ق ل ب

KÖK HARFLER: ق ل ب

ANLAM: 

قَلَبَ : Bir şeyi tersine çevirmek; o şeyi alt üst etmek. Birisini kalbinden vurmak. (Hastalık) kalbini etkilemek ya da ona hücum etmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
قَلَبَfiil-I1Çevirdi; iade etti29/21Meçhul Muzari: يُقْلَبُ
قَلَّبَfiil-II6Evirip çevirdi9/48Meçhul Muzari: يُقَلَّبُ
تَقَلَّبَfiil-V1Çevrildi; değişiklik yaptı24/37
اِنقَلَبَfiil-VII17Dönüverdi, dönüştü22/11
تَقَلُّبٌisim5Çevrilmek; değişiklik yapmak2/144
مُتَقَلَّبٌisim1Yer değiştirme, gezip dolaştırma yeri47/19
مُنْقَلِبٌisim3Dönüveren7/125
مُنْقَلَبٌisim2Dönüş yeri26/227
قَلْبٌisim132Kalp26/89Çoğul: قُلُوبٌ

Toplam168


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Kalp قَلْب 1: İmanın mahalli. 2: Vücudun kan dolaşımı merkezi. 3: Yürek. Gönül. 4: Her şeyin ortası. 5: Bir durumdan başka bir duruma çevirme. Değiştirme. Daima değişen ve hareket halinde olan.  Çoğulu: Kulûb
Kulb (Kulp) قُلْب Kanca, halka. Çoğulu: Kullâb
Kalıp قَالِب Belirli bir biçim.
Maklûbe مَقْلُوبَة Ters çevrilmiş, devrilmiş.
Taklîb تَقْلِيب Döndürme, çevirme.
İklâb إِقْلَاب Tersine çevrilme, çevirmek. Tersine döndürmek.
Takallüb تَقَلُّب Bir taraftan diğer tarafa dönmek.
Mütekallib مُتَقَلِّب Dönen, değişen.
Tekâlib تَقَالِب Döndürmeler, çevirmeler. İçi dışa çevirmeler.
İnkılâb اِنْقِلَاب Başka tarza değişme. Bir halden diğer hale geçme. Başka türlü olma.
Münkalib مُنْقَلِب İnkılab eden. Dönen, dönmüş. Başka bir hale girmiş olan. Değişen.
Münkaleb مُنْقَلَب Rücu etmek, geri dönmek.
Kalpazan ——— Sahte para basan veya piyasaya süren kimse. Yalan ve hile ile iş gören kimse. Arapça + Farsça
Kalibre ——— Mermilerde, ateşli silahlarda çap. İtalyanca, Fransızca
Kılaptan ——— Pirinç, bakır, kalay vb. madenlerden çekilerek gümüş ve altın yaldız vurulmuş ince metal iplik.

Kulp kelimesi, “halka, bilezik” anlamındaki kulb (قُلْب) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime, “döndürdü, çevirdi, eğirdi” anlamındaki kök fiilden türetilmiştir. (Nişanyan Sözlük) 

Maklûbe kelimesi, “çevirme, bir Arap yemeği” anlamına gelen maklûbe (مقلوبة) sözcüğünden gelmektedir. (Nişanyan Sözlük) 

Kılaptan kelimesi, “çıkrık, iplik eğirme çarkı” anlamındaki kallâb (قلّاب) sözcüğünden türetilmiş olabilir; ancak bu kesin değildir. (Nişanyan Sözlük) 

Kalibre kelimesi, Türkçeye İtalyanca veya Fransızcadan geçmiştir. Bu dillere ise “kalıp, özellikle metal döküm kalıbı” anlamındaki Arapça kâlib (قالب) kelimesinden geçmiştir. (Nişanyan Sözlük) 

Kalpazan kelimesi, Arapça ve Farsça iki ismin birleşmesinden oluşmuştur. Arapça “bozuk” anlamındaki kalb (قلب) kelimesi ile Farsça “vuran, darp eden” anlamındaki zan (زن) kelimeleri birleşerek “bozuk (tağşiş edilmiş) para basan” anlamı kazanmıştır. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

قَلَبَ : Fiil-I. Meçhul Muzari: يُقْلَبُ

29:21يُعَذِّبُ مَنْ يَشَاءُ وَيَرْحَمُ مَنْ يَشَاءُ وَإِلَيْهِ تُقْلَبُونَ
Diyanet Meali:O, dilediğine azap eder, dilediğine de merhamet eder. Ancak O’na döndürüleceksiniz. *

قَلَّبَ : Fiil-II. Meçhul Muzari: يُقَلَّبُ

6:110وَنُقَلِّبُ أَفْئِدَتَهُمْ وَأَبْصَارَهُمْ كَمَا لَمْ يُؤْمِنُوا بِهِ أَوَّلَ مَرَّةٍ
Diyanet Meali:Biz onların kalplerini ve gözlerini ters döndürürüz de ilkin ona iman etmedikleri gibi (mucize geldikten sonra da inanmazlar).
9:48لَقَدِ ابْتَغَوُا الْفِتْنَةَ مِنْ قَبْلُ وَقَلَّبُوا لَكَ الْأُمُورَ
Diyanet Meali:Andolsun, bunlar daha önce de fitne çıkarmak istemişler ve sana karşı türlü türlü işler çevirmişlerdi.
18:18وَنُقَلِّبُهُمْ ذَاتَ الْيَمِينِ وَذَاتَ الشِّمَالِ
Diyanet Meali:Biz onları sağa sola çeviriyorduk.
18:42وَأُحِيطَ بِثَمَرِهِ فَأَصْبَحَ يُقَلِّبُ كَفَّيْهِ عَلَىٰ مَا أَنْفَقَ فِيهَا
Diyanet Meali:Derken bütün serveti helâk edildi. (Yıkılmış çardakları üzerine çökmüş hâldeki bağına) yaptığı harcamalar karşısında ellerini oğuşturuyordu.
24:44يُقَلِّبُ اللَّهُ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِأُولِي الْأَبْصَارِ
Diyanet Meali:Allah, geceyi ve gündüzü döndürüp duruyor. Şüphesiz bunda basiret sahibi olanlar için bir ibret vardır. *
33:66يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَا لَيْتَنَا أَطَعْنَا اللَّهَ وَأَطَعْنَا الرَّسُولَا
Diyanet Meali:Yüzlerinin ateşte bir yandan bir yana döndürüleceği gün, “Keşke Allah’a ve Resûl’e itaat edeydik” diyecekler. *

تَقَلَّبَ : Fiil-V.

