْمَ وَأَكْلِهِمُ السُّحْتَ
Diyanet Meali:Bunları, din adamları ve bilginler günah söz söylemekten ve haram yemekten sakındırsalardı ya!

رَبَائِبُ : İsim. Çoğul. Tekili: رَبِيبَةٌ

3:146وَكَأَيِّنْ مِنْ نَبِيٍّ قَاتَلَ مَعَهُ رِبِّيُّونَ كَثِيرٌ
Diyanet Meali:Nice peygamberler var ki, kendileriyle beraber birçok Allah dostu çarpıştı da (bunlar Allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar…)