ر ف ع

KÖK HARFLER: ر ف ع

ANLAM: 

رَفَعَ : Bir şeyi yükseltmek; yüceltmek; kaldırmak. Bir şeyi mertebe olarak yükseltmek, onu onurlandırmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

رَفَعَ (geniş zaman يَرْفَعُ mastar ismi رَفْعٌ):

رَفَعَهُ : O şeyi yükseltti; o şeyi yüceltti; o şeyi yukarı kaldırdı; onu mertebe olarak yükseltti ya da onu yüceltti; onu onurlandırdı.

رَفْعٌ bir şeyi bulunduğu yerden yükseltme veya yukarı kaldırma manasında bazen cismani şeyler için kullanılmaktadır; bazen ise yükseltilmesi veya yüksek veya yüce kılmak manasında bir bina için kullanılmaktadır.

رُفِعَ لِىَ الشَّىْءُ : O şey bana görünecek kadar yükseldi.

رُفِعَ لَنَا صَخْرَةٌ عَظِيمَةٌ : Büyük bir taş bizim için yükseltilmişti; yani görünecek kadar yükseldi veya onun yanında veya yakınında durduk.

اِنَّ اللّٰهَ يَرْفَعُ بِهٰذَا الْقُرْاٰنِ اَقْوَامًا وَ يُخْضِعُ اَقْوَامًا : Bu Kur’an sayesinde Allah (c.c.) kimilerini yüceltecek, kimilerini ise küçük düşürecek veya alçaltacaktır (Hadis-işerif).

رَفِيعٌ : Bir insan için kullanıldığında mertebe, hal veya durum olarak yüksek, yükseltilmiş, yüceltilmiş, yüce veya yüksek; seçkin, saygın.

رَفِيعُ الشَّاْنِ : Mertebe veya mevki olarak yüksek.

رَفِيعُ الصَّوْتِ : Sesi yüksek veya gürültülü.

رَفَعْتُهُ اِلَى السُّلْطَانِ : Onu hükümdara tanıttım.

رَفَعْتُ الرَّجُلَ : Adamın soyunu en büyük atasına kadar dayandırdım.

رَفَعَ الْحَدِيثَ اِلَى النَّبِىِّ : Artan sıra ile tüm anlatıcılardan bahsederek, geleneği Yüce Peygambere (s.a.v) kadar dayandırdı ya da isnat etti.

رَفَعَتِ النَّاقَةُ لَبَنَهَا : Dişi deve sütünü vermedi.

رَفَعُوا الْحَرْبَ : Savaşı bıraktılar.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
رَفَعَ fiil-I 22 Yükseltti, kaldırdı 6/165 Meçhulü: رُفِعَ Meçhul muzari: يُرْفَعُ
رَفِيعٌ isim 1 Yüksek âli 40/15
رَافِعٌ isim 2 Yükselten, kaldıran 3/55 Müennes: رَافِعَةٌ
مَرْفُوعٌ isim 4 Yükseltilmiş 52/5 Müennes: مَرْفُوعَةٌ

Toplam 29


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

  • رَفَعَ (a)
  • رَفَعَ (b)
  • اِرْتَفَعَ
  • رِفْعَةٌ
    • وَضَاعَةٌ > bak: و ض ع
    • اِسْتِكَانَةٌ > bak: ك و ن
    • ذُلٌّ > bak: ذ ل ل
    • حَقَارَةٌ
    • خَسَاسَةٌ

AÇIKLAMA:

SUÛD ile İRTİFÂ’ kelimeleri arasındaki fark

( ر ف ع – ص ع د )

Suûd “mekanda yükselme” anlamı ile sınırlıdır ve diğer alanlarda kullanılmaz. Mesela “Onun durumu, konumu yükseldi” derken kullanılmaz. Bu ifade için irtifâ veya uluvv kelimeleri kullanılabilir. “Falanca mecliste yükseldi” veya “Falanın meclisine çıktım” derken irtifâ kelimesi kullanılır ama yükseğe çıkmadıkça sa‘ide fiili kullanılmaz. (Farklar Sözlüğü 266) Bknz: ( ص ع د )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Ref’ رَفْع Kaldırma, yüceltme, yukarı kaldırma.
Refî’ رَفِيع Yüksek, yüce.
Râfi’ رَافِع Yükseltici.
Râfia رَافِعَة Yükselten.
Merfû’ مَرْفُوع Yükseltilmiş. Yüksekte. Terfi ettirilmiş. Ref’ olunmuş. Müennes: Merfûa
Terfî’ تَرْفِيع Yükseltme. Yukarı kaldırma.
Murâfaa مُرَافَعَة Duruşma.
Murâfi’ مُرَافِع Murafaa eden.
Terâfu’ تَرَافُع Duruşmaya girme.
Müterâfi’ مُتَرَافِع Duruşma için hakime giden.
Tereffu’ تَرَفُّع Yükseğe çıkmak. Yukarı kalkmak.
Tereffuât تَرَفُّعَات Yukarı kalkmalar, yükselmeler.
Mütereffi’ مُتَرَفِّع Yukarı kalkan, yükselen.
İrtifâ’ اِرْتِفَاع Yükseklik. Kaldırmak.
İstirfâ’ اِسْتِرْفَاع Yapılmasını arzulama. Yukarı kaldırılmasını isteme.

