KÖK HARFLER: ط م ع
ANLAM:
طَمِعَ : Bir şeye gıpta etmek. Bir şeyi şiddetle, şevkle, aşırı bir biçimde ya da ayıplanacak biçimde arzu etmek. Bir şeyi edinmek, elde etmek ya da erişmek için çabalamak. Bir şeyi ummak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
طَمِعَ (geniş zaman يَطْمَعُ mastar isim طَمَعٌ):
طَمِعَ فِى الشَّىْءِ اَوْ بِهِ : O şeye gıpta etti; o şeyi şiddetle, şevkle, aşırı bir biçimde ya da ayıplanacak biçimde arzu etti; o şeyi edinmek, elde etmek ya da erişmek için çabaladı.
طَمِعَ فِيهِ : O şeyi umdu. İmam Ragıp’a göre, طَمَعٌ herhangi bir meşru tahrik olmadan, çoğunlukla hayvani iştahın tatmini adına bir şey için can atmak ya da arzu duymak, ya da o şeyi aşırı istemek, manasına gelmektedir.
طَمِعَ فِى فُلَانٍ : Kendini falanca birinin efendisi kılmayı veya üstün gelmeyi şevkle arzu etti ya da umdu.
طَمَعٌ : İçten dilek, ateşli arzu; umut; şiddetli biçimde arzulanan bir şey.
اَلطَّمَعُ فَقْرٌ وَ الْيَاْسُ غِنًى : Açgözlülük bir yoksulluk sebebidir ve çaresizlik arzudan uzak olma sebebidir.
طَمَعٌ günlük veya aylık geçim parası veya askerlere verilen iaşe.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
طَمِعَ | fiil-I | 8 | Ümit etti, düşkünlük gösterdi, çok istekli oldu | 5/84 |
طَمَعٌ | isim | 4 | Ümit etmek | 7/56 |
| Toplam | 12 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
- طَمِعَ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Tama’ (Tamah) | طَمَع | Hırsla istemek. Doymazlık. Aç gözlülük. Çok isteme. | Tamah etmek, Tama’kâr |
Tâmi’ | طَامِع | Tamah eden. |
|
Tam’an | طَمْعًا | Tamah ederek. |
|
Tammâ’ | طَمَّاع | Çok tamah eden. |
|
İtmâ’ | إِطْمَاع | Tamah etmek, hırslandırmak. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
طَمِعَ : Fiil-I.
2:75 | أَفَتَطْمَعُونَ أَنْ يُؤْمِنُوا لَكُمْ وَقَدْ كَانَ فَرِيقٌ مِنْهُمْ يَسْمَعُونَ كَلَامَ اللَّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ |
Diyanet Meali: | Şimdi, bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa içlerinden birtakımı, Allah’ın kelamını dinler, sonra onu tahrif ederlerdi. |
5:84 | وَنَطْمَعُ أَنْ يُدْخِلَنَا رَبُّنَا مَعَ الْقَوْمِ الصَّالِحِينَ |
Diyanet Meali: | “Rabbimizin, bizi salihler topluluğuyla beraber (cennete) koymasını umarken, (Allah’a ve bize gelen gerçeğe ne diye inanmayalım?)” |
7:46 | لَمْ يَدْخُلُوهَا وَهُمْ يَطْمَعُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar henüz cennete girmemişlerdir, ama bunu ummaktadırlar. |
26:51 | إِنَّا نَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَنْ كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | “(Burada) ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimizin, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz.” * |
26:82 | وَالَّذِي أَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ |
Diyanet Meali: | “O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.” * |
33:32 | إِنِ اتَّقَيْتُنَّ فَلَا تَخْضَعْنَ بِالْقَوْلِ فَيَطْمَعَ الَّذِي فِي قَلْبِهِ مَرَضٌ |
Diyanet Meali: | Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. |
70:38 | أَيَطْمَعُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُدْخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٍ |
Diyanet Meali: | Onlardan her biri Naîm cennetine sokulacağını mı umuyor? * |
74:15 | ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ |
Diyanet Meali: | Sonra da o hırsla daha da artırmamı umar. * |
طَمَعٌ : İsim.
7:56 | وَادْعُوهُ خَوْفًا وَطَمَعًا |
Diyanet Meali: | Allah’a (azabından) korkarak ve (rahmetini) umarak dua edin. |
13:12 | هُوَ الَّذِي يُرِيكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنْشِئُ السَّحَابَ الثِّقَالَ |
Diyanet Meali: | O, korku ve ümit vermek için size şimşeği gösterendir, yağmur yüklü bulutları meydana getirendir. * |
30:24 | وَمِنْ آيَاتِهِ يُرِيكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا |
Diyanet Meali: | Korku ve ümit kaynağı olarak şimşeği size göstermesi, O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. |
32:16 | تَتَجَافَىٰ جُنُوبُهُمْ عَنِ الْمَضَاجِعِ يَدْعُونَ رَبَّهُمْ خَوْفًا وَطَمَعًا |
Diyanet Meali: | Onlar, korkarak ve ümid ederek Rablerine ibadet etmek için yataklarından kalkarlar. |