KÖK HARFLER: ن ك ح
ANLAM:
نَكَحَ : Bir kadınla evlenmek, nikahlanmak.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
نَكَحَ | fiil-I | 14 | Nikahlandı, evlendi | 33/49 |
أَنْكَحَ | fiil-IV | 3 | Nikahladı, kocaya verdi | 28/27 |
اِسْتَنْكَحَ | fiil-X | 1 | Nikahladı, aldı | 33/50 |
نِكَاحٌ | isim | 5 | Nikah | 24/33 |
| Toplam | 23 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Nekh (Nikâh) | نَكْح | Tezevvüc, evlenme, cima etme. Akid. |
|
Nikâh | نِكَاح | Evlenme. Şeriata uygun şekilde evlenme. |
|
Tenkîh | تَنْكِيح | Nikahlama. |
|
Münâkehe | مُنَاكَحَة | Nikahlanma. | Çoğulu: Münâkehât |
İnkâh | إِنْكَاح | Nikah etme veya edilme. |
|
Tenâküh | تَنَاكُح | Nikahlanma. |
|
Mütenâkih | مُتَنَاكِح | Birbiriyle nikahlananlar. |
|
İstinkâh | إِسْتِنْكَاح | Bir kadını nikahla alma, nikahlamak isteme. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
نَكَحَ : Fiil-I.
2:221 | وَلَا تَنْكِحُوا الْمُشْرِكَاتِ حَتَّىٰ يُؤْمِنَّ |
Diyanet Meali: | İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan kadınlarla evlenmeyin. |
2:230 | فَإِنْ طَلَّقَهَا فَلَا تَحِلُّ لَهُ مِنْ بَعْدُ حَتَّىٰ تَنْكِحَ زَوْجًا غَيْرَهُ |
Diyanet Meali: | Eğer erkek karısını (üçüncü defa) boşarsa, kadın, onun dışında bir başka kocayla nikâhlanmadıkça ona helâl olmaz. |
2:232 | فَلَا تَعْضُلُوهُنَّ أَنْ يَنْكِحْنَ أَزْوَاجَهُنَّ إِذَا تَرَاضَوْا بَيْنَهُمْ بِالْمَعْرُوفِ |
Diyanet Meali: | (Kadınları boşadığınız ve onlar da bekleme sürelerini bitirdikleri zaman) kendi aralarında aklın ve dinin gereklerine uygun olarak güzellikle anlaştıkları takdirde, eşleriyle (yeniden) evlenmelerine engel olmayın. |
4:3 | فَانْكِحُوا مَا طَابَ لَكُمْ مِنَ النِّسَاءِ مَثْنَىٰ وَثُلَاثَ وَرُبَاعَ |
Diyanet Meali: | Size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın. |
4:22 | وَلَا تَنْكِحُوا مَا نَكَحَ آبَاؤُكُمْ مِنَ النِّسَاءِ إِلَّا مَا قَدْ سَلَفَ |
Diyanet Meali: | Geçmişte olanlar hariç, artık babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin. |
4:22 | وَلَا تَنْكِحُوا مَا نَكَحَ آبَاؤُكُمْ مِنَ النِّسَاءِ إِلَّا مَا قَدْ سَلَفَ |
Diyanet Meali: | Geçmişte olanlar hariç, artık babalarınızın evlendiği kadınlarla evlenmeyin. |
4:25 | وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ مِنْكُمْ طَوْلًا أَنْ يَنْكِحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِنْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ |
Diyanet Meali: | Sizden kimin, hür mü’min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü’min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. |
4:25 | فَانْكِحُوهُنَّ بِإِذْنِ أَهْلِهِنَّ وَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ |
Diyanet Meali: | Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri hâlinde, sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. |
4:127 | فِي يَتَامَى النِّسَاءِ اللَّاتِي لَا تُؤْتُونَهُنَّ مَا كُتِبَ لَهُنَّ وَتَرْغَبُونَ أَنْ تَنْكِحُوهُنَّ |
Diyanet Meali: | Kendilerine (verilmesi) farz kılınan (miras)ı vermediğiniz ve evlenmek istediğiniz yetim kızlara dair.. |
24:3 | الزَّانِي لَا يَنْكِحُ إِلَّا زَانِيَةً أَوْ مُشْرِكَةً |
Diyanet Meali: | Zina eden erkek ancak, zina eden veya Allah’a ortak koşan bir kadınla evlenir. |
24:3 | وَالزَّانِيَةُ لَا يَنْكِحُهَا إِلَّا زَانٍ أَوْ مُشْرِكٌ |
Diyanet Meali: | Zina eden bir kadınla da ancak zina eden veya Allah’a ortak koşan bir erkek evlenir. |
33:49 | إِذَا نَكَحْتُمُ الْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ طَلَّقْتُمُوهُنَّ مِنْ قَبْلِ أَنْ تَمَسُّوهُنَّ فَمَا لَكُمْ عَلَيْهِنَّ مِنْ عِدَّةٍ |
Diyanet Meali: | Mü’min kadınları nikâhlayıp, sonra onlara dokunmadan (cinsel ilişkide bulunmadan) kendilerini boşadığınızda, onlar üzerinde sizin sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. |
33:53 | وَمَا كَانَ لَكُمْ أَنْ تُؤْذُوا رَسُولَ اللَّهِ وَلَا أَنْ تَنْكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِنْ بَعْدِهِ أَبَدًا |
Diyanet Meali: | Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikâhlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. |
60:10 | وَلَا جُنَاحَ عَلَيْكُمْ أَنْ تَنْكِحُوهُنَّ إِذَا آتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ |
Diyanet Meali: | Mehirlerini verdiğiniz takdirde, bu kadınlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. |
أَنْكَحَ : Fiil-IV.
