KÖK HARFLER: د ل و
ANLAM:
دَلَا : Kovayı kuyuya sarkıtmak; kovayı kuyudan yukarıya çekmek, çekip çıkarmak. Birisine nazik bir biçimde davranmak. Bir şeyin başka bir şeyin yakınına gelmesini sağlamak, getirmek, çekmek.
AÇIKLAMA:
xx
DİĞER BAZI TÜREVLER:
دَلَا (geniş zaman يَدْلُو mastar isim دَلْوٌ):
دَلَا الدَّلْوَ : Kovayı kuyuya sarkıttı; kovayı kuyudan yukarıya çekti ya da çekip çıkardı.
دَلَا حَاجَتَهُ : İsteğinin gayesini aradı.
دَلَوْتُهُ : Ona nazik bir biçimde davrandım.
دَلَّى الشَّىْءَ : O şeyin başka bir şeyin yakınına gelmesini sağladı ya da getirdi ya da çekti.
دَلَّى رِجْلَيْهِ مِنَ السَّرِيرِ : Bacaklarını koltuktan sarkıttı.
فَدَلّٰهُمَا بِغُرُورٍ : Böylece onları aldatarak düşmelerini sağladı ya da onları aldatarak itaatsiz olmalarına neden oldu, onları aldatmak veya kandırmak suretiyle itaatsizliğe cesaretlendirdi; esasen فَدَلّٰهُمَا hırslarını harekete geçirerek onları aldattı; bilgileri olmaksızın onları arzuladığı şeye düşürdü ve kayba maruz kıldı, manasına gelmektedir (7:22).
اَدْلَى الدَّلْوَ : Kovayı kuyuya sarkıttı.
اَدْلَى بِمَالِهِ اِلَيْهِ : Malını ona önerdi.
دَلْوٌ : Anlamları (1) Bir kova; bir kişinin sayesinde kuyudan su çektiği belirli bir kap; (2) sıcak bir demir ile develerin üzerine vurulan belirli bir işaret; (3) felaket, badire veya fesat.
جَاءَ فُلَانٌ بِدَلْوٍ : Falanca biri felaket getirdi.
تَدَلَّى : O şey düşürülmüş ya da alçaltılmıştı.
تَدَلَّى بِالشَّرِّ : Birinin üzerine kötülükle üşüştü.
تَدَلَّى : Yaklaştı ya da yakına geldi; mütevaziydi, alçakgönüllüydü veya itaatkardi ya da o hale geldi; mütevazi, alçakgönüllü ya da itaatkar oldu.
ثُمَّ دَنَا فتَدَلَّى : Sonra yaklaştı ve iyice sarktı (53:8).
KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ:
Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.
| Tür | Adet | Anlam | Örnek | Açıklama |
دَلَّى | fiil-II | 1 | Tama’a sevk etti, umdurdu. | 7/22 | Aslı دَلَّلَ olabilir. |
أَدْلَى | fiil-IV | 2 | Rüşvet verdi, peşkeş çekti. اَدْلَى الدَّلْوَ : Kovayı kuyuya sarkıttı. | 12/19 |
|
تَدَلَّى | fiil-V | 1 | Yukarıdan aşağıya düştü, sarktı, yaklaştı. | 53/8 |
|
دَلْوٌ | isim | 1 | Kova | 12/19 |
|
| Toplam | 5 |
|
|
|
AÇIKLAMA:
دَلَّى fiilinin aslının, دَلَّلَ olması da caizdir. O takdirde üç ل ‘dan biri و ‘a ibdal edilmiş olur. “Yakışmayacak işe tevessül etmek, cür’et vermek” manasına gelir.
BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR:
Kök Harflerinin Yer Değişimi
Benzer Manada Kelimeler
Zıt Manada Kelimeler
TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER:
Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelere günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.
Delv | دَلْو | Kova. Su koyulan ve kuyudan su çekilen bakraç. |
Delve | دَلْوَة | Kova burcu. |
ÂYETLER:
DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.
دَلَّى : Fiil-II.
7:22 | فَدَلَّاهُمَا بِغُرُورٍ فَلَمَّا ذَاقَا الشَّجَرَةَ بَدَتْ لَهُمَا سَوْآتُهُمَا |
Diyanet Meali: | Bu sûretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. |
أَدْلَى : Fiil-IV.
2:188 | وَلَا تَأْكُلُوا أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ وَتُدْلُوا بِهَا إِلَى الْحُكَّامِ |
Diyanet Meali: | Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. Onları hâkimlere (rüşvet olarak) vermeyin. |
12:19 | وَجَاءَتْ سَيَّارَةٌ فَأَرْسَلُوا وَارِدَهُمْ فَأَدْلَىٰ دَلْوَهُ |
Diyanet Meali: | Bir kervan gelmiş, sucularını suya göndermişlerdi. Sucu kovasını kuyuya saldı. |
تَدَلَّى : Fiil-V.
53:8 | ثُمَّ دَنَا فَتَدَلَّىٰ |
Diyanet Meali: | Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu.* |
دَلْوٌ : İsim.
12:19 | وَجَاءَتْ سَيَّارَةٌ فَأَرْسَلُوا وَارِدَهُمْ فَأَدْلَىٰ دَلْوَهُ |
Diyanet Meali: | Bir kervan gelmiş, sucularını suya göndermişlerdi. Sucu kovasını kuyuya saldı. |