ق ض ي

KÖK HARFLER: ق ض ي

ANLAM: 

قَضَى: Bir şeye hükmetmek. İsteğini yerine getirmek, karşılamak. (Temel anlam:) Bir şeyi bitirmek, tamamlamak, güçlü hale getirmek. Kesmek veya ayırmak. (Borcunu) tamamen geri ödemek. (Sözünü) tutmak ya da yerine getirmek. Bir şeyi açığa vurmak ve onu açıklamak. Buyurmak. Hükmetmek veya karar vermek.

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

قَضَى وَطَرَهُ : İsteğini yerine getirdi. (33:37)

قَضَى الصَّلٰوةَ : Duasını okudu ya da bitirdi. (2:200)

قَضَى الْاَمْرَ اِلَيْهِ : O işi ona özellikle vahiy yoluyla bildirdi / haberdar etti. (17:4)

قَضَى الْعَهْدَ : Sözünü tuttu ya da yerine getirdi. (33:23)

ضَرَبَهُ فَقَضَى عَلَيْهِ : Ona vurdu ve o öldü. (28:15)

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
قَضَىfiil-I59Yerine getirdi, halletti, takdir etti, olmasını istedi, hükmetti, vacib kıldı, emretti, öldürdü40/68Meçhulü: قُضِيَ Meçhul Muzari: يُقْضَى
قَاضِىisim2Hükmeden, yapan, yerine getiren20/72Müennes: قَاضِيَةٌ
مَقْضِىٌّisim2Hükme bağlanmış yahut bitirilmiş, halledilmiş19/21

Toplam63


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Mahreci Benzeyen Kökler

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Kazâ قَضَى 1: Allah’ın takdirinin ve emrinin yerine gelmesi. 2: Birdenbire olan musibet.  3: Hakimin hükmü.
Kâdî قَاضِى Hakim.
Kaziyye قَضِيَّة Hüküm. Bir hükmü ifade eden kelam. Karar.
Makzî مَقْضِىّ Kaza olunmuş, ödenmiş, tediye olunmuş olan.
Takziye تَقْضِيَة Eksiği yerine getirme. Kaza etme.
İnkızâ’ اِنْقِضَاء Sonu gelip bitme. Tamam olma. Mühleti sona erme.
İktizâ’ اِقْتِضَاء Lazım gelme, gerekme. Lazım, ihtiyac, gerek.
Muktezâ مُقْتَضَاء Lazım getirilmiş. Lüzumuna binaen istenmiş. İcab eden. Lazım gelen. 
İstikzâ’ اِسْتِقْضَاء Birinin, hakkında hüküm vermek için başka birine başvurması.
Takaza تقاضَى Azarlama, başa kakma.

Takaza kelimesi, “1. dava etme, 2. zorunlu kılma, gerektirme” anlamındaki tekâdâ (تقاضَى) sözcüğünden gelmektedir. (Nişanyan Sözlük) 

Kazara kelimesi, Arapça ve Farsçadan oluşan bir ibaredir. “Takdir-i ilahî” anlamındaki kazâ (قضاء) kelimesi ile “-e, -a; -de, -da” anlamındaki Farsça ekin birleşmesi ile oluşmuştur. (Nişanyan Sözlük) 

Kazasker kelimesi, “hâkim, yargıç” anlamındaki kâdi (قَاضِى) ile “ordu” anlamındaki asker (العسكر) kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuştur, “ordu yargıcı” anlamındadır. (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

