KÖK HARFLER: م ن ع
ANLAM:
مَنَعَ: Engellemek, engel teşkil etmek, yasaklamak, menetmek; vermemek, reddetmek; alıkoymak.
مَنَعَهُ : Bir kişiyi veya şeyi korumak, savunmak, muhafaza etmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | |
مَنَعَ | fiil-I | 12 | Men etti, alıkoydu | 17/94 |
مَنَّاعٌ | isim | 2 | Çok cimrilik gösteren, çokça el çeken | 50/25 |
مَنُوعٌ | isim | 1 | Çok cimrilik gösteren | 70/21 |
مَانِعَةٌ | isim | 1 | Engel olan | 59/2 |
مَمْنُوعَةٌ | isim | 1 | Engel olunan | 56/33 |
Toplam | 17 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- مَنَعَ (a)
- مَنَعَ (b)
- مَنُعَ
- مَنِيعٌ
Zıt Manada Kelimeler
- مَنَعَ (a)
- مَنَعَ (b)
- مَنُعَ
- مَنِيعٌ
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Men’ | مَنْع | Yasak etmek. Durdurmak. Bırakmamak. | Men’ etmek |
Mâni’ | مَانِع | Engel olan. | Mâni’ olmak |
Mennâ’ | مَنَّاع | Alıkoyan, mani olan, yaptırmayan. | |
Mânia | مَانِعَة | Men’eden şey. Engel. | |
Memnûa | مَمْنُوعَة | *Men edilmiş, yasak edilmiş. Yasak. | |
Memnûât | مَمْنُوعَات | Yasak şeyler. | |
Temnî’ | تَمْنِيع | (Mübalağa ile) Men etmek, engel olmak. | |
Temânu’ | تَمَانُع | Çatışma ve birbirine mani olma. İhrac. | |
İmtinâ’ | اِمْتِنَاع | Feragat edip geri durma. Muvakafat etmeme. Kaçınma, sakınma, çekinme. | İmtinâ’ etmek |
Mümteni’ | مُمْتَنِع | İmkansız, muhal, mümkün olmayan. Çekinen, imtina eden. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
مَنَعَ : Fiil-I.
2:114 | وَمَنْ أَظْلَمُ مِمَّنْ مَنَعَ مَسَاجِدَ اللَّهِ أَنْ يُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ |
Diyanet Meali: | Allah’ın mescitlerinde onun adının anılmasını yasak edenden kim daha zalimdir. |
4:141 | قَالُوا أَلَمْ نَسْتَحْوِذْ عَلَيْكُمْ وَنَمْنَعْكُمْ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ |
Diyanet Meali: | “Size üstünlük sağlayıp sizi mü’minlerden korumadık mı?” derler. |
7:12 | قَالَ مَا مَنَعَكَ أَلَّا تَسْجُدَ إِذْ أَمَرْتُكَ |
Diyanet Meali: | Allah, “Sana emrettiğim zaman seni saygı ile eğilmekten ne alıkoydu?” dedi. |
9:54 | وَمَا مَنَعَهُمْ أَنْ تُقْبَلَ مِنْهُمْ نَفَقَاتُهُمْ إِلَّا أَنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَبِرَسُولِهِ |
Diyanet Meali: | Harcamalarının kabul edilmesine, yalnızca, Allah’ı ve Resûlünü inkâr etmeleri … engel olmuştur. |
12:63 | فَلَمَّا رَجَعُوا إِلَىٰ أَبِيهِمْ قَالُوا يَا أَبَانَا مُنِعَ مِنَّا الْكَيْلُ |
Diyanet Meali: | Onlar, babalarına döndüklerinde, “Ey babamız! Bize artık zahire verilmeyecek.” dediler. |
17:59 | وَمَا مَنَعَنَا أَنْ نُرْسِلَ بِالْآيَاتِ إِلَّا أَنْ كَذَّبَ بِهَا الْأَوَّلُونَ |
Diyanet Meali: | Bizi, (Kureyş’in istediği) mucizeleri göndermekten, ancak, öncekilerin onları yalanlamış olması alıkoydu. |
17:94 | وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَنْ يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَىٰ إِلَّا أَنْ قَالُوا أَبَعَثَ اللَّهُ بَشَرًا رَسُولًا |
Diyanet Meali: | İnsanlara hidayet (Kur’an) geldikten sonra onların iman etmelerine ancak, “Allah, bir beşeri mi peygamber olarak gönderdi?” demeleri engel olmuştur. * |
18:55 | وَمَا مَنَعَ النَّاسَ أَنْ يُؤْمِنُوا إِذْ جَاءَهُمُ الْهُدَىٰ وَيَسْتَغْفِرُوا رَبَّهُمْ إِلَّا أَنْ تَأْتِيَهُمْ سُنَّةُ الْأَوَّلِينَ |
Diyanet Meali: | İnsanlara hidayet geldikten sonra onların inanmalarına ve Rab’lerinden mağfiret dilemelerine, ancak, öncekilerin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesi (yönündeki beklentileri) engel olmuştur. |
20:92 | قَالَ يَا هَارُونُ مَا مَنَعَكَ إِذْ رَأَيْتَهُمْ ضَلُّوا |
Diyanet Meali: | Mûsâ, (Tûr’dan dönünce) şöyle dedi: “Ey Hârûn! Saptıklarını gördüğün zaman (bana uymana) ne engel oldu?” * |
21:43 | أَمْ لَهُمْ آلِهَةٌ تَمْنَعُهُمْ مِنْ دُونِنَا |
Diyanet Meali: | Yoksa bizim dışımızda onları koruyacak ilâhları mı var? |
38:75 | قَالَ يَا إِبْلِيسُ مَا مَنَعَكَ أَنْ تَسْجُدَ لِمَا خَلَقْتُ بِيَدَيَّ |
Diyanet Meali: | Allah, “Ey İblis! Ellerimle yarattığıma saygı ile eğilmekten seni ne alıkoydu?” dedi. |
107:7 | وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ |
Diyanet Meali: | Ufacık bir yardıma bile engel olurlar. * |
مَنَّاعٌ : İsim.
50:25 | مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ مُرِيبٍ |
Diyanet Meali: | “Hayrı hep engelleyen, haddi aşan şüpheci (her kâfiri)!” * |
68:12 | مَنَّاعٍ لِلْخَيْرِ مُعْتَدٍ أَثِيمٍ |
Diyanet Meali: | İyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış.. * |
مَنُوعٌ : İsim.
70:21 | وَإِذَا مَسَّهُ الْخَيْرُ مَنُوعًا |
Diyanet Meali: | Ona bir hayır dokunduğunda da eli sıkıdır. * |
مَانِعَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennes.
59:2 | وَظَنُّوا أَنَّهُمْ مَانِعَتُهُمْ حُصُونُهُمْ مِنَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. |
مَمْنُوعَةٌ : İsim. İsm-i Mef’ûl. Müennes.
56:33 | لَا مَقْطُوعَةٍ وَلَا مَمْنُوعَةٍ |
Diyanet Meali: | Tükenmeyen ve yasaklanmayan (çok çeşitli meyveler içinde)..* |