ر م م

KÖK HARFLER: ر م م

ANLAM: 

رَمَّ : İşi yoluna koymak. Onarmak. Yemek. (Kemik) eskimek ve çürümek.

AÇIKLAMA:

رَمٌّ : Çürümüş, yıpranmış nesne. رِمَّةٌ kelimesi yalnızca “çürümüş kemik” anlamında kullanılır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: قَالَ مَنْ يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيمٌ : “Çürümüş kemikleri kim diriltecek?” dedi (36/78). Yine şöyle buyurmuştur: مَا تَذَرُ مِنْ شَيْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلاَّ جَعَلَتْهُ كَالرَّمِيمِ : Bu rüzgâr, uğradığı her şeyi derhâl çürümüş şey gibi savuruyordu (51/42).

رُمَّةٌ kelimesi ise, yalnızca “çürümüş, yıpranmış ip” anlamında kullanılır.

رِمٌّ : Odun, kereste ve saman kırıntıları. 

رَمَّمْتُ : Onun رَمٌّ’i yani çürümüş, yıpranmış kısımlarına, taraflarına dikkat ettim, baktım ya da ilgilendim veya bunları gözetip korudum, muhafaza ettim. Bu kullanımıyla senin “muhafaza etmek, ıslah etmek, düzeltmek amacıyla gözetip kolladım ya da devamlı yokladım” anlamında تَفَقَّدْتُ demene benzer.

Arapların اِدْفَعْهُ إِلَيْهِ بِرُمَّتِهِ şeklindeki sözlerinin kaynağı iyi bilinmektedir.

إِرْمَامٌ : Susmak.

أَرَمَّتْ عِظَامُهُ : Kemikleri içlerine üflendiğinde sesi duyulamayacak derecede semizledi, semirdi, içi ilikle doldu.

تَرَمْرَمَ الْقَوْمُ : Topluluk konuşmak, bir şey söylemek için ağızlarını hareket ettirdi ama tasrîh etmedi, açık veya açıkça bir şey söylemedi ya da bir şey söylemedi, konuşmadı.

رُمَّانٌ kelimesi ise, bu kökten gelir, فُعْلاَنٌ veznindedir. “Nar” anlamındadır. (Müfredât)

DİĞER BAZI TÜREVLER:

رَمَّ (geniş zaman يَرُمُّ ve يَرِمُّ mastar ismi مَرَمَّةٌ ve رَمٌّ):

رَمَّ الْاَمْرَ : İşi yoluna koydu.

رَمَّ الْبِنَاءَ : Temeli onardı (ve رَمْرَمَ).

كُنَّا اَهْلُ ثَمِّهِ وَ رَمِّهِ : O şeyi iyi veya düzgün bir duruma sokmaya uygun kimselerdik.

رَمَّ سَهْمَهُ : Onu düz hale getirene dek okuna baktı.

رَمَّ الشَّىْءَ : O şeyi yedi.

رَمَّ الْعَظْمُ (geniş zaman يَرِمُّ mastar ismi رَمِيمٌ) ve رِمَّةٌ: Kemik eskidi ve çürüdü.

رَمِيمٌ (ismi fail): (1) Çürümüş ve eski kemik veya kemikler (2) eski ve çürümüş veya yıpranmış herhangi bir şey.

اَحْيَا رَمِيمَ الْمَكَارِمِ : İyi özellikler veya usulleri çürümüş şeyi yeniden canlandırdı.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
رَمِيمٌ isim 2 Çürümüş, çürüyen, kopan, parçalanan, süprüntü. 36/78

Toplam 2

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Benzer Manada Kelimeler

  • رَمَّ
  • رَمَّمَ
    • أَصْلَحَ > bak: ص ل ح
    • رَتَقَ > bak: ر ت ق
    • رَقَأَ
    • رَقَّعَ
    • رَأَبَ
    • لَأَمَ
  • رَمِيمٌ

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Remîm رَمِيم Kemiğin çürümesi.
Termîm تَرْمِيم Kırılan kemiği onarmak.
Meremmet مَرَمَّةٌ Onarma, tamir.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

رَمِيمٌ : İsim. 

36:78 وَضَرَبَ لَنَا مَثَلًا وَنَسِيَ خَلْقَهُ قَالَ مَنْ يُحْيِي الْعِظَامَ وَهِيَ رَمِيمٌ
Diyanet Meali: Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: “Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?” *
51:42 مَا تَذَرُ مِنْ شَيْءٍ أَتَتْ عَلَيْهِ إِلَّا جَعَلَتْهُ كَالرَّمِيمِ
Diyanet Meali: Üzerine uğradığı hiçbir şeyi bırakmıyor, mutlaka onu kül ediyordu. *