م و ت

KÖK HARFLER: م و ت

ANLAM: 

مَاتَ : Ölmek. (Toprak) ziraattan ve mukimlerinden yoksun hale gelmek. Akli melekelerinden yoksun hale gelmek ya da manen ölü hale gelmek. 

AÇIKLAMA:

xx

DİĞER BAZI TÜREVLER:

xx

KUR’ÂN’DA GEÇEN TÜREVLERİ: 

Aşağıdaki tabloda Kur’ân’da geçen ve bu kökten gelen kelime türevleri, bunların gramatik adlandırılışları, Kur’ân’da kaç kere geçmiş olduğu belirtilmiş ve örnek bir ayet için, sûre/âyet numarası verilmiştir.


TürAdetAnlamÖrnekAçıklama
مَاتَfiil-I39Öldü 9/84
أَمَاتَfiil-IV21Öldürdü40/11
مَوْتٌisim50Ölüm2/180
مَوْتَةٌisim3Ölüm (Bir defalık ölüş )44/56
مَيْتٌisim5Ölü25/49
مَيِّتٌisim38Ölü39/30Çoğul: مَوْتٰى-اَمْوَاتٌ
مَمَاتٌisim3Ölüm17/75
مَيْتَةٌisim6Murdar hayvan (Kesilmeksizin ölen hayvan)6/139

Toplam165


BENZERLİKLER VE FARKLILIKLAR: 

Benzer Manada Kelimeler

Zıt Manada Kelimeler

TÜRKÇEYE GEÇEN KELİMELER: 

Aşağıdaki tabloda bu kökten Türkçeye geçmiş olan kelimeler, bunların Arapça yazılışları, Türkçe anlamları verilmiştir. Bu kelimelerin bazılarına günümüz Türkçesinde pek rastlanmaz. Daha çok Osmanlıca metinlerde görülmektedir.

MevtمَوْتÖlüm. Ahirete göç.
MeytمَيْتÖlü.
MeyteمَيْتَةHayvan leşi.
MevtâمَوْتَىÖlüler. Ölmüşler. Cenazeler.
MevâtمَوَاتSürülmemiş topraklar.
MemâtمَمَاتÖlüm. Ahirete göç etmek. Hayat-memât
MeyyitمَيِّتÖlü. Cansız. Ölmüş.Çoğulu: Emvât
İmâteإِمَاتَةÖldürme, yok etme.
Mümîtمُمِيتİmate eden, öldürücü, öldüren.
TemevvütتَمَوُّتBir organın çürüyüp ölü haline geçmesi.
TemâvütتَمَاوُتKendini ölmüş gibi gösterme.
Mat (Şah-mat)مَاتَSatranç oyununda taraflardan birinin yenilgisi.
Lâyemûtلا يَمُوت Ölümsüz, ölmez.

Mat kelimesi, Batı dillerine satranç terimi olarak Arapçadan geçmiştir. Bu kelime, “öldü” anlamına gelen mâte (مَاتَ) fiilinden türetilmiştir.

Lâyemût ifadesi, “ölmez, ölümsüz” anlamına gelen lâ yemût (لا يَمُوت ) deyiminden gelmektedir. “Ölür” anlamına gelen yemût (يموت) kelimesi, olumsuzluk eki olan (لا) ile birleşmiştir (Nişanyan Sözlük) 

ÂYETLER:

DİKKAT! İncelediğimiz kökten gelen kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’deki yerlerinde, yakın çevresindeki kelimelerle ilişkilerini gösterecek şekilde listeliyoruz. Uzun ayetlerin sadece bir bölümünü ele aldık. Bazı ayetlerin sadece bir kısmını gördüğümüz için, ayetler hakkında yanlış bir hüküm verilmemesi gerekir. Tamamını ele aldığımız ayetlerin meallerinin sonuna bir yıldız (*) işareti konmuştur.

مَاتَ : Fiil-I.

