KÖK HARFLER: ح ص د
ANLAM:
حَصَدَ : Ekini biçmek, orakla biçmek.
AÇIKLAMA:
حَصَدٌ kelimesi temelde “ekini biçmek, kesmek” anlamına gelir. “Hasat, ekin biçme zamanı” anlamında زَمَنُ الْحَصَادِ ve زَمَنُ الْحِصَادِ şeklinde kullanılır. Bu yönüyle “hurma ağaçlarının meyvesinin kesim zamanı” anlamındaki زَمَنُ الْجَدَادِ ve زَمَنُ الْجِدَادِ kullanımına benzer. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: وَآتُوا حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِهِ Hasat günü hakkını da verin (6/141). Buradaki hasat, zamanında yapılmış olan övgüye layık hasattır.
Şu sözüne gelince: حَتَّىَ إِذَا أخَذَتِ اْلأرْضُ زُخْرُفَهَا وَازَّيَّنَتْ وَظَنَّ أهْلُهَا أنَّهُمْ قَادِرُونَ عَلَيْهَا أتَاهَا أمْرُنَا لَيْلاً أوْ نَهَاراً فَجَعَلْنَاهَا حَصِيداً كَأنْ لَمْ تَغْنَ بِاْلأمْسِ (Dünya hayatı şuna benzer: Biz gökten su yağdırdık, su sayesinde yörenin çeşitli bitkileri birbirine karıştı, insanların yiyeceği bitkiler ile hayvanların yiyeceği bitkiler iç içe girdi.) Sonunda bu yöre süsünü takındı, alabildiğine güzelleşti, yöre halkı da bu ürünleri artık ellerine geçirilmiş sayıyorlardı. Derken emrimiz ona gece veya gündüz geldi, onu, dün hiçbir şey değilmiş gibi, biçilip atılmış bir hâle getirdi (10/24). Burada kastedilen hasat, biçme ise, zamanında yapılmamış olan sırf ifsâd etme, bozma amaçlı yapılan bir hasattır, biçmedir.
Buradan yani ekini hasat etme, biçme anlamından müstear olarak “Kılıç onları öldürdü veya onları öldürmede çok aşırıya gitti ve onların kökünü kazıdı” anlamında حَصَدَهُمُ السَّيْفُ denmiştir.
Yüce Allah’ın şu sözüne gelince: مِنْهَا قَآئِمٌ وَحَصِيدٌ Bu şehirlerin kimisi hâlâ duruyor, kimisi de biçilmiş ekin tarlasına dönüşmüştür (11/100). Buradaki biçilmeyle, Yüce Allah’ın şu sözündekine benzer bir duruma işaret edilmektedir: فَقُطِعَ دَابِرُ الْقَوْمِ الَّذِينَ ظَلَمُوا Böylece, zalimler güruhunun arkası kesildi/soyu kurudu (6/45).
وَحَبَّ الْحَصِيدِ Ve biçilecek taneli ekinler bitirdik (50/9) Buradaki الْحَصِيد kelimesi “hasat edilenlerden, biçilenlerden kişiye yaşam azlığı olacak, yaşamını sürdürmeye yetecek yiyecek” anlamındadır.
Allah Rasulü (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: وَهَلْ يَكِبُّ النَّاسَ عَلىَ مَنَاخِرِهِمْ فِي النَّارِ إلاََّ حَصَائِدُ أَلْسِنَتِهِمْ . İnsanlar cehenneme burunları üstüne yüzüstü düşerken dillerinin hasat ettiklerinden başka bir nedenle düşmezler.” Burada müsteâr olarak kullanılmıştır.
حَبْلٌ مُحْصَدٌ : Muhkem, sağlam veya sıkı bükülmüş ip.
دِرْعٌ حَصْدَاءُ : Halkaları sık ve gözleri dar muhkem, sağlam, sert zırh.
شَجَرَةٌ حَصْدَاءُ : Yaprakları çok, bol ağaç. Bunların tümü de bu kökten gelir.
اِسْتَحْصَدَ الْقَوْمُ : Topluluğun bireyleri birbirinden güç aldı. (Müfredât)
DİĞER BAZI TÜREVLER:
حَصَدَ (geniş zaman يَحْصُدُ ve يَحْصِدُ mastar ismi حَصْدٌ ve حَصَادٌ ve حِصَادٌ):
حَصَدَ الزَّرْعَ : Ekini biçti ya da orakla biçti.
حَصَدَهُمْ بِالسَّيْفِ : Onları kılıçla kesti ya da ayırdı; onları kılıçla vahşice öldürdü; onları kılıçla vahşice öldürürken tüm gücünü ortaya koydu ya da alışılagelmiş sınırlarını aştı; kılıçla onların kökünü kazıdı.
مَنْ زَرَعَ الشَّرَّ حَصَدَ النَّدَامَةَ : Kötülük eken pişmanlık biçer.
حَصَادٌ ve حِصَادٌ : Anlamları: (1) Hasat zamanı veya mevsimi (2) hasat edilen/biçilen ekinlerin saplarının alt kısımları arasında yerde kalanlar; (3) baklagiller kuruduğunda tohumlarından düşen ve etrafa saçılanlar; (4) herhangi bir ağacın meyvesi veya ürünü.
هٰذَا زَمَنُ الْحِصَادِ : Bu hasat zamanı veya mevsimidir.
حَصِيدٌ : Biçilmiş ekin; hasat edilmiş ekin gibi kılıçla biçilmiş; azalan hasat; kökünden ayrılmış ve rüzgarla taşınmış ekin; hasat edilmiş ekin gibi kılıçla kesip koparılmış ya da biçilmiş.
حَبَّ الْحَصِيدِ : Biçilen tane; biçilen buğday ve arpa, vb. tanesi (50:9)
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
حَصَدَ | fiil-I | 1 | Hasad etti, biçti, kesti, kökünü kazıdı | 12/47 |
حَصِيدٌ | isim | 4 | Kesilen, biçilen, kökünden kazılan | 11/100 |
حَصَادٌ | isim | 1 | Hasad | 6/141 |
| Toplam | 6 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Hasâd | حَصَاد | Ekin biçmek. Ekin biçme mevsimi. |
Hâsıd | حَاصِد | Ekin biçen. |
Hassâd | حَصَّاد | Orakçı, ekin biçen. |
Mihsad | مِحْصَاد | Ekin orağı. |
İhsâd | إِحْصَاد | Ekin veya ot biçme veya biçtirme. Hasad etme. |
Muhtasad | مُحْتَصَد | Hasad edilmiş, biçilmiş. |
İstihsâd | اِسْتِحْصَاد | Ekinlerin hasad (biçilme) zamanı gelme. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
حَصَدَ : Fiil-I.
12:47 | فَمَا حَصَدْتُمْ فَذَرُوهُ فِي سُنْبُلِهِ |
Diyanet Meali: | Biçtiklerinizi başağında bırakın. |
حَصِيدٌ : İsim.
10:24 | أَتَاهَا أَمْرُنَا لَيْلًا أَوْ نَهَارًا فَجَعَلْنَاهَا حَصِيدًا |
Diyanet Meali: | Geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz (afetimiz) geliverir de, bunları,kökünden yolunmuş bir hâle getiririz. |
11:100 | ذَٰلِكَ مِنْ أَنْبَاءِ الْقُرَىٰ نَقُصُّهُ عَلَيْكَ مِنْهَا قَائِمٌ وَحَصِيدٌ |
Diyanet Meali: | (Ey Muhammed!) Bunlar o memleketlerin haberlerinden bazılarıdır. Onları sana anlatıyoruz. Onlardan ayakta duranlar da var, yıkılıp gidenler de. * |
21:15 | فَمَا زَالَتْ تِلْكَ دَعْوَاهُمْ حَتَّىٰ جَعَلْنَاهُمْ حَصِيدًا خَامِدِينَ |
Diyanet Meali: | Biz onları biçilmiş ekin, sönmüş ateş gibi yapıncaya kadar bu feryatları devam etti. * |
50:9 | وَنَزَّلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً مُبَارَكًا فَأَنْبَتْنَا بِهِ جَنَّاتٍ وَحَبَّ الْحَصِيدِ |
Diyanet Meali: | Gökten de bereketli bir su indirip onunla bahçeler ve biçilecek taneler (ekinler) bitirdik. * |
حَصَادٌ : İsim.
6:141 | كُلُوا مِنْ ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَآتُوا حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِهِ |
Diyanet Meali: | Bunlar meyve verince meyvelerinden yiyin. Hasat günü de hakkını (öşürünü) verin.. |