KÖK HARFLER: ز ي د
ANLAM:
زَادَ : Büyümek, artmak, çoğalmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
زَادَ (geniş zaman يَزِيدُ mastar isim زِيَادَةٌ ve زَيْدٌ ve مَزِيدٌ): O şey büyüdü, arttı, çoğalttı.
زَادَ كَذَا : Böyle bir şeyde arttı.
زَادَهُ : Ona bir artış veya arttırma verdi.
زَادَهُ اللّٰهُ خَيْرًا : Allah (c.c.) onun talihini arttırdı ya da arttırsın.
يَزِيدُ فِى حَدِيثِهِ : Konuşmasında bire bin katıyor ya da abartıyor.
اِزْدَادَ : O şey veya kişi büyüdü, arttı ya da çoğaldı.
زِيَادَةٌ : Artış; bir arttırma.
زِيَادَةٌ = زَيْدٌ : Artış; arttırma; daha fazla olma.
هَلْ مِنْ مَزِيدٍ : Daha fazla var mı? (50:30)
مَزِيدٌ : Artan, artırılan (ek, ziyade, fazlalık). Mimli masdar: Artma, artırış.
زَيْدٌ : Özel isim: Zeyneb binti Cahş’la evlenmiş olan Zeyd bin Harise.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
زَادَ | fiil-I | 49 | Arttı, ziyadeleşti | 35/39 |
اَزْدَادَ | fiil-VIII | 8 | Arttı, katıldı, artırdı, kattı | 4/137 |
مَزِيدٌ | isim | 2 | Artan, artırılan | 50/35 |
زِيَادَةٌ | isim | 2 | Artış, artırma | 9/37 |
زَيْدٌ | özel isim | 1 | Zeyd | 33/37 |
| Toplam | 62 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- زَادَ (a)
- زَادَ (b)
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Ziyâde | زِيَادَة | Artan, fazla kalan. |
|
Zâid | زَائِد | Artan. Fazlalık. | Çoğul: Zevâid |
Mezîd | مَزِيد | Çoğalma. Ziyade etme. |
|
Mezâd | مَزَاد | Çoğalma. Ziyade etme. | Mezat |
Tezyîd | تَزْيِيد | Artırma, çoğaltma, fazlalaştırma. |
|
Müzâyede | مُزَايَدَة | Artırmalı satış. |
|
İstizâde | اِسْتِزَادَة | Bir şeyin artmasını isteme. |
|
Müstezâd | مُسْتَزَاد | Fazlalaştırılmış. | |
Yezîd | يَزِيد | Emevi halifesi Muaviye’nin 3. oğlu. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
زَادَ : Fiil-I.
2:10 | فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَهُمُ اللَّهُ مَرَضًا |
Diyanet Meali: | Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. |
2:58 | وَقُولُوا حِطَّةٌ نَغْفِرْ لَكُمْ خَطَايَاكُمْ وَسَنَزِيدُ الْمُحْسِنِينَ |
Diyanet Meali: | Ve “hıtta!” (Ya Rabbi, bizi affet) deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha da fazlasını vereceğiz.” |
2:247 | وَزَادَهُ بَسْطَةً فِي الْعِلْمِ وَالْجِسْمِ |
Diyanet Meali: | “(Şüphesiz Allah, onu sizin üzerinize hükümdar seçti), onun bilgisini ve gücünü artırdı.” |
3:173 | إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا |
Diyanet Meali: | (Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine), “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” (dediklerinde, bu söz) onların imanını artırdı. |
4:173 | فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدُهُمْ مِنْ فَضْلِهِ |
Diyanet Meali: | İman edip salih ameller işleyenlere gelince, (Allah) onların mükâfatlarını eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha da fazlasını verecektir. |
5:64 | وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا |
Diyanet Meali: | Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. |
5:68 | وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا |
Diyanet Meali: | Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur’an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır. |
7:69 | وَزَادَكُمْ فِي الْخَلْقِ بَسْطَةً |
Diyanet Meali: | “ve sizi yaratılış itibariyle daha güçlü kıldı.” |
7:161 | وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا نَغْفِرْ لَكُمْ خَطِيئَاتِكُمْ سَنَزِيدُ الْمُحْسِنِينَ |
Diyanet Meali: | “Kentin kapısından eğilerek tevazu ile girin ki biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere daha da fazlasını vereceğiz.” |
8:2 | وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا |
Diyanet Meali: | O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. |
9:47 | لَوْ خَرَجُوا فِيكُمْ مَا زَادُوكُمْ إِلَّا خَبَالًا |
Diyanet Meali: | Eğer onlar da sizin içinizde (sefere) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmayacaktı. |
