ز ي د

KÖK HARFLER: ز ي د

ANLAM: 

زَادَ : Büyümek, artmak, çoğalmak.

AÇIKLAMA:

زِيَادَةٌ : Bir şeyin halihazırda zâtında, üzere bulunduğu, sahip olduğu ahvaline, özelliklerine, yapısına vs başka bir şeyin eklenmesi. Fiili olarak “onun halihazırda zatında, üzere bulunduğu, sahip olduğu ahvaline, özelliklerine, yapısına vs başka bir şey ekledim. Onu artırdım, çoğalttım veya büyüttüm. Böylece halihazırda zâtında, üzere bulunduğu, sahip olduğu ahvaline, özelliklerine, yapısına vs başka bir şey eklenmiş oldu. Arttı, çoğaldı, fazlalaştı veya büyüdü” anlamında زِدْتُهُ فَازْدَادَ şekillerinde kullanılır.

Yüce Allah’ın şu sözüne gelince: وَنَزْدَادُ كَيْلَ بَعِيرٍ : Bir deve yükü de fazla (azık) alırız (12/65). Bu söz اِزْدَادَ فَضْلِي (fazlım arttı, çoğaldı) anlamında اِزْدَدْتُ فَضْلاً demeye benzer. Bu, سَفِهَ نَفْسَهُ Nefsini aşağılayan/Kendini bilmeyen ahmak (2/130) türündendir. Bazen bu: 

  1. Yerilen bir ekleme olur (زِيَادَةٌ). Yeteri kadar olanın üzerine ekleme gibi. Mesela زِيَادَةُ الْأَصَابِع (parmaklardaki ek, fazlalık), اَلزَّوَائِدُ فِي قَوَائِمِ الدَّابَّةِ (bineğin bacaklarındaki eklemeler) ve زِيَادَةُ الْكَبِدِ (karaciğerdeki ekleme, fazlalık). Bu sonuncusu “karaciğerde asılı ya da yapışıp duran bir parçadır”. Yenilen bir şey olmadığından dolayı kendisine hiçbir ihtiyacın olmadığı düşünülerek böyle denmiştir. 
  2. Bazen de övgüye değer bir ekleme olur. Mesela Yüce Allah şöyle buyurmuştur:  لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا الْحُسْنَى وَزِيَادَةٌ : Güzel davrananlara daha güzel karşılık ve fazlası var (10/26). Çeşitli tariklerle rivayet edildiğine göre bu ziyade “Yüce Allah’ın vechine nazar etme” anlamındadır. Bununla dünyada tasavvuru mümkün olamayan nimetlendirmelere, ihsanlara ve ahvale işaret edilmek istenmiştir.

Şu sözüne gelince: وَزَادَهُ بَسْطَةً فِي الْعِلْمِ وَالْجِسْمِ : Onun bilgisini ve gücünü artırdı (2/247). Yani “ona, kendi dönemindekilere verdiğinin, bahşettiğin üzerine ziyade olacak, daha fazla bir ilim ve beden kuvveti vermiş, bahşetmiş…” 

Şöyle buyurmuştur: وَيَزِيدُ اللَّهُ الَّذِينَ اهْتَدَوْا هُدًى : Allah, yola gelenlerin hidâyetini artırır (19/76). Şu sözünde “kerih, nahoş görülen ziyade, artış” kapsamındadır: فَلَمَّا جَاءهُمْ نَذِيرٌ مَا زَادَهُمْ إِلاَّ نُفُورًا : Uyarıcı onlara gelince, bu sadece onların nefretle kaçışlarını artırdı (35/42); الَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللّهِ زِدْنَاهُمْ عَذَابًا فَوْقَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يُفْسِدُونَ : Küfre sapıp da Allah’ın yolundan alıkoyanlar; yaptıkları bozgunculuktan ötürü onlara azap üstüne azap arttırırız (16/88); فَمَا تَزِيدُونَنِي غَيْرَ تَخْسِيرٍ : Sizin bana, ziyanımı artırmaktan başka bir katkınız olamaz! (11/63); فَزَادَهُمُ اللّهُ مَرَضاً : Allah hastalıklarını daha da artırmıştır (2/10). Çünkü bu ziyade, artış insanın cibilliyetinin, tabiatının temelini oluşturur. Bir kişi,-hayır ya da şer olsun-bir işe giriştiğinde bu giriştiği işte kuvvetlenir, güç, kuvvet kazanır ve yavaş yavaş ilgisi, alakası, isteği, onunla meşguliyeti vs ziyadeleşir, artar vs.

Yüce Allah’ın şu sözüne gelince: يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلاتِ وَتَقُولُ هَلْ مِنْ مَزِيدٍ : O gün cehenneme: “Doldun mu?” deriz. “Daha yok mu” der (50/30). Bu ifadenin, “ziyadesini, daha fazlasını isteme, talep etme” anlamında olması da mümkündür; “Cehennemin artık dolmuş olduğuna ve Yüce Allah’ın لامْلانَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ : Yemin olsun, cehennemi tamamen cinler ve insanlardan dolduracağım (32/13). sözünde zikrettiği durumun gerçekleşmiş olduğuna dikkat çekmek için söylenmiş olması” da.

Fiil olarak “Ona şu şekilde ekleme yaptım, artırdım, çoğalttım veya büyüttüm” anlamında زِدْتُهُ كَذَا şeklinde ve “O da şu şekilde arttı, çoğaldı, fazlalaştı veya büyüdü” anlamında زَادَ هُوَ ve اِزْدَادَ şekillerinde kullanılır. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: وَازْدَادُوا تِسْعًا : Dokuz (yıl) da ilâve ettiler (18/25). Yine şöyle buyurmuştur: ثُمَّ ازْدَادُوا كُفْرًا : Sonra inkârları arttı (3/90); اللّهُ يَعْلَمُ مَا تَحْمِلُ كُلُّ أُنثَى وَمَا تَغِيضُ الأَرْحَامُ وَمَا تَزْدَادُ : Allah, her dişinin neye gebe olduğunu ve rahimlerin neyi eksiltip artırdığını bilir (13/8).

İsm-i faili tekil olarak شَيْءٌ زَائِدٌ şeklinde ve çoğul olarak زَيْدٌ şeklinde gelir. (Müfredât) 

Ragıp el-Isfahanî bu maddede (زود) kökünden gelen kelimeleri de ele almıştır ve aşağıdaki bilgileri vermiştir. Aslında bunlar (زود) köküne aittir ve bizim çalışmamızda o maddede de zikredilmiştir:

زَادٌ : O vakit hali hazırda ihtiyaç duyulanın üstünde zâid olup, fazla gelip (زَائِدٌ) sonrası için saklanan.

تَزَوُّدٌ : Kendine زَاد (erzak, azık) almak. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: وَتَزَوَّدُوا فَإِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوَى : Yanınıza azık alın, azığın en iyisi korunmadır (2/197).

مِزْوَدٌ : İçinde yiyecek türünden زَادٌ’ın (erzakın, azığın) konduğu dağarcık, torba.

مَزَادَةٌ : İçine su زَاد’ının (azığının) konduğu meşin, tulum. (Müfredât)

DİĞER BAZI TÜREVLER:

زَادَ (geniş zaman يَزِيدُ mastar isim زِيَادَةٌ ve زَيْدٌ ve مَزِيدٌ): O şey büyüdü, arttı, çoğalttı.

زَادَ كَذَا : Böyle bir şeyde arttı.

زَادَهُ : Ona bir artış veya arttırma verdi.

زَادَهُ اللّٰهُ خَيْرًا : Allah (c.c.) onun talihini arttırdı ya da arttırsın.

يَزِيدُ فِى حَدِيثِهِ : Konuşmasında bire bin katıyor ya da abartıyor.

اِزْدَادَ : O şey veya kişi büyüdü, arttı ya da çoğaldı.

زِيَادَةٌ : Artış; bir arttırma.

 زِيَادَةٌ = زَيْدٌ : Artış; arttırma; daha fazla olma.

هَلْ مِنْ مَزِيدٍ : Daha fazla var mı? (50:30)

مَزِيدٌ : Artan, artırılan (ek, ziyade, fazlalık). Mimli masdar: Artma, artırış.

زَيْدٌ : Özel isim: Zeyneb binti Cahş’la evlenmiş olan Zeyd bin Harise.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
زَادَ fiil-I 49 Arttı, ziyadeleşti 35/39
اَزْدَادَ fiil-VIII 8 Arttı, katıldı, artırdı, kattı 4/137
مَزِيدٌ isim 2 Artan, artırılan 50/35
زِيَادَةٌ isim 2 Artış, artırma 9/37
زَيْدٌ özel isim 1 Zeyd 33/37

Toplam 62

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Ziyâde زِيَادَة Artan, fazla kalan.
Zâid زَائِد Artan. Fazlalık. Çoğul: Zevâid
Mezîd مَزِيد Çoğalma. Ziyade etme.
Mezâd مَزَاد Çoğalma. Ziyade etme. Mezat
Tezyîd تَزْيِيد Artırma, çoğaltma, fazlalaştırma.
Müzâyede مُزَايَدَة Artırmalı satış.
İstizâde اِسْتِزَادَة Bir şeyin artmasını isteme.
Müstezâd مُسْتَزَاد Fazlalaştırılmış.
Yezîd يَزِيد Emevi halifesi Muaviye’nin 3. oğlu.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

زَادَ : Fiil-I.

2:10فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَهُمُ اللَّهُ مَرَضًا
Diyanet Meali:Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır.
2:58وَقُولُوا حِطَّةٌ نَغْفِرْ لَكُمْ خَطَايَاكُمْ وَسَنَزِيدُ الْمُحْسِنِينَ
Diyanet Meali:Ve “hıtta!” (Ya Rabbi, bizi affet) deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha da fazlasını vereceğiz.”
2:247وَزَادَهُ بَسْطَةً فِي الْعِلْمِ وَالْجِسْمِ
Diyanet Meali:“(Şüphesiz Allah, onu sizin üzerinize hükümdar seçti), onun bilgisini ve gücünü artırdı.”
3:173إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا
Diyanet Meali:(Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine), “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” (dediklerinde, bu söz) onların imanını artırdı.
4:173فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُوَفِّيهِمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدُهُمْ مِنْ فَضْلِهِ
Diyanet Meali:İman edip salih ameller işleyenlere gelince, (Allah) onların mükâfatlarını eksiksiz ödeyecek ve lütfundan onlara daha da fazlasını verecektir.
5:64وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا
Diyanet Meali:Andolsun, sana Rabbinden indirilen (Kur’an) onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır.
5:68وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ مَا أُنْزِلَ إِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا
Diyanet Meali:Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur’an, onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır.
7:69وَزَادَكُمْ فِي الْخَلْقِ بَسْطَةً
Diyanet Meali:“ve sizi yaratılış itibariyle daha güçlü kıldı.”
7:161وَادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا نَغْفِرْ لَكُمْ خَطِيئَاتِكُمْ سَنَزِيدُ الْمُحْسِنِينَ
Diyanet Meali:“Kentin kapısından eğilerek tevazu ile girin ki biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere daha da fazlasını vereceğiz.”
8:2وَإِذَا تُلِيَتْ عَلَيْهِمْ آيَاتُهُ زَادَتْهُمْ إِيمَانًا
Diyanet Meali:O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır.
9:47لَوْ خَرَجُوا فِيكُمْ مَا زَادُوكُمْ إِلَّا خَبَالًا
Diyanet Meali:Eğer onlar da sizin içinizde (sefere) çıksalardı, size bozgunculuktan başka bir katkıları olmayacaktı.
9:124فَمِنْهُمْ مَنْ يَقُولُ أَيُّكُمْ زَادَتْهُ هَٰذِهِ إِيمَانًا
Diyanet Meali:(Herhangi bir sûre indirildiğinde), içlerinden, (alaylı bir şekilde) “Bu hanginizin imanını artırdı?” diyenler olur.
9:124فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا فَزَادَتْهُمْ إِيمَانًا وَهُمْ يَسْتَبْشِرُونَ
Diyanet Meali:İman etmiş olanlara gelince, inen sûre onların imanını artırmıştır. Onlar bunu birbirlerine müjdelerler.
9:125وَأَمَّا الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ فَزَادَتْهُمْ رِجْسًا إِلَىٰ رِجْسِهِمْ
Diyanet Meali:Kalplerinde hastalık olanların ise, pisliklerine pislik katmış (küfürlerini artırmış)tır.
11:52يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا وَيَزِدْكُمْ قُوَّةً إِلَىٰ قُوَّتِكُمْ
Diyanet Meali:“Üzerinize bol bol yağmur göndersin ve gücünüze güç katsın.”
11:63فَمَنْ يَنْصُرُنِي مِنَ اللَّهِ إِنْ عَصَيْتُهُ فَمَا تَزِيدُونَنِي غَيْرَ تَخْسِيرٍ
Diyanet Meali:(Salih, dedi ki: “Ey kavmim! Söyleyin bakayım, eğer ben Rabbim tarafından apaçık bir delil üzerinde isem ve bana tarafından bir rahmet (peygamberlik) vermişse), O’na karşı geldiğim takdirde beni Allah’tan kim koruyabilir? Demek ki, zarara uğratmaktan başka bana katkınız olmaz.”
11:101وَمَا زَادُوهُمْ غَيْرَ تَتْبِيبٍ
Diyanet Meali:İlâhları onların sadece ziyanlarını artırdı.
14:7وَإِذْ تَأَذَّنَ رَبُّكُمْ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَأَزِيدَنَّكُمْ
Diyanet Meali:Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz elbette size nimetimi artırırım.”
16:88زِدْنَاهُمْ عَذَابًا فَوْقَ الْعَذَابِ بِمَا كَانُوا يُفْسِدُونَ
Diyanet Meali:(İnkâr eden ve insanları Allah’ın yolundan alıkoyanların), yapmakta oldukları bozgunculuklarına karşılık azaplarının üstüne azap ekleriz.
17:41وَلَقَدْ صَرَّفْنَا فِي هَٰذَا الْقُرْآنِ لِيَذَّكَّرُوا وَمَا يَزِيدُهُمْ إِلَّا نُفُورًا
Diyanet Meali:Andolsun biz, onlar düşünüp öğüt alsınlar diye (gerçekleri) bu Kur’an’da değişik biçimlerde açıkladık. Fakat bu, onların ancak kaçışlarını artırıyor. *
17:60وَنُخَوِّفُهُمْ فَمَا يَزِيدُهُمْ إِلَّا طُغْيَانًا كَبِيرًا
Diyanet Meali:Biz onları korkutuyoruz. Fakat bu, sadece onların büyük azgınlıklarını (daha da) artırdı.
17:82وَنُنَزِّلُ مِنَ الْقُرْآنِ مَا هُوَ شِفَاءٌ وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِنِينَ وَلَا يَزِيدُ الظَّالِمِينَ إِلَّا خَسَارًا
Diyanet Meali:Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır. *
17:97مَأْوَاهُمْ جَهَنَّمُ كُلَّمَا خَبَتْ زِدْنَاهُمْ سَعِيرًا
Diyanet Meali:Varacakları yer cehennemdir. Cehennemin ateşi dindikçe, onlara çılgın ateşi artırırız.
17:109وَيَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ يَبْكُونَ وَيَزِيدُهُمْ خُشُوعًا
Diyanet Meali:Onlar ağlayarak yüzüstü yere kapanırlar. Bu da onların derin saygısını artırır. *
18:13إِنَّهُمْ فِتْيَةٌ آمَنُوا بِرَبِّهِمْ وَزِدْنَاهُمْ هُدًى
Diyanet Meali:Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık.
19:76وَيَزِيدُ اللَّهُ الَّذِينَ اهْتَدَوْا هُدًى
Diyanet Meali:Allah, doğruya erenlerin hidayetini artırır.
20:114وَقُلْ رَبِّ زِدْنِي عِلْمًا
Diyanet Meali:“Rabbim! İlmimi arttır” de.
24:38لِيَجْزِيَهُمُ اللَّهُ أَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَيَزِيدَهُمْ مِنْ فَضْلِهِ
Diyanet Meali:(Bütün bunları) Allah, kendilerini yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandırsın ve lütfundan onlara daha da fazlasını versin diye (yaparlar).
25:60قَالُوا وَمَا الرَّحْمَٰنُ أَنَسْجُدُ لِمَا تَأْمُرُنَا وَزَادَهُمْ نُفُورًا
Diyanet Meali:(Onlara, “Rahmân’a secdeye kapanın denildiğinde) “Rahmân da nedir? Senin bize emrettiğine mi secde edeceğiz?” derler ve bu onların nefretini artırır.
33:22وَصَدَقَ اللَّهُ وَرَسُولُهُ وَمَا زَادَهُمْ إِلَّا إِيمَانًا وَتَسْلِيمًا
Diyanet Meali:“Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir” (dediler). Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.
35:1يَزِيدُ فِي الْخَلْقِ مَا يَشَاءُ إِنَّ اللَّهَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.
35:30لِيُوَفِّيَهُمْ أُجُورَهُمْ وَيَزِيدَهُمْ مِنْ فَضْلِهِ
Diyanet Meali:Allah, kendilerine mükâfatlarını tam olarak versin ve kendi lütfundan daha da artırsın diye (böyle yaparlar).
35:39وَلَا يَزِيدُ الْكَافِرِينَ كُفْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ إِلَّا مَقْتًا
Diyanet Meali:İnkârcıların inkârı, Rableri katında ancak uğrayacakları gazabı artırır.
35:39وَلَا يَزِيدُ الْكَافِرِينَ كُفْرُهُمْ إِلَّا خَسَارًا
Diyanet Meali:İnkârcıların inkârı, ancak ziyanlarını arttırır.
35:42فَلَمَّا جَاءَهُمْ نَذِيرٌ مَا زَادَهُمْ إِلَّا نُفُورًا
Diyanet Meali:Fakat onlara bir uyarıcı gelince, bu ancak onların nefretlerini artırdı.
37:147وَأَرْسَلْنَاهُ إِلَىٰ مِائَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ
Diyanet Meali:Biz onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik. *
38:61قَالُوا رَبَّنَا مَنْ قَدَّمَ لَنَا هَٰذَا فَزِدْهُ عَذَابًا ضِعْفًا فِي النَّارِ
Diyanet Meali:Şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bunu bizim önümüze kim sürdüyse, cehennemde onun azabını bir kat daha artır.” *
42:20مَنْ كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الْآخِرَةِ نَزِدْ لَهُ فِي حَرْثِهِ
Diyanet Meali:Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız.
42:23وَمَنْ يَقْتَرِفْ حَسَنَةً نَزِدْ لَهُ فِيهَا حُسْنًا
Diyanet Meali:Kim güzel bir iş yaparsa, onun iyiliğini artırırız.
42:26وَيَسْتَجِيبُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَيَزِيدُهُمْ مِنْ فَضْلِهِ
Diyanet Meali:Allah, iman edip salih ameller işleyenlerin dualarına karşılık verir; lütfundan onlara fazlasını da verir.
47:17وَالَّذِينَ اهْتَدَوْا زَادَهُمْ هُدًى وَآتَاهُمْ تَقْوَاهُمْ
Diyanet Meali:Hidayete erenlere gelince, Allah onların hidayetini artırır. Onların Allah’a karşı gelmekten sakınmalarını sağlar. *
71:6فَلَمْ يَزِدْهُمْ دُعَائِي إِلَّا فِرَارًا
Diyanet Meali:Fakat benim davetim ancak onların kaçışını artırdı.” *
71:21وَاتَّبَعُوا مَنْ لَمْ يَزِدْهُ مَالُهُ وَوَلَدُهُ إِلَّا خَسَارًا
Diyanet Meali:“Malı ve çocuğu ancak kendi hüsranını artıran kimselere uydular.”
71:24وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا ضَلَالًا
Diyanet Meali:“(Rabbim!) Sen de bu zalimlerin sadece sapıklıklarını artır.”
71:28وَلَا تَزِدِ الظَّالِمِينَ إِلَّا تَبَارًا
Diyanet Meali:“Zalimlerin de ancak helâkini arttır.”
72:6وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِنَ الْإِنْسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا
Diyanet Meali: “Doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı.” *
73:4أَوْ زِدْ عَلَيْهِ وَرَتِّلِ الْقُرْآنَ تَرْتِيلًا
Diyanet Meali:Yahut buna biraz ekle. Kur’an’ı ağır ağır, tane tane oku. *
74:15ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ
Diyanet Meali:Sonra da o hırsla daha da artırmamı umar. *
78:30فَذُوقُوا فَلَنْ نَزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا
Diyanet Meali:Kâfirlere şöyle denilir: “Şimdi tadın. Artık bundan sonra yalnızca azabınızı artıracağız.” *

