خ ط أ

KÖK HARFLER:  خ ط أ

ANLAM: 

خَطِئَ : Yanlış yapmak; bilerek veya bilmeden bir yanlış ya da bir hata işlemek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
أَخْطَأَ fiil-IV 2 Hata yaptı, kasıtsız kötülük işledi, yanıldı 2/286
خَطَأٌ isim 2 Hata, kasıtsız olarak kötülük işlemek 4/92
خَاطِئٌ isim 7 Kasten kötülüğe meyleden, günahkar 69/37 Müennes: خَاطِئَةٌ
خَطِيئَةٌ isim 10 Kasdi işlenen suç, günah 71/25
Kırık çoğulu: خَطَايَا
خِطْءٌ isim 1 Kasdi işlenen suç, günah 17/31

Toplam 22


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • أَخْطَأَ
    • فَشَلَ > bak: ف ش ل
    • غَلَطَ
  • خَطَأٌ
    • زَلَّةٌ > bak: ز ل ل
    • ذَنْبٌ > bak: ذ ن ب
    • إِثْمٌ > bak: أ ث م
    • جَرِيرَةٌ > bak: ج ر ر
    • خَطِيئَةٌ > bu kök
    • غَلَطٌ
    • هَفْوَةٌ

Zıt Manada Kelimeler

AÇIKLAMA:

İSM ile HATÎ’E kelimeleri arasındaki fark

( أ ث مخ ط أ )

Hatî’e (kusur/hata), kasıtsız olabilir. Oysa ism (günah), ancak kasden ve bile bile işlenir. (Farklar Sözlüğü 343) Bknz: ( أ ث م )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Hatâ’ خَطَاء İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma. Hatâen
Hâtı’ خَاطِئ Hata eden.
Hatîe(t) خَطِيئَة Hata. Günah. Kabahat. Çoğul: Hatâyâ
İhtâ’ إِخـطَاء Yanılma veya yanıltma.
Muhtî مُخْطِي Hata işleyen.
Tahtıe تَخْطِئَة Hata isnad etmek.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

أَخْطَأَ: Fiil-IV.

2:286 رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا إِنْ نَسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا
Diyanet Meali: “Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! 
33:5 وَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ فِيمَا أَخْطَأْتُمْ بِهِ
Diyanet Meali: Hata ile yaptığınız bir işte size hiçbir günah yoktur. 

خَطَأٌ : İsim. 

4:92 وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ أَنْ يَقْتُلَ مُؤْمِنًا إِلَّا خَطَأً
Diyanet Meali: Bir mü’minin bir mü’mini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka.
4:92 وَمَنْ قَتَلَ مُؤْمِنًا خَطَأً فَتَحْرِيرُ رَقَبَةٍ مُؤْمِنَةٍ وَدِيَةٌ مُسَلَّمَةٌ إِلَىٰ أَهْلِهِ
Diyanet Meali: Kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse, bir mü’min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi gerekir. 

خَاطِئِينَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: خَاطِئٌ

12:29 وَاسْتَغْفِرِي لِذَنْبِكِ إِنَّكِ كُنْتِ مِنَ الْخَاطِئِينَ
Diyanet Meali:  (Ey Kadın,) sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin.”
12:91 قَالُوا تَاللَّهِ لَقَدْ آثَرَكَ اللَّهُ عَلَيْنَا وَإِنْ كُنَّا لَخَاطِئِينَ
Diyanet Meali: Dediler ki: “Allah’a andolsun, gerçekten Allah seni bize üstün kıldı. Gerçekten biz suç işlemiştik.”*
12:97 قَالُوا يَا أَبَانَا اسْتَغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا إِنَّا كُنَّا خَاطِئِينَ
Diyanet Meali: Oğulları, “Ey babamız! Allah’tan suçlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten suçlu idik” dediler.*
28:8 إِنَّ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَجُنُودَهُمَا كَانُوا خَاطِئِينَ
Diyanet Meali: Şüphesiz Firavun, (veziri) Hâmân ve onların askerleri hata yapıyorlardı.
69:37 لَا يَأْكُلُهُ إِلَّا الْخَاطِئُونَ
Diyanet Meali: Onu günahkârlardan başkası yemez.”*

خَاطِئَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennes.

