KÖK HARFLER: خ د ع
ANLAM:
خَدَعَ : Bir şeyi saklamak, gizlemek; onu aldatmak, kandırmak, aklını çelmek; başkasının bilmediği bir şekilde zarar vermeyi arzu etmek; birisine gizlediği şeyin tersini iddia etmek; gizlediği şeyin tersi bir şey iddia ederek görünüşte sahip olduğu nesneden vazgeçmesini sağlamak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
خَدَعَ | fiil-I | 2 | Bir şeyi sakladı, gizledi, onu aldattı | 2/9 |
خَادَعَ | fiil-III | 2 | Tuzak kurmak, aldatmak | 4/142 |
خَادِعٌ | isim | 1 | Aldatan | 4/142 |
| Toplam | 5 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- خَدَعَ
- خِدَاعٌ
- مَخْدَعٌ
Zıt Manada Kelimeler
- خَدَعَ
- خِدَاعٌ
AÇIKLAMA:
HAD‘ ile KEYD kelimeleri arasındaki fark
( خ د ع – ك ي د )
Had‘ (aldatmak), kişinin “bir menfaat celbetmek ya da bir zararı defetmek iradesi ile, söylediğinin aksini ortaya koyması”dır. Herhangi bir düşünme gerektirmez. Nitekim bir fikir veya nazar olmaksızın, kişi birine insaflı göründüğü ve yumuşak bir sesle alışverişte onu aldattığı zaman, hada‘ahû fi’l bey‘i (alışverişte onu aldattı) denir.
Oysa keyd, ancak bir tedebbür, fikir ve nazardan sonra olur. Arab dili alimleri şöyle demişlerdir: Keyd, “düşmana karşı önlem alma ve onu helak etme iradesi”dir. Düşmanlarını helâk kasdıyla savaşçıların yaptıkları hileler, tedebbür ve nazardan sonra yapıldığı için, mekâyid (hileler) olarak isimlendirilmiştir.
Had‘ (aldatma) ile keyd (tuzak) arasındaki fark şu şekilde de gösterilebilir: Keyd, “birinin başkasına zor kullanarak yaptığı kötü fiilin ismi”dir. Kâyedenî fulânun (falan bana keyd yaptı) ifadesi, “bana zorla zarar verdi” demektir. Hadî‘a ise, “birinin başkasına zor kullanmaksızın, kendisine menfaat celbetme iradesi ile yaptığı kötü fiilin ismi”dir. Bu anlamından dolayı hadî‘a “alışveriş muamelesi” için kullanılır. Yüce Allah Fîl suresinde Fîl Ashabı’nın Mekke’ye kasdını, keyd diye isimlendirmiştir çünkü bu, “zor kullanılarak yapılmak istenen birşey”dir. (Farklar Sözlüğü 382) Bknz: ( ك ي د )
HAD‘ ile GURÛR kelimeleri arasındaki fark
( خ د ع – غ ر ر )
Gurûr, “insanı zarar göreceği bir fiile sevk eden bir ilham/vehim”dir. Serap görüp su zannetmek ve suyun kaybolmasıyla susuzluktan helâk olmak gibi. Had‘ ise, “doğrunun üzerini örtmek ve böylece kişiyi kötülüğe düşürmek”tir.
Gurûr’un asıl anlamı “gaflet”tir. Gurûr, “tam aksi bir durumun söz konusu olduğu bilinirken, kişiye sevinç hâli vehmettirmek”tir. Oysa had‘ (aldatma), sadece “işin gerçek yönünü örtme” anlamına gelir. (Farklar Sözlüğü 383) Bknz: ( غ ر ر )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Hâdi’ | خَادِع | Hileci, aldatıcı. |
Hud’a | خُدْعَة | Hile, oyun. Aldatma. Düzen. Mekir. |
Tehâdu’ | تَخَادُع | Aldanmış gibi görünme. |
Mütehâdi’ | مُتٓخَادِع | *Aldanmış gibi görünen. |
Tahaddu’ | تَخَدُّع | Bilerek aldanma. |
Mütehaddi’ | مُتَخَدِّع | Bilerek aldanan. |
“Hile ve hurda” şeklinde kullanılan ifadenin aslı “hile ve hud’a”dır. Hud’a kelimesi bu kökten gelmektedir.
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
خَدَعَ : Fiil-I.
2:9 | وَمَا يَخْدَعُونَ إِلَّا أَنْفُسَهُمْ وَمَا يَشْعُرُونَ |
Diyanet Meali: | Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir. |
8:62 | وَإِنْ يُرِيدُوا أَنْ يَخْدَعُوكَ فَإِنَّ حَسْبَكَ اللَّهُ |
Diyanet Meali: | (62-63) Eğer seni aldatmak isterlerse bilmiş ol ki sana yetecek Allah’tır. |
خَادَعَ : Fiil-III.
2:9 | يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَالَّذِينَ آمَنُوا وَمَا يَخْدَعُونَ إِلَّا أَنْفُسَهُمْ |
Diyanet Meali: | Bunlar Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar. |
4:142 | إِنَّ الْمُنَافِقِينَ يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْ |
Diyanet Meali: | Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. |
خَادِعٌ : İsim. İsm-i Fâil.
4:142 | إِنَّ الْمُنَافِقِينَ يُخَادِعُونَ اللَّهَ وَهُوَ خَادِعُهُمْ |
Diyanet Meali: | Münafıklar, Allah’ı aldatmaya çalışırlar. Allah da onların bu çabalarını başlarına geçirir. |