KÖK HARFLER: ص ح ف
ANLAM:
صَحَّفَ : Sözcüğü yanlış bir biçimde okumak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
صَحَّفَ (geniş zaman يُصَحِّفُ mastar isim تَصْحِيفًا):
صَحَّفَ الْكَلِمَةَ : Sözcüğü yanlış bir biçimde okudu.
اَصْحَفَ الْكِتَابَ : Yazılı parçaları bir ciltte topladı.
صَحِيفَةٌ : Yazılı bir kağıt veya deri parçası; bir yazı; bir kitap veya cilt; bir mektup (çoğulu: صُحُفٌ).
صَحِيفَتُهُ سَوْدَاءُ : Onun eylemlerinin kaydı kapkaradır.
صَحْفَةٌ : Bir tür çanak; yuvarlak bir kase; tabak; tepsi (çoğulu: صِحَافٌ).
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
صِحَافٌ | isim | 1 | Tabak, tepsi (çoğul) | 43/71 | Tekil: ٌصَحْفَة |
صُحُفٌ | isim | 8 | Sahife, sayfa (çoğul) | 87/18 | Tekil: صَحِيفَةٌ |
| Toplam | 9 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Sahfe | صَحْفَة | Küçük çanak. | Çoğulu: Sıhâf |
Sahîfe | صَحِيفَة | Sayfa, kitap sayfası. | Çoğulu: Suhuf, Sahâif |
Sayfa | ——— | Üzerine yazı yazılan veya basılan bir kâğıt yaprağın iki yüzünden her biri, sahife. |
|
Sahâf (Sahhâf) | صَحَّاف | Genellikle kullanılmış ve eski kitap alıp satan kitapçı. |
|
Mushaf | مُصْحَف | Kur’an-ı Kerim. | Çoğulu: Mesâhif |
Teshîf | تَصْحِيف | Yanılarak yanlış kelime yazma. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
صِحَافٌ : İsim. Çoğul. Tekili: صَحْفَة
43:71 | يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِصِحَافٍ مِنْ ذَهَبٍ وَأَكْوَابٍ |
Diyanet Meali: | Onlar için altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. |
صُحُفٌ: İsim. Çoğul. Tekili: صَحِيفَةٌ
20:133 | أَوَلَمْ تَأْتِهِمْ بَيِّنَةُ مَا فِي الصُّحُفِ الْأُولَىٰ |
Diyanet Meali: | Önceki kitaplarda olanların apaçık delili (olan Kur’an) onlara gelmedi mi? |
53:36 | أَمْ لَمْ يُنَبَّأْ بِمَا فِي صُحُفِ مُوسَىٰ |
Diyanet Meali: | Yoksa, Mûsâ’nın sahifelerindeki şu hakikatler kendisine haber verilmedi mi? * |
74:52 | بَلْ يُرِيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِنْهُمْ أَنْ يُؤْتَىٰ صُحُفًا مُنَشَّرَةً |
Diyanet Meali: | Hatta onlardan her bir kişi, kendisine açılmış sahifeler verilmesini istiyor. * |
80:13 | فِي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍ |
Diyanet Meali: | Çok değerli sahifelerdedir. * |
81:10 | وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ |
Diyanet Meali: | Amel defterleri açıldığı zaman, * |
87:18 | إِنَّ هَٰذَا لَفِي الصُّحُفِ الْأُولَىٰ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz bu hükümler ilk sayfalarda vardır. * |
87:19 | صُحُفِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَىٰ |
Diyanet Meali: | İbrahim ve Mûsâ’nın sayfalarında da vardır. * |
98:2 | رَسُولٌ مِنَ اللَّهِ يَتْلُو صُحُفًا مُطَهَّرَةً |
Diyanet Meali: | Bu delil, tertemiz sahifeleri okuyan, Allah tarafından gönderilen bir peygamberdir. * |