2:221 | وَلَا تُنْكِحُوا الْمُشْرِكِينَ حَتَّىٰ يُؤْمِنُوا |
Diyanet Meali: | İman etmedikleri sürece Allah’a ortak koşan erkeklerle, kadınlarınızı evlendirmeyin. |
24:32 | وَأَنْكِحُوا الْأَيَامَىٰ مِنْكُمْ وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ |
Diyanet Meali: | Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. |
28:27 | قَالَ إِنِّي أُرِيدُ أَنْ أُنْكِحَكَ إِحْدَى ابْنَتَيَّ هَاتَيْنِ |
Diyanet Meali: | (Şu’ayb, “Ben, sekiz yıl bana çalışmana karşılık) şu iki kızımdan birisini sana nikâhlamak istiyorum.” dedi. |
اِسْتَنْكَحَ : Fiil-X.
33:50 | وَامْرَأَةً مُؤْمِنَةً إِنْ وَهَبَتْ نَفْسَهَا لِلنَّبِيِّ إِنْ أَرَادَ النَّبِيُّ أَنْ يَسْتَنْكِحَهَا خَالِصَةً لَكَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | Ayrıca, diğer mü’minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber’e bağışlayan, Peygamber’in de kendisini nikâhlamak istediği herhangi bir mü’min kadını da (sana helâl kıldık.) |
نِكَاحٌ : İsim.
2:235 | وَلَا تَعْزِمُوا عُقْدَةَ النِّكَاحِ حَتَّىٰ يَبْلُغَ الْكِتَابُ أَجَلَهُ |
Diyanet Meali: | Bekleme müddeti bitinceye kadar da nikâh yapmaya kalkışmayın. |
2:237 | إِلَّا أَنْ يَعْفُونَ أَوْ يَعْفُوَ الَّذِي بِيَدِهِ عُقْدَةُ النِّكَاحِ |
Diyanet Meali: | Ancak kadının, ya da nikâh bağı elinde bulunanın (kocanın, paylarından) vazgeçmesi başka. |
4:6 | وَابْتَلُوا الْيَتَامَىٰ حَتَّىٰ إِذَا بَلَغُوا النِّكَاحَ |
Diyanet Meali: | Yetimleri deneyin. Evlenme çağına (buluğa) erdiklerinde… |
24:33 | وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذِينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتَّىٰ يُغْنِيَهُمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ |
Diyanet Meali: | Evlenmeye güçleri yetmeyenler de, Allah kendilerini lütfuyla zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. |
24:60 | وَالْقَوَاعِدُ مِنَ النِّسَاءِ اللَّاتِي لَا يَرْجُونَ نِكَاحًا فَلَيْسَ عَلَيْهِنَّ جُنَاحٌ أَنْ يَضَعْنَ ثِيَابَهُنَّ غَيْرَ مُتَبَرِّجَاتٍ بِزِينَةٍ |
Diyanet Meali: | Artık evlenme ümidi beslemeyen, hayızdan ve doğumdan kesilmiş yaşlı kadınların zinetlerini göstermeksizin dış elbiselerini çıkarmalarında kendileri için bir günah yoktur. |