ب ع د

KÖK HARFLER:  ب ع د

ANLAM: 

بَعُدَ – بَعِدَ : Mesafeli ve uzak olmak. Uzağa gitmek, kendini geri çekmek. Yabancılaşmak, uzaklaşmak. Araya mesafe koymak. Yok olmak. Ölmek.

AÇIKLAMA:

بُعْدٌ : “Yakın olmak, yakınlaşmak, yakınlık” anlamlarında kullanılan قُرْبٌ kelimesinin zıddıdır. “Uzak olmak, uzaklaşmak, uzaklık” anlamlarına gelir. Bu ikisinin de belirli bir sınırı yoktur. Kullanılırlarken yalnızca bir yerin başka bir yere göre olan durumu esas alınır.

Daha çok duyunun alanına giren konularda kullanılır. Ayrıca Yüce Allah’ın şu sözünde olduğu gibi, aklın alanına giren konularda da kullanılır: ضَلُّوا ضَلاَلاً بَعِيداً Uzak (derin) bir sapıklık içine düştüler (4/167) أُولَئِكَ يُنَادَوْنَ مِنْ مَكَانٍ بَعِيدٍ Ve onlara uzak bir yerden seslenilir (41/44).

“Uzak idi ya da uzak hale geldi, uzaklaştı” anlamında بَعُدَ fiili kullanılır. Bu fiilin ism-i faili بَعيِدٌ şeklinde gelir. وَمَا هِيَ مِنَ الظَّالِمِينَ بِبَعِيدٍ O, zalimlerden uzak da değildir (11/83) âyetindeki بَعِيدٌ “uzak” demektir.

بَعِدَ : Öldü.

بُعْدٌ kelimesi daha çok “helak olmak” anlamında kullanılır. Mesela: بَعُدَتْ ثَمُودُ Semûd kavmi nasıl helak olduysa… (11/Hûd 95).

بَعْدٌ ve بُعْدٌ kelimeleri hem bu anlamda kullanılır, hem de قُرْبٌ kelimesinin zıddı olarak. 

Yüce Allah şöyle buyurmuştur: فَبُعْداً لِلْقَوْمِ الظَّالِمِينَ Zalim olan kavme yazıklar olsun (23/41); فَبُعْداً لِقَوْمٍ لاَ يُؤْمِنُونَ İman etmeyen bir kavme yazıklar olsun/uzak olsunlar (23/44).

Şu sözüne gelince: بَلِ الَّذِينَ لاَ يُؤْمِنُونَ بِاْلأَخِرَةِ فِي الْعَذَابِ وَالضَّلالِ الْبَعِيدِ Hayır; aslında âhirete inanmayanlar, uzak bir sapıklığın ve azabın pençesindedirler (34/8), yani “kendiliğinden hidayete dönülmesi zor olan bir sapıklık içindedirler”. Burada onlar, tutulan doğru yoldan çok fazla ya da tamamen uzaklaşmışlar ve oraya tekrar dönmesi umulmayan kimseye benzetilmişlerdir.

Şu sözüne gelince: وَمَا قَوْمُ لُوطٍ مِنْكُمْ بِبَعِيدٍ Halbuki, Lût kavmi sizden uzak da değildir (11/89), yani sapıklık bakımından onlara yakınsınız. Bundan dolayı onların başına gelen azabın size de gelmesi pek uzak değildir. 

بَعْدٌ (sonra) ise, قَبْلٌ (önce) kelimesinin karşıt olarak kullanılır. İnşallah قَبْلٌ maddesinde onun bütün türlerini detaylı olarak açıklayacağız.

DİĞER BAZI TÜREVLER:

بَعُدَ (geniş zaman يَبْعُدُ mastar isim بُعْدٌ) ve بَعِدَ (geniş zaman يَبْعَدُ mastar isim بَعْدٌ) ve اَبْعَدَ (geniş zaman يُبْعِدُ mastar isim اِبْعَادٌ): Anlamları: (1) Mesafeli ve uzaktı veya öyle oldu; (2) uzağa gitti ya da kendini geri çekti; (3) yabancılaştı veya uzaklaştı; (4) araya mesafe koydu; (5) o, yok oldu; (6) öldü.

اَبْعَدَهُ ile بَاعَدَهُ : Gitmesine neden oldu; kendini çekti; onu uzaklaştırdı, yabancılaştırdı veya soğuttu.

اَبْعَدَهُ اللّٰهُ : Allah onu kahretsin.

بَعِدَتْ : Yok olasın.

بُعْدٌ : Anlamları: (1) Mesafe veya uzaklık; (2) hüküm ve sağduyu. 

اِنَّهُ لَذُو بُعْدٍ : O akıllı bir adam. 

بُعْدًا لَهُ : Allah onu helak etsin (lanet; beddua).

بَعِيدٌ : Mesafeli; ırak; uzak; uzakta (bir yerin mesafesini ifade ederken, dişi, erkek, tekil, çift ve çoğul halleri benzer şekilde kullanılır). Ayrıca zamandaki uzaklığı da ifade eder.

قَوْلٌ بَعِيدٌ : Abartılı veya olağandışı söz.

اَمْرٌ بَعِيدٌ : Olağandışı bir mesele.

مُبْعَدُونَ (tekil hali مُبْعَدٌ ) : Uzakta tutulanlar.

بَعْدُ (zaman için kullanılan zarf niteliğinde isim) Anlamları: (1) Sonra veya sonrasında; (2) arka; (3) şimdi; (4) henüz; (5) şimdilik; (6) önce; (7) zamanla; ve ayrıca şu anlamlara da gelir; (8) olmasına rağmen, eşanlamlısı: مَعْ ve ayrıca; (9) zıt veya (10) karşıt ve (11) üstelik veya dahası. (Bununla: اِضَافَتْ birlikte kullanılır fakat bununla: اِضَافَتْ birlikte kullanılmazsa kesra, zamme veya fetha ile tenvin almıştır burada olduğu gibi: بَعْدٌ ve بَعْدًا ve مِنْ بَعْد ) ( zıt anlamlısı: قَبْلُ )