قَضَى : Fiil-I. Meçhulü: قُضِيَ Meçhul Muzari: يُقْضَى

2:117وَإِذَا قَضَىٰ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Diyanet Meali:Bir işe hükmetti mi ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir.
2:200فَإِذَا قَضَيْتُمْ مَنَاسِكَكُمْ فَاذْكُرُوا اللَّهَ كَذِكْرِكُمْ آبَاءَكُمْ
Diyanet Meali:Hac ibadetinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, (hatta ondan da kuvvetli bir anışla) Allah’ı anın.
2:210وَقُضِيَ الْأَمْرُ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الْأُمُورُ
Diyanet Meali:Ve işin bitirilmesini (mi bekliyorlar)? Hâlbuki bütün işler Allah’a döndürülür.
3:47إِذَا قَضَىٰ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Diyanet Meali:O, bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir” dedi.
4:65ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
Diyanet Meali:Sonra da verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe (iman etmiş olmazlar.)
4:103فَإِذَا قَضَيْتُمُ الصَّلَاةَ فَاذْكُرُوا اللَّهَ قِيَامًا وَقُعُودًا وَعَلَىٰ جُنُوبِكُمْ
Diyanet Meali:Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın.
6:2هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ طِينٍ ثُمَّ قَضَىٰ أَجَلًا
Diyanet Meali:O öyle bir Rab’dır ki, sizi çamurdan yaratmış, sonra (her birinize) bir ecel tayin etmiştir.
6:8وَلَوْ أَنْزَلْنَا مَلَكًا لَقُضِيَ الْأَمْرُ ثُمَّ لَا يُنْظَرُونَ
Diyanet Meali:Eğer (öyle) bir melek indirseydik artık iş bitirilmiş olurdu, sonra da kendilerine göz açtırılmazdı. (Hemen helâk edilirlerdi.)
6:58قُلْ لَوْ أَنَّ عِنْدِي مَا تَسْتَعْجِلُونَ بِهِ لَقُضِيَ الْأَمْرُ بَيْنِي وَبَيْنَكُمْ
Diyanet Meali:De ki: “Sizin acele istediğiniz azap şayet benim elimde olsaydı, benimle sizin aranızda iş elbette bitirilmiş olurdu.”
6:60ثُمَّ يَبْعَثُكُمْ فِيهِ لِيُقْضَىٰ أَجَلٌ مُسَمًّى
Diyanet Meali:Sonra da belirlenmiş eceliniz tamamlanıncaya kadar gündüzleri sizi tekrar diriltendir (uyandırandır).
8:42وَلَٰكِنْ لِيَقْضِيَ اللَّهُ أَمْرًا كَانَ مَفْعُولًا
Diyanet Meali:Fakat Allah, olacak bir işi (mü’minlerin zaferini) gerçekleştirmek için böyle yaptı.
8:44وَيُقَلِّلُكُمْ فِي أَعْيُنِهِمْ لِيَقْضِيَ اللَّهُ أَمْرًا كَانَ مَفْعُولًا
Diyanet Meali:Sizi de onların gözlerinde azaltıyordu ki Allah, olacak bir işi gerçekleştirsin.
10:11وَلَوْ يُعَجِّلُ اللَّهُ لِلنَّاسِ الشَّرَّ اسْتِعْجَالَهُمْ بِالْخَيْرِ لَقُضِيَ إِلَيْهِمْ أَجَلُهُمْ
Diyanet Meali:Eğer Allah, insanlara onların hemen hayra kavuşmayı istedikleri gibi, şerri de acele verseydi, elbette onların ecellerine hükmolunurdu.
10:19وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ فِيمَا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Diyanet Meali:Eğer (azabın ertelenmesiyle ilgili olarak ezelde) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, ayrılığa düştükleri hususlarda aralarında derhal hüküm verilir (işleri bitirilir)di.
10:47فَإِذَا جَاءَ رَسُولُهُمْ قُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Diyanet Meali:Onların peygamberi geldiği (tebliğini yaptığı) zaman, aralarında adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez.
