و ه ن

KÖK HARFLER:  و ه ن

ANLAM: 

وَهَنَ : İşte, eylemde ve bedende güçsüz hale gelmek; gevşemek. Bir kişiyi veya şeyi zayıf düşürmek.

AÇIKLAMA:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Âyet
وَهَنَ fiil-I 5 Gevşedi, zayıf düştü, korktu. 19/4
أَوْهَنُ isim 1 En dayanıksız 29/41
وَهْنٌ isim 2 Gevşemek, zayıf düşmek, korkmak 31/14
مُوهِنٌ isim 1 Zayıf düşüren 8/18

Toplam 9

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Vehen (Vehn) وَهْن Gevşeklik, kuvvetsizlik.
Evhen أَوْهَن En gevşek, çok zayıf.
Tevhîn تَوْهِين Zayıf kılmak, zafiyete duçar eylemek veya edilmek.

Çoğulu: Tevhînât
Îhân إِيهَان Bir kimseyi zayıf, kuvvetsiz tutma.
Mûhin مُوهِن Zayıflatan, hor ve hakir eden. İhanet eden.
İstîhâne اِسْتِيهَانَة Hor ve hakir görme.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

وَهَنَ : Fiil-I. 

3:139 وَلَا تَهِنُوا وَلَا تَحْزَنُوا وَأَنْتُمُ الْأَعْلَوْنَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali: Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz. *
3:146 فَمَا وَهَنُوا لِمَا أَصَابَهُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ
Diyanet Meali: Allah yolunda başlarına gelenlerden yılmadılar..
4:104 وَلَا تَهِنُوا فِي ابْتِغَاءِ الْقَوْمِ إِنْ تَكُونُوا تَأْلَمُونَ فَإِنَّهُمْ يَأْلَمُونَ
Diyanet Meali: Düşman topluluğunu izlemekte gevşeklik göstermeyin. Eğer siz acı duyuyorsanız, kuşkusuz onlar da acı duyuyorlar.
19:4 قَالَ رَبِّ إِنِّي وَهَنَ الْعَظْمُ مِنِّي وَاشْتَعَلَ الرَّأْسُ شَيْبًا
Diyanet Meali: O, şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı.”
47:35 فَلَا تَهِنُوا وَتَدْعُوا إِلَى السَّلْمِ وَأَنْتُمُ الْأَعْلَوْنَ
Diyanet Meali:  Sakın za’f göstermeyin. Üstün olduğunuz hâlde barışa çağırmayın.

أَوْهَنُ : İsim. 

29:41 وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِ
Diyanet Meali:  Evlerin en dayanıksızı ise şüphesiz örümcek evidir.

وَهْنٌ : İsim. 

31:14 وَوَصَّيْنَا الْإِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْنًا
Diyanet Meali: İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu (her gün biraz daha) güçsüz düşerek  karnında taşımıştır.
31:14 وَوَصَّيْنَا الْإِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْنًا عَلَىٰ وَهْنٍ
Diyanet Meali: İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek  karnında taşımıştır.

مُوهِنٌ :  İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb). 

8:18 ذَٰلِكُمْ وَأَنَّ اللَّهَ مُوهِنُ كَيْدِ الْكَافِرِينَ
Diyanet Meali: İşte durum bu: (Allah, mü’minleri güzel bir şekilde dener). Bir de Allah, kâfirlerin tuzağını zayıf düşürendir. *