KÖK HARFLER: س ي ح
ANLAM:
سَاحَ : (Su) toprak yüzeyinin üstünden akmak. Kendini dini hizmetlere veya uygulamalara adamak amacıyla yeryüzünde veya dünyada dolaşmak ya da seyahat etmek.
AÇIKLAMA:
سَاحَةٌ : Geniş mekân. Buradan hareketle “evin avlusuna” سَاحَةُ الدَّار denmiştir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: فَإِذَا نَزَلَ بِسَاحَتِهِمْ : Azap, yurtlarına indiğinde (37/177).
سَائِحٌ : Bir سَاحَةٌ’da (geniş bir mekanda) devamlı akan su.
سَاحَ فُلاَنٌ فِي اْلأَرْضِ : Filan kişi bir arazinin içinden ya da yeryüzünde, bir سَائِحٌ gibi geçip gitti, yolculuk etti. Yüce Allah şöyle buyurmuştur: فَسِيحُوا فِي اْلأَرْضِ أَرْبَعَةَ أَشْهُرٍ : Yeryüzünde dört ay dolaşın (9/2).
رَجُلٌ سَائِحٌ ve رَجُلٌ سَيَّاحٌ : Bir arazinin içinden ya da yeryüzünde bir سَائِحٌ gibi geçip giden, yolculuk eden adam.
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: السَّائِحُونَ Oruç tutan erkekler (9 /112); سَائِحَاتٍ Oruç tutan kadınlar (66/5). Bazıları şöyle demiştir: Oruç iki çeşittir:
- Birincisi hükmî anlamda oruçtur ki, “yiyeceği ve cinsî münasebeti terk etmeyi” ifade eder.
- İkincisi ise hikmete dayalı oruçtur ki “kulak, göz ve dil gibi organların günahlardan muhafaza edilmesini, korunmasını” ifade eder. Burada سَائِحٌ kelimesi ile kastedilen birinci türden oruç tutan değil bilakis bu ikinci türden orucu tutan kimsedir. Bir görüşe göre ise, ayette zikri geçen سَائِحُونَ Yüce Allah’ın şu sözünün gereğini yerine getirmeye çalışan, bunun yolunu arayan kimseleri ifade eder: أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي اْلأَرْضِ فَتَكُونَ لَهُمْ قُلُوبٌ يَعْقِلُونَ بِهَا أَوْ آذَانٌ يَسْمَعُونَ بِهَا : Yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı ki, kalpleri olsun da onunla akıllarını çalıştırsınlar, kulakları olsun da onlarla duysunlar (22/46). (Müfredât)
Müfredât bu maddeyi (س و ح) kökü ile ilişkilendirmiştir ve o kökü bu madde altında ele almıştır.
DİĞER BAZI TÜREVLER:
سَاحَ (geniş zaman يَسِيحُ mastar isim سَيْحٌ):
سَاحَ عَلَى وَجْهِ الْاَرْضِ : O şey (su) toprak yüzeyinin üstünden aktı.
سَاحَ فِى الْاَرْضِ (mastar isim سِيَاحَةٌ ) : Kendini dini hizmetlere veya uygulamalara adamak amacıyla yeryüzünde veya dünyada dolaştı ya da seyahat etti.
سَائِحٌ (çoğul hali سَائِحُونَ ) : Dünyayı dolaşan veya seyahat eden bir kimse; oruç tutma veya oruç tutan biri; camilerden çıkmayan, oruç tutan biri.
سَائِحُونَ : Oruç tutanlar; farz olan oruçlarını yerine getiren kimseler; devamlı olarak oruç tutan kimseler; kafirlere karşı cihat etmek için veya bilgiye ulaşmak için seyahat eden kimseler.
مَاءٌ سَائِحٌ : Akan bir su.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
|
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
| سَاحَ | fiil-I | 1 | Seyahat etti, gezdi | 9/2 |
|
| سَائِحٌ | isim | 2 | Seyahat eden, gezen | 9/112 | Müennes: سَائِحَةٌ |
|
| Toplam | 3 |
|
|
|
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- سَاحَ
- سَائِحٌ
- طَوَّافٌ > bak: ط و ف
- سَوَّاحٌ > bu kök
- جَوَّالٌ
- سِيَاحَةٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
| Seyh | سَيْح | Akarsu. | Çoğul: Süyûh, Esyâh |
| Seyyâh | سَيَّاح | Seyahat eden, dolaşan, gezen. |
|
| Seyâhat | سَيَاحَة | Yolculuk. |
|
| Seyhân | سَيْحَان | Nehir. Seyhan nehri. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
سَاحَ : Fiil-I.
| 9:2 | فَسِيحُوا فِي الْأَرْضِ أَرْبَعَةَ أَشْهُرٍ |
| Diyanet Meali: | Yeryüzünde dört ay daha dolaşın. |
سَائِحُونَ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Erkek Çoğul. Tekili: سَائِحٌ
| 9:112 | التَّائِبُونَ الْعَابِدُونَ الْحَامِدُونَ السَّائِحُونَ الرَّاكِعُونَ السَّاجِدُونَ |
| Diyanet Meali: | Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar , rükû’ ve secde edenler …(dir) |
سَائِحَاتٌ : İsim. İsm-i Fâil. Kurallı Bayan Çoğul. Tekili: سَائِحَةٌ
| 66:5 | أَنْ يُبْدِلَهُ أَزْوَاجًا خَيْرًا مِنْكُنَّ مُسْلِمَاتٍ مُؤْمِنَاتٍ قَانِتَاتٍ تَائِبَاتٍ عَابِدَاتٍ سَائِحَاتٍ |
| Diyanet Meali: | Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha hayırlı, müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan… eşler verebilir. |