24:37يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ
Diyanet Meali:Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.

اِنقَلَبَ : Fiil-VII.

2:143إِلَّا لِنَعْلَمَ مَنْ يَتَّبِعُ الرَّسُولَ مِمَّنْ يَنْقَلِبُ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ
Diyanet Meali:(Biz, yönelmekte olduğun ciheti) ancak; Resûl’e tabi olanlarla, gerisingeriye dönecekleri ayırd edelim diye (kıble yaptık).
3:127لِيَقْطَعَ طَرَفًا مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَوْ يَكْبِتَهُمْ فَيَنْقَلِبُوا خَائِبِينَ
Diyanet Meali:Bir de Allah bunu, inkâr edenlerden bir kısmını helâk etsin veya perişan etsin de umutsuz olarak dönüp gitsinler diye yaptı. *
3:144أَفَإِنْ مَاتَ أَوْ قُتِلَ انْقَلَبْتُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ
Diyanet Meali:Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz?
3:144وَمَنْ يَنْقَلِبْ عَلَىٰ عَقِبَيْهِ فَلَنْ يَضُرَّ اللَّهَ شَيْئًا
Diyanet Meali:Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez.
3:149يَرُدُّوكُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرِينَ
Diyanet Meali:(Ey iman edenler! Siz eğer kâfir olanlara uyarsanız) sizi gerisin geriye (küfre) çevirirler de büsbütün hüsrana uğrarsınız.
3:174فَانْقَلَبُوا بِنِعْمَةٍ مِنَ اللَّهِ وَفَضْلٍ لَمْ يَمْسَسْهُمْ سُوءٌ
Diyanet Meali:Bundan dolayı Allah’tan bir nimet ve lütufla kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan geri döndüler.
5:21وَلَا تَرْتَدُّوا عَلَىٰ أَدْبَارِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرِينَ
Diyanet Meali:“Sakın ardınıza dönmeyin. Yoksa ziyana uğrayanlar olursunuz.”
7:119فَغُلِبُوا هُنَالِكَ وَانْقَلَبُوا صَاغِرِينَ
Diyanet Meali:Artık orada yenilmişler ve küçük düşmüşlerdi. *
9:95سَيَحْلِفُونَ بِاللَّهِ لَكُمْ إِذَا انْقَلَبْتُمْ إِلَيْهِمْ لِتُعْرِضُوا عَنْهُمْ
Diyanet Meali:Yanlarına döndüğünüz zaman, kendilerini rahat bırakmanız için size Allah adıyla yemin edeceklerdir.
12:62لَعَلَّهُمْ يَعْرِفُونَهَا إِذَا انْقَلَبُوا إِلَىٰ أَهْلِهِمْ
Diyanet Meali:“Umulur ki ailelerine varınca onu anlarlar (da belki yine dönüp gelirler).”
22:11وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انْقَلَبَ عَلَىٰ وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ
Diyanet Meali:Şâyet başına bir kötülük gelirse, gerisingeri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, ahireti de.
26:227وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ
Diyanet Meali:Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.
48:12بَلْ ظَنَنْتُمْ أَنْ لَنْ يَنْقَلِبَ الرَّسُولُ وَالْمُؤْمِنُونَ إِلَىٰ أَهْلِيهِمْ أَبَدًا
Diyanet Meali:(Ey münafıklar!) Siz aslında, Peygamberin ve inananların bir daha ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız.
67:4ثُمَّ ارْجِعِ الْبَصَرَ كَرَّتَيْنِ يَنْقَلِبْ إِلَيْكَ الْبَصَرُ خَاسِئًا وَهُوَ حَسِيرٌ
Diyanet Meali:Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin hâlde sana dönecektir. *
83:31وَإِذَا انْقَلَبُوا إِلَىٰ أَهْلِهِمُ
Diyanet Meali:Ailelerine dönerken (zevk ve neşe içinde gülüşe gülüşe dönüyorlardı).
83:31اِنْقَلَبُوا فَكِهِينَ
Diyanet Meali:(Ailelerine dönerken) zevk ve neşe içinde gülüşe gülüşe dönüyorlardı.
84:9وَيَنْقَلِبُ إِلَىٰ أَهْلِهِ مَسْرُورًا
Diyanet Meali:Sevinçli olarak ailesine dönecektir. *

تَقَلُّبٌ : İsim. Mastar. Tefa’ul Bâbı (V. Bâb). 

2:144قَدْ نَرَىٰ تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِي السَّمَاءِ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضَاهَا
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz.
3:196لَا يَغُرَّنَّكَ تَقَلُّبُ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي الْبِلَادِ
Diyanet Meali:Kâfirlerin refah içinde diyar diyar dolaşmaları sakın seni aldatmasın. *
16:46أَوْ يَأْخُذَهُمْ فِي تَقَلُّبِهِمْ فَمَا هُمْ بِمُعْجِزِينَ
Diyanet Meali:Yahut onlar dönüp dolaşırken Allah’ın kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Onlar, Allah’ı âciz bırakacak değillerdir. *
26:219وَتَقَلُّبَكَ فِي السَّاجِدِينَ
Diyanet Meali:Ve secde edenler arasında dolaşmanı (gören; mutlak güç sahibi, çok merhametli olan Allah’a tevekkül et). *
40:4فَلَا يَغْرُرْكَ تَقَلُّبُهُمْ فِي الْبِلَادِ
Diyanet Meali:Onların şehirlerde gezip dolaşmaları seni aldatmasın.

مُتَقَلَّبٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Tefa’ul Bâbı (V. Bâb). 

47:19وَاللَّهُ يَعْلَمُ مُتَقَلَّبَكُمْ وَمَثْوَاكُمْ
Diyanet Meali:Allah, gezip dolaştığınız yeri de, içinde kalacağınız yeri de bilir.

مُنْقَلِبُونَ : İsim. İsm-i Fâil. İnfiâl Bâbı (VII. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: مُنْقَلِبٌ

7:125قَالُوا إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَ
Diyanet Meali:Dediler ki: “Biz mutlaka Rabbimize döneceğiz.” *
26:50قَالُوا لَا ضَيْرَ إِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا مُنْقَلِبُونَ
Diyanet Meali:Sihirbazlar şöyle dediler: “Zararı yok, mutlaka Rabbimize döneceğiz.” *
43:14وَإِنَّا إِلَىٰ رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ
Diyanet Meali:“Şüphesiz biz Rabbimize döneceğiz.” *

مُنْقَلَبٌ : f İsim. İsm-i Mef’ûl. İnfiâl Bâbı (VII. Bâb).

18:36وَلَئِنْ رُدِدْتُ إِلَىٰ رَبِّي لَأَجِدَنَّ خَيْرًا مِنْهَا مُنْقَلَبًا
Diyanet Meali:“Rabbime döndürülsem bile andolsun bundan daha iyi bir sonuç bulurum.”
26:227وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنْقَلَبٍ يَنْقَلِبُونَ
Diyanet Meali:Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir.