10:54وَقُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Diyanet Meali:Onlara zulmedilmeksizin aralarında adaletle hükmedilir.
10:71ثُمَّ لَا يَكُنْ أَمْرُكُمْ عَلَيْكُمْ غُمَّةً ثُمَّ اقْضُوا إِلَيَّ وَلَا تُنْظِرُونِ
Diyanet Meali:Sonra işiniz size dert olmasın! Bundan sonra bana hükmünüzü uygulayın; bana mühlet de vermeyin!
10:93إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz ki, ayrılığa düşmüş oldukları şeyler hakkında Rabbin kıyamet günü aralarında hükmünü verecektir.
11:44وَيَا سَمَاءُ أَقْلِعِي وَغِيضَ الْمَاءُ وَقُضِيَ الْأَمْرُ
Diyanet Meali:“Ey gök! Tut suyunu” (denildi). Su çekildi, iş bitirildi.
11:110وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ
Diyanet Meali:Eğer daha önce Rabbinin bir sözü geçmemiş olsaydı, elbette aralarında hüküm verilirdi.
12:41قُضِيَ الْأَمْرُ الَّذِي فِيهِ تَسْتَفْتِيَانِ
Diyanet Meali:“Yorumunu sorduğunuz iş böylece kesinleşmiştir.”
12:68إِلَّا حَاجَةً فِي نَفْسِ يَعْقُوبَ قَضَاهَا
Diyanet Meali:Sadece Yakub, içindeki bir dileği ortaya koymuş oldu.
14:22وَقَالَ الشَّيْطَانُ لَمَّا قُضِيَ الْأَمْرُ إِنَّ اللَّهَ وَعَدَكُمْ وَعْدَ الْحَقِّ
Diyanet Meali:İş bitirilince şeytan da diyecek ki: “Şüphesiz Allah, size gerçek olanı söz verdi.”
15:66وَقَضَيْنَا إِلَيْهِ ذَٰلِكَ الْأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَٰؤُلَاءِ مَقْطُوعٌ
Diyanet Meali:Ona şu durumu kesin olarak bildirdik: “(Sabaha çıkarken) onların sonu kesilmiş olacak.”
17:4وَقَضَيْنَا إِلَىٰ بَنِي إِسْرَائِيلَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali:Biz, Kitap’ta (Tevrat’ta) İsrailoğullarına, “Yeryüzünde muhakkak (iki defa) bozgunculuk yapacaksınız…” diye hükmettik.
17:23وَقَضَىٰ رَبُّكَ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا
Diyanet Meali:Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti.
19:35سُبْحَانَهُ إِذَا قَضَىٰ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Diyanet Meali:(Allah’ın çocuk edinmesi düşünülemez). O, bundan yücedir, uzaktır. Bir işe hükmettiği zaman ona sadece “ol!” der ve o da oluverir.
19:39وَأَنْذِرْهُمْ يَوْمَ الْحَسْرَةِ إِذْ قُضِيَ الْأَمْرُ
Diyanet Meali:Onları, (gaflet içinde bulunup iman etmezlerken) işin bitirileceği o pişmanlık günüyle uyar.
20:72فَاقْضِ مَا أَنْتَ قَاضٍ
Diyanet Meali:“Artık sen vereceğin hükmü ver.”
20:72فَاقْضِ مَا أَنْتَ قَاضٍ إِنَّمَا تَقْضِي هَٰذِهِ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
Diyanet Meali:“Artık sen vereceğin hükmü ver. Sen ancak bu dünya hayatında hüküm verirsin.”
20:114وَلَا تَعْجَلْ بِالْقُرْآنِ مِنْ قَبْلِ أَنْ يُقْضَىٰ إِلَيْكَ وَحْيُهُ
Diyanet Meali:Sana vahyedilmesi tamamlanmadan önce Kur’an’ı okumakta acele etme.
22:29ثُمَّ لْيَقْضُوا تَفَثَهُمْ وَلْيُوفُوا نُذُورَهُمْ
Diyanet Meali:Sonra kirlerini gidersinler, adaklarını yerine getirsinler.
27:78إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ بِحُكْمِهِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْعَلِيمُ
