KÖK HARFLER: س م ن
ANLAM:
سَمِنَ / سَمُنَ : Şişman, semiz olmak.
AÇIKLAMA:
سِمَنٌ : Zayıflığın zıddıdır. Şişmanlık, semizlik veya tombulluk ya da şişman, semiz veya tombul olmak ya da o hale gelmek. Şişman, semiz veya tombul olana سَمِينٌ denir. Bunun çoğulu سِمَانٌ şeklinde gelir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: أَفْتِنَا فِي سَبْعِ بَقَرَاتٍ سِمَانٍ : Şu rüyayı yorumla bize: Yedi semiz inek var (12/46).
أَسْمَنْتُهُ ve سَمَّنْتُهُ : Onu سَمِينٌ (şişman, semiz veya tombul) bir hale getirdim. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: لاَ يُسْمِنُ وَلاَ يُغْنِي مِن جُوعٍ : Ne semirtir, ne de açlığı giderir (88/7).
أَسْمَنْتُهُ : Onu سَمِينٌ olarak satın aldım ya da onu سَمِينٌ olarak verdim.
اِسْتَسْمَنْتُهُ : Onu سَمِينٌ buldum.
سُمْنَةٌ : Şişmanlığı bedene sevk etmek yani şişmanlamak için kullanılan bir ilaç. “Tereyağına” سَمْنٌ denmesinin nedeni, onun da سِمَنٌ cinsinden olması ve ondan doğması, ortaya çıkmasıdır.
سُمَانِي : Bir tür kuş. (Müfredât)
DİĞER BAZI TÜREVLER:
سَمِنَ (geniş zaman يَسْمَنُ) ve سَمُنَ (geniş zaman يَسْمُنُ mastar isim سَمَانَةٌ ve سَمِنٌ): Şişmandı, semizdi ya da o hale geldi.
سَمَّنَهُ ve اَسْمَنَهُ : O kişi veya şey onu şişman veya tombul hale getirdi.
اَسْمَنَ doğuştan şişman veya tombuldu, manasına gelmektedir.
سَمِينٌ ve سَامِنٌ (ismi fail): şişman, tombul.
سِمَانٌ şu sözcüklerin çoğul halidir: سَمِينٌ ve سَمِينَة
اَرْضٌ سَمِينَةٌ : İyi toprağa sahip bir arazi.
كَلَامٌ سَمِينٌ : Sade, etkili veya mükemmel konuşma veya dil.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
| أَسْمَنَ | fiil-IV | 1 | Besledi, besleyici oldu. | 88/7 | |
| سَمِينٌ | isim | 3 | Semiz, etli ve yağlı. | 12/43 | Çoğulu: سِمَانٌ |
| Toplam | 4 |
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
| Semn | سَمْن | Tereyağı. |
|
| Semen | سَمَن | Semizlik, besililik. Yağlılık. |
|
| Semîn | سَمِين | Semiz. Eti, yağı bol. | Çoğul: Simân |
| Tesmîn | تَسْمِين | Semirtme, yağlatma. |
|
| Tesemmün | تَسَمُّن | Şişmanlama, semirme. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
أَسْمَنَ : Fiil-IV.
| 88:7 | لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْنِي مِنْ جُوعٍ |
| Diyanet Meali: | O, ne besler ne de açlıktan kurtarır. * |
سَمِينٌ : İsim. Sıfat. Çoğulu: سِمَانٌ
| 12:43 | وَقَالَ الْمَلِكُ إِنِّي أَرَىٰ سَبْعَ بَقَرَاتٍ سِمَانٍ يَأْكُلُهُنَّ سَبْعٌ عِجَافٌ |
| Diyanet Meali: | Kral, “Ben rüyamda yedi semiz ineği, yedi zayıf ineğin yediğini görüyorum. |
| 12:46 | يُوسُفُ أَيُّهَا الصِّدِّيقُ أَفْتِنَا فِي سَبْعِ بَقَرَاتٍ سِمَانٍ يَأْكُلُهُنَّ سَبْعٌ عِجَافٌ |
| Diyanet Meali: | (Zindana varınca), “Yûsuf! Ey doğru sözlü! Rüyada yedi semiz ineği yedi zayıf ineğin yemesi hakkında bize yorum yap.” |
| 51:26 | فَرَاغَ إِلَىٰ أَهْلِهِ فَجَاءَ بِعِجْلٍ سَمِينٍ |
| Diyanet Meali: | Hissettirmeden ailesinin yanına gidip, (pişirilmiş) semiz bir buzağı getirdi. * |