ي م م

KÖK HARFLER:  ي م م

ANLAM: 

يَمَّ : (Meçhulü:) Denize veya nehre atılmak.

AÇIKLAMA:

Teyemmüm kelimesi, “kasd etme, yönelme, niyet etme” anlamından türetilmiş bir kelimedir. (Su kasd edilerek toprağa yönelinmektedir.)

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnek
تَيَمَّمَfiil-V3Yöneldi, kalkıştı, teyemmüm etti2/267
يَمٌّisim8Deniz20/39

Toplam11

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Yemm يَمّ Deniz, bahir, derya, umman. Güvercin kuşu. Çoğulu: Yümûm
Teymîm تَيْمِيم Teyemmüm ettirme, ettirilme.
Teyemmüm تَيَمُّم Su bulunmayan yerde su niyetiyle toprak, kum vb. şeylerle abdest alma. Çoğulu: Teyemmümât
Müteyemmim مُتَيَمِّم Teyemmüm eden.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

تَيَمَّمَ : Fiil-V 

2:267 وَلَا تَيَمَّمُوا الْخَبِيثَ مِنْهُ تُنْفِقُونَ
Diyanet Meali: Bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın..
4:43 أَوْ لَامَسْتُمُ النِّسَاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا
Diyanet Meali:  Ya da eşlerinizle cinsel ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelin..
5:6 أَوْ لَامَسْتُمُ النِّسَاءَ فَلَمْ تَجِدُوا مَاءً فَتَيَمَّمُوا صَعِيدًا طَيِّبًا
Diyanet Meali: Veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. 

يَمٌّ : İsim. 

7:136 فَانْتَقَمْنَا مِنْهُمْ فَأَغْرَقْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ بِأَنَّهُمْ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا
Diyanet Meali: Bu yüzden onlardan intikam aldık. Âyetlerimizi yalanlamaları sebebiyle kendilerini denizde boğduk.
20:39 أَنِ اقْذِفِيهِ فِي التَّابُوتِ فَاقْذِفِيهِ فِي الْيَمِّ
Diyanet Meali: “Onu (bebek Mûsâ’yı) sandığın içine koy ve denize (Nil’e) bırak ki…”
20:39 فَلْيُلْقِهِ الْيَمُّ بِالسَّاحِلِ يَأْخُذْهُ عَدُوٌّ لِي وَعَدُوٌّ لَهُ
Diyanet Meali: “Deniz onu kıyıya atsın da kendisini, hem bana düşman, hem de ona düşman olan birisi (Firavun) alsın.”
20:78 فَأَتْبَعَهُمْ فِرْعَوْنُ بِجُنُودِهِ فَغَشِيَهُمْ مِنَ الْيَمِّ مَا غَشِيَهُمْ
Diyanet Meali: Bunun üzerine Firavun askerleriyle birlikte onların peşine düştü de, deniz onları görülmedik bir şekilde kuşatıp yuttu. *
20:97 لَنُحَرِّقَنَّهُ ثُمَّ لَنَنْسِفَنَّهُ فِي الْيَمِّ نَسْفًا
Diyanet Meali: Biz onu elbette yakacağız ve onu muhakkak denize savuracağız.
28:7 فَإِذَا خِفْتِ عَلَيْهِ فَأَلْقِيهِ فِي الْيَمِّ وَلَا تَخَافِي وَلَا تَحْزَنِي
Diyanet Meali: (Mûsâ’nın annesine, “Onu emzir), başına bir şey gelmesinden korktuğun zaman onu denize (Nil’e) bırak, korkma, üzülme.” (diye ilham ettik.)
28:40 فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ
Diyanet Meali: Biz de onu ve askerlerini yakaladık ve onları denize attık (Orada boğuldular). 
51:40 فَأَخَذْنَاهُ وَجُنُودَهُ فَنَبَذْنَاهُمْ فِي الْيَمِّ وَهُوَ مُلِيمٌ
Diyanet Meali: Bunun üzerine biz de kendisini ve ordularını yakalayıp denize attık. O ise (pişman olmuş), kendini kınıyordu. *