ع ص م

KÖK HARFLER: ع ص م

ANLAM: 

عَصَمَ : Önlemek, engel olmak. Savunmak, korumak; muhafaza etmek kollamak. Saklamak. Geçim yollarını kazanmak ya da aramak

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

عَصَمَ (geniş zaman يَعْصِمُ mastar isim عَصْمٌ): O kişi veya şey önledi ya da engel oldu, (yani مَنَعَ); savundu ya da korudu; muhafaza etti ya da kolladı; (yani وَقَى); bir şeyi sakladı (yani اَمْسَكَ).

عَصَمَهُ اللّٰهُ مِنَ الْمَكْرُوهِ : Allah c.c., onu kötülükten savundu, korudu.

عَصَمَ اِلَيْهِ : Ona sığındı, (yani اِعْتَصَمَ).

عَصَمَ geçim yollarını kazandı ya da aradı, manasına da gelmektedir.

اِعْتَصَمَ بِاللّٰهِ : Allah’a c.c veya O’nun dinine sımsıkı sarıldı; korunmak için Allah’tan c.c. yardım dilendi; Allah’a c.c güvendi; Allah’ın c.c. inayetiyle kendini korudu ya da esirgedi; Allah’ın c.c. inayetiyle kötülükten sakındı.

اِسْتَعْصَمَ : Kendini korudu veya esirgedi, sakındı veya kaçındı.

عَاصِمٌ (ismi fail): Koruyan kişi; koruma veya koruyacak olan.

لا عَاصِمَ الْيَوْمَ : Bugün koruyacak kimse yoktur (11:43).

عِصْمَةٌ : Koruma veya önleme; savunma; ip veya bağ.

عِصْمَةُ النِّكَاحِ : Evlilik ilişkisi veya bağı.

عِصَمٌ (şu sözcüğün çoğul hali: عِصْمَةٌ ) : Evlilik ilişkileri veya bağları.

عِصْمَةٌ : Dul kadınları koruyan bir kimse; itaatsizlik edememe.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
عَصَمَfiil-I3Korudu11/43
اِعْتَصَمَfiil-VIII5Tutundu, sarıldı4/146
اِسْتَعْصَمَfiil-X1İmtina etti, çekindi12/32
عَاصِمٌisim3Koruyan, koruyucu10/27
عِصَمٌisim1Nikah akdi, nikah bağı, evlilik bağı (çoğul)60/10Tekili: عِصْمَةٌ 

Toplam13


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

  • عَصَمَ
  • اِعْتَصَمَ
  • عِصْمَةٌ
    • خَلَاعَةٌ > bak: خ ل ع
    • فِسْقٌ > bak: ف س ق
    • إِبَاحِيَّةٌ
    • تَهَتُّكٌ

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Âsım عَاصِم Temiz, namuslu.
Âsıme عَاصِمَة Şehir. Çoğul: Avâsım
Ma’sûm مَعْصُوم Suçsuz, günahsız, saf.
İsmet عِصْمَة Günahsızlık, masumluk. 
Muâseme مُعَاصَمَة Hıfzetmek, korumak.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

عَصَمَ : Fiil-I. 

5:67وَاللَّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ
Diyanet Meali:Allah, seni insanlardan korur.
11:43قَالَ سَآوِي إِلَىٰ جَبَلٍ يَعْصِمُنِي مِنَ الْمَاءِ
Diyanet Meali:O, “Ben, kendimi sudan koruyacak bir dağa sığınacağım” dedi.
33:17قُلْ مَنْ ذَا الَّذِي يَعْصِمُكُمْ مِنَ اللَّهِ إِنْ أَرَادَ بِكُمْ سُوءًا
Diyanet Meali:De ki: “Eğer Allah size bir kötülük dilese, sizi Allah’tan koruyacak kimdir?”

اِعْتَصَمَ : Fiil-VIII. 

3:101وَمَنْ يَعْتَصِمْ بِاللَّهِ فَقَدْ هُدِيَ إِلَىٰ صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ
Diyanet Meali:Kim Allah’a sımsıkı bağlanırsa, kesinlikle o, doğru yola iletilmiştir.
3:103وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلَا تَفَرَّقُوا
Diyanet Meali:Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin.
4:146إِلَّا الَّذِينَ تَابُوا وَأَصْلَحُوا وَاعْتَصَمُوا بِاللَّهِ وَأَخْلَصُوا دِينَهُمْ لِلَّهِ فَأُولَٰئِكَ مَعَ الْمُؤْمِنِينَ
Diyanet Meali:Ancak tövbe edenler, durumlarını düzeltenler, Allah’ın kitabına sarılanlar ve dinlerini Allah’a has kılanlar müstesnadır. Bunlar mü’minlerle beraberdirler.
4:175فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَاعْتَصَمُوا بِهِ فَسَيُدْخِلُهُمْ فِي رَحْمَةٍ مِنْهُ
Diyanet Meali:Allah’a iman edip ona sımsıkı sarılanları ise (Allah), kendisinden bir rahmet (ve lütfa) kavuşturacak.
22:78فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ
Diyanet Meali:Artık namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin sahibinizdir.

اِسْتَعْصَمَ : Fiil-X.

12:32وَلَقَدْ رَاوَدْتُهُ عَنْ نَفْسِهِ فَاسْتَعْصَمَ
Diyanet Meali:“Andolsun, ben ondan murad almak istedim. Fakat o, iffetinden dolayı bundan kaçındı.”

عَاصِمٌ : İsim. İsm-i Fâil. 

10:27وَتَرْهَقُهُمْ ذِلَّةٌ مَا لَهُمْ مِنَ اللَّهِ مِنْ عَاصِمٍ
Diyanet Meali:Onları bir zillet kaplayacaktır. Onları Allah'(ın azabın)dan koruyacak hiçbir kimse de yoktur.
11:43قَالَ لَا عَاصِمَ الْيَوْمَ مِنْ أَمْرِ اللَّهِ إِلَّا مَنْ رَحِمَ
Diyanet Meali:Nûh, “Bugün Allah’ın rahmet ettikleri hariç, O’nun azabından korunacak hiç kimse yoktur” dedi.
40:33يَوْمَ تُوَلُّونَ مُدْبِرِينَ مَا لَكُمْ مِنَ اللَّهِ مِنْ عَاصِمٍ
Diyanet Meali:“Arkanıza dönüp kaçacağınız gün Allah’a karşı sizi koruyan bulunmaz.”

عِصَمٌ : İsim. Çoğul. Tekili: عِصْمَةٌ

60:10وَلَا تُمْسِكُوا بِعِصَمِ الْكَوَافِرِ وَاسْأَلُوا مَا أَنْفَقْتُمْ
Diyanet Meali:İnkarcı kadınları nikahınızda tutmayın; onlara verdiğiniz mehri isteyin.