2:132فَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:“Siz de ancak müslümanlar olarak ölün.”
2:161إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَمَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ أُولَٰئِكَ عَلَيْهِمْ لَعْنَةُ اللَّهِ
Diyanet Meali:Fakat âyetlerimizi inkâr etmiş ve kâfir olarak ölmüşlere gelince, işte Allah’ın … lâneti onların üstünedir.
2:217وَمَنْ يَرْتَدِدْ مِنْكُمْ عَنْ دِينِهِ فَيَمُتْ وَهُوَ كَافِرٌ فَأُولَٰئِكَ حَبِطَتْ أَعْمَالُهُمْ
Diyanet Meali:Sizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, öylelerin bütün yapıp ettikleri (dünyada da, ahirette de) boşa gitmiştir.
2:243فَقَالَ لَهُمُ اللَّهُ مُوتُوا ثُمَّ أَحْيَاهُمْ
Diyanet Meali:Allah, onlara “ölün” dedi, sonra da onları diriltti.
3:91إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَمَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْ أَحَدِهِمْ مِلْءُ الْأَرْضِ ذَهَبًا وَلَوِ افْتَدَىٰ بِهِ
Diyanet Meali:Şüphesiz inkâr edip kâfir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile bu, hiçbirisinden asla kabul edilmeyecektir.
3:102اتَّقُوا اللَّهَ حَقَّ تُقَاتِهِ وَلَا تَمُوتُنَّ إِلَّا وَأَنْتُمْ مُسْلِمُونَ
Diyanet Meali:Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak müslümanlar olarak ölün.
3:119قُلْ مُوتُوا بِغَيْظِكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Diyanet Meali:De ki: “Öfkenizden ölün!” Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir.
3:144أَفَإِنْ مَاتَ أَوْ قُتِلَ انْقَلَبْتُمْ عَلَىٰ أَعْقَابِكُمْ
Diyanet Meali:Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz?
3:145وَمَا كَانَ لِنَفْسٍ أَنْ تَمُوتَ إِلَّا بِإِذْنِ اللَّهِ كِتَابًا مُؤَجَّلًا
Diyanet Meali:Hiçbir kimse Allah’ın izni olmadan ölmez. Ölüm belirli bir süreye göre yazılmıştır.
3:156لَوْ كَانُوا عِنْدَنَا مَا مَاتُوا وَمَا قُتِلُوا
Diyanet Meali:“Onlar bizim yanımızda olsalardı, ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi.”
3:157وَلَئِنْ قُتِلْتُمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَوْ مُتُّمْ لَمَغْفِرَةٌ مِنَ اللَّهِ وَرَحْمَةٌ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ
Diyanet Meali:Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah’ın bağışlaması ve rahmeti onların topladıkları (dünyalıkları)ndan daha hayırlıdır. *
3:158وَلَئِنْ مُتُّمْ أَوْ قُتِلْتُمْ لَإِلَى اللَّهِ تُحْشَرُونَ
Diyanet Meali:Andolsun, ölseniz de öldürülseniz de, Allah’ın huzurunda toplanacaksınız. *
4:18وَلَا الَّذِينَ يَمُوتُونَ وَهُمْ كُفَّارٌ أُولَٰئِكَ أَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
Diyanet Meali:(Yoksa makbul tövbe), … kâfir olarak ölenlerinki değildir. Bunlar için ahirette elem dolu bir azap hazırlamışızdır.
7:25قَالَ فِيهَا تَحْيَوْنَ وَفِيهَا تَمُوتُونَ وَمِنْهَا تُخْرَجُونَ
Diyanet Meali:Allah, dedi ki: “Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan (mahşere) çıkarılacaksınız.” *
9:84وَلَا تُصَلِّ عَلَىٰ أَحَدٍ مِنْهُمْ مَاتَ أَبَدًا وَلَا تَقُمْ عَلَىٰ قَبْرِهِ
Diyanet Meali:Onlardan ölen hiçbirine asla namaz kılma ve kabrinin başında durma.
9:84إِنَّهُمْ كَفَرُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَمَاتُوا وَهُمْ فَاسِقُونَ
Diyanet Meali:Çünkü onlar Allah’ı ve Resûlünü inkâr ettiler ve fasık olarak öldüler.
9:125فَزَادَتْهُمْ رِجْسًا إِلَىٰ رِجْسِهِمْ وَمَاتُوا وَهُمْ كَافِرُونَ
Diyanet Meali:(Kalplerinde hastalık olanların ise), pisliklerine pislik katmış (küfürlerini artırmış), böylece kâfir olarak ölüp gitmişlerdir.
16:38وَأَقْسَمُوا بِاللَّهِ جَهْدَ أَيْمَانِهِمْ لَا يَبْعَثُ اللَّهُ مَنْ يَمُوتُ
Diyanet Meali:Onlar, “Allah, ölen bir kimseyi diriltmez” diye var güçleriyle Allah’a yemin ettiler.
19:15وَسَلَامٌ عَلَيْهِ يَوْمَ وُلِدَ وَيَوْمَ يَمُوتُ وَيَوْمَ يُبْعَثُ حَيًّا
Diyanet Meali:Doğduğu gün, öleceği gün ve diriltileceği gün ona selâm olsun! *
19:23قَالَتْ يَا لَيْتَنِي مِتُّ قَبْلَ هَٰذَا وَكُنْتُ نَسْيًا مَنْسِيًّا
Diyanet Meali:“Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!” dedi.
19:33وَالسَّلَامُ عَلَيَّ يَوْمَ وُلِدْتُ وَيَوْمَ أَمُوتُ وَيَوْمَ أُبْعَثُ حَيًّا
Diyanet Meali:“Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir).” *
19:66وَيَقُولُ الْإِنْسَانُ أَإِذَا مَا مِتُّ لَسَوْفَ أُخْرَجُ حَيًّا
Diyanet Meali:İnsan, “Öldüğümde gerçekten diri olarak (topraktan) çıkarılacak mıyım?” der. *
20:74إِنَّهُ مَنْ يَأْتِ رَبَّهُ مُجْرِمًا فَإِنَّ لَهُ جَهَنَّمَ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَىٰ
Diyanet Meali:Şüphesiz, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa, kesinlikle ona cehennem vardır. Orada ne ölür, ne de (güzel bir hayat) yaşar. *
21:34وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِنْ قَبْلِكَ الْخُلْدَ أَفَإِنْ مِتَّ فَهُمُ الْخَالِدُونَ
Diyanet Meali:Biz, senden önce de hiçbir beşere ölümsüzlük vermedik. Şimdi sen ölürsen, onlar ebedî mi kalacaklar? *
22:58وَالَّذِينَ هَاجَرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ قُتِلُوا أَوْ مَاتُوا لَيَرْزُقَنَّهُمُ اللَّهُ رِزْقًا حَسَنًا
Diyanet Meali:Allah yolunda hicret edip de sonra öldürülmüş veya ölmüş olanlara gelince, Allah onlara muhakkak güzel bir rızık verecektir.
23:35أَيَعِدُكُمْ أَنَّكُمْ إِذَا مِتُّمْ وَكُنْتُمْ تُرَابًا وَعِظَامًا أَنَّكُمْ مُخْرَجُونَ
Diyanet Meali:“O, öldüğünüz, toprak ve kemik hâline geldiğiniz zaman sizin tekrar mutlaka (diriltilip) çıkarılacağınızı mı vaad ediyor?” *
23:37إِنْ هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا نَحْنُ بِمَبْعُوثِينَ
Diyanet Meali:“Hayat, bu dünya hayatından ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Biz tekrar diriltilecek değiliz.” *
23:82قَالُوا أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
Diyanet Meali:Dediler ki: “Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı tekrar diriltileceğiz?” *
25:58وَتَوَكَّلْ عَلَى الْحَيِّ الَّذِي لَا يَمُوتُ وَسَبِّحْ بِحَمْدِهِ
Diyanet Meali:Sen, o ölümsüz ve daima diri olana (Allah’a) tevekkül et. O’nu her türlü övgüyle yücelterek tesbih et.
31:34وَمَا تَدْرِي نَفْسٌ بِأَيِّ أَرْضٍ تَمُوتُ
Diyanet Meali:Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez.
35:36لَا يُقْضَىٰ عَلَيْهِمْ فَيَمُوتُوا وَلَا يُخَفَّفُ عَنْهُمْ مِنْ عَذَابِهَا
Diyanet Meali:Öldürülmezler ki ölsünler. Kendilerinden cehennem azabı da hafifletilmez.
37:16أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
Diyanet Meali:“Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi tekrar diriltileceğiz?” *
37:53أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَدِينُونَ
Diyanet Meali:“Gerçekten biz, ölüp bir toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi hesaba çekileceğiz?” *
39:42اللَّهُ يَتَوَفَّى الْأَنْفُسَ حِينَ مَوْتِهَا وَالَّتِي لَمْ تَمُتْ فِي مَنَامِهَا
Diyanet Meali:Allah, (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır.
45:24وَقَالُوا مَا هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا
Diyanet Meali:Dediler ki: “Dünya hayatımızdan başka hayat yoktur. Ölürüz ve yaşarız.”
47:34إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا وَصَدُّوا عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ ثُمَّ مَاتُوا وَهُمْ كُفَّارٌ فَلَنْ يَغْفِرَ اللَّهُ لَهُمْ
Diyanet Meali:İnkâr eden, Allah yolundan alıkoyan, sonra da inkârcılar olarak ölenler var ya, Allah onları asla bağışlamayacaktır. *
50:3أَإِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا ذَٰلِكَ رَجْعٌ بَعِيدٌ
Diyanet Meali:“Öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (dirilecekmişiz)? Bu, akla uzak (imkânsız) bir dönüştür!” *
56:47وَكَانُوا يَقُولُونَ أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَإِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
Diyanet Meali:Diyorlardı ki: “Biz öldükten, toprak ve kemik yığını hâline geldikten sonra mı, biz mi bir daha diriltilecekmişiz?” *
87:13ثُمَّ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَىٰ
Diyanet Meali:Sonra orada ne ölür (kurtulur), ne de (rahat bir hayat) yaşar. *

