KÖK HARFLER: أ س ي
ANLAM:
أَسِىَ : Birisi için acı çekmek veya yas tutmak.
AÇIKLAMA:
أَسَى kelimesi, üzüntü, hüzün, keder, tasa demektir.
أسَا fiilinin aslı vavlıdır. رَجُلٌ أَسْوَانٌ denir ki, “üzgün adam”, demektir.
أَسْوٌ, yarayı tedavi etmek, ıslah etmektir. Bunun da aslı, acı veren şeyin bertaraf edilmesidir. Tıpkı كَرِبْتُ النَّخْلَ deyimi gibi ki, kişinin sıkıntısının izale edilmesi, giderilmesi anlamını taşır. قَدْ أَسَوْتُهُ آسُوهُ ifâdeleri de bu anlamdadır. Bu fiilin mastarı أَسْو şeklinde gelir.
آسِى : Yaraları tedavi eden doktor. Bunun çoğulu إِسَاة ve آسون şeklinde gelir. Yaralı da مَأْسِيٌّ ve أَسِيٌّ adlarını almaktadır.
DİĞER BAZI TÜREVLER:
اَسِىَ (geniş zamanlı يَاْسَى mastar isim اَسًى) : Onun için acı çekti veya yas tuttu, üzüldü.
اَسٍ veya اٰسٍ : Acı çeken, yas tutan veya kederli.
اٰسِيَةٌ (dişil hali): Acı çeken veya kederli bir kadın.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
أَسِىَ | fiil-I | 4 | Üzüldü. | 7/93 |
| Toplam | 4 |
|
|
AÇIKLAMA:
Bazı kaynaklarda (أ س و) ile (أ س ي) kökleri bir madde altında birleştirilmiştir.
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- أَسِيَ
- آسَى
- عَزَّى > bak: ع ز و
- وَاسَى
- تَأَسَّىَ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Te’siye | تَأْسِيَة | Teselli verme, avutma. |
Teessî | تَأَسِّى | Sabır gösterme. Teselli bulup sabretme. Avutma. |
Esyân | أَسْيَان | Kederli, gamlı, tasalı, kaygılı, hüzünlü, üzüntülü. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
اَسِىَ : Fiil-I.
5:26 | يَتِيهُونَ فِي الْأَرْضِ فَلَا تَأْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْفَاسِقِينَ |
Diyanet Meali: | “Bu süre içinde yeryüzünde şaşkın şaşkın dönüp dolaşacaklar. Artık böyle yoldan çıkmış kavme üzülme.” |
5:68 | فَلَا تَأْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ |
Diyanet Meali: | Öyle ise o kâfirler toplumu için üzülme. |
7:93 | فَكَيْفَ آسَىٰ عَلَىٰ قَوْمٍ كَافِرِينَ |
Diyanet Meali: | “Şimdi ben, inkârcı bir topluluğa nasıl üzülürüm?” |
57:23 | لِكَيْلَا تَأْسَوْا عَلَىٰ مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَا آتَاكُمْ |
Diyanet Meali: | Elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız diye (böyle yaptık.) |