9:124 | فَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ أَيُّكُمْ زَادَتْهُ هَٰذِهِ إِيمَانًا |
Diyanet Meali: | (Herhangi bir sûre indirildiğinde), içlerinden, (alaylı bir şekilde) “Bu hanginizin imanını artırdı?” diyenler olur. |
9:124 | فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا فَزَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَهُمْ يَسْتَبْشِرُونَ |
Diyanet Meali: | İman etmiş olanlara gelince, inen sûre onların imanını artırmıştır. Onlar bunu birbirlerine müjdelerler. |
9:125 | وَأَمَّا الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَتْهُمْ رِجْسًا إِلَىٰ رِجْسِهِمْ |
Diyanet Meali: | Kalplerinde hastalık olanların ise, pisliklerine pislik katmış (küfürlerini artırmış)tır. |
11:52 | يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا وَيَزِدْكُمْ قُوَّةً إِلَىٰ قُوَّتِكُمْ |
Diyanet Meali: | “Üzerinize bol bol yağmur göndersin ve gücünüze güç katsın.” |
11:63 | فَمَنْ يَنْصُرُنِي مِنَ اللَّهِ إِنْ عَصَيْتُهُ فَمَا تَزِيدُونَنِي غَيْرَ تَخْسِيرٍ |
Diyanet Meali: | (Salih, dedi ki: “Ey kavmim! Söyleyin bakayım, eğer ben Rabbim tarafından apaçık bir delil üzerinde isem ve bana tarafından bir rahmet (peygamberlik) vermişse), O’na karşı geldiğim takdirde beni Allah’tan kim koruyabilir? Demek ki, zarara uğratmaktan başka bana katkınız olmaz.” |
11:101 | وَمَا زَادُوهُمْ غَيْرَ تَتْبِيبٍ |
Diyanet Meali: | İlâhları onların sadece ziyanlarını artırdı. |
14:7 | وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَأَزِيدَنَّكُمْ |
Diyanet Meali: | Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım.” |
16:88 | زِدْنَاهُمْ عَذَابًا فَوْقَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يُفْسِدُونَ |
Diyanet Meali: | (İnkâr eden ve insanları Allah’ın yolundan alıkoyanların), yapmakta oldukları bozgunculuklarına karşılık azaplarının üstüne azap ekleriz. |
17:41 | وَلَقَدْ صَرَّفْنَا فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ لِيَذَّكَّرُوا وَمَا يَزِيدُهُمْ إِلَّا نُفُورًا |
Diyanet Meali: | Andolsun biz, onlar düşünüp öğüt alsınlar diye (gerçekleri) bu Kur’an’da değişik biçimlerde açıkladık. Fakat bu, onların ancak kaçışlarını artırıyor. * |
17:60 | وَنُخَوِّفُهُمْ فَمَا يَزِيدُهُمْ إِلَّا طُغْيَانًا كَبِيرًا |
Diyanet Meali: | Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu, sadece onların büyük azgınlıklarını (daha da) artırdı. |
17:82 | وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاءٌ وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنِينَ وَلَا يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إِلَّا خَسَارًا |
Diyanet Meali: | Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır. * |
17:97 | مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ كُلَّمَا خَبَتْ زِدْنَاهُمْ سَعِيرًا |
Diyanet Meali: | Varacakları yer cehennemdir. Cehennemin ateşi dindikçe, onlara çılgın ateşi artırırız. |
17:109 | وَيَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ يَبْكُونَ وَيَزِيدُهُمْ خُشُوعًا |
Diyanet Meali: | Onlar ağlayarak yüzüstü yere kapanırlar. Bu da onların derin saygısını artırır. * |
18:13 | إِنَّهُمْ فِتْيَةٌ آمَنُوا بِرَبِّهِمْ وَزِدْنَاهُمْ هُدًى |
Diyanet Meali: | Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık. |
19:76 | وَيَزِيدُ اللَّهُ الَّذِينَ اهْتَدَوْا هُدًى |
Diyanet Meali: | Allah, doğruya erenlerin hidayetini artırır. |
20:114 | وَقُلْ رَبِّ زِدْنِي عِلْمًا |
Diyanet Meali: | “Rabbim! İlmimi arttır” de. |
24:38 | لِيَجْزِيَهُمُ اللَّهُ أَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَيَزِيدَهُمْ مِنْ فَضْلِهِ |
Diyanet Meali: | (Bütün bunları) Allah, kendilerini yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandırsın ve lütfundan onlara daha da fazlasını versin diye (yaparlar). |
25:60 | قَالُوا وَمَا الرَّحْمَٰنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا |
Diyanet Meali: | (Onlara, “Rahmân’a secdeye kapanın denildiğinde) “Rahmân da nedir? Senin bize emrettiğine mi secde edeceğiz?” derler ve bu onların nefretini artırır. |
33:22 | وَصَدَقَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَمَا زَادَهُمْ إِلَّا إِيمَانًا وَتَسْلِيمًا |
Diyanet Meali: | “Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir” (dediler). Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır. |
35:1 | يَزِيدُ فِي الْخَلْقِ مَا يَشَاءُ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ |
Diyanet Meali: | O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter. |
35:30 | لِيُوَفِّيَهُمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدَهُمْ مِنْ فَضْلِهِ |
Diyanet Meali: | Allah, kendilerine mükâfatlarını tam olarak versin ve kendi lütfundan daha da artırsın diye (böyle yaparlar). |
35:39 | وَلَا يَزِيدُ الْكَافِرِينَ كُفْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ إِلَّا مَقْتًا |
Diyanet Meali: | İnkârcıların inkârı, Rableri katında ancak uğrayacakları gazabı artırır. |
35:39 | وَلَا يَزِيدُ الْكَافِرِينَ كُفْرُهُمْ إِلَّا خَسَارًا |
Diyanet Meali: | İnkârcıların inkârı, ancak ziyanlarını arttırır. |
35:42 | فَلَمَّا جَاءَهُمْ نَذِيرٌ مَا زَادَهُمْ إِلَّا نُفُورًا |
Diyanet Meali: | Fakat onlara bir uyarıcı gelince, bu ancak onların nefretlerini artırdı. |
37:147 | وَأَرْسَلْنَاهُ إِلَىٰ مِائَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ |
Diyanet Meali: | Biz onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik. * |
38:61 | قَالُوا رَبَّنَا مَنْ قَدَّمَ لَنَا هَٰذَا فَزِدْهُ عَذَابًا ضِعْفًا فِي النَّارِ |
Diyanet Meali: | Şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bunu bizim önümüze kim sürdüyse, cehennemde onun azabını bir kat daha artır.” * |
42:20 | مَنْ كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الْآخِرَةِ نَزِدْ لَهُ فِي حَرْثِهِ |
Diyanet Meali: | Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. |
42:23 | وَمَنْ يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَزِدْ لَهُ فِيهَا حُسْنًا |
Diyanet Meali: | Kim güzel bir iş yaparsa, onun iyiliğini artırırız. |
42:26 | وَيَسْتَجِيبُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَيَزِيدُهُمْ مِنْ فَضْلِهِ |
Diyanet Meali: | Allah, iman edip salih ameller işleyenlerin dualarına karşılık verir; lütfundan onlara fazlasını da verir. |
47:17 | وَالَّذِينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى وَآتَاهُمْ تَقْوَاهُمْ |
Diyanet Meali: | Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini artırır. Onların Allah’a karşı gelmekten sakınmalarını sağlar. * |
71:6 | فَلَمْ يَزِدْهُمْ دُعَائِي إِلَّا فِرَارًا |
Diyanet Meali: | Fakat benim davetim ancak onların kaçışını artırdı.” * |
71:21 | وَاتَّبَعُوا مَنْ لَمْ يَزِدْهُ مَالُهُ وَوَلَدُهُ إِلَّا خَسَارًا |
Diyanet Meali: | “Malı ve çocuğu ancak kendi hüsranını artıran kimselere uydular.” |
71:24 | وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا ضَلَالًا |
Diyanet Meali: | “(Rabbim!) Sen de bu zalimlerin sadece sapıklıklarını artır.” |
71:28 | وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا تَبَارًا |
Diyanet Meali: | “Zalimlerin de ancak helâkini arttır.” |
72:6 | وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْإِنْسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا |
Diyanet Meali: | “Doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı.” * |
73:4 | أَوْ زِدْ عَلَيْهِ وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلًا |
Diyanet Meali: | Yahut buna biraz ekle. Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku. * |
74:15 | ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ |
Diyanet Meali: | Sonra da o hırsla daha da artırmamı umar. * |
78:30 | فَذُوقُوا فَلَنْ نَزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا |
Diyanet Meali: | Kâfirlere şöyle denilir: “Şimdi tadın. Artık bundan sonra yalnızca azabınızı artıracağız.” * |
اَزْدَادَ : Fiil-VIII.