أَمَاتَ : Fiil-IV.

2:28كَيْفَ تَكْفُرُونَ بِاللَّهِ وَكُنْتُمْ أَمْوَاتًا فَأَحْيَاكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ
Diyanet Meali:Siz cansız (henüz yok) iken sizi dirilten (dünyaya getiren) Allah’ı nasıl inkâr ediyorsunuz? Sonra sizleri öldürecek, sonra yine diriltecektir.
2:258إِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّيَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ
Diyanet Meali:Hani İbrahim, “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” demişti.
2:258رَبِّيَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ قَالَ أَنَا أُحْيِي وَأُمِيتُ
Diyanet Meali:(Hani İbrahim), “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” (demişti); o da, “Ben de diriltir, öldürürüm” demişti.
2:259فَأَمَاتَهُ اللَّهُ مِائَةَ عَامٍ ثُمَّ بَعَثَهُ
Diyanet Meali:Bunun üzerine, Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti…
3:156وَاللَّهُ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
Diyanet Meali:Allah, yaşatır ve öldürür. Allah, yaptıklarınızı görmektedir.
7:158الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed! De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben), yer ve göklerin hükümranlığı kendisine ait olan (Allah’ın hepinize gönderdiği peygamberiyim). O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, diriltir ve öldürür.”
9:116إِنَّ اللَّهَ لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يُحْيِي وَيُمِيتُ
Diyanet Meali:Şüphesiz göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız Allah’ındır. O, diriltir ve öldürür.
10:56هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَ
Diyanet Meali:O, diriltir ve öldürür; ancak O’na döndürüleceksiniz. *
15:23وَإِنَّا لَنَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَنَحْنُ الْوَارِثُونَ
Diyanet Meali:Hiç şüphesiz biz diriltir, biz öldürürüz ve biz (her şeye gerçek) varisleriz. *
22:66وَهُوَ الَّذِي أَحْيَاكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ
Diyanet Meali:O, size hayat veren, sonra sizi öldürecek, daha sonra da diriltecek olandır.
23:80وَهُوَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ وَلَهُ اخْتِلَافُ اللَّيْلِ وَالنَّهَارِ
Diyanet Meali:O, diriltendir, öldürendir. Gece ile gündüzün birbirini takib etmesi de O’na aittir.
26:81وَالَّذِي يُمِيتُنِي ثُمَّ يُحْيِينِ
Diyanet Meali:“O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır.” *
30:40اللَّهُ الَّذِي خَلَقَكُمْ ثُمَّ رَزَقَكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يُحْيِيكُمْ
Diyanet Meali:Allah, sizi yaratan, sonra size rızık veren, sonra sizi öldürecek ve daha sonra da diriltecek olandır.
40:11قَالُوا رَبَّنَا أَمَتَّنَا اثْنَتَيْنِ وَأَحْيَيْتَنَا اثْنَتَيْنِ
Diyanet Meali:Onlar da şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi iki defa öldürdün, iki defa da dirilttin.”
40:68هُوَ الَّذِي يُحْيِي وَيُمِيتُ فَإِذَا قَضَىٰ أَمْرًا فَإِنَّمَا يَقُولُ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
Diyanet Meali:O, yaşatan ve öldürendir. Bir şeye karar verdiğinde, ona sadece “ol” der, o da oluverir. *
44:8لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ يُحْيِي وَيُمِيتُ رَبُّكُمْ وَرَبُّ آبَائِكُمُ الْأَوَّلِينَ
Diyanet Meali:O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Yaşatır, öldürür. O, sizin de Rabbiniz, önceki atalarınızın da Rabbidir. *
45:26قُلِ اللَّهُ يُحْيِيكُمْ ثُمَّ يُمِيتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ إِلَىٰ يَوْمِ الْقِيَامَةِ
Diyanet Meali:De ki: “Allah sizi yaşatıyor. Sonra sizi öldürecek, sonra da Kıyamet gününde sizi bir araya getirecek.”
50:43إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَإِلَيْنَا الْمَصِيرُ
Diyanet Meali:Şüphesiz biz diriltir ve öldürürüz. Dönüş de ancak bizedir. *
53:44وَأَنَّهُ هُوَ أَمَاتَ وَأَحْيَا
Diyanet Meali:Şüphesiz O, öldürür ve diriltir. *
57:2لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يُحْيِي وَيُمِيتُ
Diyanet Meali:Göklerin ve yerin hükümranlığı yalnızca O’nundur. Diriltir, öldürür.
80:21ثُمَّ أَمَاتَهُ فَأَقْبَرَهُ
Diyanet Meali:Sonra onu öldürdü ve kabre koydu. *

مَوْتٌ : İsim.

2:19يَجْعَلُونَ أَصَابِعَهُمْ فِي آذَانِهِمْ مِنَ الصَّوَاعِقِ حَذَرَ الْمَوْتِ
Diyanet Meali:Ölüm korkusuyla, yıldırım seslerinden parmaklarını kulaklarına tıkarlar.
2:56ثُمَّ بَعَثْنَاكُمْ مِنْ بَعْدِ مَوْتِكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
Diyanet Meali:Sonra, şükredesiniz diye ölümünüzün ardından sizi tekrar dirilttik. *
2:94فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Diyanet Meali:“Doğru söyleyenler iseniz haydi ölümü temenni edin!”
2:133أَمْ كُنْتُمْ شُهَدَاءَ إِذْ حَضَرَ يَعْقُوبَ الْمَوْتُ
Diyanet Meali:Yoksa Yakub can verirken sizler yanında mı idiniz?
2:164وَمَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ مَاءٍ فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا
Diyanet Meali:Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda…
2:180كُتِبَ عَلَيْكُمْ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ إِنْ تَرَكَ خَيْرًا الْوَصِيَّةُ لِلْوَالِدَيْنِ وَالْأَقْرَبِينَ
Diyanet Meali:Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır (mal) bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya vasiyette bulunması size farz kılındı.
2:243أَلَمْ تَرَ إِلَى الَّذِينَ خَرَجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَهُمْ أُلُوفٌ حَذَرَ الْمَوْتِ
Diyanet Meali:Binlerce kişi oldukları hâlde, ölüm korkusuyla yurtlarını terk edenleri görmedin mi?
2:259قَالَ أَنَّىٰ يُحْيِي هَٰذِهِ اللَّهُ بَعْدَ مَوْتِهَا
Diyanet Meali:O, “Allah, burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek (acaba)?” demişti.
3:143وَلَقَدْ كُنْتُمْ تَمَنَّوْنَ الْمَوْتَ مِنْ قَبْلِ أَنْ تَلْقَوْهُ
Diyanet Meali:Andolsun, siz ölümle karşılaşmadan önce onu temenni ediyordunuz. İ
3:168قُلْ فَادْرَءُوا عَنْ أَنْفُسِكُمُ الْمَوْتَ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Diyanet Meali:De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz kendinizden ölümü savın.”
3:185كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَإِنَّمَا تُوَفَّوْنَ أُجُورَكُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ
Diyanet Meali:Her canlı ölümü tadacaktır. Ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir.
4:15فَإِنْ شَهِدُوا فَأَمْسِكُوهُنَّ فِي الْبُيُوتِ حَتَّىٰ يَتَوَفَّاهُنَّ الْمَوْتُ
Diyanet Meali:Eğer onlar şahitlik ederlerse, o kadınları ölüm alıp götürünceye kadar kendilerini evlerde tutun (dışarı çıkarmayın).
4:18حَتَّىٰ إِذَا حَضَرَ أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ إِنِّي تُبْتُ الْآنَ
Diyanet Meali:Kendisine ölüm gelip çatınca, “İşte ben şimdi tövbe ettim” diyen kimse…
4:78أَيْنَمَا تَكُونُوا يُدْرِكْكُمُ الْمَوْتُ وَلَوْ كُنْتُمْ فِي بُرُوجٍ مُشَيَّدَةٍ
Diyanet Meali:Nerede olursanız olun,  sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır.
4:100وَمَنْ يَخْرُجْ مِنْ بَيْتِهِ مُهَاجِرًا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ يُدْرِكْهُ الْمَوْتُ فَقَدْ وَقَعَ أَجْرُهُ عَلَى اللَّهِ
Diyanet Meali:Kim Allah’a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükâfatı Allah’a düşer.
4:159وَإِنْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ إِلَّا لَيُؤْمِنَنَّ بِهِ قَبْلَ مَوْتِهِ
Diyanet Meali:Kitab ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce, ona (İsa’ya) iman edecek olmasın.
5:106شَهَادَةُ بَيْنِكُمْ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ حِينَ الْوَصِيَّةِ اثْنَانِ
Diyanet Meali:Birinizin ölümü yaklaştığı zaman, vasiyet sırasında aranızda şahitlik (edecek olanlar sizden adaletli) iki kişidir.
5:106إِنْ أَنْتُمْ ضَرَبْتُمْ فِي الْأَرْضِ فَأَصَابَتْكُمْ مُصِيبَةُ الْمَوْتِ
Diyanet Meali:Yahut; seferde olup da başınıza ölüm musibeti gelirse…
6:61حَتَّىٰ إِذَا جَاءَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ تَوَفَّتْهُ رُسُلُنَا وَهُمْ لَا يُفَرِّطُونَ
Diyanet Meali:Nihayet birinize ölüm geldiği vakit (görevli) elçilerimiz onun canını alır ve onlar görevlerinde asla kusur etmezler.
6:93وَلَوْ تَرَىٰ إِذِ الظَّالِمُونَ فِي غَمَرَاتِ الْمَوْتِ
Diyanet Meali:Zalimlerin şiddetli ölüm sancıları içinde çırpındığı … zaman hâllerini bir görsen!
8:6كَأَنَّمَا يُسَاقُونَ إِلَى الْمَوْتِ وَهُمْ يَنْظُرُونَ
Diyanet Meali:Sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi…
11:7وَلَئِنْ قُلْتَ إِنَّكُمْ مَبْعُوثُونَ مِنْ بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ هَٰذَا إِلَّا سِحْرٌ مُبِينٌ
Diyanet Meali:Böyle iken “Ölümden sonra şüphesiz diriltileceksiniz” desen, inkârcılar “Mutlaka bu, apaçık bir büyüdür” derler.
14:17يَتَجَرَّعُهُ وَلَا يَكَادُ يُسِيغُهُ وَيَأْتِيهِ الْمَوْتُ مِنْ كُلِّ مَكَانٍ
Diyanet Meali:Onu yudumlamaya çalışacak fakat boğazından geçiremeyecektir. Ona her yönden ölüm gelecek…
16:65وَاللَّهُ أَنْزَلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا
Diyanet Meali:Allah, gökten su indirdi de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti.
21:35كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً
Diyanet Meali:Her nefis ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz.
