ث ق ف

KÖK HARFLER:  ث ق ف

ANLAM: 

ثَقِفَ : Bulmak veya ele geçirmek, yakalamak.

AÇIKLAMA:

Sakf kelimesi “bir şeyi anlamada ve yapmada maharet kazanmak” manasındadır. (Müfredât)

DİĞER BAZI TÜREVLER:

ثَقِفَ (geniş zamanlı يَثْقِفُ mastar isim ثَقْفًا): Yetenekli veya becerikli oldu; hızlı veya zeki oldu; akıllı veya bilgeydi ya da öyle oldu.

ثَقِفْتُ الْحَدِيثَ : Hadisleri çabucak anladım.

ثَقِفَهُ : anlamları: (1) Bilgisi veya eylemleriyle o şeyi elde etti veya kavradı; (2) ona yetişti; (3) onu buldu; (4) onu bastırdı; (5) onun üzerinde hâkimiyet kurdu, (6) onu alt etti veya ona sahip oldu; (7) onu etkiledi.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
ثَقِفَfiil-I6Buldu, ele geçirdi, yakaladı.3/112Meçhulü: ثُقِفَ

Toplam6


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • ثَقِفَ (a)
    • أَتْقَنَ > bak: ت ق ن
    • أَجَادَ > bak: ج و د
    • أَحْكَمَ > bak: ح ك م
    • (تَفَوَّقَ (فِي > bak: ف و ق
    • (بَرَعَ (فِي 
    • حَذِقَ
  • ثَقِفَ (b)
  • ثَقَافَةٌ

Zıt Manada Kelimeler

  • ثَقِفَ
  • ثَقَافَةٌ
    • أُمِّيَّةٌ > bak: أ م م
    • جَهْلٌ > bak: ج ه ل
    • غَبَاوَةٌ
    • حُمْقٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Yok.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

ثَقِفَ : Fiil-I. Meçhulü: ثُقِفَ

2:191 وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ
Diyanet Meali: Onları nerede yakalarsanız öldürün. 
3:112 ضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ أَيْنَ مَا ثُقِفُوا إِلَّا بِحَبْلٍ مِنَ اللَّهِ وَحَبْلٍ مِنَ النَّاسِ
Diyanet Meali: Onlar nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah’ın ve (mü’min) insanların güvencesine sığınmadıkça kendilerini zillet kaplamıştır. 
4:91 فَخُذُوهُمْ وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ
Diyanet Meali: Onları yakalayın ve onları nerede bulursanız öldürün. 
8:57 فَإِمَّا تَثْقَفَنَّهُمْ فِي الْحَرْبِ فَشَرِّدْ بِهِمْ مَنْ خَلْفَهُمْ
Diyanet Meali: Eğer onları savaşta yakalarsan, bunlar(a vereceğin ceza) ile arkalarındakileri de dağıt (ki ibret alsınlar).
33:61 مَلْعُونِينَ أَيْنَمَا ثُقِفُوا أُخِذُوا وَقُتِّلُوا تَقْتِيلًا
Diyanet Meali: Lânete uğramış kimseler olarak… Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler. *
60:2 إِنْ يَثْقَفُوكُمْ يَكُونُوا لَكُمْ أَعْدَاءً
Diyanet Meali: Şâyet onlar sizi ele geçirirlerse, size düşman olurlar..