ر ي ب

KÖK HARFLER: ر ي ب

ANLAM: 

رَابَ : (Bir şey veya kişi) birisinin aklında kuşku veya kuruntuya neden olmak; onu şüphelendirmek; şüphelenmeye, kuşkulanmaya, kuşku ile birleşmiş kötü düşünceye neden olmak. O kişinin sevmediği veya nefret ettiği şeyi yapmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

رَابَ (geniş zaman يَرِيبُ mastar ismi رَيْبٌ ve رِيبَةٌ):

رَابَنِى : Bir şey veya kişi benim aklımda kuşku veya kuruntuya neden oldu; beni şüphelendirdi; şüphelenmeme veya kuşkulanmama neden oldu, kötü düşünceyle birleşmiş kuşkuya sahip olmama neden oldu; benimle sevmediğim veya nefret ettiğim şeyi yaptı.

دَعْ مَا يُرِيبُكَ اِلَى مَا لَايُرِيبُكَ : Sizde şüphe veya endişeye sebep olanın yerini, şüpheye sebep olmayana bırakın (Hadis-i şerif).

رَيْبٌ : Şüphe; endişe veya aklın sıkıntıda olması, felaket. Kötü düşünce; iftira; kötü düşünceyle birleşmiş şüphe.

رَيْبُ الزَّمَانِ veya رَيْبُ الْمَنُونِ veya رَيْبُ الدَّهْرِ : Zamanın felaketleri.

رَيْبٌ bir ihtiyaç veya gereksinim; bir iş veya hadise manasına da gelmektedir.

رِيبَةٌ kelimesi رَيْب kelimesiyle eş anlamlıdır. Genellikle, özellikle din konusunda kuşkuculuk, manasına gelmektedir.

اَرَابَ : Şüphe veya kuşku uyandıran bir şey yaptı.

اَرَابَهُ : Onda kuşku veya endişe uyandırdı.

مُرِيبٌ (ismi fail): Şüphe, endişe veya kuşku uyandıran şey veya kimse; şüpheyle yaklaşılan bir hadise veya iş, vb.

اِرْتَابَ : Şüphe etti.

مُرْتَابٌ : Şüphe eden kişi; şüphe etme.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
اِرْتَابَ fiil-VIII 9 Şüphe  etti 24/50
رَيْبٌ isim 18 Şek, şüphe 2/2
رِيبَةٌ isim 1 Şüphe 9/110
مُرْتَابٌ isim 1 Şüphe eden kişi; şüphe etme 40/34
مُرِيبٌ isim 7 Evham  veren, şüpheye düşüren. İttiham eden, töhmette bırakan. Şüphede kalan, şüpheci. 11/62

Toplam 36

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • اِرْتَابَ
  • رَيْبٌ
    • شكٌّ > bak: ش ك ك
    • مِرْيَةٌ > bak: م ر ي
    • ظَنٌّ > bak: ظ ن ن
    • إِرْتِيَابٌ > bu kök
    • رِيبَةٌ > bu kök
    • تَخْمِينٌ
    • تَوَهُّمٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • اِرْتَابَ
    • اِطْمَأَنَّ > bak: ط م ن
  • رَيْبٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Reyb رَيْب Şek, şüphe.
Reybî رَيْبِى Şüpheci.
Reybiyyûn رَيْبِيُّون Septikler.
Rîbet رِيبَة Şüphelilik. Şüpheye düşme.
Murîb مُرِيب İzhar edici, izhar eden, gösteren.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

اِرْتَابَ : Fiil-VIII.

2:282 ذَٰلِكُمْ أَقْسَطُ عِنْدَ اللَّهِ وَأَقْوَمُ لِلشَّهَادَةِ وَأَدْنَىٰ أَلَّا تَرْتَابُوا
Diyanet Meali: Bu, Allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. 
5:106 فَيُقْسِمَانِ بِاللَّهِ إِنِ ارْتَبْتُمْ لَا نَشْتَرِي بِهِ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰ
Diyanet Meali: Eğer şüphe ederseniz  Allah adına, “Akraba da olsa, şahitliğimizi hiçbir karşılığa değişmeyiz.” diye yemin ederler.
9:45 إِنَّمَا يَسْتَأْذِنُكَ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَارْتَابَتْ قُلُوبُهُمْ
Diyanet Meali: Ancak Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşen kimseler senden izin isterler.
24:50 أَفِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ أَمِ ارْتَابُوا
Diyanet Meali: Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe ve tereddüde mi düştüler?
29:48 إِذًا لَارْتَابَ الْمُبْطِلُونَ
Diyanet Meali: O takdirde batıl peşinde koşanlar, şüpheye düşerlerdi.
49:15 إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا
Diyanet Meali: İman edenler ancak, Allah’a ve Peygamberine inanan, sonra şüpheye düşmeyenlerdir.
57:14 وَلَٰكِنَّكُمْ فَتَنْتُمْ أَنْفُسَكُمْ وَتَرَبَّصْتُمْ وَارْتَبْتُمْ وَغَرَّتْكُمُ الْأَمَانِيُّ
Diyanet Meali: Fakat siz kendinizi yaktınız. Başımıza musibetler gelmesini gözlediniz, şüphe ettiniz. (Allah’ın emri gelinceye kadar) kuruntular sizi aldattı.
65:4 إِنِ ارْتَبْتُمْ فَعِدَّتُهُنَّ ثَلَاثَةُ أَشْهُرٍ
Diyanet Meali: … hususunda tereddüt ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır.
74:31 وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali: Kendilerine kitap verilenler ve mü’minler şüpheye düşmesin..

رَيْبٌ : İsim. 

2:2 ذَٰلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِلْمُتَّقِينَ
Diyanet Meali: Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. *
2:23 وَإِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلَىٰ عَبْدِنَا فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهِ
Diyanet Meali: Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sûre getirin..
3:9 رَبَّنَا إِنَّكَ جَامِعُ النَّاسِ لِيَوْمٍ لَا رَيْبَ فِيهِ
Diyanet Meali: “Rabbimiz! Şüphesiz sen, hakkında şüphe olmayan bir günde insanları toplayacaksın..”
3:25 فَكَيْفَ إِذَا جَمَعْنَاهُمْ لِيَوْمٍ لَا رَيْبَ فِيهِ
Diyanet Meali: Bakalım, kendilerini o geleceğinde hiç şüphe olmayan gün için bir araya topladığımız vakit, hâlleri nice olacaktır.
4:87 اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيْبَ فِيهِ
Diyanet Meali: Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh olmayandır. Andolsun, sizi kıyamet gününde mutlaka bir araya toplayacaktır. Bunda asla şüphe yoktur.
6:12 كَتَبَ عَلَىٰ نَفْسِهِ الرَّحْمَةَ لَيَجْمَعَنَّكُمْ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيْبَ فِيهِ
Diyanet Meali: O, merhamet etmeyi kendine gerekli kıldı. Andolsun sizi mutlaka kıyamet gününe toplayacak. Bunda hiç şüphe yok. 
9:45 وَارْتَابَتْ قُلُوبُهُمْ فَهُمْ فِي رَيْبِهِمْ يَتَرَدَّدُونَ
Diyanet Meali: Kalpleri şüpheye düşüp kendileri de o şüphelerinin içinde bocalayan kimseler..
10:37 وَلَٰكِنْ تَصْدِيقَ الَّذِي بَيْنَ يَدَيْهِ وَتَفْصِيلَ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ فِيهِ
Diyanet Meali: Fakat o, kendinden öncekileri doğrulayıcı ve Kitab’ı (Allah’ın Levh-i Mahfuz’daki yazısını) açıklayıcı olarak, indirilmiştir. Bunda hiçbir şüphe yoktur.
17:99 وَجَعَلَ لَهُمْ أَجَلًا لَا رَيْبَ فِيهِ فَأَبَى الظَّالِمُونَ إِلَّا كُفُورًا
Diyanet Meali: Allah onlar için, hakkında hiçbir şüphe bulunmayan bir ecel belirlemiştir. Fakat zalimler ancak inkârda direttiler.
18:21 لِيَعْلَمُوا أَنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَأَنَّ السَّاعَةَ لَا رَيْبَ فِيهَا
Diyanet Meali: (Böylece biz, (insanları) onların hâlinden haberdar ettik ki), Allah’ın va’dinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını bilsinler. 
22:5 يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُمْ مِنْ تُرَابٍ
Diyanet Meali: Ey insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz (düşünün ki) hiç şüphesiz biz sizi topraktan yarattık.
22:7 وَأَنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ لَا رَيْبَ فِيهَا وَأَنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُورِ
Diyanet Meali: Çünkü kıyamet muhakkak gelecektir. Onda hiçbir şüphe yoktur ve şüphesiz Allah, kabirlerdeki kimseleri diriltecektir. *
32:2 تَنْزِيلُ الْكِتَابِ لَا رَيْبَ فِيهِ مِنْ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali: Kendisinde hiçbir şüphe bulunmayan bu Kitab’ın indirilişi, âlemlerin Rabbi tarafındandır. *
40:59 إِنَّ السَّاعَةَ لَآتِيَةٌ لَا رَيْبَ فِيهَا وَلَٰكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali: Kıyamet günü mutlaka gelecektir, bunda hiç şüphe yoktur. Fakat insanların çoğu buna inanmazlar. *
42:7 لِتُنْذِرَ أُمَّ الْقُرَىٰ وَمَنْ حَوْلَهَا وَتُنْذِرَ يَوْمَ الْجَمْعِ لَا رَيْبَ فِيهِ
Diyanet Meali: (Böylece biz sana Arapça bir Kur’an vahyettik ki), şehirlerin anası olan Mekke’de ve çevresinde bulunanları uyarasın. Hakkında asla şüphe olmayan toplanma günüyle onları uyarasın. 
45:26 قُلِ اللَّهُ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ لَا رَيْبَ فِيهِ
Diyanet Meali: De ki: “Allah sizi yaşatıyor. Sonra sizi öldürecek, sonra da kendisinde şüphe olmayan Kıyamet gününde sizi bir araya getirecek..”
45:32 وَإِذَا قِيلَ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَالسَّاعَةُ لَا رَيْبَ فِيهَا قُلْتُمْ مَا نَدْرِي مَا السَّاعَةُ
Diyanet Meali: “Şüphesiz, Allah’ın va’di gerçektir, kıyamet hakkında hiçbir şüphe yoktur” dendiği zaman ise; “Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz..” demiştiniz.
52:30 أَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَتَرَبَّصُ بِهِ رَيْبَ الْمَنُونِ
Diyanet Meali: Yoksa onlar, “O bir şairdir; onun, zamanın felaketlerine uğramasını bekliyoruz” mu diyorlar? *

رِيبَةٌ : İsim. 

9:110 لَا يَزَالُ بُنْيَانُهُمُ الَّذِي بَنَوْا رِيبَةً فِي قُلُوبِهِمْ
Diyanet Meali: Kurmuş oldukları binaları, (ölüp de kalpleri paramparça olmadıkça) yüreklerinde sürekli bir kuşku olarak kalmaya devam edecektir. 

مُرْتَابٌ : İsim. Sıfat.

40:34 كَذَٰلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَنْ هُوَ مُسْرِفٌ مُرْتَابٌ
Diyanet Meali: İşte Allah, aşırı giden şüpheci kimseleri böyle saptırır.

مُرِيبٌ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). 

11:62 وَإِنَّنَا لَفِي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ
Diyanet Meali: “Şüphesiz, biz senin bizi çağırdığın şeyden derin bir şüphe içindeyiz.”
11:110 وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِنْهُ مُرِيبٍ
Diyanet Meali: Onlar da (müşrikler de) o Kur’an hakkında derin bir şüphe içindedirler.
14:9 وَإِنَّا لَفِي شَكٍّ مِمَّا تَدْعُونَنَا إِلَيْهِ مُرِيبٍ
Diyanet Meali: “Bizi çağırdığınız şeyden de derin bir şüphe içindeyiz.”
34:54 كَمَا فُعِلَ بِأَشْيَاعِهِمْ مِنْ قَبْلُ إِنَّهُمْ كَانُوا فِي شَكٍّ مُرِيبٍ
Diyanet Meali: Tıpkı daha önce benzerlerine yapıldığı gibi, (kendileriyle arzuladıkları arasına bir engel konmuştur). Çünkü onlar derin bir şüphe içindeydiler.
41:45 وَإِنَّهُمْ لَفِي شَكٍّ مِنْهُ مُرِيبٍ
Diyanet Meali: Şüphesiz onlar Kur’an hakkında derin bir şüphe içindedirler.
42:14 وَإِنَّ الَّذِينَ أُورِثُوا الْكِتَابَ مِنْ بَعْدِهِمْ لَفِي شَكٍّ مِنْهُ مُرِيبٍ
Diyanet Meali: Onlardan sonra Kitab’a mirasçı kılınanlar da, onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
50:25 مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُرِيبٍ
Diyanet Meali: Hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci (her kâfiri!)…*