23:99حَتَّىٰ إِذَا جَاءَ أَحَدَهُمُ الْمَوْتُ قَالَ رَبِّ ارْجِعُونِ
Diyanet Meali:Nihayet onlardan birine ölüm gelince, “Rabbim! Beni dünyaya geri gönderiniz ki…” der. *
25:3وَلَا يَمْلِكُونَ مَوْتًا وَلَا حَيَاةً وَلَا نُشُورًا
Diyanet Meali:Öldürmeye, yaşatmaya ve ölüleri diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen (ilâhlar edindiler).
29:57كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
Diyanet Meali:Her can ölümü tadacaktır. Sonra bize döndürüleceksiniz. *
29:63وَلَئِنْ سَأَلْتَهُمْ مَنْ نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ مِنْ بَعْدِ مَوْتِهَا لَيَقُولُنَّ اللَّهُ
Diyanet Meali:Andolsun, eğer onlara, “Gökten yağmuru kim indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?” diye soracak olsan, mutlaka, “Allah” diyeceklerdir.
30:19وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا
Diyanet Meali:(Allah, diriyi ölüden çıkarır), ölüyü de diriden çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü diriltir.
30:24وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَيُحْيِي بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا
Diyanet Meali:Gökten yağmur indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesi…
30:50فَانْظُرْ إِلَىٰ آثَارِ رَحْمَتِ اللَّهِ كَيْفَ يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا
Diyanet Meali:Allah’ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor.
32:11قُلْ يَتَوَفَّاكُمْ مَلَكُ الْمَوْتِ الَّذِي وُكِّلَ بِكُمْ
Diyanet Meali:De ki: “Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak…”
33:16قُلْ لَنْ يَنْفَعَكُمُ الْفِرَارُ إِنْ فَرَرْتُمْ مِنَ الْمَوْتِ أَوِ الْقَتْلِ
Diyanet Meali:De ki: “Eğer siz ölümden ya da öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak size asla fayda vermeyecektir.”
33:19تَدُورُ أَعْيُنُهُمْ كَالَّذِي يُغْشَىٰ عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِ
Diyanet Meali:(Korku geldiğinde ise), üzerine ölüm baygınlığı çökmüş kimse gibi gözleri dönerek (sana baktıklarını görürsün).
34:14فَلَمَّا قَضَيْنَا عَلَيْهِ الْمَوْتَ مَا دَلَّهُمْ عَلَىٰ مَوْتِهِ إِلَّا دَابَّةُ الْأَرْضِ
Diyanet Meali:Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak (değneğini yemekte olan) bir kurt gösterdi.
34:14فَلَمَّا قَضَيْنَا عَلَيْهِ الْمَوْتَ مَا دَلَّهُمْ عَلَىٰ مَوْتِهِ إِلَّا دَابَّةُ الْأَرْضِ
Diyanet Meali:Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak (değneğini yemekte olan) bir kurt gösterdi.
35:9فَسُقْنَاهُ إِلَىٰ بَلَدٍ مَيِّتٍ فَأَحْيَيْنَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا
Diyanet Meali:Biz de bulutları ölü bir toprağa sürer ve onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltiriz.
39:42اللَّهُ يَتَوَفَّى الْأَنْفُسَ حِينَ مَوْتِهَا وَالَّتِي لَمْ تَمُتْ فِي مَنَامِهَا
Diyanet Meali:Allah, (ölen) insanların ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır.
39:42فَيُمْسِكُ الَّتِي قَضَىٰ عَلَيْهَا الْمَوْتَ وَيُرْسِلُ الْأُخْرَىٰ إِلَىٰ أَجَلٍ مُسَمًّى
Diyanet Meali:Ölümüne hükmettiklerinin ruhlarını tutar, diğerlerini belli bir süreye (ömürlerinin sonuna) kadar bırakır.
44:56لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَىٰ
Diyanet Meali:Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar.
45:5وَمَا أَنْزَلَ اللَّهُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ رِزْقٍ فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا
Diyanet Meali:Allah’ın gökten rızık (sebebi olarak yağmur) indirip, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde … (aklını kullanan bir toplum için deliller vardır).
47:20يَنْظُرُونَ إِلَيْكَ نَظَرَ الْمَغْشِيِّ عَلَيْهِ مِنَ الْمَوْتِ
Diyanet Meali:(Kalplerinde hastalık olanların), ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün.
50:19وَجَاءَتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّ ذَٰلِكَ مَا كُنْتَ مِنْهُ تَحِيدُ
Diyanet Meali:Ölüm sarhoşluğu bir hakikat olarak insana gelir de ona, “İşte bu, senin öteden beri kaçıp durduğun şeydir” denir. *
56:60نَحْنُ قَدَّرْنَا بَيْنَكُمُ الْمَوْتَ وَمَا نَحْنُ بِمَسْبُوقِينَ
Diyanet Meali:Aranızda ölümü biz takdir ettik. (Bu konuda) bizim önümüze geçilmez. *
57:17اعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا
Diyanet Meali:Bilin ki Allah, yeryüzünü ölümünden sonra diriltmektedir.
62:6إِنْ زَعَمْتُمْ أَنَّكُمْ أَوْلِيَاءُ لِلَّهِ مِنْ دُونِ النَّاسِ فَتَمَنَّوُا الْمَوْتَ
Diyanet Meali:“Bütün insanlar değil de, yalnız kendinizin Allah’ın dostları olduğunu iddia ediyorsanız, haydi ölümü isteyin!”
62:8قُلْ إِنَّ الْمَوْتَ الَّذِي تَفِرُّونَ مِنْهُ فَإِنَّهُ مُلَاقِيكُمْ
Diyanet Meali:De ki: “Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, o mutlaka size ulaşacaktır.”
63:10وَأَنْفِقُوا مِنْ مَا رَزَقْنَاكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ أَحَدَكُمُ الْمَوْتُ
Diyanet Meali:Herhangi birinize ölüm gelmeden önce, size rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayın.
67:2الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا
Diyanet Meali:O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır.