3:90 | إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بَعْدَ إِيمَانِهِمْ ثُمَّ ازْدَادُوا كُفْرًا لَنْ تُقْبَلَ تَوْبَتُهُمْ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz iman ettikten sonra inkâr eden, sonra da inkârda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. |
3:178 | إِنَّمَا نُمْلِي لَهُمْ لِيَزْدَادُوا إِثْمًا وَلَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ |
Diyanet Meali: | Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır. |
4:137 | إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا ثُمَّ آمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا ثُمَّ ازْدَادُوا كُفْرًا لَمْ يَكُنِ اللَّهُ لِيَغْفِرَ لَهُمْ |
Diyanet Meali: | İman edip sonra inkâr eden, sonra inanıp tekrar inkâr eden, sonra da inkârlarında ileri gidenler var ya; Allah, onları bağışlayacak değildir. |
12:65 | وَنَمِيرُ أَهْلَنَا وَنَحْفَظُ أَخَانَا وَنَزْدَادُ كَيْلَ بَعِيرٍ |
Diyanet Meali: | “(Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte ödediğimiz bedeller de bize geri verilmiş.) Onunla yine ailemize yiyecek getirir, kardeşimizi korur ve bir deve yükü zahire de fazladan alırız.” |
13:8 | اللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَحْمِلُ كُلُّ أُنْثَىٰ وَمَا تَغِيضُ الْأَرْحَامُ وَمَا تَزْدَادُ |
Diyanet Meali: | Allah, her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin artırdığı şeyi ve eksilttiği şeyi bilir. |
18:25 | وَلَبِثُوا فِي كَهْفِهِمْ ثَلَاثَ مِائَةٍ سِنِينَ وَازْدَادُوا تِسْعًا |
Diyanet Meali: | Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar. Buna dokuz daha eklediler. * |
48:4 | هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ السَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ الْمُؤْمِنِينَ لِيَزْدَادُوا إِيمَانًا |
Diyanet Meali: | O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir. |
74:31 | لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا |
Diyanet Meali: | (Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkâr edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki) kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın. |
مَزِيدٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl.
50:30 | يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِنْ مَزِيدٍ |
Diyanet Meali: | O gün Cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “daha var mı?” der. * |
50:35 | لَهُمْ مَا يَشَاءُونَ فِيهَا وَلَدَيْنَا مَزِيدٌ |
Diyanet Meali: | Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır. * |
زِيَادَةٌ : İsim.
9:37 | إِنَّمَا النَّسِيءُ زِيَادَةٌ فِي الْكُفْرِ يُضَلُّ بِهِ الَّذِينَ كَفَرُوا |
Diyanet Meali: | Haram ayları ertelemek, ancak inkârda daha da ileri gitmektir ki bununla inkâr edenler saptırılır. |
10:26 | لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا الْحُسْنَىٰ وَزِيَادَةٌ |
Diyanet Meali: | Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır. |
زَيْدٌ : Özel İsim.
33:37 | فَلَمَّا قَضَىٰ زَيْدٌ مِنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا |
Diyanet Meali: | Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik. |