اَزْدَادَ : Fiil-VIII.

3:90إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بَعْدَ إِيمَانِهِمْ ثُمَّ ازْدَادُوا كُفْرًا لَنْ تُقْبَلَ تَوْبَتُهُمْ
Diyanet Meali:Şüphesiz iman ettikten sonra inkâr eden, sonra da inkârda ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmeyecektir.
3:178إِنَّمَا نُمْلِي لَهُمْ لِيَزْدَادُوا إِثْمًا وَلَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ
Diyanet Meali:Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
4:137إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا ثُمَّ آمَنُوا ثُمَّ كَفَرُوا ثُمَّ ازْدَادُوا كُفْرًا لَمْ يَكُنِ اللَّهُ لِيَغْفِرَ لَهُمْ
Diyanet Meali:İman edip sonra inkâr eden, sonra inanıp tekrar inkâr eden, sonra da inkârlarında ileri gidenler var ya; Allah, onları bağışlayacak değildir.
12:65وَنَمِيرُ أَهْلَنَا وَنَحْفَظُ أَخَانَا وَنَزْدَادُ كَيْلَ بَعِيرٍ
Diyanet Meali:“(Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte ödediğimiz bedeller de bize geri verilmiş.) Onunla yine ailemize yiyecek getirir, kardeşimizi korur ve bir deve yükü zahire de fazladan alırız.”
13:8اللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَحْمِلُ كُلُّ أُنْثَىٰ وَمَا تَغِيضُ الْأَرْحَامُ وَمَا تَزْدَادُ
Diyanet Meali:Allah, her dişinin neye gebe olduğunu, rahimlerin artırdığı şeyi ve eksilttiği şeyi bilir.
18:25وَلَبِثُوا فِي كَهْفِهِمْ ثَلَاثَ مِائَةٍ سِنِينَ وَازْدَادُوا تِسْعًا
Diyanet Meali:Onlar mağaralarında üç yüz yıl kaldılar. Buna dokuz daha eklediler. *
48:4هُوَ الَّذِي أَنْزَلَ السَّكِينَةَ فِي قُلُوبِ الْمُؤْمِنِينَ لِيَزْدَادُوا إِيمَانًا
Diyanet Meali:O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir.
74:31لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا
Diyanet Meali:(Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkâr edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki) kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın.

مَزِيدٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. 

50:30يَوْمَ نَقُولُ لِجَهَنَّمَ هَلِ امْتَلَأْتِ وَتَقُولُ هَلْ مِنْ مَزِيدٍ
Diyanet Meali:O gün Cehenneme, “Doldun mu?” deriz. O da, “daha var mı?” der. *
50:35لَهُمْ مَا يَشَاءُونَ فِيهَا وَلَدَيْنَا مَزِيدٌ
Diyanet Meali:Orada kendileri için diledikleri her şey vardır. Katımızda daha fazlası da vardır. *

زِيَادَةٌ : İsim.

9:37إِنَّمَا النَّسِيءُ زِيَادَةٌ فِي الْكُفْرِ يُضَلُّ بِهِ الَّذِينَ كَفَرُوا
Diyanet Meali:Haram ayları ertelemek, ancak inkârda daha da ileri gitmektir ki bununla inkâr edenler saptırılır.
10:26لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا الْحُسْنَىٰ وَزِيَادَةٌ
Diyanet Meali:Güzel iş yapanlara (karşılık olarak) daha güzeli ve bir de fazlası vardır.

زَيْدٌ : Özel İsim.

33:37فَلَمَّا قَضَىٰ زَيْدٌ مِنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا
Diyanet Meali:Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik.