KÖK HARFLER: ث ق ف
ANLAM:
ثَقِفَ : Bulmak veya ele geçirmek, yakalamak.
AÇIKLAMA:
ثَقْفٌ : Bir şeyi idrak etmede ve yapmada, icra etmede usta veya mahir olmak. Buradan hareketle “bir şeyi idrak etmede ve yapmada, icra etmede usta ve mahir olan kimseye” رَجُلٌ ثَقْفٌ denmiştir. Burada müstear olarak, silah eğitimi almak demek olan مُثاَقَفَة kelimesi kullanılmıştır.
رُمْحٌ مُثَقَّف : Doğrultulmuş ya da tesviye edilmiş mızrak.
“Mızrakları, yayları veya demirden ya da sağlam odundan yapılmış diğer eğri nesneleri doğrultmak için kullanılan alete” ثِقَاف denir. “Bakışdaki bir ustalıktan, muhabbetten dolayı, şöyle bir şeyi gözüyle idrak etti, algıladı ya da yakaladı” anlamında ثَقِفَ كَذَا denilmiştir. Sonradan mecazi olarak, beraberinde herhangi bir maharet olmasa bile, “idrak etme, yakalama” anlamında kullanılmıştır.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ Onları nerede yakalarsanız öldürün (2/191); فَإِمَّا تَثْقَفَنَّهُمْ فِي الْحَرْبِ Eğer savaşta, onları yakalarsan.. (8/57); مَلْعُونِينَ أَيْنَمَا ثُقِفُوا أُخِذُوا وَقُتِّلُوا تَقْتِيلاً Lanetlenmiş olarak, nerede ele geçirilirlerse tutulurlar ve şiddetli bir şekilde de öldürülürler (33/61). (Müfredât)
DİĞER BAZI TÜREVLER:
ثَقِفَ (geniş zaman يَثْقِفُ mastar isim ثَقْفٌ): Yetenekli veya becerikli oldu; hızlı veya zeki oldu; akıllı veya bilgeydi ya da öyle oldu.
ثَقِفْتُ الْحَدِيثَ : Hadisleri çabucak anladım.
ثَقِفَهُ : Anlamları: (1) Bilgisi veya eylemleriyle o şeyi elde etti veya kavradı; (2) ona yetişti; (3) onu buldu; (4) onu bastırdı; (5) onun üzerinde hâkimiyet kurdu, (6) onu alt etti veya ona sahip oldu; (7) onu etkiledi.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
ثَقِفَ | fiil-I | 6 | Buldu, ele geçirdi, yakaladı. | 3/112 | Meçhulü: ثُقِفَ |
Toplam | 6 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- ثَقِفَ (a)
- ثَقِفَ (b)
- ثَقَافَةٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Yok.
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
ثَقِفَ : Fiil-I. Meçhulü: ثُقِفَ
2:191 | وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ |
Diyanet Meali: | Onları nerede yakalarsanız öldürün. |
3:112 | ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ أَيْنَ مَا ثُقِفُوا إِلَّا بِحَبْلٍ مِنَ اللَّهِ وَحَبْلٍ مِنَ النَّاسِ |
Diyanet Meali: | Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah’ın ve (mü’min) insanların güvencesine sığınmadıkça kendilerini zillet kaplamıştır. |
4:91 | فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ |
Diyanet Meali: | Onları yakalayın ve onları nerede bulursanız öldürün. |
8:57 | فَإِمَّا تَثْقَفَنَّهُمْ فِي الْحَرْبِ فَشَرِّدْ بِهِمْ مَنْ خَلْفَهُمْ |
Diyanet Meali: | Eğer onları savaşta yakalarsan, bunlar(a vereceğin ceza) ile arkalarındakileri de dağıt (ki ibret alsınlar). |
33:61 | مَلْعُونِينَ أَيْنَمَا ثُقِفُوا أُخِذُوا وَقُتِّلُوا تَقْتِيلًا |
Diyanet Meali: | Lânete uğramış kimseler olarak… Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler. * |
60:2 | إِنْ يَثْقَفُوكُمْ يَكُونُوا لَكُمْ أَعْدَاءً |
Diyanet Meali: | Şâyet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman olurlar.. |