ح و ج

KÖK HARFLER:  ح و ج

ANLAM: 

حَاجَ : Bir şeyi istemek, o şeye ihtiyaç duymak, gereksinimi olmak; o şeyin peşinden koşmak. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

حَاجَ (geniş zamanlı يَحُوجُ mastar ismi حَوْجًا):

اِحْتَاجَه ve حَاجَ اِلَيْه ve اِحْتَاجَ اِلَيْهِ : O şeyi istedi, o şeye ihtiyaç duydu ya da gereksinimi vardı ya da peşinden koştu.

اِحْتَاجَ veya حَاجَ : Yoksuldu ya da o hale geldi.

حَاجَةٌ : İstek; ihtiyaç; gereksinim; istenen, ihtiyaç duyulan ya da gereksinim duyulan bir şey; istenen bir nesne; arzu; ( حَوَائِجُ = çoğul hali).

قَضَى حَاجَتَهُ : İstediğini elde etti; işini yaptı, yani durumu kolaylaştırdı.

فِى نَفْسِى حَاجَةٌ : Aklımda bir istek veya arzu var.

مَالِى اِلَيْهِ حَاجَةٌ : O şeyden hiç istemiyorum.

اِبْنُ حَاجَةٍ : Sürekli ihtiyaç halinde olan kişi.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
حَاجَةٌ isim 3 İhtiyaç, rağbet 12/68

Toplam 3

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

AÇIKLAMA:

FAKR (FAKİRLİK) ile HÂCET (İHTİYAÇ) kelimeleri arasındaki fark, (Fakîr ile muhtaç arasında)

( ح و ج – ف ق ر )

Hâcet, “eksik olmak” anlamına gelir. Bu nedenle “elbisenin ipliğe ihtiyacı var” ve “falancanın akla ihtiyacı var” gibi ifadelerin kullanılması mümkündür. Fakr, ğınâ’nın (zenginliğin) tersidir. “Falan şahıs akıl fukarasıdır” ibaresi, ancak istiâreli bir ifade olur. “Falan şahsın akla ihtiyacı var” ifadesi ise, hakiki manada kullanılmıştır. (Farklar Sözlüğü 256) Bknz: ( ف ق ر )

NAKS ile HÂCET kelimeleri arasındaki fark

( ح و ج – ن ق ص )

Naks (eksiklik / noksanlık), ihtiyaç sebebidir ve ihtiyaç sahibi, naksı (eksikliği) sebebi ile ihtiyaç hisseder. Naks, hâcet’ten daha geneldir çünkü kişinin ihtiyaç hissettiği bir konuda da olabilir, ihtiyaç hissetmediği bir konuda da kullanılabilir. (Farklar Sözlüğü 257) Bknz: ( ن ق ص )

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Hâcet حَاجَة İhtiyaç, lüzum, muhtaçlık.  Çoğul: Hâcât, Havâic
Ahvec أَحْوَج En muhtaç, pek çok ihtiyacı olan.
Muhtâc مُحْتَاج İhtiyacı olan. Akşam evinde yiyeceğini bulamayacak derecede fakir olan. Bir şey kendine lazım olan kimse. Bir eksiğini tamamlamak isteyen. Fakir.
İhtiyâc اِحْتِيَاج Gereksinme, gerekseme. Çaresiz kalıp istemek. Muhabbetle meyletmek.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

حَاجَةٌ : İsim. 

12:68 إِلَّا حَاجَةً فِي نَفْسِ يَعْقُوبَ قَضَاهَا
Diyanet Meali: Sadece Yakub, içindeki bir dileği ortaya koymuş oldu.
40:80 وَلَكُمْ فِيهَا مَنَافِعُ وَلِتَبْلُغُوا عَلَيْهَا حَاجَةً فِي صُدُورِكُمْ
Diyanet Meali: Onlarda sizin için daha birçok faydalar da vardır. Gönüllerinizdeki ihtiyaçlara kendileri üzerinden ulaşasınız diye onları yaratmıştır. 
59:9 وَلَا يَجِدُونَ فِي صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِمَّا أُوتُوا
Diyanet Meali: Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar.