غ م م

KÖK HARFLER: غ م م

ANLAM: 

غَمَّ : Bir şeyi kaplamak, örtmek ya da saklamak. Bir şey kendisini üzmek. Bir şey bir şey üzerinde yükselmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
غَمٌّ  isim 6 Gam, keder, tasa 3/153
غَمَامٌ isim 4 Bulut (Çoğul) 25/25 Tekili: غَمَامَةٌ
غُمَّةٌ isim 1 Gam, keder, tasa 10/71

Toplam 11


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • غَمَّ (a)
  • غَمَّ (b)
  • اِغْتَمَّ
  • غَمٌّ / غُمَّةٌ
  • غُمَّةٌ
  • غُمَامٌ
    • زُكَامٌ

Zıt Manada Kelimeler

AÇIKLAMA:

HEMM ve GAMM ve HÜZN ve KERB ve HASRET ve ESEF ve BESS kelimeleri arasındaki fark

( ه م مغ م مح ز نك ر بح س رأ س فب س س )

Hemm, “istenmeyeni ortadan kaldırma ve arzu edileni elde etme düşüncesi”dir. Onda gamm manası yoktur. Bir arkadaşa, ihtemme fî hâcetî (benim ihtiyacımı karşıla) denir. Gamm kelimesi bu anlamda kullanılmaz.

Gamm, “kalbin kendisi ile kasılıp daraldığı şey”dir. Ya gerçekleşmiş veya gerçekleşmekte olan veya gerçekleşeceği vehmedilen bir zarar sebebiyle olur. 

Hüzn, “gamm’ın yoğunlaşması ve ağırlaşması”dır. “Son derece sert ve katı arazi” anlamına gelen arzu’l hazn sözünden alınmıştır. 

Kerb, “gamm’ın göğse darlık verecek şekilde yoğunlaşması”dır. Bu nedenle çok sıcak bir gün için, yevmun kerbun (iç daraltıcı gün), yani “onda bulunanların daraldığı gün” denilir.  

Hasret, “herhangi bir faydanın yitirilmesi sebebiyle yenilenen gamm”dır. Fakat her gamm, “hasret” değildir.

Esef, “beraberinde gazap veya gayz olan hasret”tir. Âsif (esef eden), “gazap eden ve yanıp yakılan”dır.

Bess, “üzüntünün yayıldığını ve gizlenmediğini” ifade eder. Kelime, birine sırrını açıkladığında söylenen, ebsestuhû mâ ‘indî ve besestuhû (ona sırrımı açıkladım) sözünden alınmıştır. Kelimenin aslı, “dağınıklığın çokluğu”dur. Karia suresindeki mebsûs (darmadağınık) pervaneler gibi ayeti bu anlamdadır. (Farklar Sözlüğü 396) Bknz: ( ه م مح ز نك ر بح س رأ س فب س س )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Gamm غَمّ Keder, tasa, dert, elem, kaygı. Çoğulu: Gumûm
Gamâm غَمَام Bulut. Beyaz bulut. Örtmek.
Gumme غُمَّة Tasa, keder.
İgmâm إِغْمَام Kederlendirmek. Gamlandırmak. Hüzünlendirmek.
İgtimâm اِغْتِمَام Tasalanmak. Kederli olmak.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

غَمٌّ : İsim. 

3:153 فَأَثَابَكُمْ غَمًّا بِغَمٍّ لِكَيْلَا تَحْزَنُوا عَلَىٰ مَا فَاتَكُمْ
Diyanet Meali: Bundan dolayı Allah, size keder üstüne keder verdi ki, (bu durumlara alışasınız ve daha sonra) elinizden gidene üzülmeyesiniz.
3:153 فَأَثَابَكُمْ غَمًّا بِغَمٍّ لِكَيْلَا تَحْزَنُوا عَلَىٰ مَا فَاتَكُمْ
Diyanet Meali: Bundan dolayı Allah, size keder üstüne keder verdi ki, (bu durumlara alışasınız ve daha sonra) elinizden gidene üzülmeyesiniz.
3:154 ثُمَّ أَنْزَلَ عَلَيْكُمْ مِنْ بَعْدِ الْغَمِّ أَمَنَةً نُعَاسًا
Diyanet Meali: Sonra o kederin ardından (Allah) üzerinize bir güven, bir uyku indirdi.
20:40 وَقَتَلْتَ نَفْسًا فَنَجَّيْنَاكَ مِنَ الْغَمِّ وَفَتَنَّاكَ فُتُونًا
Diyanet Meali: “Ve (kazara) bir cana kıydın da biz seni kederden kurtardık, seni sıkı bir denemeden geçirdik.”
21:88 فَاسْتَجَبْنَا لَهُ وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْغَمِّ وَكَذَٰلِكَ نُنْجِي الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali: Biz de duasını kabul ettik ve kendisini kederden kurtardık. İşte biz mü’minleri böyle kurtarırız. *
22:22 كُلَّمَا أَرَادُوا أَنْ يَخْرُجُوا مِنْهَا مِنْ غَمٍّ أُعِيدُوا فِيهَا
Diyanet Meali: Her ne zaman cehennemden, o ızdıraptan çıkmak isteseler, oraya geri döndürülürler.

غَمَامٌ : İsim. 

2:57 وَظَلَّلْنَا عَلَيْكُمُ الْغَمَامَ وَأَنْزَلْنَا عَلَيْكُمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَىٰ
Diyanet Meali: Bulutu üstünüze gölge yaptık. Size, kudret helvası ile bıldırcın indirdik.
2:210 هَلْ يَنْظُرُونَ إِلَّا أَنْ يَأْتِيَهُمُ اللَّهُ فِي ظُلَلٍ مِنَ الْغَمَامِ
Diyanet Meali: Onlar (böyle davranmakla), bulut gölgeleri içinde Allah’ın (azabının) kendilerine gelmesini mi bekliyorlar?
7:160 وَظَلَّلْنَا عَلَيْهِمُ الْغَمَامَ وَأَنْزَلْنَا عَلَيْهِمُ الْمَنَّ وَالسَّلْوَىٰ
Diyanet Meali: Üzerlerine bulutu da gölgelik yaptık ve onlara kudret helvası ve bıldırcın indirdik.
25:25 وَيَوْمَ تَشَقَّقُ السَّمَاءُ بِالْغَمَامِ وَنُزِّلَ الْمَلَائِكَةُ تَنْزِيلًا
Diyanet Meali: O gün gök bulutlarla yarılıp parçalanacak ve melekler bölük bölük indirilecektir. *

غُمَّةٌ : İsim. 

10:71 ثُمَّ لَا يَكُنْ أَمْرُكُمْ عَلَيْكُمْ غُمَّةً ثُمَّ اقْضُوا إِلَيَّ وَلَا تُنْظِرُونِ
Diyanet Meali: (Artık siz de bana ne yapacağınızı ortaklarınızla beraber kararlaştırın ki), işiniz size dert olmasın! Bundan sonra bana hükmünüzü uygulayın; bana mühlet de vermeyin!