96:16 نَاصِيَةٍ كَاذِبَةٍ خَاطِئَةٍ
Diyanet Meali: O yalancı, günahkâr perçeminden…*
69:9 وَجَاءَ فِرْعَوْنُ وَمَنْ قَبْلَهُ وَالْمُؤْتَفِكَاتُ بِالْخَاطِئَةِ
Diyanet Meali: Firavun, ondan öncekiler ve yerle bir olan şehirler (halkı olan Lût kavmi) hep o suçu  işlediler.*

خَطِيئَةٌ : İsim. Çoğulu: خَطَايَا 

2:58 وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا وَقُولُوا حِطَّةٌ نَغْفِرْ لَكُمْ خَطَايَاكُمْ
Diyanet Meali: Kapısından eğilerek tevazu ile girin ve “hıtta!” (Ya Rabbi, bizi affet) deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. 
2:81 بَلَىٰ مَنْ كَسَبَ سَيِّئَةً وَأَحَاطَتْ بِهِ خَطِيئَتُهُ فَأُولَٰئِكَ أَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Diyanet Meali: Evet, kötülük işleyip suçu benliğini kaplamış (ve böylece şirke düşmüş) olan kimseler var ya, işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.*
4:112 وَمَنْ يَكْسِبْ خَطِيئَةً أَوْ إِثْمًا ثُمَّ يَرْمِ بِهِ بَرِيئًا فَقَدِ احْتَمَلَ بُهْتَانًا وَإِثْمًا مُبِينًا
Diyanet Meali: Kim bir hata işler veya bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, şüphesiz iftira etmiş, apaçık bir günah yüklenmiş olur.*
20:73 إِنَّا آمَنَّا بِرَبِّنَا لِيَغْفِرَ لَنَا خَطَايَانَا
Diyanet Meali: “Şüphesiz ki biz; günahlarımızı affetmesi için, Rabbimize inandık. 
26:51 إِنَّا نَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لَنَا رَبُّنَا خَطَايَانَا أَنْ كُنَّا أَوَّلَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali: “(Burada) ilk inananlar biz olduğumuz için şüphesiz Rabbimizin, hatalarımızı bağışlayacağını umuyoruz.”*
26:82 وَالَّذِي أَطْمَعُ أَنْ يَغْفِرَ لِي خَطِيئَتِي يَوْمَ الدِّينِ
Diyanet Meali: “O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.”*
29:12 اتَّبِعُوا سَبِيلَنَا وَلْنَحْمِلْ خَطَايَاكُمْ
Diyanet Meali: “Yolumuza uyun da sizin günahlarınızı yüklenelim” 
29:12 وَمَا هُمْ بِحَامِلِينَ مِنْ خَطَايَاهُمْ مِنْ شَيْءٍ
Diyanet Meali: Hâlbuki onların günahlarından hiçbir şey yüklenecek değillerdir. 

خَطِيئَاتٌ : İsim. Çoğul. Tekili: خَطِيئَةٌ

7:161 وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا نَغْفِرْ لَكُمْ خَطِيئَاتِكُمْ
Diyanet Meali: Kentin kapısından eğilerek tevazu ile girin ki biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. 
71:25 مِمَّا خَطِيئَاتِهِمْ أُغْرِقُوا فَأُدْخِلُوا نَارًا
Diyanet Meali: Hataları (küfür ve isyanları) yüzünden suda boğuldular ve cehenneme sokuldular..

خِطْءٌ : İsim. 

17:31 نَحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُمْ إِنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْئًا كَبِيرًا
Diyanet Meali: Onları da, sizi de biz rızıklandırırız. Onları öldürmek gerçekten büyük bir günahtır.