خ ف ي

KÖK HARFLER:  خ ف ي

ANLAM: 

خَفِىَ : (Bir şey) gizli, saklı olmak; gizli, özel veya mahrem olmak.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

خَفِىَ (geniş zamanlı يَخْفَى mastar ismi خَفَاءٌ):

خَفِىَ الشَّىْءُ : O şey gizli, saklı idi ya da o hale geldi; o şey gizli, özel veya mahrem idi ya da o hale geldi.  

خَفِىَ الصَّوْتُ : Ses kısık, belli belirsiz veya boğuk bir hale geldi.

خَفِىَ الْاَمْرُ عَلَيْهِ : Mesele ondan gizlendi.

خَفَى الشَّىْءَ (geniş zamanlı يَخْفِى mastar ismi  خَفْىٌ ) ve اَخْفَاهُ: O şeyi görünür, açık veya bariz kıldı, örtüsünü (خِفَاءٌ ) kaldırdı.

خَفَى الْمَطَرُ الْفَارَّ : Yağmur sıçanları deliklerinden çıkardı.

اَخْفَيْتُ الصَّوْتَ : Sesi kıstım ya da belli belirsiz bir hale getirdim ya da azalttım.

اسْتَخْفَي : Gizlendi.

اِسْتَخْفَيْتُ : Kendimi senden gizledim.

لَا يَخْفَى عَلَى اللّٰهِ مِنْهُمْ شَىْءٌ : Onlara dair hiçbir şey Allah’tan (c.c.) gizlenmez.

مُسْتَخْفٍ : kendini gizleyen veya saklayan. Gizli, örtülü, kapalı.

خَفَاءٌ : Birinden saklanan ya da gizlenen bir şey.

خِفَاءٌ : Bir örtü.

خَفِىٌّ : Gizli; görülemez; belirsiz; belli belirsiz veya sönük; mahrem, sır; bastırılmış veya yumuşak.

نَجْمٌ خَفِىٌّ : Sönük bir yıldız.

طَرْفٌ خَفِىٌّ : Gizli bir biçimde bakma.

نِدَاءٌ خَفِىٌّ : Alçak, belli belirsiz veya aheste bir ses veya seda.

خُفْيَةً : Gizlice; sessizce.

قُتِلَ خُفْيَةً : Gizlice öldürüldü.

اَخْفَى : Daha gizli; daha saklı; daha belirsiz, vs. 

خَافِيَةٌ : Gizli bir şey; bir sır.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
خَفِىَfiil-I6Gizlendi69/18
أَخْفَىfiil-IV18Gizledi, örttü, gizliliğini giderdi, örtüsünü kaldırdı20/15Meçhulü: أُخْفِيَ
اِسْتَخْفَىfiil-X3Gizlendi11/5
خَافِيَةٌisim1Gizli69/18
خَفِىٌّisim2Gizli; görülemez; belirsiz; belli belirsiz veya sönük; mahrem, sır19/3
خُفْيَةٌisim2Gizlice; sessizce7/55
أَخْفَىisim1Çok gizli, daha gizli, en gizli20/7
مُسْتَخْفٍisim1Gizli, örtülü, kapalı13/10

Toplam34


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Hafiy خَفِيّ Gizlenmek. Hafiyyen, Hufyeten
Hâfiye خَافِيَة Gizli.
Hafiyye خَفِيَّة Saklı ve gizli şeyleri araştıran. Casus. Polis.
Hufye خُفْيَة Saklanma, gizlenme.
Ahfâ أَخْفَى Çok gizli, pek gizli.
Mahfî مَخْفِي Gizli, saklanmış, saklı.
İhfâ’ إِخْفَاء Saklamak. Gizlemek.
İhtifâ’ اِخْتِفَاء Gizlenme. Saklanma. 
İstihfâ’ اِسْتِخْفَاء Gizlenme, saklanma.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

خَفِىَ : Fiil-I.

3:5 إِنَّ اللَّهَ لَا يَخْفَىٰ عَلَيْهِ شَيْءٌ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ
Diyanet Meali: Şüphesiz yerde ve gökte Allah’a hiçbir şey gizli kalmaz.*
14:38 وَمَا يَخْفَىٰ عَلَى اللَّهِ مِنْ شَيْءٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ
Diyanet Meali: Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.
40:16 يَوْمَ هُمْ بَارِزُونَ لَا يَخْفَىٰ عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ
Diyanet Meali:  O gün onlar ortaya çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah’a gizli kalmaz. 
41:40 إِنَّ الَّذِينَ يُلْحِدُونَ فِي آيَاتِنَا لَا يَخْفَوْنَ عَلَيْنَا
Diyanet Meali: Âyetlerimiz konusunda (yalanlama amacıyla) doğruluktan sapanlar bize gizli kalmaz. 
69:18 يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لَا تَخْفَىٰ مِنْكُمْ خَافِيَةٌ
Diyanet Meali: O gün (hesap için Allah’a) arz olunursunuz. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz.
87:7 إِلَّا مَا شَاءَ اللَّهُ إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ وَمَا يَخْفَىٰ
Diyanet Meali: Ancak Allah’ın dilediği başka. Şüphesiz O, açık olanı da bilir, gizliyi de.*

أَخْفَى : Fiil-IV. Meçhulü: أُخْفِيَ

2:271 إِنْ تُبْدُوا الصَّدَقَاتِ فَنِعِمَّا هِيَ وَإِنْ تُخْفُوهَا وَتُؤْتُوهَا الْفُقَرَاءَ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ
Diyanet Meali: Sadakaları açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. 
2:284 وَإِنْ تُبْدُوا مَا فِي أَنْفُسِكُمْ أَوْ تُخْفُوهُ يُحَاسِبْكُمْ بِهِ اللَّهُ
Diyanet Meali: İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker.
3:29 قُلْ إِنْ تُخْفُوا مَا فِي صُدُورِكُمْ أَوْ تُبْدُوهُ يَعْلَمْهُ اللَّهُ
Diyanet Meali: De ki: “İçinizdekini gizleseniz de, açığa vursanız da Allah onu bilir.
3:118 قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاءُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ
Diyanet Meali: Onların kinleri konuşmalarından apaçık ortaya çıkmıştır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. 
3:154 قُلْ إِنَّ الْأَمْرَ كُلَّهُ لِلَّهِ يُخْفُونَ فِي أَنْفُسِهِمْ مَا لَا يُبْدُونَ لَكَ
Diyanet Meali: De ki: “Bütün iş, Allah’ındır.” Onlar sana açıklayamadıklarını içlerinde saklıyorlar.
4:149 إِنْ تُبْدُوا خَيْرًا أَوْ تُخْفُوهُ أَوْ تَعْفُوا عَنْ سُوءٍ فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ عَفُوًّا قَدِيرًا
Diyanet Meali: Bir hayrı açıklar veya gizlerseniz, yahut bir kötülüğü affederseniz (bilin ki), Allah da çok affedicidir, her şeye hakkıyla gücü yetendir.*
5:15 قَدْ جَاءَكُمْ رَسُولُنَا يُبَيِّنُ لَكُمْ كَثِيرًا مِمَّا كُنْتُمْ تُخْفُونَ مِنَ الْكِتَابِ وَيَعْفُو عَنْ كَثِيرٍ
Diyanet Meali: Artık size elçimiz (Muhammed) gelmiştir. O, kitabınızdan gizleyip durduğunuz gerçeklerden birçoğunu sizlere açıklıyor, birçoğunu da affediyor. 
6:28 بَلْ بَدَا لَهُمْ مَا كَانُوا يُخْفُونَ مِنْ قَبْلُ
Diyanet Meali: Hayır, (bu yakınmaları) daha önce gizlemekte oldukları şeyler onlara göründü (de ondan). 
6:91 تَجْعَلُونَهُ قَرَاطِيسَ تُبْدُونَهَا وَتُخْفُونَ كَثِيرًا
Diyanet Meali: Parça parça kâğıtlar hâline koyup ortaya çıkardığınız, pek çoğunu ise gizlediğiniz (Kitab)…
14:38 رَبَّنَا إِنَّكَ تَعْلَمُ مَا نُخْفِي وَمَا نُعْلِنُ
Diyanet Meali: Rabbimiz! Şüphesiz sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin.
20:15 إِنَّ السَّاعَةَ آتِيَةٌ أَكَادُ أُخْفِيهَا لِتُجْزَىٰ كُلُّ نَفْسٍ بِمَا تَسْعَىٰ
Diyanet Meali: “Kıyamet mutlaka gelecektir. Herkes işlediğinin karşılığını görsün diye, neredeyse onu gizleyecek (geleceğinden hiç söz etmeyecek)tim.”*
24:31 وَلَا يَضْرِبْنَ بِأَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفِينَ مِنْ زِينَتِهِنَّ
Diyanet Meali: Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. 
27:25 وَيَعْلَمُ مَا تُخْفُونَ وَمَا تُعْلِنُونَ
Diyanet Meali: Sizin gizlediğiniz ve açığa vurduğunuz şeyleri bilir.
32:17 فَلَا تَعْلَمُ نَفْسٌ مَا أُخْفِيَ لَهُمْ مِنْ قُرَّةِ أَعْيُنٍ
Diyanet Meali: Hiç kimse,onlar için saklanan göz aydınlıklarını bilemez.
33:37 وَتُخْفِي فِي نَفْسِكَ مَا اللَّهُ مُبْدِيهِ
Diyanet Meali: İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi gizliyor. 
33:54 إِنْ تُبْدُوا شَيْئًا أَوْ تُخْفُوهُ فَإِنَّ اللَّهَ كَانَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا
Diyanet Meali: Siz bir şeyi açığa vursanız da gizleseniz de, biliniz ki Allah her şeyi hakkıyla bilendir.*
40:19 يَعْلَمُ خَائِنَةَ الْأَعْيُنِ وَمَا تُخْفِي الصُّدُورُ
Diyanet Meali: Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.*
60:1 تُسِرُّونَ إِلَيْهِمْ بِالْمَوَدَّةِ وَأَنَا أَعْلَمُ بِمَا أَخْفَيْتُمْ وَمَا أَعْلَنْتُمْ
Diyanet Meali: Onlara gizlice sevgi besliyorsunuz.  Oysa ben sizin gizlediğinizi de, açığa vurduğunuzu da bilirim. 

