KÖK HARFLER: ص و م
ANLAM:
صَامَ : Sakınmak. Yemekten, içmekten, konuşmaktan, yürümekten veya herhangi bir şey yapmaktan sakınmak; oruç tutmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
صَامَ (geniş zaman يَصُومُ mastar isim صَوْمٌ ve صِيَامٌ): Mutlak manada sakındı: Bu temel anlamdır; yemekten, içmekten, konuşmaktan, yürümekten veya herhangi bir şey yapmaktan sakındı; oruç tuttu.
صَامَ الشَّهْرَ اَوْ فِى الشَّهْرِ : Ay boyunca oruç tuttu.
صَامَ الْفَرَسُ : At yem yemeden durdu.
صَامَ عَنِ السَّيْرِ : Yolculuğa çıkmaktan kaçındı.
صَامَتِ الرِّيحُ : Rüzgar durgunlaştı.
صَامَ الْمَاءُ : Su hareketsizleşti.
صَامَ مَنِيَّتَهُ : Ölümü tattı. Teknik olarak, İslam tarafından belirlendiği şekilde oruç tuttu.
صَامَتِ الشَّمْسُ : Güneş en yüksek noktasına ulaştı.
صَوْمٌ ve صِيَامٌ (mastar isim): (1) Bir şeyden uzak durma; (2) yemekten, içmekten, konuşmaktan, yürümekten, vb.den uzak durma veya sakınma; (3) yemekten, içmekten, cinsel münasebetten uzak durma, yani İslam tarafından belirlendiği şekilde oruç tutma; oruç.
صَائِمٌ (ismi fail): Oruçlu.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
صَامَ | fiil-I | 2 | Oruç tuttu | 2/184 |
|
صَوْمٌ | isim | 1 | Oruç (burada konuşmamak manasında kullanılmıştır) | 19/26 |
|
صِيَامٌ | isim | 9 | Oruç tutmak | 2/183 |
|
صَائِمٌ | isim | 2 | Oruç tutan | 33/35 | Müennes: صَائِمَةٌ |
| Toplam | 14 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- صَامَ (a)
- صَامَ (b)
- صَوْمٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Savm | صَوْم | Oruç. |
|
Sıyâm | صِيـام | Oruç. Oruçlular. |
|
Sâim | صَائِم | Oruç tutan, oruçlu. | Çoğulu: Suvvâm |
Sâime | صَائِمَة | Oruç tutan, oruçlu kadın. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
صَامَ : Fiil-I.
2:184 | فَمَنْ تَطَوَّعَ خَيْرًا فَهُوَ خَيْرٌ لَهُ وَأَنْ تَصُومُوا خَيْرٌ لَكُمْ |
Diyanet Meali: | Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. |
2:185 | فَمَنْ شَهِدَ مِنْكُمُ الشَّهْرَ فَلْيَصُمْهُ |
Diyanet Meali: | Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. |
صَوْمٌ : İsim.
19:26 | فَقُولِي إِنِّي نَذَرْتُ لِلرَّحْمَٰنِ صَوْمًا فَلَنْ أُكَلِّمَ الْيَوْمَ إِنْسِيًّا |
Diyanet Meali: | “Şüphesiz ben Rahmân’a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım” de. |
صِيَامٌ : İsim.
2:183 | يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُتِبَ عَلَيْكُمُ الصِّيَامُ |
Diyanet Meali: | Ey iman edenler! Oruç, size farz kılındı. |
2:187 | أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَىٰ نِسَائِكُمْ |
Diyanet Meali: | Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. |
2:187 | ثُمَّ أَتِمُّوا الصِّيَامَ إِلَى اللَّيْلِ وَلَا تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنْتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ |
Diyanet Meali: | Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. |
2:196 | فَفِدْيَةٌ مِنْ صِيَامٍ أَوْ صَدَقَةٍ أَوْ نُسُكٍ |
Diyanet Meali: | (İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur da tıraş olmak zorunda kalırsa) fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. |
2:196 | فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلَاثَةِ أَيَّامٍ فِي الْحَجِّ وَسَبْعَةٍ إِذَا رَجَعْتُمْ |
Diyanet Meali: | Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. |
4:92 | فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ تَوْبَةً مِنَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Bunlara imkân bulamayanın, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay ard arda oruç tutması gerekir. |
5:89 | فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ ثَلَاثَةِ أَيَّامٍ ذَٰلِكَ كَفَّارَةُ أَيْمَانِكُمْ |
Diyanet Meali: | Kim (bu imkânı) bulamazsa, onun keffareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti budur. |
5:95 | أَوْ عَدْلُ ذَٰلِكَ صِيَامًا لِيَذُوقَ وَبَالَ أَمْرِهِ |
Diyanet Meali: | Yahut onun dengi oruç tutmaktır. (Bu) yaptığı işin kötü sonucunu tatması içindir. |
58:4 | فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَتَمَاسَّا |
Diyanet Meali: | Kim (köle azat etme imkânı) bulamazsa, eşine dokunmadan önce ard arda iki ay oruç tutmalıdır. |
صَائِمَاتٌ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: صَائِمَةٌ Müzekkeri: صَائِمٌ
33:35 | وَالصَّائِمَاتِ وَالْحَافِظِينَ فُرُوجَهُمْ وَالْحَافِظَاتِ |
Diyanet Meali: | … oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar… |
صَائِمِينَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali. Tekili: صَائِمٌ
33:35 | وَالْمُتَصَدِّقِينَ وَالْمُتَصَدِّقَاتِ وَالصَّائِمِينَ |
Diyanet Meali: | … sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler… |