KÖK HARFLER: ذ ب ح
ANLAM:
ذَبَحَ : Boyuna kesmek, bölmek. Yarmak, parçalamak, parçalayıp açmak. Kurban etmek. Boynun dışında bulunan iki şah damarını veya boğazı kesmek suretiyle kurban etmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
ذَبَحَ (geniş zaman يَذْبَحُ mastar isim ذَبْحٌ):
ذَبَحَهُ : Boyuna kesti, böldü; onu kesti yardı veya parçaladı veya parçalayıp açtı; onu kesti veya kurban etti (bir koyun, bir keçi veya inek, vb.); kanunda belirtildiği şekilde, boynun dışında bulunan iki şah damarını veya boğazı kesmek suretiyle, şu sözcük ile aynı şekilde: نَحَر kurban etti. Ancak doğrusu اَلذَّبْحُ boğazdadır ve اَلنَّحْرُ göğsün üzerindeki çukurda, köprücük kemiklerinin arasında, develere bıçak vurulan yerdedir, اَلنَّحْرُ develere istinaden kullanılırken, اَلذَّبْحُ diğer hayvanlara istinaden kullanılmaktadır.
ذَبَحَ عَنْهُ : Kefaret olarak onun için kesti ya da kurban etti.
ذَبَحَ herhangi bir şekilde boğazladı ya da öldürdü, manasına da gelmektedir.
ذَبَّحَ kelimesi ذَبَحَ kelimesiyle aynı şeyi ifade etmektedir ancak ذَبَّحَ kelimesi birçok nesne için kullanılmaktadır. İlaveten, ذَبَّحَ boğazlama işini tümüyle, bütünüyle ve de acımasızca yerine getirdi, manasına gelmektedir, yani بَالَغَ فِى الذَّبْح
ذِبْحٌ : Kesilmesi planlanan bir hayvan; kesilen veya kurban edilen bir hayvan.
وَ فَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ : Ve onu muntazam bir kurbanı fidye olarak vererek kurtardık.
ذَبِيحٌ : Boğazlanan; ya da kurbanlık olarak uygun olan.
ذَبِيحَةٌ (dişil hali): Yakında kurban edilecek hayvan.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama | |
ذَبَحَ | fiil-I | 5 | Boğazladı, kesti | 2/71 | Meçhulü: ذُبِحَ |
ذَبَّحَ | fiil-II | 3 | Çokça kesti, boğazladı | 14/6 | |
ذِبْحٌ | isim | 1 | Boğazlanacak kurbanlık | 37/107 | |
Toplam | 9 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Benzer Manada Kelimeler
- ذَبَحَ
- ذَبِيحٌ
- ذَبِيحَةٌ
Zıt Manada Kelimeler
- ذَبِيحٌ
AÇIKLAMA:
ذَبَحَ ile نَحَرَ arasındaki fark:
( ذ ب ح – ن ح ر )
Zebeha ile nehara arasındaki fark şudur: اَلذَّبْحُ boğazdadır ve اَلنَّحْرُ göğsün üzerindeki çukurda, köprücük kemiklerinin arasında, develere bıçak vurulan yerdedir. اَلنَّحْرُ develere istinaden kullanılırken, اَلذَّبْحُ diğer hayvanlara istinaden kullanılmaktadır. (Hasenât Uygulaması) Bknz: ( ن ح ر )
ذَبَحَ ile ذَبَّحَ arasındaki fark:
Zebeha ile zebbeha arasındaki fark şudur: İlaveten, ذَبَّحَ boğazlama işini tümüyle, bütünüyle ve de acımasızca yerine getirdi, manasına gelmektedir. (Hasenât Uygulaması)
ZEBH ile KATL kelimeleri arasındaki fark
( ذ ب ح – ق ت ل )
Zebh (boğazlamak) belli bir şekilde olur, katl’in ise birkaç türü vardır. Fakihler, bir koyunun kesilmesine karşılık ücret almayı yasaklamadıkları halde, bir şahsın kısas yolu ile öldürülmesine karşılık ücret almayı yasaklamışlardır. Çünkü katlin bir iki darbe ile mi, yoksa daha fazlası ile mi gerçekleştiği bilinemez. Oysa zebh böyle değildir. (Farklar Sözlüğü 136) Bknz: ( ق ت ل )
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Zibh (Zebh) | ذِبْح | Boğazlanan davar. |
Zebîh | ذَبِيح | Kesilen. Kurban edilen. |
Zebîha | ذَبِيحَة | Boğazlanmış yada kesilecek hayvan. |
Mezbûh | مَذْبُوح | Kesilen. Zebhedilen. Boğazlanmış. |
Mizbah | مِذْبَح | Bıçak. |
Mezbaha | مَذْبَحَة | Hayvanların etleri için kesildikleri yerler. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
ذَبَحَ : Fiil-I. Meçhulü: ذُبِحَ
2:67 | وَإِذْ قَالَ مُوسَىٰ لِقَوْمِهِ إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُكُمْ أَنْ تَذْبَحُوا بَقَرَةً |
Diyanet Meali: | Hani Mûsâ kavmine, “Allah, size bir sığır kesmenizi emrediyor” demişti. |
2:71 | قَالُوا الْآنَ جِئْتَ بِالْحَقِّ فَذَبَحُوهَا وَمَا كَادُوا يَفْعَلُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar, “İşte, şimdi tam doğrusunu bildirdin” dediler. Nihayet o sığırı kestiler. Neredeyse bunu yapmayacaklardı. |
5:3 | وَمَا أَكَلَ السَّبُعُ إِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى النُّصُبِ |
Diyanet Meali: | Yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar size haram kılındı. |
27:21 | لَأُعَذِّبَنَّهُ عَذَابًا شَدِيدًا أَوْ لَأَذْبَحَنَّهُ أَوْ لَيَأْتِيَنِّي بِسُلْطَانٍ مُبِينٍ |
Diyanet Meali: | “Bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirmedikçe kesinlikle onu ağır bir şekilde cezalandıracağım, ya da kafasını keseceğim.”* |
37:102 | يَا بُنَيَّ إِنِّي أَرَىٰ فِي الْمَنَامِ أَنِّي أَذْبَحُكَ فَانْظُرْ مَاذَا تَرَىٰ |
Diyanet Meali: | “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” |
ذَبَّحَ : Fiil-II.
2:49 | يَسُومُونَكُمْ سُوءَ الْعَذَابِ يُذَبِّحُونَ أَبْنَاءَكُمْ وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءَكُمْ |
Diyanet Meali: | (Hani, sizi) azabın en kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp, oğullarınızı boğazlayan (Firavun ailesinden kurtarmıştık). |
14:6 | يَسُومُونَكُمْ سُوءَ الْعَذَابِ وَيُذَبِّحُونَ أَبْنَاءَكُمْ وَيَسْتَحْيُونَ نِسَاءَكُمْ |
Diyanet Meali: | Onlar sizi işkencenin en ağırına uğratıyorlar, oğullarınızı boğazlayıp kadınlarınızı sağ bırakıyorlardı. |
28:4 | يَسْتَضْعِفُ طَائِفَةً مِنْهُمْ يُذَبِّحُ أَبْنَاءَهُمْ وَيَسْتَحْيِي نِسَاءَهُمْ |
Diyanet Meali: | Onlardan bir kesimi eziyor, oğullarını boğazlıyor, kadınlarını ise sağ bırakıyordu. |
ذِبْحٌ : İsim.
37:107 | وَفَدَيْنَاهُ بِذِبْحٍ عَظِيمٍ |
Diyanet Meali: | Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.* |