اِسْتَخْفَى : Fiil-X.

4:108 يَسْتَخْفُونَ مِنَ النَّاسِ
Diyanet Meali: İnsanlardan gizlenmeye çalışırlar.
4:108 وَلَا يَسْتَخْفُونَ مِنَ اللَّهِ وَهُوَ مَعَهُمْ إِذْ يُبَيِّتُونَ مَا لَا يَرْضَىٰ مِنَ الْقَوْلِ
Diyanet Meali: Allah’tan gizlenmezler. Hâlbuki Allah, geceleyin, razı olmayacağı sözleri kurarlarken onlarla beraberdir.
11:5 أَلَا إِنَّهُمْ يَثْنُونَ صُدُورَهُمْ لِيَسْتَخْفُوا مِنْهُ
Diyanet Meali: İyi bilin ki onlar, O’ndan gizlenmek için kalplerindeki düşmanlığı gizliyorlar.

خَافِيَةٌ : İsim. İsm-i Fâil.

69:18 يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لَا تَخْفَىٰ مِنْكُمْ خَافِيَةٌ
Diyanet Meali: O gün (hesap için Allah’a) arz olunursunuz. Hiçbir sırrınız gizli kalmaz.*

خَفِىٌّ : İsim. Sıfat.

19:3 إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُ نِدَاءً خَفِيًّا
Diyanet Meali: Hani o, Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı.*
42:45 وَتَرَاهُمْ يُعْرَضُونَ عَلَيْهَا خَاشِعِينَ مِنَ الذُّلِّ يَنْظُرُونَ مِنْ طَرْفٍ خَفِيٍّ
Diyanet Meali: Ateşe sunulurken onların zilletten başlarını öne eğmiş, göz ucuyla gizli gizli baktıklarını görürsün. 

خُفْيَةٌ : İsim. 

6:63 قُلْ مَنْ يُنَجِّيكُمْ مِنْ ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ تَدْعُونَهُ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً
Diyanet Meali: De ki: “Sizler, açıktan ve gizlice O’na dua ederken, sizi karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) kim kurtarır?”
7:55 اُدْعُوا رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ
Diyanet Meali: Rabbinize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.*

أَخْفَى : İsim. 

20:7 وَإِنْ تَجْهَرْ بِالْقَوْلِ فَإِنَّهُ يَعْلَمُ السِّرَّ وَأَخْفَى
Diyanet Meali: Sen sözü açığa vursan da, gizlesen de Allah için birdir. Çünkü O, gizliyi de bilir, ondan daha gizli olanı da.*

مُسْتَخْفٍ : İsim. İsm-i Fâil. İstif’âl Bâbı (X. Bâb).

13:10 سَوَاءٌ مِنْكُمْ مَنْ أَسَرَّ الْقَوْلَ وَمَنْ جَهَرَ بِهِ وَمَنْ هُوَ مُسْتَخْفٍ بِاللَّيْلِ وَسَارِبٌ بِالنَّهَارِ
Diyanet Meali: (O’na göre) içinizden sözü gizleyen ile açığa vuran, geceleyin gizlenenle gündüz ortaya çıkan eşittir.*