KÖK HARFLER: ف ل ك
ANLAM:
فَلَكَ : Bir işte sebat etmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
xx
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
فُلْكٌ | isim | 23 | Gemi veya gemiler (tekil ve çoğul, eril ve dişil) | 43/12 |
فَلَكٌ | isim | 2 | Medar, yörünge | 36/40 |
| Toplam | 25 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Fülk | فُلْك | Gemi, sandal, kayık. |
Felek | فَلَك | 1: Gök, gök katı, devir. 2: Talih, baht, şans. 3: Büyük ve dairevi olan şey. |
Felekî | فَلَكِى | Feleğe mensub. |
Felekiyyât | فَلَكِيَّات | Göklerin ilmi. |
Eflâk | أَفْلَاك | Felekler, gökler. Dünyalar, alemler. Asumanlar. |
Felâket | فَلَاكَة | Bela, musibet. |
Filika | فِلِكَة | Sandal. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
فُلْكٌ : İsim.
2:164 | وَالْفُلْكِ الَّتِي تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِمَا يَنْفَعُ النَّاسَ |
Diyanet Meali: | Şüphesiz, … insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, … (düşünen bir topluluk için deliller vardır). |
7:64 | فَكَذَّبُوهُ فَأَنْجَيْنَاهُ وَالَّذِينَ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ |
Diyanet Meali: | Derken kavmi onu yalanladı. Biz de onu ve gemide onunla beraber bulunanları kurtardık. |
10:22 | حَتَّىٰ إِذَا كُنْتُمْ فِي الْفُلْكِ وَجَرَيْنَ بِهِمْ بِرِيحٍ طَيِّبَةٍ |
Diyanet Meali: | Öyle ki gemilerle denize açıldığınız ve gemilerinizin içindekilerle birlikte uygun bir rüzgârla seyrettiği bir sırada … |
10:73 | فَكَذَّبُوهُ فَنَجَّيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ |
Diyanet Meali: | Onu yine de yalanladılar. Biz de onu ve onunla beraber gemide bulunanları kurtardık. |
11:37 | وَاصْنَعِ الْفُلْكَ بِأَعْيُنِنَا وَوَحْيِنَا |
Diyanet Meali: | “Gözetimimiz altında ve vahyimize göre gemiyi yap.” |
11:38 | وَيَصْنَعُ الْفُلْكَ وَكُلَّمَا مَرَّ عَلَيْهِ مَلَأٌ مِنْ قَوْمِهِ سَخِرُوا مِنْهُ |
Diyanet Meali: | (Nûh) gemiyi yapıyordu. Kavminden ileri gelenler her ne zaman yanına uğrasalar, onunla alay ediyorlardı. |
14:32 | وَسَخَّرَ لَكُمُ الْفُلْكَ لِتَجْرِيَ فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ |
Diyanet Meali: | (Allah), … emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri emrinize verendir. |
16:14 | وَتَرَى الْفُلْكَ مَوَاخِرَ فِيهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ |
Diyanet Meali: | Gemilerin orada suyu yara yara gittiğini görürsün. (Bütün bunlar) O’nun lütfundan nasip aramanız içindir. |
17:66 | رَبُّكُمُ الَّذِي يُزْجِي لَكُمُ الْفُلْكَ فِي الْبَحْرِ لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ |
Diyanet Meali: | Rabbiniz, lütfundan nasip arayasınız diye sizin için denizde gemiler yürütendir. |
22:65 | أَلَمْ تَرَ أَنَّ اللَّهَ سَخَّرَ لَكُمْ مَا فِي الْأَرْضِ وَالْفُلْكَ تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِأَمْرِهِ |
Diyanet Meali: | Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyarınca denizde akıp gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermiştir. |
23:22 | وَعَلَيْهَا وَعَلَى الْفُلْكِ تُحْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Onların üzerinde ve gemilerde taşınırsınız. * |
23:27 | فَأَوْحَيْنَا إِلَيْهِ أَنِ اصْنَعِ الْفُلْكَ بِأَعْيُنِنَا وَوَحْيِنَا |
Diyanet Meali: | Bunun üzerine Nûh’a, “Bizim gözetimimiz altında ve vahyimize göre o gemiyi yap” diye vahyettik. |
23:28 | فَإِذَا اسْتَوَيْتَ أَنْتَ وَمَنْ مَعَكَ عَلَى الْفُلْكِ فَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ |
Diyanet Meali: | Sen ve beraberindeki kimseler, gemiye bindiğiniz zaman: “Allah’a hamd olsun” de. |
26:119 | فَأَنْجَيْنَاهُ وَمَنْ مَعَهُ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ |
Diyanet Meali: | Derken biz onu ve beraberindekileri dolu geminin içinde (taşıyıp) kurtardık. * |
29:65 | فَإِذَا رَكِبُوا فِي الْفُلْكِ دَعَوُا اللَّهَ مُخْلِصِينَ لَهُ الدِّينَ |
Diyanet Meali: | Gemiye bindikleri zaman dini Allah’a has kılarak O’na dua ederler. |
30:46 | وَلِتَجْرِيَ الْفُلْكُ بِأَمْرِهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | (O, bunu), emriyle gemilerin yol alması, O’nun lütfundan rızkınızı aramanız ve şükretmeniz için (yapar). |
31:31 | أَلَمْ تَرَ أَنَّ الْفُلْكَ تَجْرِي فِي الْبَحْرِ بِنِعْمَتِ اللَّهِ لِيُرِيَكُمْ مِنْ آيَاتِهِ |
Diyanet Meali: | Görmedin mi ki, gemiler Allah’ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir. Allah, bunu âyetlerinden bir kısmını size göstermek için yapmaktadır. |
35:12 | وَتَرَى الْفُلْكَ فِيهِ مَوَاخِرَ لِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهِ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ |
Diyanet Meali: | Allah’ın lütfundan istemeniz ve şükretmeniz için gemilerin orada suyu yara yara gittiğini görürsün. |
36:41 | وَآيَةٌ لَهُمْ أَنَّا حَمَلْنَا ذُرِّيَّتَهُمْ فِي الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ |
Diyanet Meali: | Onların soylarını dolu gemide taşımamız da onlar için bir delildir. * |
37:140 | إِذْ أَبَقَ إِلَى الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ |
Diyanet Meali: | Hani o kaçıp yüklü gemiye binmişti. * |
40:80 | وَلِتَبْلُغُوا عَلَيْهَا حَاجَةً فِي صُدُورِكُمْ وَعَلَيْهَا وَعَلَى الْفُلْكِ تُحْمَلُونَ |
Diyanet Meali: | Gönüllerinizdeki ihtiyaçlara kendileri üzerinden ulaşasınız diye (onları yaratmıştır). Onlarla ve gemilerle taşınırsınız. |
43:12 | وَجَعَلَ لَكُمْ مِنَ الْفُلْكِ وَالْأَنْعَامِ مَا تَرْكَبُونَ |
Diyanet Meali: | Sizin için bindiğiniz gemileri ve hayvanları yaratandır. |
45:12 | اللَّهُ الَّذِي سَخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِيَ الْفُلْكُ فِيهِ بِأَمْرِهِ |
Diyanet Meali: | Allah, içinde gemilerin, emriyle akıp gitmesi için denizi sizin hizmetinize verendir. |
فَلَكٌ : İsim.
21:33 | كُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ |
Diyanet Meali: | Her biri bir yörüngede yüzmektedirler. |
36:40 | وَلَا اللَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِ وَكُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ |
Diyanet Meali: | (Ne güneş aya yetişebilir), ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzmektedir. |