Diyanet Meali:Şüphesiz senin Rabbin, onların arasında hükmünü verecektir. O, mutlak güç sahibidir, hakkıyla bilendir. *
28:15فَوَكَزَهُ مُوسَىٰ فَقَضَىٰ عَلَيْهِ
Diyanet Meali:Mûsâ da ona bir yumruk indirip onu öldürdü.
28:28أَيَّمَا الْأَجَلَيْنِ قَضَيْتُ فَلَا عُدْوَانَ عَلَيَّ
Diyanet Meali:“İki süreden hangisini tamamlarsam bana bir husûmet yok.”
28:29فَلَمَّا قَضَىٰ مُوسَى الْأَجَلَ وَسَارَ بِأَهْلِهِ آنَسَ مِنْ جَانِبِ الطُّورِ نَارًا
Diyanet Meali:Mûsâ, süreyi tamamlayıp ailesiyle yola çıkınca, Tûr tarafında bir ateş gördü.
28:44وَمَا كُنْتَ بِجَانِبِ الْغَرْبِيِّ إِذْ قَضَيْنَا إِلَىٰ مُوسَى الْأَمْرَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Mûsâ’ya o emri verdiğimiz zaman sen (vadinin) batı tarafında değildin.
33:23فَمِنْهُمْ مَنْ قَضَىٰ نَحْبَهُ وَمِنْهُمْ مَنْ يَنْتَظِرُ
Diyanet Meali:İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir (şehit olmuştur). Bir kısmı da (şehit olmayı) beklemektedir.
33:36وَمَا كَانَ لِمُؤْمِنٍ وَلَا مُؤْمِنَةٍ إِذَا قَضَى اللَّهُ وَرَسُولُهُ أَمْرًا أَنْ يَكُونَ لَهُمُ الْخِيَرَةُ مِنْ أَمْرِهِمْ
Diyanet Meali:Allah ve Resûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih kullanma hakları yoktur.
33:37فَلَمَّا قَضَىٰ زَيْدٌ مِنْهَا وَطَرًا زَوَّجْنَاكَهَا
Diyanet Meali:Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (eşini boşayınca), onu seninle evlendirdik.
33:37لِكَيْ لَا يَكُونَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ حَرَجٌ فِي أَزْوَاجِ أَدْعِيَائِهِمْ إِذَا قَضَوْا مِنْهُنَّ وَطَرًا
Diyanet Meali:(Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince, eşini boşayınca, onu seninle evlendirdik ki), eşlerinden yana isteklerini yerine getirdiklerinde (onları boşadıklarında), evlatlıklarının eşleriyle evlenmeleri konusunda mü’minlere bir zorluk olmasın.
34:14فَلَمَّا قَضَيْنَا عَلَيْهِ الْمَوْتَ مَا دَلَّهُمْ عَلَىٰ مَوْتِهِ إِلَّا دَابَّةُ الْأَرْضِ
Diyanet Meali:Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak (değneğini yemekte olan) bir kurt gösterdi.
35:36وَالَّذِينَ كَفَرُوا لَهُمْ نَارُ جَهَنَّمَ لَا يُقْضَىٰ عَلَيْهِمْ فَيَمُوتُوا
Diyanet Meali:İnkâr edenler için ise cehennem ateşi vardır. Öldürülmezler ki ölsünler.
39:42فَيُمْسِكُ الَّتِي قَضَىٰ عَلَيْهَا الْمَوْتَ
Diyanet Meali:Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar…
39:69وَقُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْحَقِّ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ
Diyanet Meali:Ve haksızlığa uğratılmaksızın aralarında adaletle hüküm verilir.
39:75وَقُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْحَقِّ وَقِيلَ الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Artık kulların arasında adaletle hüküm verilmiş ve “Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur” denilmiştir.
40:20وَاللَّهُ يَقْضِي بِالْحَقِّ وَالَّذِينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ لَا يَقْضُونَ بِشَيْءٍ
Diyanet Meali:Allah, hak ve adâletle hükmeder. Allah’tan başka taptıkları ise hiçbir hükümde bulunamazlar.
