KÖK HARFLER: ع ر و
ANLAM:
عَرَا:
- İhsanını bekleyerek birisine gelmek; böyle birine rastlamak.
- (Bir iş) başına gelmek; onu uğraştırmak; onu sıkıntıya sokmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
اِعْتَرَى | fiil-VIII | 1 | Yöneldi, isabet etti, içine girdi. (ب harf-i cerri (edat) ile): Yöneltdi, isabet ettirdi, içine girdirdi. | 11/54 |
عُرْوَةٌ | isim | 2 | Kulp | 2/256 |
| Toplam | 3 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Urve | عُرْوَة | Düğme iliği. Kulp. Yapışacak sap. Tutacak yer. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
اِعْتَرَى : Fiil-VIII.
11:54 | إِنْ نَقُولُ إِلَّا اعْتَرَاكَ بَعْضُ آلِهَتِنَا بِسُوءٍ |
Diyanet Meali: | Biz sadece şunu söyleriz: “Seni, ilâhlarımızdan biri fena çarpmış.” |
عُرْوَةٌ : İsim.
2:256 | فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىٰ لَا انْفِصَامَ لَهَا |
Diyanet Meali: | (O hâlde, kim tâğûtu tanımayıp Allah’a inanırsa), kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. |
31:22 | وَمَنْ يُسْلِمْ وَجْهَهُ إِلَى اللَّهِ وَهُوَ مُحْسِنٌ فَقَدِ اسْتَمْسَكَ بِالْعُرْوَةِ الْوُثْقَىٰ |
Diyanet Meali: | Kim iyilik yaparak kendini Allah’a teslim ederse, şüphesiz en sağlam kulpa tutunmuştur. |