مَوْتَةٌ : İsim.

37:59إِلَّا مَوْتَتَنَا الْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُعَذَّبِينَ
Diyanet Meali:“İlk ölümümüzden başka (ölmeyecek miymişiz)? Bize azap edilmeyecek miymiş?” *
44:35إِنْ هِيَ إِلَّا مَوْتَتُنَا الْأُولَىٰ وَمَا نَحْنُ بِمُنْشَرِينَ
Diyanet Meali:“İlk ölümümüzden başka bir ölüm yoktur. Biz diriltilecek değiliz.” *
44:56لَا يَذُوقُونَ فِيهَا الْمَوْتَ إِلَّا الْمَوْتَةَ الْأُولَىٰ
Diyanet Meali:Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar.

مَيْتٌ : İsim.

25:49لِنُحْيِيَ بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا وَنُسْقِيَهُ مِمَّا خَلَقْنَا أَنْعَامًا وَأَنَاسِيَّ كَثِيرًا
Diyanet Meali:Ölü toprağı canlandıralım, yarattıklarımızdan birçok hayvanları ve insanları sulayalım diye (gökten tertemiz bir su indirdik). *
43:11وَالَّذِي نَزَّلَ مِنَ السَّمَاءِ مَاءً بِقَدَرٍ فَأَنْشَرْنَا بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا
Diyanet Meali:O, gökten bir ölçüye göre yağmur indirendir. Biz onunla ölü araziyi canlandırdık.
49:12أَيُحِبُّ أَحَدُكُمْ أَنْ يَأْكُلَ لَحْمَ أَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ
Diyanet Meali:Herhangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz!
50:11وَأَحْيَيْنَا بِهِ بَلْدَةً مَيْتًا
Diyanet Meali:Ve böylece onunla ölü bir beldeye hayat verdik. 
6:122أَوَمَنْ كَانَ مَيْتًا فَأَحْيَيْنَاهُ وَجَعَلْنَا لَهُ نُورًا يَمْشِي بِهِ فِي النَّاسِ
Diyanet Meali:Ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine, insanlar arasında yürüyeceği bir nur verdiğimiz kimsenin durumu, (hiç, karanlıklar içinde kalmış, bir türlü ondan çıkamamış kimsenin durumu gibi olur mu)?

