KÖK HARFLER: س ي ب
ANLAM:
سَابَ : (Su) akmak, bir şey boyunca gitmek, hareket etmek, koşmak, sürünmek. Acele ile yürümek, koşmak. Bir şeyi bırakmak, terk etmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
سَائِب : On batın dişi deve doğurup da, artık serbest bırakılıp, üzerine binilmeyen, tüyü kırkılmayan, sütü içilmeyen deve. Bunun, putlar için serbest bırakılıp, otlamaya salınıp, putların bulunduğu ma’bedlere hizmet eden kimselere verilerek, sütünden içilmeyen, sütü yalnız yolculara ve misafirlere ikram edilen hayvan olduğu da söylenmiştir. Yahut da bu, yavrusunun yavrusunu görüp de, serbest bırakılıp üzerine binilmeyen devedir.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
Tür | Adet | Anlam | Örnek | |
سَائِبَةٌ | isim | 1 | Serbest bırakılmış hayvan (Müennes) | 5/103 |
Toplam | 1 |
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Mahreci Benzeyen Kökler
Benzer Manada Kelimeler
- سَابَ
- سَائِبٌ
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Sâib | سَائِب | Bir yerle veya bir şeyle ilişiği ve alakası olmayan. |
Sâibe | سَائِبَة | Başı boş bırakılmış hayvan. Saime. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
سَائِبَةٌ : İsim. İsm-i Fâil. Müennes.
5:103 | مَا جَعَلَ اللَّهُ مِنْ بَحِيرَةٍ وَلَا سَائِبَةٍ وَلَا وَصِيلَةٍ وَلَا حَامٍ |
Diyanet Meali: | Allah, ne “Bahîre”, ne “Sâibe”, ne “Vasîle”, ne de “Hâm” diye bir şey meşru kılmamıştır. |