ص ل ص ل

KÖK HARFLER: ص ل ص ل

ANLAM: 

صَلْصَلَ : Ses çıkarmak; ses vermek; bir çarpışma, çınlama veya tınlama sesi çıkarmak; uzun veya tekrarlayan bir ses çıkarmak. Birini ürkütmek, korkutmak, tehdit etmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

صَلْصَلَ (mastar isim صَلْصَلَةٌ): O şey ses çıkardı; o şey bir ses verdi; o şey bir çarpışma, çınlama veya tınlama sesi çıkardı; o şey uzun veya tekrarlayan bir ses çıkardı.

صَلْصَلَ الْجَرَسُ : Çan, sürekli bir çınlama veya tınlama sesi çıkardı.

صَلْصَلَ فُلَانًا : Falanca birini ürküttü, korkuttu ya da tehdit etti.

تَصَلْصَلَ : Üzerine basıldığında o şey (kuru çamur) çatırdadı; o şey (bir takı) bir çınlama sesi çıkardı.

تَصَلْصَلَ الْغَدِيرُ : Havuzun kara çamuru kurudu (çünkü böyle kuru çamur, üzerine basıldığında çatırdar).

صَلْصَالٌ : Gürültülü bir eşek; sesi keskin tizlikte olan bir eşek veya bir at; çömlek yapılmayan çamur (bir ses çıkardığı için böyle bilinmektedir); kumla karışık çamur, kuruduğunda, bir ses çıkarır; kuruluğundan ötürü bir ses çıkaran kuru çamur.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
صَلْصَالٌ isim 4 (Kuruluğundan dolayı kendisine vurulduğunda ses çıkaran) kuru çamur. 15/26

Toplam 4

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

  • صَلْصَلَ
    • صَوَّتَ > bak: ص و ت
    • جَلْجَلَ
    • صَخَبَ
    • دَوَّى
  • صَلْصَالٌ

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Salsâl صَلْصَال Kuru balçık. 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

صَلْصَالٌ : İsim.

15:26 وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ
Diyanet Meali: Andolsun, biz insanı kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş bir balçıktan yarattık. *
15:28 إِنِّي خَالِقٌ بَشَرًا مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ
Diyanet Meali: “Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım.”
15:33 قَالَ لَمْ أَكُنْ لِأَسْجُدَ لِبَشَرٍ خَلَقْتَهُ مِنْ صَلْصَالٍ مِنْ حَمَإٍ مَسْنُونٍ
Diyanet Meali: İblis dedi ki: “Ben, kuru bir çamurdan, şekillenmiş balçıktan yarattığın insan için saygı ile eğilemem.” *
55:14 خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ
Diyanet Meali: Allah, insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı. *