KÖK HARFLER: و س ط
ANLAM:
وَسَطَ : İki şey ortasında durmak. Hayırlı, asil, asil soydan olmak.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek Âyet |
وَسَطَ | fiil-I | 1 | Ortasına daldı, içine aldı | 100/5 |
أَوْسَطُ | isim | 2 | Doğruya en yakın, en üstün | 68/28 |
وَسَطٌ | isim | 1 | Hayırlı, üstün, faziletli, orta halli, orta yolu tutan | 2/143 |
وُسْطَى | isim | 1 | Tam ortaya düşen, tam ortada | 2/238 |
| Toplam | 5 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
- وَسَطٌ (a)
- وَسَطٌ (b)
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Vasat | وَسَط | İki şeyin arası. Orta, merkez, ara. Meydan. Cemiyyet muhiti. İç. | Çoğulu: Evsât |
Vâsıta | وَاسِطَة | Araç. |
|
Vesâit | وَسَائِط | Araçlar, vasıtalar. |
|
Tavsît | تَوْسِيط | Aracı bulma. Aracılık yaptırma. |
|
Tavassut | تَوَسُّط | Aracılık, ara bulma, aracılık etme. | Çoğulu: Tavassutât |
Mutavassıt | مُتَوَسِّط | Tavassut eden, vasıta olan, aracılık eden, aracı, orta, ortalama. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
وَسَطَ : Fiil-I.
100:5 | فَوَسَطْنَ بِهِ جَمْعًا |
Diyanet Meali: | Düşman topluluğunun ortasına dalan (atlara andolsun ki…) |
أَوْسَطُ : İsim.
5:89 | فَكَفَّارَتُهُ إِطْعَامُ عَشَرَةِ مَسَاكِينَ مِنْ أَوْسَطِ مَا تُطْعِمُونَ أَهْلِيكُمْ أَوْ كِسْوَتُهُمْ أَوْ تَحْرِيرُ رَقَبَةٍ |
Diyanet Meali: | Bu durumda yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. |
68:28 | قَالَ أَوْسَطُهُمْ أَلَمْ أَقُلْ لَكُمْ لَوْلَا تُسَبِّحُونَ |
Diyanet Meali: | Onların en akl-ı selim sahibi olanı, “Ben size ‘Rabbinizi tespih etseydiniz ya! dememiş miydim?” dedi. * |
وَسَطٌ : İsim. Sıfat.
2:143 | وَكَذَٰلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطًا لِتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ |
Diyanet Meali: | Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız diye sizi orta bir ümmet yaptık. |
وُسْطَى : İsim. Sıfat.
2:238 | حَافِظُوا عَلَى الصَّلَوَاتِ وَالصَّلَاةِ الْوُسْطَىٰ |
Diyanet Meali: | Namazlara ve orta namaza devam edin. |