م ل و

KÖK HARFLER: م ل و

ANLAM: 

مَلَا : Koşmak, şiddetle yürümek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

مَلَا (geniş zaman يَمْلُو mastar isim مَلْوٌ):

اَمْلَى اللّٰهُ عُمُرَهُ : Allah c.c. onun ömrünü uzatmış ve onu bu ömürden yararlandırmıştır.

اَمْلَى اللّٰهُ الظَّالِمَ اَوْ لَهُ : Allah c.c. zalime mühlet verdi.

اَمْلَى لَهُ : Onu uzun ve hakikatsiz ümitlere düşürmüştür.

اَلْمَلِىُّ : Bir süre; uzun zaman.

وَ اهْجُرْنِى مَلِيًّا : Uzun bir süre benden uzaklaş (19:46).

اَمْلَيْتُ aslında şu şekildedir: اَمْلَلْتُ : Mühlet verdim.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnek
أَمْلَىfiil-IV7Uzattı, mühlet verdi.22/44
مَلِيٌّisim1Uzun zaman19/46

Toplam8

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Yok.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

أَمْلَى : Fiil-IV. 

3:178وَلَا يَحْسَبَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّمَا نُمْلِي لَهُمْ خَيْرٌ لِأَنْفُسِهِمْ
Diyanet Meali:İnkâr edenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin, sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar.
3:178إِنَّمَا نُمْلِي لَهُمْ لِيَزْدَادُوا إِثْمًا وَلَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ
Diyanet Meali:Biz, onlara ancak günahları artsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.
7:183وَأُمْلِي لَهُمْ إِنَّ كَيْدِي مَتِينٌ
Diyanet Meali:Ben onlara mühlet veririm. Şüphesiz benim tuzağım çetindir. *
13:32وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِنْ قَبْلِكَ فَأَمْلَيْتُ لِلَّذِينَ كَفَرُوا
Diyanet Meali:Andolsun, senden önce de nice peygamberler alaya alındı da ben inkâr edenlere bir süre (mühlet) verdim.
22:44فَأَمْلَيْتُ لِلْكَافِرِينَ ثُمَّ أَخَذْتُهُمْ فَكَيْفَ كَانَ نَكِيرِ
Diyanet Meali:Nihayet o inkârcılara mühlet verdim, sonra da onları yakalayıverdim. Beni inkâr etmek nasılmış, (gördüler).
22:48وَكَأَيِّنْ مِنْ قَرْيَةٍ أَمْلَيْتُ لَهَا وَهِيَ ظَالِمَةٌ ثُمَّ أَخَذْتُهَا
Diyanet Meali:Zalim oldukları hâlde, mühlet verdiğim, sonra da kendilerini azabımla yakaladığım nice memleket halkları vardır.
68:45وَأُمْلِي لَهُمْ إِنَّ كَيْدِي مَتِينٌ
Diyanet Meali:Onlara mühlet veriyorum. Şüphesiz benim tuzağım sağlamdır. *

مَلِيٌّ: İsim. 

19:46لَئِنْ لَمْ تَنْتَهِ لَأَرْجُمَنَّكَ وَاهْجُرْنِي مَلِيًّا
Diyanet Meali:“Eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. Uzun bir süre benden uzaklaş!”