KÖK HARFLER: ح ف و
(ح ف ي – ح ف و)
ANLAM:
حَفِىَ : Yalın ayak yürümek, fazla yürümekten ayakları tahriş olmak; toynağı (bir at için kullanılır) aşınmak; birine fazlasıyla saygı ve nezaket ve alaka göstermek; birine hayırla ve ilgiyle yaklaşmak; biriyle bir araya geldiğinde çok mutlu olmak; durumuna dair çok fazla sormak.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
حَفِىَ (geniş zamanlı يَحْفَى mastar ismi حَفًا): Yalın ayak yürüdü; fazla yürümekten ayakları tahriş oldu; toynağı (bir at için kullanılır) aşındı; ona fazlasıyla saygı ve nezaket ve alaka gösterdi; ona hayırla ve ilgiyle yaklaştı; onunla bir araya geldiğinde çok mutlu oldu; durumuna dair çok fazla sordu.
حَفِىَ عَنْهُ : Onunla ilgili çok şey sordu ve böyle yaparak alışılagelmiş sınırları aştı.
حَفَا بِهِ veya حَفَا عَنْهُ : Onu onurlandırdı; onu reddetti ya da ona vermeyi reddetti.
اَحْفَاهُ : Onu yalınayak bıraktı; ayaklarını yara bere içinde bıraktı; o şeyi tekrar etti; ona ısrarla o soruyu sordu. Israr etti.
حَفِىٌّ : Biriyle bir araya gelindiğinde fazlasıyla saygı ve ilgi göstermek ve mutlu olmak; başka birinin durumuyla ilgili çok fazla soru sormak veya soruşturmak; sormada son hadde gitmek; bilgi alma hususunda çok istekli. Çok soran, durumunu öğrenmek için çokça sual eden. Çok ikram edici, fazla yardım yapan, çok lütufkar.
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek |
أَحْفٰي | fiil-IV | 1 | Israr etmek, ısrarda şiddet göstermek. | 47/37 |
حَفِيٌّ | isim | 2 | Çok ikram edici, fazla yardım yapan, çok lütufkar. Çok soran, durumunu öğrenmek için çokça sual eden. | 7/187 |
| Toplam | 3 |
|
|
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Hafî | حٓفِيّ | 1: Çok ikram eden, insanı güler yüzle karşılayan. 2: Yalın ayak yürüyen veya koşan. | Hafiyyen |
Hâfiyen | حَافِيًا | İkram ederek. Yalınayak olarak. |
|
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
أَحْفٰي : Fiil-IV.
47:37 | إِنْ يَسْأَلْكُمُوهَا فَيُحْفِكُمْ تَبْخَلُوا وَيُخْرِجْ أَضْغَانَكُمْ |
Diyanet Meali: | Eğer onları sizden isteyip de sizi zorlasaydı, cimrilik ederdiniz, O da kinlerinizi ortaya çıkarırdı. * |
حَفِيٌّ : İsim.
7:187 | يَسْأَلُونَكَ كَأَنَّكَ حَفِيٌّ عَنْهَا قُلْ إِنَّمَا عِلْمُهَا عِنْدَ اللَّهِ |
Diyanet Meali: | Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi sadece Allah katındadır. |
19:47 | قَالَ سَلَامٌ عَلَيْكَ سَأَسْتَغْفِرُ لَكَ رَبِّي إِنَّهُ كَانَ بِي حَفِيًّا |
Diyanet Meali: | İbrahim, şöyle dedi: “Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O, beni nimetleriyle kuşatmıştır.” * |