قَلْبٌ : İsim. Çoğulu: قُلُوبٌ

2:7خَتَمَ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ وَعَلَىٰ سَمْعِهِمْ وَعَلَىٰ أَبْصَارِهِمْ غِشَاوَةٌ
Diyanet Meali:Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır.
2:10فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَهُمُ اللَّهُ مَرَضًا
Diyanet Meali:Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır.
2:74ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُمْ مِنْ بَعْدِ ذَٰلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ
Diyanet Meali:Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, (hatta daha katı) oldu.
2:88وَقَالُوا قُلُوبُنَا غُلْفٌ بَلْ لَعَنَهُمُ اللَّهُ بِكُفْرِهِمْ فَقَلِيلًا مَا يُؤْمِنُونَ
Diyanet Meali:“Kalplerimiz muhafazalıdır” dediler. Öyle değil. İnkârları sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler. *
2:93قَالُوا سَمِعْنَا وَعَصَيْنَا وَأُشْرِبُوا فِي قُلُوبِهِمُ الْعِجْلَ بِكُفْرِهِمْ
Diyanet Meali:Onlar, “Dinledik, karşı geldik”  demişlerdi. İnkârları yüzünden buzağı sevgisi onların kalplerine sindirilmişti.
2:97قُلْ مَنْ كَانَ عَدُوًّا لِجِبْرِيلَ فَإِنَّهُ نَزَّلَهُ عَلَىٰ قَلْبِكَ
Diyanet Meali:De ki: “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, (Allah’ın izni ile) Kur’an’ı; … senin kalbine indirmiştir.”
2:118كَذَٰلِكَ قَالَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ مِثْلَ قَوْلِهِمْ تَشَابَهَتْ قُلُوبُهُمْ
Diyanet Meali:Bunlardan öncekiler de tıpkı böyle, bunların dedikleri gibi demişti. Onların kalpleri (anlayışları) birbirine benziyor.
2:204وَيُشْهِدُ اللَّهَ عَلَىٰ مَا فِي قَلْبِهِ وَهُوَ أَلَدُّ الْخِصَامِ
Diyanet Meali:(İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider). Bir de kalbindekine (sözünün özüne uyduğuna) Allah’ı şahit tutar. Hâlbuki o, düşmanlıkta en amansız olandır.
2:225وَلَٰكِنْ يُؤَاخِذُكُمْ بِمَا كَسَبَتْ قُلُوبُكُمْ
Diyanet Meali:(Allah, sizi kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz), fakat sizi kalplerinizin kazandığı (bile bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar.
2:260قَالَ أَوَلَمْ تُؤْمِنْ قَالَ بَلَىٰ وَلَٰكِنْ لِيَطْمَئِنَّ قَلْبِي
Diyanet Meali:(Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. Allah ona) “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti.
2:283وَلَا تَكْتُمُوا الشَّهَادَةَ وَمَنْ يَكْتُمْهَا فَإِنَّهُ آثِمٌ قَلْبُهُ
Diyanet Meali:Bir de şahitliği gizlemeyin. Kim şahitliği gizlerse, şüphesiz onun kalbi günahkârdır.
3:7فَأَمَّا الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ زَيْغٌ فَيَتَّبِعُونَ مَا تَشَابَهَ مِنْهُ
Diyanet Meali:Kalplerinde bir eğrilik olanlar, (fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için) müteşabih âyetlerinin ardına düşerler.
3:8رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً
Diyanet Meali:(Onlar şöyle yakarırlar): “Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet…”
3:103وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنْتُمْ أَعْدَاءً فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ
Diyanet Meali:Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti.
3:126وَمَا جَعَلَهُ اللَّهُ إِلَّا بُشْرَىٰ لَكُمْ وَلِتَطْمَئِنَّ قُلُوبُكُمْ بِهِ
Diyanet Meali:Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı.
3:151سَنُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ بِمَا أَشْرَكُوا بِاللَّهِ
Diyanet Meali:(Hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri) Allah’a ortak koştuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız.
3:154وَلِيَبْتَلِيَ اللَّهُ مَا فِي صُدُورِكُمْ وَلِيُمَحِّصَ مَا فِي قُلُوبِكُمْ
Diyanet Meali:“Allah, bunu göğüslerinizdekini denemek, kalplerinizdekini arındırmak için yaptı.”
3:156لِيَجْعَلَ اللَّهُ ذَٰلِكَ حَسْرَةً فِي قُلُوبِهِمْ
Diyanet Meali:Allah, bunu (bu düşünceyi) onların kalplerine bir hasret (yarası) olarak koydu.
3:159وَلَوْ كُنْتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لَانْفَضُّوا مِنْ حَوْلِكَ
Diyanet Meali:Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi.
3:167يَقُولُونَ بِأَفْوَاهِهِمْ مَا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ
Diyanet Meali:Ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı.
4:63أُولَٰئِكَ الَّذِينَ يَعْلَمُ اللَّهُ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَعْرِضْ عَنْهُمْ
Diyanet Meali:Onlar, Allah’ın kalplerindekini bildiği kimselerdir. Öyleyse onlara aldırma.
4:155وَقَوْلِهِمْ قُلُوبُنَا غُلْفٌ بَلْ طَبَعَ اللَّهُ عَلَيْهَا بِكُفْرِهِمْ
Diyanet Meali:Ve “kalplerimiz muhafazalıdır” demelerinden dolayı (başlarına türlü belâlar verdik. Onların kalpleri muhafazalı değildir), tam aksine inkârları sebebiyle Allah onların kalplerini mühürlemiştir.
5:13فَبِمَا نَقْضِهِمْ مِيثَاقَهُمْ لَعَنَّاهُمْ وَجَعَلْنَا قُلُوبَهُمْ قَاسِيَةً
Diyanet Meali:İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık.
5:41لَا يَحْزُنْكَ الَّذِينَ يُسَارِعُونَ فِي الْكُفْرِ مِنَ الَّذِينَ قَالُوا آمَنَّا بِأَفْوَاهِهِمْ وَلَمْ تُؤْمِنْ قُلُوبُهُمْ
Diyanet Meali:(Ey Peygamber!) Kalpten inanmadıkları hâlde, ağızlarıyla “İnandık” diyenler (ile Yahudiler)den küfürde yarışanlar seni üzmesin.
5:41أُولَٰئِكَ الَّذِينَ لَمْ يُرِدِ اللَّهُ أَنْ يُطَهِّرَ قُلُوبَهُمْ
Diyanet Meali:Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir.
5:52فَتَرَى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يُسَارِعُونَ فِيهِمْ
