KÖK HARFLER: و ك أ
ANLAM:
وكأ : Bu kökten: اَوْكَأَ : Dayanmak, yaslanmak, abanmak.
AÇIKLAMA:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek Âyet |
تَوَكَّأَ | fiil-V | 1 | Dayandı | 20/18 |
اِتَّكَأَ | fiil-VIII | 1 | Yaslandı, kuruldu | 43/34 |
مُتَّكِئٌ | isim | 8 | Yaslanan | 18/31 |
مُتَّكَأٌ | isim | 1 | Ziyafet; oturma yeri, misafir odası | 12/31 |
| Toplam | 11 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Îkâ’ | إِيكَاء | Dayanma, istinad etme. |
Tevekkü’ | تَوَكُّؤ | Dayanmak. |
İttikâ’ | اِتِّكَاء | Dayanma. |
Müttekî | مُتَّكِئ | Sağlamca dayanan. |
Müttekâ | مُتَّكَأ | Dayanmaya, yaslanmaya yarayan şey. Koltuk değneği. Oturma yeri. |
Tekke | ——— | Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve tören yaptıkları yer, dergâh. |
Tekke kelimesi, إِتَّكَأَ fiili ile eş kökenlidir. “Dayanma, istirahat etme; yatma yeri, barınak” anlamından gelmektedir. (Nişanyan Sözlük)
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
تَوَكَّأَ : Fiil-V.
20:18 | قَالَ هِيَ عَصَايَ أَتَوَكَّأُ عَلَيْهَا وَأَهُشُّ بِهَا عَلَىٰ غَنَمِي |
Diyanet Meali: | Mûsâ dedi ki: “O benim değneğimdir. Ona dayanırım, onunla koyunlarıma yaprak silkelerim.” |
إِتَّكَأَ : Fiil-VIII.
43:34 | وَلِبُيُوتِهِمْ أَبْوَابًا وَسُرُرًا عَلَيْهَا يَتَّكِئُونَ |
Diyanet Meali: | Evlerine (gümüşten) kapılar ve üzerine yaslanacakları koltuklar (yapardık). * |
مُتَّكِئُونَ : İsim. İsm-i Fâil. İfti’âl Bâbı (VIII. Bâb). Kurallı Erkek Çoğul. Nasb / Cerr Hali: مُتَّكِئِينَ Tekili: مُتَّكِئٌ
18:31 | مُتَّكِئِينَ فِيهَا عَلَى الْأَرَائِكِ |
Diyanet Meali: | Orada tahtlar üzerine kurulacaklar.. |
36:56 | هُمْ وَأَزْوَاجُهُمْ فِي ظِلَالٍ عَلَى الْأَرَائِكِ مُتَّكِئُونَ |
Diyanet Meali: | Onlar ve eşleri gölgelerde koltuklara yaslanmaktadırlar. * |
38:51 | مُتَّكِئِينَ فِيهَا يَدْعُونَ فِيهَا بِفَاكِهَةٍ كَثِيرَةٍ وَشَرَابٍ |
Diyanet Meali: | Onlar orada koltuklara yaslanmış olarak pek çok meyveler ve içecekler isterler. * |
52:20 | مُتَّكِئِينَ عَلَىٰ سُرُرٍ مَصْفُوفَةٍ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ عِينٍ |
Diyanet Meali: | Onlara “Sıra sıra dizilmiş koltuklara dayanarak (afiyetle yiyin için” denir). Biz, onlara, iri gözlü güzel hurileri eş olarak vermişizdir. * |
55:54 | مُتَّكِئِينَ عَلَىٰ فُرُشٍ بَطَائِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ |
Diyanet Meali: | Onlar astarları kalın ipekten olan döşeklere yaslanırlar. |
55:76 | مُتَّكِئِينَ عَلَىٰ رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍ |
Diyanet Meali: | Onlar yeşil yastıklara ve güzel yaygılara yaslanırlar, (nimetlenirler). * |
56:16 | مُتَّكِئِينَ عَلَيْهَا مُتَقَابِلِينَ |
Diyanet Meali: | Onlar, karşılıklı yaslanmış vaziyette (mücevheratla işlenmiş tahtlar üzerindedirler). * |
76:13 | مُتَّكِئِينَ فِيهَا عَلَى الْأَرَائِكِ لَا يَرَوْنَ فِيهَا شَمْسًا وَلَا زَمْهَرِيرًا |
Diyanet Meali: | Orada koltuklar üzerine kurulmuş olarak bulunurlar. Orada ne güneş (yakıcı sıcak) görürler, ne de dondurucu soğuk. * |
مُتَّكَأٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. İfti’âl Bâbı (VIII. Bâb).
12:31 | فَلَمَّا سَمِعَتْ بِمَكْرِهِنَّ أَرْسَلَتْ إِلَيْهِنَّ وَأَعْتَدَتْ لَهُنَّ مُتَّكَأً |
Diyanet Meali: | Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları çağırdı. (Ziyafet düzenleyip) onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. |