مَيِّتٌ : İsim. Çoğulu: مَوْتٰى-اَمْوَاتٌ

2:28كَيْفَ تَكْفُرُونَ بِاللَّهِ وَكُنْتُمْ أَمْوَاتًا فَأَحْيَاكُمْ
Diyanet Meali:Siz cansız (henüz yok) iken sizi dirilten (dünyaya getiren) Allah’ı nasıl inkâr ediyorsunuz?
2:73فَقُلْنَا اضْرِبُوهُ بِبَعْضِهَا كَذَٰلِكَ يُحْيِي اللَّهُ الْمَوْتَىٰ
Diyanet Meali:“Sığırın bir parçası ile öldürülene vurun” dedik. (Denileni yaptılar ve ölü dirildi.) İşte, Allah ölüleri böyle diriltir.
2:154وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَمْوَاتٌ
Diyanet Meali:Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin.
2:260وَإِذْ قَالَ إِبْرَاهِيمُ رَبِّ أَرِنِي كَيْفَ تُحْيِي الْمَوْتَىٰ
Diyanet Meali:Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti.
3:27وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ
Diyanet Meali:“Ölüden diriyi çıkarırsın…”
3:27وَتُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ
Diyanet Meali:“… diriden ölüyü çıkarırsın.”
3:49وَأُبْرِئُ الْأَكْمَهَ وَالْأَبْرَصَ وَأُحْيِي الْمَوْتَىٰ بِإِذْنِ اللَّهِ
Diyanet Meali:“Körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim.”
3:169وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذِينَ قُتِلُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ أَمْوَاتًا
Diyanet Meali:Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma.
5:110وَتُبْرِئُ الْأَكْمَهَ وَالْأَبْرَصَ بِإِذْنِي وَإِذْ تُخْرِجُ الْمَوْتَىٰ بِإِذْنِي
Diyanet Meali:“Yine benim iznimle doğuştan körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Hani benim iznimle ölüleri de (hayata) çıkarıyordun.”
6:36وَالْمَوْتَىٰ يَبْعَثُهُمُ اللَّهُ ثُمَّ إِلَيْهِ يُرْجَعُونَ
Diyanet Meali:(Kalben) ölüleri ise (yalnızca) Allah diriltir. Sonra da hepsi O’na döndürülürler.
6:95إِنَّ اللَّهَ فَالِقُ الْحَبِّ وَالنَّوَىٰ يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ
Diyanet Meali:Şüphesiz Allah, taneyi ve çekirdeği yarıp filizlendirendir. Ölüden diriyi çıkarır.
6:95وَمُخْرِجُ الْمَيِّتِ مِنَ الْحَيِّ ذَٰلِكُمُ اللَّهُ
Diyanet Meali:Diriden de ölüyü çıkarandır. İşte budur Allah!
6:111وَلَوْ أَنَّنَا نَزَّلْنَا إِلَيْهِمُ الْمَلَائِكَةَ وَكَلَّمَهُمُ الْمَوْتَىٰ وَحَشَرْنَا عَلَيْهِمْ كُلَّ شَيْءٍ قُبُلًا مَا كَانُوا لِيُؤْمِنُوا إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ
Diyanet Meali:Biz onlara melekleri de indirseydik, kendileriyle ölüler de konuşsaydı ve her şeyi karşılarında (hakikatın şahidleri olarak) toplasaydık, Allah dilemedikçe yine de iman edecek değillerdi.
7:57كَذَٰلِكَ نُخْرِجُ الْمَوْتَىٰ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Diyanet Meali:İşte ölüleri de öyle çıkaracağız. Ola ki ibretle düşünürsünüz.
10:31أَمَّنْ يَمْلِكُ السَّمْعَ وَالْأَبْصَارَ وَمَنْ يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ
Diyanet Meali:“Ya da işitme ve görme yetisi üzerinde kim mutlak hâkimdir? Ölüden diriyi kim çıkarıyor?”
10:31وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَمَنْ يُدَبِّرُ الْأَمْرَ فَسَيَقُولُونَ اللَّهُ
Diyanet Meali:“Diriden ölüyü kim çıkarıyor? İşleri kim yürütüyor?” “Allah” diyecekler.
13:31وَلَوْ أَنَّ قُرْآنًا سُيِّرَتْ بِهِ الْجِبَالُ أَوْ قُطِّعَتْ بِهِ الْأَرْضُ أَوْ كُلِّمَ بِهِ الْمَوْتَىٰ
Diyanet Meali:Kendisiyle dağların yürütüleceği veya yeryüzünün parçalanacağı, ya da ölülerin konuşturulacağı bir Kur’an olacak olsaydı (o yine bu kitap olurdu).
14:17وَيَأْتِيهِ الْمَوْتُ مِنْ كُلِّ مَكَانٍ وَمَا هُوَ بِمَيِّتٍ
Diyanet Meali:Ona her yönden ölüm gelecek fakat ölmeyecek…
16:21أَمْوَاتٌ غَيْرُ أَحْيَاءٍ وَمَا يَشْعُرُونَ أَيَّانَ يُبْعَثُونَ
Diyanet Meali:Onlar, diri olmayan cansız varlıklardır! Ne zaman dirileceklerinin de şuuruna varamazlar. *
22:6ذَٰلِكَ بِأَنَّ اللَّهَ هُوَ الْحَقُّ وَأَنَّهُ يُحْيِي الْمَوْتَىٰ
Diyanet Meali:Bu böyle. Çünkü Allah, hakkın ta kendisidir. Şüphesiz O, ölüleri diriltir.
23:15ثُمَّ إِنَّكُمْ بَعْدَ ذَٰلِكَ لَمَيِّتُونَ
Diyanet Meali:Sonra (ey insanlar) siz bunun ardından muhakkak öleceksiniz. *
27:80إِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَىٰ وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاءَ
Diyanet Meali:Şüphesiz sen ölülere duyuramazsın. Sağırlara da çağrıyı duyuramazsın.
30:19يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ
Diyanet Meali:Allah, diriyi ölüden çıkarır…
30:19وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا
Diyanet Meali:… ölüyü de diriden çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü diriltir.
30:52فَإِنَّكَ لَا تُسْمِعُ الْمَوْتَىٰ وَلَا تُسْمِعُ الصُّمَّ الدُّعَاءَ
Diyanet Meali:Şüphesiz, sen ölülere işittiremezsin. Çağrıyı sağırlara da işittiremezsin.
35:22وَمَا يَسْتَوِي الْأَحْيَاءُ وَلَا الْأَمْوَاتُ
Diyanet Meali:Diriler ile ölüler de bir olmaz.
36:12إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي الْمَوْتَىٰ وَنَكْتُبُ مَا قَدَّمُوا وَآثَارَهُمْ
Diyanet Meali:Şüphesiz biz, ölüleri mutlaka diriltiriz. Onların yaptıklarını ve bıraktıkları eserlerini yazarız.
37:58أَفَمَا نَحْنُ بِمَيِّتِينَ
Diyanet Meali:“Nasıl, (ilk ölümümüzden başka) ölmeyecek miymişiz?” *
39:30إِنَّكَ مَيِّتٌ وَإِنَّهُمْ مَيِّتُونَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Şüphesiz sen öleceksin ve şüphesiz onlar da öleceklerdir. *
39:30إِنَّكَ مَيِّتٌ وَإِنَّهُمْ مَيِّتُونَ
Diyanet Meali:(Ey Muhammed!) Şüphesiz sen öleceksin ve şüphesiz onlar da öleceklerdir. *
42:9فَاللَّهُ هُوَ الْوَلِيُّ وَهُوَ يُحْيِي الْمَوْتَىٰ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Hâlbuki gerçek dost Allah’tır. O, ölüleri diriltir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
46:33أَوَلَمْ يَرَوْا أَنَّ اللَّهَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَلَمْ يَعْيَ بِخَلْقِهِنَّ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَنْ يُحْيِيَ الْمَوْتَىٰ
Diyanet Meali:Gökleri ve yeri yaratan ve onları yaratmaktan yorulmayan Allah’ın, ölüleri diriltmeye gücünün yeteceğini görmediler mi?
75:40أَلَيْسَ ذَٰلِكَ بِقَادِرٍ عَلَىٰ أَنْ يُحْيِيَ الْمَوْتَىٰ
Diyanet Meali:Şimdi, bunları yapan Allah’ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi? *
77:26أَحْيَاءً وَأَمْوَاتًا
Diyanet Meali:(Biz yeryüzünü) dirileri de ölüleri de (toplayan bir yurt yapmadık mı)? *
7:57حَتَّىٰ إِذَا أَقَلَّتْ سَحَابًا ثِقَالًا سُقْنَاهُ لِبَلَدٍ مَيِّتٍ
Diyanet Meali:Nihayet rüzgârlar ağır bulutları yüklendiği vakit, onları ölü bir belde(yi diriltmek) için sevk ederiz.
30:50إِنَّ ذَٰلِكَ لَمُحْيِي الْمَوْتَىٰ وَهُوَ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.
35:9فَسُقْنَاهُ إِلَىٰ بَلَدٍ مَيِّتٍ فَأَحْيَيْنَا بِهِ الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا
Diyanet Meali:Biz de bulutları ölü bir toprağa sürer ve onunla ölümünden sonra yeryüzünü diriltiriz.
41:39إِنَّ الَّذِي أَحْيَاهَا لَمُحْيِي الْمَوْتَىٰ إِنَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Diyanet Meali:Şüphesiz ki, onu dirilten, elbette ölüleri de diriltir. Şüphesiz O, her şeye gücü hakkıyla yetendir.