Diyanet Meali:İşte kalplerinde bir hastalık (nifak) bulunanların, (“Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek) onların arasında koşup durduklarını görürsün.
5:113قَالُوا نُرِيدُ أَنْ نَأْكُلَ مِنْهَا وَتَطْمَئِنَّ قُلُوبُنَا
Diyanet Meali:Onlar, “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz yatışsın” demişlerdi.
6:25وَجَعَلْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَنْ يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا
Diyanet Meali:Onu anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler (gereriz), kulaklarına ağırlık koyarız. 
6:43فَلَوْلَا إِذْ جَاءَهُمْ بَأْسُنَا تَضَرَّعُوا وَلَٰكِنْ قَسَتْ قُلُوبُهُمْ
Diyanet Meali:Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya.. Fakat (onu yapmadılar) kalpleri katılaştı.
6:46إِنْ أَخَذَ اللَّهُ سَمْعَكُمْ وَأَبْصَارَكُمْ وَخَتَمَ عَلَىٰ قُلُوبِكُمْ مَنْ إِلَٰهٌ غَيْرُ اللَّهِ يَأْتِيكُمْ بِهِ
Diyanet Meali:(De ki: “Ne dersiniz), eğer Allah sizin kulağınızı ve gözlerinizi alır,  kalplerinizi de mühürlerse, Allah’tan başka onu size (geri) getirecek ilâh kimmiş?”
7:100وَنَطْبَعُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَسْمَعُونَ
Diyanet Meali:Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar hakkı işitmezler.
7:101كَذَٰلِكَ يَطْبَعُ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِ الْكَافِرِينَ
Diyanet Meali:Allah, kâfirlerin kalplerini işte böyle mühürler.
7:179لَهُمْ قُلُوبٌ لَا يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لَا يُبْصِرُونَ بِهَا
Diyanet Meali:(Andolsun biz, cinler ve insanlardan), kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, (kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik).
8:2إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ
Diyanet Meali:Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir.
8:10وَمَا جَعَلَهُ اللَّهُ إِلَّا بُشْرَىٰ وَلِتَطْمَئِنَّ بِهِ قُلُوبُكُمْ
Diyanet Meali:Allah bunu, sadece bir müjde olsun ve onunla kalpleriniz yatışsın diye yapmıştı.
8:11وَلِيَرْبِطَ عَلَىٰ قُلُوبِكُمْ وَيُثَبِّتَ بِهِ الْأَقْدَامَ
Diyanet Meali:Kalplerinizi pekiştirmek ve ayaklarınızı sağlam bastırmak için (üzerinize gökten yağmur yağdırıyordu).
8:12سَأُلْقِي فِي قُلُوبِ الَّذِينَ كَفَرُوا الرُّعْبَ فَاضْرِبُوا فَوْقَ الْأَعْنَاقِ
Diyanet Meali:“Ben kâfirlerin kalplerine korku salacağım. Şimdi vurun boyunlarının üstüne.”
8:24وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Diyanet Meali:Ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.
8:49إِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ غَرَّ هَٰؤُلَاءِ دِينُهُمْ
Diyanet Meali:Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler, “Bunları dinleri aldatmış” diyorlardı.
8:63وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ
Diyanet Meali:Ve onların kalplerini uzlaştırandır.
8:63لَوْ أَنْفَقْتَ مَا فِي الْأَرْضِ جَمِيعًا مَا أَلَّفْتَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ
Diyanet Meali:Şayet yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın, sen onların kalplerini uzlaştıramazdın.
8:70إِنْ يَعْلَمِ اللَّهُ فِي قُلُوبِكُمْ خَيْرًا يُؤْتِكُمْ خَيْرًا مِمَّا أُخِذَ مِنْكُمْ
Diyanet Meali:(Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere söyle:) Eğer Allah, kalplerinizde (iman, ihlâs, iyi niyet gibi) bir hayır (olduğunu) bilirse, sizden alınan fidyeden daha hayırlısını size verir (ve sizi bağışlar).
9:8يُرْضُونَكُمْ بِأَفْوَاهِهِمْ وَتَأْبَىٰ قُلُوبُهُمْ وَأَكْثَرُهُمْ فَاسِقُونَ
Diyanet Meali:Ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışıyorlar, oysa kalpleri buna karşı çıkıyor. Onların pek çoğu fasık kimselerdir.
9:15وَيُذْهِبْ غَيْظَ قُلُوبِهِمْ وَيَتُوبُ اللَّهُ عَلَىٰ مَنْ يَشَاءُ
Diyanet Meali:Ve onların kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah, dilediğinin tövbesini kabul eder.
9:45وَارْتَابَتْ قُلُوبُهُمْ فَهُمْ فِي رَيْبِهِمْ يَتَرَدَّدُونَ
Diyanet Meali:(Ancak Allah’a ve ahiret gününe inanmayan), kalpleri şüpheye düşüp kendileri de o şüphelerinin içinde bocalayan kimseler (senden izin isterler).
9:60إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاءِ وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي الرِّقَابِ وَالْغَارِمِينَ وَفِي سَبِيلِ اللَّهِ وَابْنِ السَّبِيلِ
Diyanet Meali:Sadakalar (zekâtlar, Allah’tan bir farz olarak) ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir.
9:64يَحْذَرُ الْمُنَافِقُونَ أَنْ تُنَزَّلَ عَلَيْهِمْ سُورَةٌ تُنَبِّئُهُمْ بِمَا فِي قُلُوبِهِمْ
Diyanet Meali:Münafıklar, kalplerinde olan şeyleri, yüzlerine karşı açıkça haber verecek bir sûrenin üzerlerine indirilmesinden çekinirler.
9:77فَأَعْقَبَهُمْ نِفَاقًا فِي قُلُوبِهِمْ إِلَىٰ يَوْمِ يَلْقَوْنَهُ
Diyanet Meali:(Allah’a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söyledikleri için) O da kalplerine, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar (sürecek) bir nifak soktu.
9:87وَطُبِعَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَفْقَهُونَ
Diyanet Meali:Ve kalpleri mühürlendi. Artık onlar anlamazlar.
9:93رَضُوا بِأَنْ يَكُونُوا مَعَ الْخَوَالِفِ وَطَبَعَ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Bunlar, geride kalan (kadın ve çocuk)larla birlikte olmaya razı oldular. Allah da kalplerini mühürledi. Artık onlar bilmezler.
9:110لَا يَزَالُ بُنْيَانُهُمُ الَّذِي بَنَوْا رِيبَةً فِي قُلُوبِهِمْ
Diyanet Meali:Kurmuş oldukları binaları, (ölüp de kalpleri paramparça olmadıkça) yüreklerinde sürekli bir kuşku olarak kalmaya devam edecektir.
