KÖK HARFLER: ث ق ب
ANLAM:
ثَقَبَ : Delmek.
AÇIKLAMA:
ثاَقِبٌ : Nuruyla ve aydınlatmasıyla, üzerine düştüğü şeyi delip geçen aydınlatıcı bir şey. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ Onu da yakıp geçen bir alev izler (37/10). Yine şöyle buyurmuştur: وَمَا أَدْرَاكَ مَا الطَّارِقُ النَّجْمُ الثَّاقِبُ Târık’ın ne olduğunu bilir misin sen?; O karanlığı delen yıldızdır (86/2-3).
Temelde ثُقْبَةٌ (derin yara) kelimesinden gelir.
مَثْقَبٌ : Dağda bulunan yol. Bununla sanki o dağın o yol sayesinde delinip geçilmiş olduğu söylenmek istenir. Ebu Ömer/Ebu Amr doğrusunun, مِثْقَبٌ şeklinde okunması olduğunu söylemiştir. Araplar ثَقِبْتُ النَّارَ derler, “Ateşi yakıp alevlendirdim” anlamındadır. (Müfredât)
DİĞER BAZI TÜREVLERİ:
ثَقَبَ (geniş zaman يَثْقُبُ mastar isim ثَقْبٌ):
ثَقَبَ الشَّىْءَ: O şeyin içerisinde küçük bir delik açtı; ona kuvvet uyguladı veya onu deldi.
ثَقَبَ الْكَوْكَبُ : Yıldız, karanlığı delercesine ışıl ışıl parladı.
ثَقَبَتِ النَّارُ : Ateş parlayarak yandı.
ثَقَبَ رَاْيُهُ : Hükmü etkiliydi.
ثَاقِبٌ : Bir yıldız, lamba, ateş, karanlığı delip yok eden parlak alev, kayan yıldız veya ateş.
نَاقَةٌ ثَاقِبَةٌ : Çok süt veren dişi deve.
رَأْىٌ ثَاقِبٌ : Etkili bir hüküm.
حَسَبٌ ثَاقِبٌ : Âli veya şanlı soy.
نَحْنُ اَثْقَبُ النَّاسِ اَنْسَابًا : Soyumuza gelince bizler en şanlı ve de insanlar arasında en âli olanızdır.