KÖK HARFLER: ص ر خ
ANLAM:
صَرَخَ : Aramak, çağırmak; haykırmak, yüksek sesle feryat etmek; destek veya yardım istemek, çağırmak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
صَرَخَ (geniş zaman يَصْرُخُ mastar isim صَرِيخٌ ve صُرَاخٌ): Aradı ya da çağırdı; haykırdı, yüksek sesle feryat etti; destek veya yardım istedi.
اَصْرَخَ : Bir çağrı veya feryada cevaben diğerine destek oldu ya da yardımına koştu.
مُصْرِخٌ : Destek olma ya da yardımına koşma; bir destekçi ya da yardıma koşan.
اِسْتَصْرَخَهُ : Ondan yardım, destek veya imdat istedi ya da çağırdı; onu, yüksek sesle destek, imdat istemeye veya çağırmaya davet etti ya da teşvik etti ya da sevk etti.
اُسْتُصْرِخَ الْاِنْسَانُ : Uğruna yardımının çağrıldığı bir meseleden onu haberdar eden bir feryat o kimseye geldi.
صَرِيخٌ : Yardım veya imdat çağrısı; yardım çağıran; bir destekçi, yardımcı veya imdada yetişen.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
اِصْطَرَخَ | fiil-VIII | 1 | Yardıma çağırdı, feryad etti, bağırışarak imdad diledi | 35/37 |
اِسْتَصْرَخَ | fiil-X | 1 | İmdad diledi, yardım istedi. | 28/18 |
صَرِيخٌ | isim | 1 | Çığlık. İmdada gelen, imdada gelme. Yardıma çağıran, imdad isteyen. | 36/43 |
مُصْرِخٌ | isim | 2 | Yardıma varan, imdada gelen | 14/22 |
| Toplam | 5 |
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- صَرَخَ
- صَرْخَةٌ
- صَيْحَةٌ > bak: ص ي ح
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Surâh | صُرَاخ | Çığlık, feryad. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
اِصْطَرَخَ : Fiil-VIII.
35:37 | وَهُمْ يَصْطَرِخُونَ فِيهَا رَبَّنَا أَخْرِجْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا |
Diyanet Meali: | Onlar cehennemde, “Ey Rabbimiz! Bizi buradan çıkar ki, salih ameller işleyelim” diye bağrışırlar.” |
اِسْتَصْرَخَ : Fiil-X.
28:18 | فَإِذَا الَّذِي اسْتَنْصَرَهُ بِالْأَمْسِ يَسْتَصْرِخُهُ |
Diyanet Meali: | Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen yine feryat ederek ondan yardım istiyordu. |
صَرِيخٌ : İsim.
36:43 | وَإِنْ نَشَأْ نُغْرِقْهُمْ فَلَا صَرِيخَ لَهُمْ وَلَا هُمْ يُنْقَذُونَ |
Diyanet Meali: | Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar. * |
مُصْرِخٌ : İsim. İsm-i Fâil. İf’âl Bâbı (IV. Bâb).
14:22 | فَلَا تَلُومُونِي وَلُومُوا أَنْفُسَكُمْ مَا أَنَا بِمُصْرِخِكُمْ |
Diyanet Meali: | “O hâlde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam..” |
14:22 | وَمَا أَنْتُمْ بِمُصْرِخِيَّ |
Diyanet Meali: | “Siz de beni kurtaramazsınız.” |