ح ر ث

KÖK HARFLER:  ح ر ث

ANLAM: 

حَرَثَ : Kazanç peşinde koşmak, sebat ederek çalışmak; bu dünya malları için çalışmak; toprağı ekmek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

حَرَثَ (geniş zamanlı يَحْرُثُ ve يَحْرِثُ mastar ismi حَرْثٌ):

حَرَثَ الْمَالَ : Servet kazandı ve onu topladı.

حَرُثَ : Kazanç peşinde koştu ve sebat ederek çalıştı; bu dünya malları için çalıştı; ekti.

حَرَثَ الْاَرْضَ : Toprağı sürdü ya da ekip biçti; yeri sabanla sürdü ve tohum ekti.

حَرَثَ امْرَاَتَهُ : Karısıyla sık sık cima etti.

حَرَثَ الدَّابَّةَ : Üzerinde yolculuk ederek hayvanı zayıf düşürdü ve yordu.

حَرَثَ النَّارَ : Ateşi körükledi.

حَرَثَ الْاَمْرَ : Meseleyi inceledi, çalıştı ve araştırdı ve soruşturdu.

حَرَثَ الشَّىْءَ : O şeyi öğrendi ve kendini onunla ilgili çalışmaya adadı.

حَرْثٌ : Kazanç veya edinim, mükafat veya ödül; bir pay, hisse veya kısım; dünya malı; ekin; sürülmüş ya da ekim için sabanla sürülmüş bir yer veya toprak; ekin altındaki toprak; ister tarla ister bahçe mahsulü olsun toprak mahsulü veya ürünü; bir (kadın) eş; bir yol veya uğrak yeri veya yolun ortası.

حَرَّاثٌ : Toprak ekici veya saban; çok fazla yiyen; çok yiyen.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek
حَرَثَ fiil-I 1 (Toprağı) sürdü, ekin ekti, tohum saçtı 56/63
حَرْثٌ isim 13 Ekin; tarla; mahsül; kazanç, mükafat; dünya malı 2/71

Toplam 14

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

  • حَرَثَ
    • زَرَعَ > bak: ز ر ع
    • أَنْبَتَ > bak: ن ب ت
    • بَزَرَ
    • غَرَسَ
  • حَرْثٌ

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Hars حَرْث 1: Tarla sürme. 2: Kültür.
Hâris حَارِث Eken, ekici. Çiftçi. 
Harsî حَرْثِيّ Kültürel.
Harâset حَرَاثَة Çift sürme. Ekincilik.
Harsiyyât حَرْثِيَّات Harsla ilgili şeyler, kültür işleri.
Harrâs حَرَّاث Ekinci, çiftçi, toprağı işleyip ekin eken.
Tehârüs تَحَارُث Ekin ekmek, tahıl ekmek.
Taharrüs تَحَرُّث Ekin ekmek.
İhtirâs اِحْتِرَاث Ekme.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

حَرَثَ : Fiil-I

56:63 أَفَرَأَيْتُمْ مَا تَحْرُثُونَ
Diyanet Meali: Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?! *

حَرْثٌ : İsim. 

2:71 قَالَ إِنَّهُ يَقُولُ إِنَّهَا بَقَرَةٌ لَا ذَلُولٌ تُثِيرُ الْأَرْضَ وَلَا تَسْقِي الْحَرْثَ
Diyanet Meali: “Mûsâ şöyle dedi: “Rabbim diyor ki; o, çift sürmek, ekin sulamak için boyunduruğa vurulmamış, kusursuz bir sığırdır.” 
2:205 وَإِذَا تَوَلَّىٰ سَعَىٰ فِي الْأَرْضِ لِيُفْسِدَ فِيهَا وَيُهْلِكَ الْحَرْثَ وَالنَّسْلَ
Diyanet Meali: O, (senin yanından) ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. 
2:223 نِسَاؤُكُمْ حَرْثٌ لَكُمْ فَأْتُوا حَرْثَكُمْ أَنَّىٰ شِئْتُمْ
Diyanet Meali: Kadınlarınız sizin ekinliğinizdir. Ekinliğinize dilediğiniz biçimde varın. 
2:223 نِسَاؤُكُمْ حَرْثٌ لَكُمْ فَأْتُوا حَرْثَكُمْ أَنَّىٰ شِئْتُمْ
Diyanet Meali: Kadınlarınız sizin ekinliğinizdir. Ekinliğinize dilediğiniz biçimde varın. 
3:14 وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنْطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالْأَنْعَامِ وَالْحَرْثِ
Diyanet Meali: Yük yük altın ve gümüş, salma atlar, davarlar ve ekinler …
3:117 كَمَثَلِ رِيحٍ فِيهَا صِرٌّ أَصَابَتْ حَرْثَ قَوْمٍ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ فَأَهْلَكَتْهُ
Diyanet Meali: (Onların bu dünya hayatında harcadıkları malların durumu,) kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgârın durumu gibidir. 
6:136 وَجَعَلُوا لِلَّهِ مِمَّا ذَرَأَ مِنَ الْحَرْثِ وَالْأَنْعَامِ نَصِيبًا
Diyanet Meali: Allah’ın yarattığı ekinlerden ve hayvanlardan O’na bir pay ayırdılar.
6:138 وَقَالُوا هَٰذِهِ أَنْعَامٌ وَحَرْثٌ حِجْرٌ لَا يَطْعَمُهَا إِلَّا مَنْ نَشَاءُ بِزَعْمِهِمْ
Diyanet Meali: Bir de (asılsız iddialarda bulunarak) dediler ki: “Bunlar yasaklanmış hayvanlar ve ekinlerdir. Onları bizim dilediklerimizden başkası yiyemez. 
21:78 وَدَاوُودَ وَسُلَيْمَانَ إِذْ يَحْكُمَانِ فِي الْحَرْثِ إِذْ نَفَشَتْ فِيهِ غَنَمُ الْقَوْمِ
Diyanet Meali: Dâvûd ile Süleyman’ı da hatırla. Hani bir ekin tarlası hakkında hüküm veriyorlardı. Çünkü halkın koyunları o ekine girmişti.
42:20 مَنْ كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الْآخِرَةِ نَزِدْ لَهُ فِي حَرْثِهِ
Diyanet Meali: Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. 
42:20 مَنْ كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الْآخِرَةِ نَزِدْ لَهُ فِي حَرْثِهِ
Diyanet Meali: Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız.
42:20 وَمَنْ كَانَ يُرِيدُ حَرْثَ الدُّنْيَا نُؤْتِهِ مِنْهَا وَمَا لَهُ فِي الْآخِرَةِ مِنْ نَصِيبٍ
Diyanet Meali: Kim de dünya kazancını isterse, ona da istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiçbir payı yoktur.
68:22 أَنِ اغْدُوا عَلَىٰ حَرْثِكُمْ إِنْ كُنْتُمْ صَارِمِينَ
Diyanet Meali: “Haydi, eğer ürününüzü devşirecekseniz erkenden gidin.” *