KÖK HARFLER: ط و ر
ANLAM:
طَارَ : Bir şey etrafında dolanıp durmak. Birine yaklaşmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
طُورٌ | isim | 10 | Dağ, Tûr dağı | 19/52 |
|
أَطْوَارٌ | isim | 1 | Tavır, halet, durum (çoğul) | 71/14 | Tekil: طَوْرٌ |
| Toplam | 11 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- طَوْرٌ (a)
- طَوْرٌ (b)
- طُورٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Tûr | طُور | 1: Dağ. 2: Had ve mikdar. | Tûr Dağı |
Tavır (Tavr) | طَوْر | Suret. Hareket, hal, vaziyet. | Çoğulu: Etvâr |
Davranmak | ——— | Bir kimseye veya bir şeye karşı belli tavır takınmak. |
|
“Bir kimseye veya bir şeye karşı belli tavır takınmak” anlamındaki davranmak kelimesi, tavır (طور) sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime, “Bir şeye el atmak, girişmek” anlamındaki Türkçe kökenli “davranmak” ile karıştırılmamalıdır. (Nişanyan Sözlük)
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
طُورٌ : İsim.
2:63 | وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ |
Diyanet Meali: | Hani, (Tevrat ile amel edeceğinize dair) sizden sağlam bir söz almış, Tûr dağını da tepenize dikmiştik. |
2:93 | وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَكُمْ وَرَفَعْنَا فَوْقَكُمُ الطُّورَ |
Diyanet Meali: | Hani, Tûr’u tepenize dikerek sizden söz almıştık.. |
4:154 | وَرَفَعْنَا فَوْقَهُمُ الطُّورَ بِمِيثَاقِهِمْ وَقُلْنَا لَهُمُ ادْخُلُوا الْبَابَ سُجَّدًا |
Diyanet Meali: | Verdikleri sağlam söz(ü yerine getirmemeleri) sebebiyle “Tûr”u üzerlerine kaldırdık ve onlara, “Tevazu ile kapıdan girin” dedik. |
19:52 | وَنَادَيْنَاهُ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ الْأَيْمَنِ وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا |
Diyanet Meali: | Ona, Tûr dağının sağ tarafından seslendik ve kendisi ile gizlice konuşmak için kendimize yaklaştırdık. * |
20:80 | قَدْ أَنْجَيْنَاكُمْ مِنْ عَدُوِّكُمْ وَوَاعَدْنَاكُمْ جَانِبَ الطُّورِ الْأَيْمَنَ |
Diyanet Meali: | “Sizi düşmanınızdan kurtardık, size Tûr’un sağ yanını va’dettik.” |
23:20 | وَشَجَرَةً تَخْرُجُ مِنْ طُورِ سَيْنَاءَ تَنْبُتُ بِالدُّهْنِ وَصِبْغٍ لِلْآكِلِينَ |
Diyanet Meali: | Yine o su ile Sîna dağında biten bir ağaç (zeytin ağacı) yarattık ki hem yağ, hem de yiyenlere katık verir. * |
28:29 | آنَسَ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ نَارًا |
Diyanet Meali: | Tûr tarafında bir ateş gördü. |
28:46 | وَمَا كُنْتَ بِجَانِبِ الطُّورِ إِذْ نَادَيْنَا وَلَٰكِنْ رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ |
Diyanet Meali: | Yine biz (Mûsâ’ya) seslendiğimiz zaman Tûr’un yan tarafında da değildin. Fakat Rabbinden bir rahmet olarak… |
52:1 | وَالطُّورِ |
Diyanet Meali: | Tûr’a … andolsun. * |
95:2 | وَطُورِ سِينِينَ |
Diyanet Meali: | Sinâ dağına andolsun, * |
أَطْوَارٌ : İsim. Çoğul. Tekili: طَوْرٌ
71:14 | وَقَدْ خَلَقَكُمْ أَطْوَارًا |
Diyanet Meali: | Hâlbuki, O, sizi evrelerden geçirerek yaratmıştır.’ * |