ل ح م

KÖK HARFLER: ل ح م

ANLAM: 

لَحَمَ : (Kasap) eti kemikten ayırmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Açıklama
لَحْمٌ isim 12 Et 49/12 Çoğulu: لُحُومٌ

Toplam 12


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Lahm لَحْم Et. Her şeyin içi ve üzeri. Bir işi sağlam kılmak. Çoğulu: Lühûm
Lahme لَحْمَة Et parçası.
Lühayme لُحَيْمَة Etçik.
Telhîm تَلْحِيم Etlendirme, semirtme.
Mülahham مُلَحَّم Etli, semiz, şişman.
Telahhum تَلَحُّم Semirme, etlenme.
Mütelâhime مُتَلَاحِمَة Deri ile birlikte epeyce de et kesilmiş olan yara.
İltihâm اِلْتِحَام Yaranın iyi olup ağzının kapanması, etlenerek iyileşmesi.
Melhame مَلْحَمَة Kanlı harb. Savaş, cenk.
Lehim لَحْم 1: Erime noktaları düşük metalleri tutturma işlemlerinde kullanılan, kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı. 2: Bu alaşımla yapılan işlem.
Lahm(acun) لَحْمُ عَجِين Üstüne kıyma, kıyılmış soğan, maydanoz ve baharat konularak fırında pişirilen pide türü bir yiyecek.

Lahmacun kelimesi “(hamur gibi) yoğrulmuş et” anlamındaki lahm acîn (لحم عجين) deyiminden gelmektedir. Bu ifade “et” anlamındaki lahm (لحم) ile “yoğrulmuş, hamur” anlamındaki acîn (عجين) sözcüklerinin bileşiğidir. 20. yy’dan eski hiçbir sözlükte görünmeyen sözcük, ilk kez TDK sözlüğünün 1955 basımında leksikalize edilmiştir. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

لَحْمٌ: İsim. Çoğulu: لُحُومٌ

2:173 إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ بِهِ لِغَيْرِ اللَّهِ
Diyanet Meali: Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı.
2:259 وَانْظُرْ إِلَى الْعِظَامِ كَيْفَ نُنْشِزُهَا ثُمَّ نَكْسُوهَا لَحْمًا
Diyanet Meali: “(Eşeğin) kemikler(in)e de bak, nasıl onları bir araya getiriyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?”
5:3 حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ
Diyanet Meali: Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan … size haram kılındı.
6:145 إِلَّا أَنْ يَكُونَ مَيْتَةً أَوْ دَمًا مَسْفُوحًا أَوْ لَحْمَ خِنْزِيرٍ فَإِنَّهُ رِجْسٌ
Diyanet Meali: (De ki: “Bana vahyolunan Kur’an’da bir kimsenin yiyecekleri arasında) leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- (ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir murdar hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum)”.
16:14 وَهُوَ الَّذِي سَخَّرَ الْبَحْرَ لِتَأْكُلُوا مِنْهُ لَحْمًا طَرِيًّا
Diyanet Meali: O, taze et yemeniz için denizi sizin hizmetinize verendir.
16:115 إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ
Diyanet Meali: Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı.
22:37 لَنْ يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوَىٰ مِنْكُمْ
Diyanet Meali: Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır.
23:14 فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَامًا فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْمًا
Diyanet Meali: Bu “mudga”yı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere de et giydirdik.
35:12 وَمِنْ كُلٍّ تَأْكُلُونَ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُونَ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَا
Diyanet Meali: Bununla beraber her birinden taze et yersiniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarırsınız.
49:12 أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَنْ يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ
Diyanet Meali: Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz!
52:22 وَأَمْدَدْنَاهُمْ بِفَاكِهَةٍ وَلَحْمٍ مِمَّا يَشْتَهُونَ
Diyanet Meali: Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik. *
56:21 وَلَحْمِ طَيْرٍ مِمَّا يَشْتَهُونَ
Diyanet Meali: Arzu ettikleri kuş etlerini (dolaştırırlar).