ب ر ح

KÖK HARFLER:  ب ر ح

ANLAM: 

بَرِحَ : Müfarakat etmek, ayrılmak. 

مَا بَرِحَ – لَا يَبْرَحُ : Nakıs fiil olup, manası “devam etmek, ayrılmamak”tır. İstimrara delâlet eder.

AÇIKLAMA:

بَرَاح : İçinde ne bir binanın ne de bir ağacın bulunduğu açık ve geniş yer. Bazen bundaki “açıklık” anlamı göz önünde bulundur ve “Şunu hiçbir şeyin öğretemeyeceği kadar açıkça yaptı” anlamında فَعَلَ كَذَا بَرَاحًا denir.

بَرِحَ الْخَفَاء : İş ya da durum ortaya çıktı veya aşikar oldu. Bu kullanımda sanki “onun görülebilecek bir بَرَاح’a geldiği” söylenmek istenir. Yani sanki görülen bir yere geldi anlamına gelir.

بَرَاحُ الدَّارِ : Bu ifade, evin (veya ülkenin, şehrin) apaçık görünecek yerde olmasını anlatır.

بَرِحَ : Açık (بَرَاح) olan bir yerde yürüyüp gitti. Şiddetli rüzgâra بَارِح denmesi buradan gelir. Ayrıca بَارِح kelimesi, geyik ve kuşlarla ilgili de kullanılır. Fakat بَارِح kelimesinin kullanımı yalnızca “Okçunun veya atıcının atış yapabileceği taraftan, atış yapmasının mümkün olmadığı tarafa geçen, bundan dolayı da uğursuz sayılan ava” tahsis edilmiştir. Çoğulu بَوَارِحٌ şeklinde gelir. سَانِح kelimesinin kullanımı ise yalnızca, “Okçunun veya atıcının atış yapmasının mümkün olduğu tarafa yönelen, bundan dolayı da uğurlu sayılan ava” tahsis edilmiştir.

بَارِحَة : Geçen gece.

بَرِحَ : Açık (بَرَاح) olan bir yerde sabit kaldı ya da sebat etti. Yüce Allah’ın şu sözünde bu anlam kastedilmiştir: لاَ أَبْرَحُ durmayacağım (18/60). Kullanım olarak “hala… yapmaya devam ettim” anlamına gelen لاَ أَزَالُ sözünde olduğu gibi, olumluluk anlamına tahsis edilmiştir. Çünkü بَرِحَ ve زَالَ fiilleri olumsuzluk anlamı taşırlar. لاَ lafzı da olumsuzluk anlamı verir. Böylece iki olumsuzluğun birleşmesinden olumlu bir anlam ortaya çıkar. Bu anlamda Yüce Allah şöyle buyurmuştur: لَن نَبْرَحَ عَلَيْهِ عَاكِفِينَ Buzağıya ibadet etmeye devam edip durmaktan asla ayrılmayız (20/91); لَا أَبْرَحُ حَتَّىٰ أَبْلُغَ مَجْمَعَ الْبَحْرَيْنِ İki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durmayacağım (18/60).

بَارِح kelimesinde “uğursuz sayma” anlamı olduğu düşünülmüş ve bundan تَبْرِيح ve تَبَارِيح kullanımları türemiştir. Şöyle denmiştir: بَرَّحَ بِيَ اْلأَمْرُ Bu iş ya da olay, beni ciddi bir şekilde etkiledi, bana müteessir etti, beni üzdü veya bezdirdi.

وبَرَّحَ بِي فُلاَنٌ فِي التََّقَاضِي : Falan kişi borcu benden eziyet, sıkıntı ve meşakkat vererek, ısrarla istedi.

ضَرَبَهُ ضَرْبًا مُبَرِّحًا : Ona acıtacak şekilde ya da şiddetle vurdu.

جَاءَ فُلاَنٌ بِالْبَرَحِ : Falan kişi bir güçlük, dert veya sıkıntı, şer, kötülük getirdi.

Okçu veya atıcı hedefi vuramadığında ona beddua olarak بَرْحَى (Yazıklar olsun sana) denir. Vurduğu zaman da iyi dua olarak مَرْحَى denir. 

لَقِيتُ مِنْهُ الْبَرَحِينَ وَاْلبُرَحَاءِ : Ondan güçlükler, dertler veya sıkıntılar gördüm.

بُرَحَاءُ الْحُمَّى : Hummanın şiddeti, sertliği.

DİĞER BAZI TÜREVLER:

بَرِحَ (geniş zaman يَبْرَحُ mastar isim بَرْحٌ): Ayrıldı. Eşanlamlısı: زَال 

مَا بَرِحَ-لَا يَبْرَحُ : Nakıs fiil olup, manası “devam etmek, ayrılmamak”tır. İstimrara delâlet eder.

مَا بَرِحَ مَكَانَهُ وَمِنْ مَكَانِهِ : Yerinden ayrılmadı.

لَا اَبْرَحُ اَفْعَلُ ذٰلِكَ : Durmayacağım veya onu yapmaya devam edeceğim.

اَلْبَارِحَةُ : Önceki ya da dün gece; evvelki gece.

رَاَيْتُهُ الْبَارِحَةَ : Onu dün gece gördüm.

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.

TürAdetAnlamÖrnek ÂyetAçıklama
بَرِحَfiil-I3مَا بَرِحَ : Devam etti, yapıp durdu.12/80Yarı câmid mâzi ve muzâri fiil, nâkıs fiil
Toplam:3

BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Kök Harflerinin Yer Değişimi

Benzer Manada Kelimeler

  • بَرِحَ (a)
    • هَجَرَ > bak: ه ج ر
    • بَارَحَ > bu kök
  • بَرِحَ (b)
  • بَرَّحَ
  • بَارَحَ
  • بَارِحَةٌ

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

Berâh بَرَاح Zail olmak. Ayrılma. Açık, işlenmemiş yer, arazi.
Bâriha بَارِحَة Dünkü gece, evvelki günün gecesi. Dünkü gün. Dün.

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

بَرِحَ : Fiil-I (Yarı câmid mâzi ve muzâri fiil, nâkıs fiil).

12:80 فَلَنْ أَبْرَحَ الْأَرْضَ حَتَّىٰ يَأْذَنَ لِي أَبِي أَوْ يَحْكُمَ اللَّهُ لِي
Diyanet Meali: Artık babam bana izin verinceye veya Allah, hakkımda hükmedinceye kadar buradan asla ayrılmayacağım.
18:60 لَا أَبْرَحُ حَتَّىٰ أَبْلُغَ مَجْمَعَ الْبَحْرَيْنِ أَوْ أَمْضِيَ حُقُبًا
Diyanet Meali: “İki denizin birleştiği yere varıncaya kadar durmayacağım, ya da uzun zaman gideceğim.”
20:91 قَالُوا لَنْ نَبْرَحَ عَلَيْهِ عَاكِفِينَ حَتَّىٰ يَرْجِعَ إِلَيْنَا مُوسَىٰ
Diyanet Meali: Onlar da, “Mûsâ bize dönünceye kadar buzağıya ibadet etmeye devam edeceğiz” dediler.*