KÖK HARFLER: ز ب د
ANLAM:
زَبَدَ : Birisine yemesi için taze tereyağı vermek, onu tereyağı ile beslemek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
زَبَدَ (geniş zaman يَزْبُدُ mastar isim زَبْدٌ):
زَبَدَهُ : Ona yemesi için taze tereyağı verdi, onu bununla besledi.
زَبَدَ السِّقَاءَ : Yağı çıksın diye (veya çıkana kadar) süt kaymağını veya süt torbasını çalkaladı.
زَبَدْتُ السَّوِيقَ : Kavrulmuş arpa yemeğine taze tereyağı koydum (geniş zaman يَزْبِدُ).
زَبَدَهُ veya زَبَدَ لَهُ (geniş zaman يَزْبِدُ): Ona bir hediye ya da malından az bir kısım verdi.
زَبَدٌ : Köpük, cüruf veya posa.
زَبَدٌ bir şeyin en iyisini alma, yani en iyi kısmını alma, manasına da gelmektedir.
تَزَبَّدَ الشَّدْقُ : Ağzının kenarında köpük belirdi.
زُبْدَةٌ : tereyağı, krema, en güzel kısım, ana fikir, seçkin (çoğulu: زُبَدٌ)
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
زَبَدٌ | isim | 3 | Köpük (suya ait), cüruf, pas (madenlere ait) | 13/17 |
| Toplam | 3 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Zebed | زَبَد | Köpük. | Çoğul: Ezbâd |
Zübde | زُبْدَة | Öz. |
|
Zübeyde | زُبَيْدَة | Öz, asıl, cevher. |
|
İzbâd | إِزْبَاد | Köpüklenme. |
|
Tezebbüd | تَزَبُّد | Köpürme, köpüklenme. |
|
Mütezebbid | مُتَزَبِّد | Köpüren, köpüklenen. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
زَبَدٌ : İsim.
13:17 | فَسَالَتْ أَوْدِيَةٌ بِقَدَرِهَا فَاحْتَمَلَ السَّيْلُ زَبَدًا رَابِيًا |
Diyanet Meali: | Dereler kendi ölçülerince dolup aktı ve sel üste çıkan köpüğü aldı götürdü. |
13:17 | وَمِمَّا يُوقِدُونَ عَلَيْهِ فِي النَّارِ ابْتِغَاءَ حِلْيَةٍ أَوْ مَتَاعٍ زَبَدٌ مِثْلُهُ |
Diyanet Meali: | Süs eşyası veya yararlanılacak bir şey elde etmek için ateşte erittikleri şeylerden de böyle köpük olur. |
13:17 | فَأَمَّا الزَّبَدُ فَيَذْهَبُ جُفَاءً |
Diyanet Meali: | Köpüğe gelince sönüp gider. |