مَمَاتٌ : İsim.

6:162قُلْ إِنَّ صَلَاتِي وَنُسُكِي وَمَحْيَايَ وَمَمَاتِي لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Diyanet Meali:Ey Muhammed! De ki: “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.” *
17:75إِذًا لَأَذَقْنَاكَ ضِعْفَ الْحَيَاةِ وَضِعْفَ الْمَمَاتِ
Diyanet Meali:İşte o zaman sana, hayatın da, ölümün de katmerli acılarını tattırırdık.
45:21أَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَوَاءً مَحْيَاهُمْ وَمَمَاتُهُمْ
Diyanet Meali:(Yoksa kötülük işleyenler), kendilerini, inanıp salih amel işleyenler gibi kılacağımızı; hayatlarının ve ölümlerinin bir olacağını (mı sanıyorlar)?

مَيْتَةٌ : İsim.

2:173إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنْزِيرِ
Diyanet Meali:Allah, size ancak leş, kan, domuz etini haram kıldı.
5:3حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةُ وَالدَّمُ وَلَحْمُ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ
Diyanet Meali:Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan size haram kılındı.
6:139وَإِنْ يَكُنْ مَيْتَةً فَهُمْ فِيهِ شُرَكَاءُ
Diyanet Meali:Eğer ölü olursa, o vakit onda hepsi ortaktırlar.
6:145إِلَّا أَنْ يَكُونَ مَيْتَةً أَوْ دَمًا مَسْفُوحًا أَوْ لَحْمَ خِنْزِيرٍ
Diyanet Meali:(De ki: “Bana vahyolunan Kur’an’da bir kimsenin yiyecekleri arasında) leş, akıtılmış kan, domuz eti …den başka, (haram kılınmış bir şey bulamıyorum).
16:115إِنَّمَا حَرَّمَ عَلَيْكُمُ الْمَيْتَةَ وَالدَّمَ وَلَحْمَ الْخِنْزِيرِ وَمَا أُهِلَّ لِغَيْرِ اللَّهِ بِهِ
Diyanet Meali:Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı.
36:33وَآيَةٌ لَهُمُ الْأَرْضُ الْمَيْتَةُ أَحْيَيْنَاهَا وَأَخْرَجْنَا مِنْهَا حَبًّا
Diyanet Meali:Ölü toprak onlar için bir delildir. Biz, onu diriltir ve ondan taneler çıkarırız.