9:110إِلَّا أَنْ تَقَطَّعَ قُلُوبُهُمْ
Diyanet Meali:(Kurmuş oldukları binaları, ölüp de) kalpleri paramparça olmadıkça (yüreklerinde sürekli bir kuşku olarak kalmaya devam edecektir).
9:117مِنْ بَعْدِ مَا كَادَ يَزِيغُ قُلُوبُ فَرِيقٍ مِنْهُمْ
Diyanet Meali:(Andolsun Allah; Peygamber ile) içlerinden bir kısmının kalpleri eğrilmeğe yüz tuttuktan sonra, (sıkıntılı bir zamanda ona uyan muhacirlerle ensarın tövbelerini kabul etmiştir).
9:125وَأَمَّا الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَتْهُمْ رِجْسًا إِلَىٰ رِجْسِهِمْ
Diyanet Meali:Kalplerinde hastalık olanların ise, pisliklerine pislik katmış (küfürlerini artırmış)tır.
9:127صَرَفَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لَا يَفْقَهُونَ
Diyanet Meali:Anlamayan bir toplum olmalarından dolayı, Allah onların kalplerini çevirmiştir.
10:74كَذَٰلِكَ نَطْبَعُ عَلَىٰ قُلُوبِ الْمُعْتَدِينَ
Diyanet Meali:İşte biz haddi aşanların kalplerini böylece mühürleriz.
10:88رَبَّنَا اطْمِسْ عَلَىٰ أَمْوَالِهِمْ وَاشْدُدْ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ
Diyanet Meali:“Ey Rabbimiz, sen onların mallarını silip süpür ve kalplerine darlık ver.”
13:28الَّذِينَ آمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır.
13:28أَلَا بِذِكْرِ اللَّهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Diyanet Meali:Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.
15:12كَذَٰلِكَ نَسْلُكُهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ
Diyanet Meali:Aynı şekilde (onların tutumlarına uygun olarak) biz onu suçluların kalbine sokarız. *
16:22فَالَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ قُلُوبُهُمْ مُنْكِرَةٌ وَهُمْ مُسْتَكْبِرُونَ
Diyanet Meali:8Sizin ilâhınız tek bir ilâhtır). Ahirete inanmayanların kalpleri bunu inkâr etmekte, kendileri de büyüklük taslamaktadırlar.
16:106إِلَّا مَنْ أُكْرِهَ وَقَلْبُهُ مُطْمَئِنٌّ بِالْإِيمَانِ
Diyanet Meali:Kalbi imanla dolu olduğu hâlde zorlanan kimse hariç, (inandıktan sonra Allah’ı inkâr eden ve böylece göğsünü küfre açanlara Allah’tan gazap iner.)
16:108أُولَٰئِكَ الَّذِينَ طَبَعَ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ وَسَمْعِهِمْ وَأَبْصَارِهِمْ
Diyanet Meali:İşte onlar, Allah’ın; kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir.
17:46وَجَعَلْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَنْ يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا
Diyanet Meali:Kur’an’ı anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız.
18:14وَرَبَطْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ إِذْ قَامُوا
Diyanet Meali:Kalkıp da, (… dediklerinde) onların kalplerine kuvvet vermiştik.
18:28وَلَا تُطِعْ مَنْ أَغْفَلْنَا قَلْبَهُ عَنْ ذِكْرِنَا وَاتَّبَعَ هَوَاهُ
Diyanet Meali:Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş (ve işi hep aşırılık olmuş) kimselere boyun eğme.
18:57إِنَّا جَعَلْنَا عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ أَكِنَّةً أَنْ يَفْقَهُوهُ وَفِي آذَانِهِمْ وَقْرًا
Diyanet Meali:Şüphesiz biz, onu anlamamaları için, kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ağırlıklar koyduk.
21:3لَاهِيَةً قُلُوبُهُمْ وَأَسَرُّوا النَّجْوَى الَّذِينَ ظَلَمُوا
Diyanet Meali:(Rab’lerinden kendilerine yeni bir öğüt gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak), kalpleri de gaflette olarak (dinlemesinler). O zulmedenler gizlice şöyle konuştular…
22:32ذَٰلِكَ وَمَنْ يُعَظِّمْ شَعَائِرَ اللَّهِ فَإِنَّهَا مِنْ تَقْوَى الْقُلُوبِ
Diyanet Meali:Bu böyle. Her kim de Allah’ın nişanelerini (kurbanlıklarını) yüceltirse, şüphesiz ki bu kalplerin takvasından (Allah’a karşı gelmekten sakınmasından)dır. *
22:35الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ
Diyanet Meali:Onlar, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen … kimselerdir.
22:46أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الْأَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا
Diyanet Meali:Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, (işitecek kulakları olsun)?
22:46فَإِنَّهَا لَا تَعْمَى الْأَبْصَارُ وَلَٰكِنْ تَعْمَى الْقُلُوبُ الَّتِي فِي الصُّدُورِ
Diyanet Meali:Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler (kalp gözleri) kör olur.
22:53لِيَجْعَلَ مَا يُلْقِي الشَّيْطَانُ فِتْنَةً لِلَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ
Diyanet Meali:Allah, şeytanın verdiği bu vesveseyi, kalplerinde hastalık bulunanlar (ile kalpleri katı olanlara) bir imtihan vesilesi kılmak için böyle yapar.
22:53وَالْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ
Diyanet Meali:(Allah, şeytanın verdiği bu vesveseyi, kalplerinde hastalık bulunanlar ile) kalpleri katı olanlara (bir imtihan vesilesi kılmak için böyle yapar).
22:54فَيُؤْمِنُوا بِهِ فَتُخْبِتَ لَهُ قُلُوبُهُمْ
Diyanet Meali:(Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar onun, Rabbinden gelen hak olduğunu bilsinler), böylece ona iman etsinler ve sonuçta da kalpleri ona saygı duysun (diye Allah böyle yapar).
23:60وَالَّذِينَ يُؤْتُونَ مَا آتَوْا وَقُلُوبُهُمْ وَجِلَةٌ
Diyanet Meali:(Rabblerine dönecekleri için) verdiklerini kalpleri ürpererek verenler…
23:63بَلْ قُلُوبُهُمْ فِي غَمْرَةٍ مِنْ هَٰذَا وَلَهُمْ أَعْمَالٌ مِنْ دُونِ ذَٰلِكَ
Diyanet Meali:Ancak kâfirlerin kalbleri bu Kur’an’a karşı bir gaflet içindedir. Onların bundan başka (yapageldikleri) birtakım (kötü) işleri de vardır.
24:37يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ
Diyanet Meali:Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.
24:50أَفِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ أَمِ ارْتَابُوا
Diyanet Meali:Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe ve tereddüde mi düştüler?
26:89إِلَّا مَنْ أَتَى اللَّهَ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
Diyanet Meali:“Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.” *
26:194عَلَىٰ قَلْبِكَ لِتَكُونَ مِنَ الْمُنْذِرِينَ
Diyanet Meali:Uyarıcılardan olasın diye (onu güvenilir Ruh, Cebrail) senin kalbine (apaçık Arapça bir dil ile indirmiştir). *
26:200كَذَٰلِكَ سَلَكْنَاهُ فِي قُلُوبِ الْمُجْرِمِينَ
Diyanet Meali:İşte böylece biz onu (Kur’an’ı) suçluların kalbine soktuk. *
28:10إِنْ كَادَتْ لَتُبْدِي بِهِ لَوْلَا أَنْ رَبَطْنَا عَلَىٰ قَلْبِهَا لِتَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Eğer biz (çocuğu ile ilgili sözümüze) inancını koruması için kalbine güç vermeseydik, neredeyse bunu açıklayacaktı.
30:59كَذَٰلِكَ يَطْبَعُ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِ الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ
Diyanet Meali:Allah, bilmeyenlerin kalplerini işte böyle mühürler. *
33:4مَا جَعَلَ اللَّهُ لِرَجُلٍ مِنْ قَلْبَيْنِ فِي جَوْفِهِ
Diyanet Meali:Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır.
33:5وَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ فِيمَا أَخْطَأْتُمْ بِهِ وَلَٰكِنْ مَا تَعَمَّدَتْ قُلُوبُكُمْ
Diyanet Meali:Hata ile yaptığınız bir işte size hiçbir günah yoktur. Fakat kasten yaptığınız şeylerde size günah vardır.
33:10وَإِذْ زَاغَتِ الْأَبْصَارُ وَبَلَغَتِ الْقُلُوبُ الْحَنَاجِرَ
Diyanet Meali:Hani gözler kaymış ve yürekler ağızlara gelmişti.
33:12وَإِذْ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ مَا وَعَدَنَا اللَّهُ وَرَسُولُهُ إِلَّا غُرُورًا
Diyanet Meali:Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, “Allah ve Resûlü bize, ancak aldatmak için vaadde bulunmuşlar” diyorlardı. *
33:26وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ
Diyanet Meali:Ve kalplerine büyük bir korku saldı.
33:32إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ
Diyanet Meali:Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın.
33:51وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا فِي قُلُوبِكُمْ وَكَانَ اللَّهُ عَلِيمًا حَلِيمًا
Diyanet Meali:Allah, kalplerinizdekini bilir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)
33:53ذَٰلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ
Diyanet Meali:Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir.
33:53ذَٰلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ
Diyanet Meali:Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir.
33:60لَئِنْ لَمْ يَنْتَهِ الْمُنَافِقُونَ وَالَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْمُرْجِفُونَ فِي الْمَدِينَةِ لَنُغْرِيَنَّكَ بِهِمْ
Diyanet Meali:Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar (tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz.
34:23حَتَّىٰ إِذَا فُزِّعَ عَنْ قُلُوبِهِمْ قَالُوا مَاذَا قَالَ رَبُّكُمْ
Diyanet Meali:(Şefaat için izin verilip de) kalplerinden korku giderilince birbirlerine, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar.
37:84إِذْ جَاءَ رَبَّهُ بِقَلْبٍ سَلِيمٍ
Diyanet Meali:Hani o, Rabbine temiz bir kalple gelmişti. *
39:22فَوَيْلٌ لِلْقَاسِيَةِ قُلُوبُهُمْ مِنْ ذِكْرِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay hâline!
39:23ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ إِلَىٰ ذِكْرِ اللَّهِ
Diyanet Meali:Sonra derileri de (vücutları da) kalpleri de Allah’ın zikrine karşı yumuşar.
39:45وَإِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَحْدَهُ اشْمَأَزَّتْ قُلُوبُ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ
Diyanet Meali:Allah, bir tek (ilâh) olarak anıldığında ahirete inanmayanların kalpleri daralır.
40:18وَأَنْذِرْهُمْ يَوْمَ الْآزِفَةِ إِذِ الْقُلُوبُ لَدَى الْحَنَاجِرِ كَاظِمِينَ
Diyanet Meali:Yaklaşmakta olan gün konusunda onları uyar. O gün yürekler gam ve tasa ile dolu, (sanki) gırtlaklara dayanmıştır.
40:35كَذَٰلِكَ يَطْبَعُ اللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ قَلْبِ مُتَكَبِّرٍ جَبَّارٍ
Diyanet Meali:Allah, her kibirli zorbanın kalbini işte böyle mühürler.
41:5وَقَالُوا قُلُوبُنَا فِي أَكِنَّةٍ مِمَّا تَدْعُونَا إِلَيْهِ وَفِي آذَانِنَا وَقْرٌ
Diyanet Meali:Dediler ki: “(Ey Muhammed!) Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz örtüler içerisindedir. Kulaklarımızda bir ağırlık vardır.”
42:24أَمْ يَقُولُونَ افْتَرَىٰ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا فَإِنْ يَشَإِ اللَّهُ يَخْتِمْ عَلَىٰ قَلْبِكَ
Diyanet Meali:Yoksa “Yalan uydurup Allah’a iftira etti” mi diyorlar. Eğer Allah dilerse senin kalbini mühürler.
45:23وَخَتَمَ عَلَىٰ سَمْعِهِ وَقَلْبِهِ وَجَعَلَ عَلَىٰ بَصَرِهِ غِشَاوَةً
Diyanet Meali:(Nefsinin arzusunu ilâh edinen, Allah’ın; hâlini bildiği için saptırdığı) ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği (kimseyi gördün mü)?
47:16أُولَٰئِكَ الَّذِينَ طَبَعَ اللَّهُ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ وَاتَّبَعُوا أَهْوَاءَهُمْ
Diyanet Meali:İşte bunlar, Allah’ın, kalplerini mühürlediği ve nefislerinin arzularına uyan kimselerdir.
47:20رَأَيْتَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ يَنْظُرُونَ إِلَيْكَ نَظَرَ الْمَغْشِيِّ عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِ
Diyanet Meali:(Fakat hükmü apaçık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince); kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün.
47:24أَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ أَمْ عَلَىٰ قُلُوبٍ أَقْفَالُهَا
Diyanet Meali:Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var? *
47:29أَمْ حَسِبَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ أَنْ لَنْ يُخْرِجَ اللَّهُ أَضْغَانَهُمْ
Diyanet Meali:Yoksa, kalplerinde hastalık olanlar Allah’ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar? *
48:4هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ السَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ الْمُؤْمِنِينَ لِيَزْدَادُوا إِيمَانًا
Diyanet Meali:O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir.
48:11يَقُولُونَ بِأَلْسِنَتِهِمْ مَا لَيْسَ فِي قُلُوبِهِمْ
Diyanet Meali:Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler.
48:12وَزُيِّنَ ذَٰلِكَ فِي قُلُوبِكُمْ وَظَنَنْتُمْ ظَنَّ السَّوْءِ وَكُنْتُمْ قَوْمًا بُورًا
Diyanet Meali:Bu, sizin gönüllerinize güzel gösterildi de kötü zanda bulundunuz ve helâki hak eden bir kavim oldunuz.
48:18فَعَلِمَ مَا فِي قُلُوبِهِمْ فَأَنْزَلَ السَّكِينَةَ عَلَيْهِمْ
Diyanet Meali:Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiştir.
48:26إِذْ جَعَلَ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي قُلُوبِهِمُ الْحَمِيَّةَ حَمِيَّةَ الْجَاهِلِيَّةِ
Diyanet Meali:Hani inkâr edenler kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi.
49:3أُولَٰئِكَ الَّذِينَ امْتَحَنَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ لِلتَّقْوَىٰ
Diyanet Meali:(Allah’ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar), Allah’ın, gönüllerini takvâ (Allah’a karşı gelmekten sakınma) konusunda sınadığı kimselerdir.
49:7وَلَٰكِنَّ اللَّهَ حَبَّبَ إِلَيْكُمُ الْإِيمَانَ وَزَيَّنَهُ فِي قُلُوبِكُمْ
Diyanet Meali:Fakat Allah, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiştir.
49:14وَلَٰكِنْ قُولُوا أَسْلَمْنَا وَلَمَّا يَدْخُلِ الْإِيمَانُ فِي قُلُوبِكُمْ
Diyanet Meali:(De ki: “İman etmediniz. Öyle ise, “iman ettik” demeyin.) “Fakat boyun eğdik” deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi.”
50:33مَنْ خَشِيَ الرَّحْمَٰنَ بِالْغَيْبِ وَجَاءَ بِقَلْبٍ مُنِيبٍ
Diyanet Meali:(Onlara şöyle denir: “İşte bu, size dünyada vaad edilmekte olan şeydir. O, her tövbe eden, O’nun emrini gözeten için), görmediği hâlde sırf saygıdan dolayı Rahmân’dan korkan ve O’na yönelmiş bir kalp ile gelen (kimseler içindir).”
50:37إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَذِكْرَىٰ لِمَنْ كَانَ لَهُ قَلْبٌ أَوْ أَلْقَى السَّمْعَ وَهُوَ شَهِيدٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz bunda, aklı olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt vardır. *
57:16أَلَمْ يَأْنِ لِلَّذِينَ آمَنُوا أَنْ تَخْشَعَ قُلُوبُهُمْ لِذِكْرِ اللَّهِ
Diyanet Meali:İman edenlerin Allah’ı zikretmekten (ve inen haktan) dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi?
57:16فَطَالَ عَلَيْهِمُ الْأَمَدُ فَقَسَتْ قُلُوبُهُمْ
Diyanet Meali:(Daha önce kendilerine kitap verilip de), üzerinden uzun zaman geçen, böylece kalpleri katılaşanlar (gibi olmasınlar).
57:27وَجَعَلْنَا فِي قُلُوبِ الَّذِينَ اتَّبَعُوهُ رَأْفَةً وَرَحْمَةً
Diyanet Meali:Ve kendisine uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duygusu koyduk.
58:22أُولَٰئِكَ كَتَبَ فِي قُلُوبِهِمُ الْإِيمَانَ وَأَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُ
Diyanet Meali:İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir.
59:2فَأَتَاهُمُ اللَّهُ مِنْ حَيْثُ لَمْ يَحْتَسِبُوا وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ
Diyanet Meali:Ama Allah’ın emri onlara ummadıkları yerden geldi. O, yüreklerine korku düşürdü.
59:10وَلَا تَجْعَلْ فِي قُلُوبِنَا غِلًّا لِلَّذِينَ آمَنُوا
Diyanet Meali:“Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma!”
59:14تَحْسَبُهُمْ جَمِيعًا وَقُلُوبُهُمْ شَتَّىٰ
Diyanet Meali:Sen onları toplu sanırsın. Hâlbuki kalpleri darmadağınıktır.
61:5فَلَمَّا زَاغُوا أَزَاغَ اللَّهُ قُلُوبَهُمْ
Diyanet Meali:Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini (doğru yoldan) saptırdı.
63:3فَطُبِعَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ فَهُمْ لَا يَفْقَهُونَ
Diyanet Meali:(Bu, onların önce iman edip sonra inkâr etmeleri), bu yüzden de kalplerine mühür vurulması (sebebiyledir). Artık onlar anlamazlar.
64:11وَمَنْ يُؤْمِنْ بِاللَّهِ يَهْدِ قَلْبَهُ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Diyanet Meali:Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya iletir. Allah, her şeyi hakkıyla bilendir.
66:4إِنْ تَتُوبَا إِلَى اللَّهِ فَقَدْ صَغَتْ قُلُوبُكُمَا
Diyanet Meali:(Ey peygamber’in eşleri!) Eğer siz ikiniz Allah’a tövbe ederseniz, ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı.
74:31وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَٰذَا مَثَلًا
Diyanet Meali:Kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, “Allah, örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi” desinler diye.
79:8قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ
Diyanet Meali:O gün birtakım kalpler (tedirginlik içinde) şiddetle çarpacaktır. *
83:14كَلَّا بَلْ رَانَ عَلَىٰ قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
Diyanet Meali:Hayır, hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini paslandırmıştır. *