ه ب ط

KÖK HARFLER:  ه ب ط

ANLAM: 

هَبَطَ: Düşmek, inmek. Yuvarlanmak. Konaklamak.

AÇIKLAMA:

هُبُوطٌ : Örneğin bir taşın yukarıdan aşağı inişi ya da düşüşü (هُبُوطُ الْحَجَرِ) gibi bir cebir, zorlanma sonucunda yukarıdan aşağıya inmek ya da düşmek. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ … öylesi de var ki, Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor. (2/74).

هُبُوطٌ kelimesi insanla ilgili kullanıldığında إِنْزَالٌ kelimesinin aksine “hafife alma, küçümseme” amacıyla olur. Çünkü Yüce Allah إِنْزَالٌ kelimesini, mesela “meleklerin, Kur’an’ın, yağmurun vs. şeylerin inzali” kullanımlarında olduğu gibi, “şerefine, üstünlüğüne dikkatleri çektiği şeylerle” ilgili kullanılmıştır. هَبْطٌ kelimesi ise, “alçaltılmaya dikkat çektiği yerlerde” zikredilmiştir. Mesela: وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ …Birbirinize düşman olarak inin, dedik (2/36); قَالَ فَاهْبِطْ مِنْهَا فَمَا يَكُونُ لَكَ أَنْ تَتَكَبَّرَ فِيهَا Allah Teala şöyle buyurdu: Öyleyse oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir (7/13); قَالَ أَتَسْتَبْدِلُونَ الَّذِي هُوَ أَدْنَى بِالَّذِي هُوَ خَيْرٌ اهْبِطُوا مِصْرًا فَإِنَّ لَكُمْ مَاسَأَلْتُمْ Dedi ki: O üstün olanı daha aşağı olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? Bir şehre inin, orada size istediğiniz var (2/61). 

فَإِنَّ لَكُمْ مَاسَأَلْتُمْ …orada size istediğiniz var (2/61) sözünde, ne bir yüceltme, ne de bir teşrîf, şereflendirme anlamı vardır. Nitekim bakınız Yüce Allah men bunun ardından ne buyurmuştur: وَضُرِبَتْ عَلَيْهِمُ الذِّلَّةُ وَالْمَسْكَنَةُ وَبَاءُوا بِغَضَبٍ مِنَ اللَّهِ Üzerlerine zillet ve meskenet damgası vuruldu ve nihâyet Allah’tan bir gazaba uğradılar (2/61).

Yine şöyle buyurmuştur: قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَمِيعًا Onlara dedik ki: Hepiniz oradan inin. (2/38).

Şöyle kullanılır:

هَبَطَ اْلمَرَضُ لَحْمَ اْلعَلِيلِ Hastalık, hastanın etini indirdi.

هَبِيطٌ : Arıklıktan, zayıflıktan karnı içine yapışmış dişi develer. (Müfredât)

DİĞER BAZI TÜREVLER:

هَبَطَ (geniş zaman يَهْبِطُ ve يَهْبُطُ mastar isim هُبُوطٌ ve هَبْطٌ): O kişi veya şey indi, bir bayırdan aşağıya gitti, yuvarlandı ya da düştü.

هَبَطَ مِنْهُ : Oradan ortaya çıktı.

هَبَطَ مِنَ الْخَشْيَةِ : Korkudan alçaldı ya da boyun eğdi.

هَبَطَ فُلَانٌ : Falanca biri alçaldı ya da rezil hale geldi.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


Tür Adet Anlam Örnek Âyet
هَبَطَ fiil-I 8 Düştü, indi. Yuvarlandı. Konakladı. 2/36

Toplam 8

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Hâbıt هَابِط Hubut eden, yukarıdan aşağı inen.
Hübût هُبُوط Aşağı inme. İnmek.
Hebût هَبُوط İniş yer.
İnhibât اِنْهِبَاط Düşme.
Münhebit مُنْهَبِط Yukarıdan aşağı inen. İnmiş, düşmüş.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

هَبَطَ : Fiil-I. 

2:36 وَقُلْنَا اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ
Diyanet Meali: Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin.” dedik.
2:38 قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَمِيعًا
Diyanet Meali: “İnin oradan (cennetten) hepiniz.” dedik.
2:61 اهْبِطُوا مِصْرًا فَإِنَّ لَكُمْ مَا سَأَلْتُمْ
Diyanet Meali: Öyle ise inin şehre! İstedikleriniz orada var.
2:74 وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللَّهِ
Diyanet Meali: Taş da vardır ki, Allah korkusuyla (yerinden kopup) düşer.
7:13 قَالَ فَاهْبِطْ مِنْهَا فَمَا يَكُونُ لَكَ أَنْ تَتَكَبَّرَ فِيهَا
Diyanet Meali: Allah, “Şimdi in aşağı oradan. Çünkü senin orada büyüklük taslamak haddine değil!” dedi.
7:24 قَالَ اهْبِطُوا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ وَلَكُمْ فِي الْأَرْضِ مُسْتَقَرٌّ وَمَتَاعٌ إِلَىٰ حِينٍ
Diyanet Meali: Allah, dedi ki: “Birbirinizin düşmanı olarak inin (oradan). Size yeryüzünde bir zamana kadar yerleşme ve yararlanma vardır.” *
11:48 قِيلَ يَا نُوحُ اهْبِطْ بِسَلَامٍ مِنَّا وَبَرَكَاتٍ عَلَيْكَ
Diyanet Meali: Ona denildi ki: “Ey Nûh! Bizden esenlik ve bereketlerle (gemiden) in.”
20:123 قَالَ اهْبِطَا مِنْهَا جَمِيعًا بَعْضُكُمْ لِبَعْضٍ عَدُوٌّ
Diyanet Meali: Allah, şöyle dedi: “Birbirinize düşman olarak hepiniz oradan inin.”