Rufai tarikatı

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

رَفَعَ : Fiil-I. Meçhulü: رُفِعَ Meçhul muzari: يُرْفَعُ

2:63 وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ
Diyanet Meali: Hani, (Tevrat ile amel edeceğinize dair) sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağını da tepenize dikmiştik.
2:93 وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ
Diyanet Meali: Hani, (Tevrat ile amel edeceğinize dair) sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağını da tepenize dikmiştik.
2:127 وَإِذْ يَرْفَعُ إِبْرَاهِيمُ الْقَوَاعِدَ مِنَ الْبَيْتِ وَإِسْمَاعِيلُ
Diyanet Meali: Hani İbrahim, İsmail ile birlikte evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyordu.
2:253 مِنْهُمْ مَنْ كَلَّمَ اللَّهُ وَرَفَعَ بَعْضَهُمْ دَرَجَاتٍ
Diyanet Meali: İçlerinden, Allah’ın konuştukları vardır. Bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. 
4:154 وَرَفَعْنَا فَوْقَهُمُ الطُّورَ بِمِيثَاقِهِمْ وَقُلْنَا لَهُمُ ادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا
Diyanet Meali: Verdikleri sağlam söz(ü yerine getirmemeleri) sebebiyle “Tûr”u üzerlerine kaldırdık ve onlara, “Tevazu ile kapıdan girin” dedik. 
4:158 بَلْ رَفَعَهُ اللَّهُ إِلَيْهِ وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا
Diyanet Meali: Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. *
6:83 وَتِلْكَ حُجَّتُنَا آتَيْنَاهَا إِبْرَاهِيمَ عَلَىٰ قَوْمِهِ نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مَنْ نَشَاءُ
Diyanet Meali: İşte kavmine karşı İbrahim’e verdiğimiz delillerimiz.. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz.
6:165 وَرَفَعَ بَعْضَكُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ
Diyanet Meali: O, bazınızı bazınıza derece derece üstün kılandır.
7:176 وَلَوْ شِئْنَا لَرَفَعْنَاهُ بِهَا وَلَٰكِنَّهُ أَخْلَدَ إِلَى الْأَرْضِ وَاتَّبَعَ هَوَاهُ
Diyanet Meali: Dileseydik o âyetlerle onu elbette yüceltirdik. Fakat o, dünyaya saplanıp kaldı da kendi heva ve hevesine uydu.
12:76 نَرْفَعُ دَرَجَاتٍ مَنْ نَشَاءُ وَفَوْقَ كُلِّ ذِي عِلْمٍ عَلِيمٌ
Diyanet Meali: Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.
12:100 وَرَفَعَ أَبَوَيْهِ عَلَى الْعَرْشِ وَخَرُّوا لَهُ سُجَّدًا
Diyanet Meali: Ana babasını tahtın üzerine çıkardı. Hepsi ona (Yûsuf’a) saygı ile eğildiler.
13:2 اللَّهُ الَّذِي رَفَعَ السَّمَاوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا
Diyanet Meali: Allah, gökleri gördüğünüz herhangi bir direk olmadan yükseltendir.
19:57 وَرَفَعْنَاهُ مَكَانًا عَلِيًّا
Diyanet Meali: Onu yüce bir makama yükselttik. *
24:36 فِي بُيُوتٍ أَذِنَ اللَّهُ أَنْ تُرْفَعَ وَيُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ
Diyanet Meali: Allah’ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde…
35:10 إِلَيْهِ يَصْعَدُ الْكَلِمُ الطَّيِّبُ وَالْعَمَلُ الصَّالِحُ يَرْفَعُهُ
Diyanet Meali: Güzel sözler ancak O’na yükselir. Salih ameli de güzel sözler yükseltir.
43:32 وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُمْ بَعْضًا سُخْرِيًّا
Diyanet Meali: Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık.
49:2 يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَرْفَعُوا أَصْوَاتَكُمْ فَوْقَ صَوْتِ النَّبِيِّ
Diyanet Meali: Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin.
55:7 وَالسَّمَاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ
Diyanet Meali: Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu. *
58:11 يَرْفَعِ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَالَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ
Diyanet Meali: Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin.
79:28 رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا
Diyanet Meali: Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir. *
88:18 وَإِلَى السَّمَاءِ كَيْفَ رُفِعَتْ
Diyanet Meali: Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir! *
94:4 وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ
Diyanet Meali: Senin şânını yükseltmedik mi? *

رَفِيعٌ : İsim. Sıfat.

40:15 رَفِيعُ الدَّرَجَاتِ ذُو الْعَرْشِ
Diyanet Meali: O, dereceleri hakkıyla yükseltendir, Arş’ın sahibidir.

رَافِعٌ : İsim. İsm-i Fâil.

3:55 إِذْ قَالَ اللَّهُ يَا عِيسَىٰ إِنِّي مُتَوَفِّيكَ وَرَافِعُكَ إِلَيَّ
Diyanet Meali: Hani Allah şöyle buyurmuştu: “Ey İsa! Şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim. Seni kendime yükselteceğim.”

رَافِعَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennes. Müzekkeri: رَافِعٌ

56:3 خَافِضَةٌ رَافِعَةٌ
Diyanet Meali: O, (kimini) yükseltir, (kimini) alçaltır. *

مَرْفُوعٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl.

52:5 وَالسَّقْفِ الْمَرْفُوعِ
Diyanet Meali: Yükseltilmiş tavana (göğe)..*

مَرْفُوعَةٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Müennes. Müzekkeri: مَرْفُوعٌ

80:14 مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍ
Diyanet Meali: Yüksek, tertemiz (ve çok değerli sahifelerdedir). *
88:13 فِيهَا سُرُرٌ مَرْفُوعَةٌ
Diyanet Meali: Orada yüksek tahtlar..*
56:34 وَفُرُشٍ مَرْفُوعَةٍ
Diyanet Meali: Yüksek döşekler üzerindedirler. *