40:20وَالَّذِينَ يَدْعُونَ مِنْ دُونِهِ لَا يَقْضُونَ بِشَيْءٍ
Diyanet Meali:Allah’tan başka taptıkları ise hiçbir hükümde bulunamazlar.
40:68فَإِذَا قَضَىٰ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Diyanet Meali:Bir şeye karar verdiğinde, ona sadece “ol” der, o da oluverir.
40:78فَإِذَا جَاءَ أَمْرُ اللَّهِ قُضِيَ بِالْحَقِّ وَخَسِرَ هُنَالِكَ الْمُبْطِلُونَ
Diyanet Meali:Allah’ın emri gelince de hak yerine getirilir. İşte o zaman bunu batıl sayanlar hüsrana uğrarlar.
41:12فَقَضَاهُنَّ سَبْعَ سَمَاوَاتٍ فِي يَوْمَيْنِ
Diyanet Meali:Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı.
41:45وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ
Diyanet Meali:Eğer (azabın ertelenmesi ile ilgili olarak ezelde) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında derhal hüküm verilirdi.
42:14وَلَوْلَا كَلِمَةٌ سَبَقَتْ مِنْ رَبِّكَ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ
Diyanet Meali:Eğer (azabın) belli bir süreye kadar (ertelenmesi ile ilgili olarak) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi.
42:21وَلَوْلَا كَلِمَةُ الْفَصْلِ لَقُضِيَ بَيْنَهُمْ
Diyanet Meali:Eğer (cezaların ertelenmesine dair) kesin hükmü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi.
43:77وَنَادَوْا يَا مَالِكُ لِيَقْضِ عَلَيْنَا رَبُّكَ قَالَ إِنَّكُمْ مَاكِثُونَ
Diyanet Meali:(Görevli meleğe şöyle seslenirler:) “Ey Mâlik! Rabbin bizim işimizi bitirsin.” O da, “Siz hep böyle kalacaksınız” der. *
45:17إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ
Diyanet Meali:Şüphesiz Rabbin, hakkında ayrılığa düştükleri şeyler konusunda kıyamet günü, aralarında hüküm verecektir.
46:29فَلَمَّا حَضَرُوهُ قَالُوا أَنْصِتُوا فَلَمَّا قُضِيَ وَلَّوْا إِلَىٰ قَوْمِهِمْ مُنْذِرِينَ
Diyanet Meali:(Hani Kur’an’ı dinlemek üzere cinlerden bir grubu sana yöneltmiştik). Onlar, onun huzuruna gelince birbirlerine, “Susun!” dediler. Kur’an’ın okunması bitince de uyarıcı olarak kavimlerine döndüler.
62:10فَإِذَا قُضِيَتِ الصَّلَاةُ فَانْتَشِرُوا فِي الْأَرْضِ
Diyanet Meali:Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın.
80:23كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَا أَمَرَهُ
Diyanet Meali:Hayır, hayır o, Allah’ın kendisine emrettiğini yerine getirmedi. (İman etmedi.) *

قَاضِى – قَاضٍ : İsim. İsm-i Fâil. Müennesi: قَاضِيَةٌ

20:72فَاقْضِ مَا أَنْتَ قَاضٍ
Diyanet Meali:“Artık sen vereceğin hükmü ver.”

قَاضِيَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennes. Müzekkeri: قَاضِى

69:27يَا لَيْتَهَا كَانَتِ الْقَاضِيَةَ
Diyanet Meali:“Keşke ölüm her şeyi bitirseydi.” *

مَقْضِىٌّ : İsim. İsm-i Mef’ûl. 

19:21وَلِنَجْعَلَهُ آيَةً لِلنَّاسِ وَرَحْمَةً مِنَّا وَكَانَ أَمْرًا مَقْضِيًّا
Diyanet Meali:“Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu, zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir.” 
19:71وَإِنْ مِنْكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَىٰ رَبِّكَ حَتْمًا مَقْضِيًّا
Diyanet Meali:(Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme bağlanmış bir iştir. *